T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO      : 2015 / 85

          KARAR NO  : 2015 / 104

          KARAR TR   : 2.3.2015

ÖZET: Sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açtığı rücuen tazminat davasının ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği  hk.

 

 

  

 

K  A  R  A  R

 

           Davacı       : A.S.A.Ş.

          Vekili         : Av. E.T.

          Davalı         : Cizre Belediye Başkanlığı

          Vekili          : Av.S. Ö.

 

          O L A Y     : Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili şirketin; …nolu Tüm Oto Sigorta Poliçesi ile L. Ö.’ün maliki olduğu 73 AF 420 plaka sayılı aracı, kasko sigortası kapsamında sigortaladığını; 02.02.2012 tarihinde; Şırnak ili, Cizre ilçesi, Ak Sokak-Burcu Sokak Aziz Cami önünde, sürücü İ. İ.’in, sevk ve idaresindeki 73 AF 420 plakalı aracı ile Ak sokaktan Burcu sokağa dönmek isterken, Ak sokak Burcu sokak kesişiminde, yağmur suyu sebebiyle yolda çukur ve tümseklerin oluşması ve yol sorununa ait herhangi bir işaretlemenin yapılmaması sebebiyle tümseği fark edemeyip, ön ve arka komple alt kısımlarıyla parke taşlarına çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik-kazası meydana geldiğini;  bu trafik kazasında, yolun bakım ve onarımı ile ilgili kuruluşun, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu gereğince yol güvenliği ile ilgili herhangi bir işaret ve uyarıcı levha koymaması nedeniyle kusurlu bulunduğunu;  yaptırılan ekspertiz sonucunda sigortalı araçta 3.873,50 TL hasar tespit edildiğini,  hasar bedelinin 16.04.2012 tarihinde ödendiğini; müvekkili şirketin Ticaret Kanunu'nun 1472.maddesi gereği sigortalısının haklarına halef olduğunu; zararın ödenmesi taleplerinin yerine getirilmediğini;  davalı Cizre Belediyesinin; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 7/a maddesi gereğince “Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,” ve 13.madde gereğince de “karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlü” olduğunu; kaza, kaza tespit tutanağında da açıkça belirtildiği üzere; yolun bakım ve onarımından sorumlu davalının yol güvenliği ile ilgili herhangi bir işaret ve uyarıcı levha koymaması nedeniyle kazanın meydana geldiğini ifade ederek;  fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 3.873,50 TL tazminatın, ödeme tarihi olan 16.04.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 14.9.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

CİZRE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 8.11.2013 gün ve E:2012/1080, K:2013/583 sayı ile, Mahkemelerinin 2012/1080 esas sayılı dosya içerisinde kusur ve hesap yönünden bilirkişi incelemesi yapılması için Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiğini, düzenlenen raporda, araç hasar miktarının 3.382,55-TL olduğu yönünde görüş bildirildiğini; konuya ilişkin olarak Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24.01.2011 Tarih 2010/4458 E- 2011/323 Karar nolu ilamının " Davacı vekili müvekkili şirkette kasko sigortalı aracın davalı Belediyenin sorumluluğundaki yolda çalışma yapılırken gerekli güvenlik önlemleri alınmadığından hasarlandığını belirterek hasarın tahsiline karar verilmesini istemiştir. Dava Rücuen tazminat davasıdır. Kamu tüzel kişilerinin yasa tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanırken oluşan zararlar niteliği itibariyle de hizmet kusurundan kaynaklanır. Bu zararların tazmini amacıyla idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Somut olayda davalı Belediye aleyhine hizmet kusuruna dayanılarak dava açıldığından Mahkemece adli yargının yargı yolu bakımından görevsizliği nedeniyle davalı Belediye yönünden dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekir." Şeklinde olduğunu; yapılan yargılama sonunda da; İlçe Emniyet Müdürlüğüne, Trafik Tescil Müdürlüğüne, Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine, A. S. A.Ş yazı cevapları ve dosya içerisinde bulunan tüm bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirildiğini; 02.02.2012 tarihinde Şırnak ili Cizre ilçesi Ak sokak-Burcu sokak Aziz cami önünde sürücü İ.İ.sevk ve idaresindeki 73 AF 420 plaka sayılı araç ile yağmur suyu sebebiyle yolda çukur ve tümseklerin oluşması ve yol sorununa ait herhangi bir işaretlemenin yapılmaması sebebiyle tümseği farketmediği, ön ve arka komple alt kısımlarıyla parke taşlarına çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, olayın idarenin kusurlu eyleminden kaynaklandığından bahisle Mahkemelerine tazminat davası açıldığını, yine yukarıdaki içtihat ışığında, somut olaya bakıldığında, davanın idari yargıda çözümlenmesinin gerektiğinden bahisle; yargı yolu farklılığı nedeniyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine ve Mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine bu karar, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 22.4.2014 gün ve E:2014/7221, K:2014/6358 sayılı ilamıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

MARDİN İDARE MAHKEMESİ: 23.12.2014 gün ve E:2014/2553 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1., 2.,  7. ve 110.maddelerine yer verdikten sonra; dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket tarafından sigortalanan sürücü İ.İ.'in sevk ve idaresindeki 73 AF 420 plakalı aracın, 02.02.2012 tarihinde Ak sokaktan Burcu sokağa dönmek isterken Ak sokak Burcu sokak kesişiminde, yağmur suyu sebebiyle yolda çukur ve tümseklerin oluşması ve yol sorununa ait herhangi bir işaretlemenin yapılmaması sebebiyle tümseği fark edemeyip, ön ve arka komple alt kısımlarıyla parke taşlarına çarpması neticesine maddi hasara uğradığı, trafik kazasında yolun bakım ve onarımından sorumlu idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle meydana gelen zarara karşılık sigortalıya ödenen 3.873,50-TL'nin ödeme tarihi olan 16.04.2012 tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte davalı idareden tahsiline hükmedilmesi istemiyle Cizre Belediye Başkanlığına karşı görülmekte olan iş bu davanın açıldığının anlaşıldığı; bakılan davada; davacılar tarafından sözkonusu kaza nedeniyle oluşan zararlarının tazmini istemiyle Cizre Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E.2012/1080, K:2013/583 sayılı esasında görülmekte olan davanın açıldığı, anılan davada İdari Yargı mercilerinin görevli olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar verildiği, bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 22.04.2014 tarihli, E. 2014/7221, K.2014/6358 sayılı kararı ile yerel mahkeme kararının onandığı, bunun üzerine davacılar tarafından mahkemeleri nezdinde süresinde işbu davanın açıldığının görüldüğü;  2918 Sayılı Kanunun değişik 110. maddesinin, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına, kamu ya da özel araç olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun'dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmekte olduğu; sözkonusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek, söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlendiği; aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğunun anlaşıldığı; bu durumda; 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110'uncu maddesi ile Anayasa Mahkemesinin aynı Kanun hükmünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurularında İdare Mahkemelerinin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanun'un, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usûllerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adlî yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adlî yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varıldığı; nitekim; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 1'inci maddesi ile, "adli, idari ve asken yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili” bulunmak üzere kurulan Uyuşmazlık Mahkemesinin (Hukuk Bölümü) (26/02/2013 gün ve 28571 -Mükerrer- sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan) 14/01/2013 gün ve E: 2013/58, K: 2013/161 sayılı kararında da, emsal bir uyuşmazlıkta adlî ve İdarî yargı arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığı, yukarıda belirtilen gerekçelerle adlî yargı görevli kılınmak suretiyle giderildiği gibi en son Anayasa Mahkemesinin (27/03/2014 gün ve 28954 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan) 26.12.2013 tarihli, E. 2013/68 ve K.2013/165 sayılı kararında da 2918 Sayılı Kanunun 110. maddesi uyarınca açılan sorumluluk davalarında adli yargı mercilerinin görevli bulunduğu yönünde karar verilmiş olduğu;  olayda, anılan uyuşmazlıkla ilgili Cizre Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.11.2013 gün ve E.2012/1080, K2013/583 sayılı görevsizlik kararının Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından onanmak suretiyle kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından; görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru zorunluluğunun doğduğu gerekçesiyle; 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyasının, Cizre Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2012/1080 esas sayılı dava dosyasıyla birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, bu konuda verilecek karara değin davanın incelenmesinin ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler:  Ali ÇOLAK, Abdullah ERGİN, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 2.3.2015 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

  2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacı Şirkete Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı aracın, 02.02.2012 tarihinde Ak sokaktan Burcu sokağa dönmek isterken Ak sokak Burcu sokak kesişiminde, yağmur suyu sebebiyle yolda çukur ve tümseklerin oluşması ve yol sorununa ait herhangi bir işaretlemenin yapılmaması sebebiyle, sürücünün tümseği fark edemeyip, ön ve arka komple alt kısımlarıyla parke taşlarına çarpması neticesine maddi hasara uğradığı, trafik kazasında yolun bakım ve onarımından sorumlu idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle meydana gelen zarara karşılık sigortalıya ödenen 3.873,50-TL'nin ödeme tarihi olan 16.04.2012 tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte davalı idareden tahsiline hükmedilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Mardin İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Cizre Asliye Hukuk Mahkemesinin verdiği görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç    : Davanın görüm ve çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle  Mardin İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Cizre Asliye Hukuk Mahkemesinin 8.11.2013 gün ve E:2012/1080, K:2013/583 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,  2.3.2015  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

 ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

Üye

Abdullah

ERGİN

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT