T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2022/385

KARAR NO  : 2022/580      

KARAR TR  : 31/10/2022

ÖZET: Davacının ekili taşınmazlarının HES projesi kapsamında su altında bırakılarak zarara uğratıldığı iddiası ve tazminat istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

K A R A R

 

Davacı     : F. G

Vekili        : Av. T. G. T. G

Davalı       : Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü

Vekili        : Av. R. Y. B

 

I. DAVA KONUSU OLAY

1. Davacı vekili, müvekkilinin Diyarbakır İli, Bismil İlçesi .....Köyünde kain...ada,.... ve .... parsel sayılı taşınmazlarda mısır bitkisi ektiğini, davalı idare tarafından yapılan llısu HES Projesi kapsamında yapılan baraj nedeniyle taşınmazların tamamen göl alanı içinde kaldığını, bu kapsamda ekmiş olduğu ürünlerin tamamıyla sular altında kaldığını ve zarar gördüğünü belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

A. Adli Yargıda

2. Bismil 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 30/12/2021 tarihli ve E.2020/211, K.2021/272 sayılı kararı ile, davanın, HMK'nın 114/1-b ve 115/2. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermiş, istinaf edilmeyen karar kesinleşmiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

   "...Olayda, davanın konusunun, davacıya ait taşınmazlarda meydana gelen zararıntazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, Mahkememizce yapılan keşfe ilişkin tanzim edilen bilirkişi raporlarında; su seviyesinin yükseldiği, ekili olan mısır bitkisinin suların yükselmesi ile sular altında kaldığı, su seviyesinin 2020 üretim sezonunda yükseldiği, dava konusu taşınmazların Ilısu Barajı ve Hes Rezervuar alanının içinde kalmış olduğu ve taşınmazların su altında kalması sonucu oluşan zarar miktarının tespit edildiği ancak taşınmazlara davalı idare tarafından fiilen el atıldığına ilişkin bir ibareyeyer verilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda davacının iddiaları ve dosyada bulunan bilirkişi raporları dikkate alınarak, davanın, idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü sıradaki eyleminden veya eylemsizliğinden doğan zararın giderilmesine yönelik olarak açıldığının kabulü gerekir. Baraj yapımı idarenin plan ve proje kapsamında yürüttüğü bir faaliyeti olup davacı tarafından idarenin haksız bir fiiline dayanılmadığından, istemin idarenin hizmet kusuruna dayandığı anlaşılmaktadır. (08.06.2020 tarih Yargıtay 4. Hukuk 2018/1885E; 2020/1658K sayılı ilamı)

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Aynı yönde 28.09.2020 tarih Uyuşmazlık Mahkemesi 2020/446E, 2020/568K sayılı ilamı; aynı yönde bkz.21.10.2020 tarih Uyuşmazlık Mahkemesi 2020/449E, 2020/568 K sayılı ilamı,

Şu halde; 6100 sayılı HMK’nun 115. maddesi gereği dava şartlarının mevcut olup olmadığını, yargılamanın her aşamasında mahkemeninkendiliğinden araştırması gerektiği de gözetilerek, davalı DSİ Genel Müdürlüğü bakımından uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği..."

 

3. Davacı vekili bu kez benzer istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

4. Diyarbakır 3. İdare Mahkemesi 03/06/2022 tarihli ve E.2022/761 sayılı kararı ile, uyuşmazlığı çözme görevinin adli yargı mercilerine ait olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurmuştur. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...Bilindiği üzere, kamulaştırma kararı almadan ve kamulaştırma işlemlerini tamamlamadan taşınmaza el koyan idare, haksız işgalci konumundadır. Davalı idare tarafından açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istekli davanın karar tarihine kadar davalının taşınmaza el atması haksız fiil niteliğindedir. Dava konusu olayda da, davacının maliki olduğu, Diyarbakır İli, Bismil İlçesi, .....Mahallesi,...ada,..., ..., ... ada ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar ile ilgili olarak yürütülmekte olan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istekli davanın derdest olduğu, davacının tazminat talebinin konusunun, anılan taşınmazın Ilısu Barajı ve Hes Rezervuar İnşaatı nedeniyle sualtında kalması suretiyle meydana gelen zararın tazmini olduğu, bu haliyle davanın haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılacağı kuşkusuzdur.

   Belirtilen duruma ve davanın niteliğine göre, idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi işin esasını teşkil etmekte olup, açılan dava ile bir idari tasarrufun iptalinin ya da böyle bir tasarruf nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenilmemiş bulunması karşısında, haksız fiilden doğan zararların tazmini davasının, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır..."

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

5. Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır.

 

6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, tam yargı davaları, idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

 

7. İdari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin, 2577 sayılı Kanun'un 12. ve 13. maddeleri uyarınca, idari yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmeleri, anılan Kanun hükümlerinin gereğidir.

B. Yargı Kararları

 

8. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11/02/1959 tarihli ve E.1958/17, K.1959/15 sayılı kararının, III. bölümü şöyledir:

 

“İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur.”

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

9. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın başkanlığında, Üyeler Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Muharrem ÜRGÜP, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 31/10/2022 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

10. Raportör-Hâkim Arzu ÇETİNDERE ŞAŞI’nın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

11. Dava, davacının taşınmazlarının HES projesi kapsamında su altında bırakılarak, ekili ürünlerinin zarara uğradığından bahisleaçılan tazminat talebine ilişkindir.

 

12. İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

 

13. Uyuşmazlığa konu olayda; davacı, ekili olan ürünlerin olduğu taşınmazların HES projesi kapsamında sular altında kaldığını belirterek, uğramış olduğu ürün zararının tazminini talep etmektedir. Dosya kapsamından, sadece Diyarbakır İli, Bismil İlçesi, .....Mahallesi,...ada, ... parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak Ilısu Barajı ve Hes rezervuar inşaatı nedeniyle davalı idarece kamulaştırma kararı alınmış olmakla birlikte, sürecin henüz tamamlanmadığı, bu aşamada kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya konulan plan ve proje kapsamında taşınmazlarda ekili ürünlere zarar verildiği anlaşılmaktadır.

 

14. Bu sebeple, açılan tam yargı davasında, idarenin eylem veya işlemlerinin hukuka uygunluk denetimiyapılıp, idari faaliyet nedeniyle ilgililerin durumu belirlenip, idarenin tazminsorumluluğununbulunup bulunmadığına karar verilmelidir. İdarenin tazmin sorumluluğu olup olmadığı saptanırken, öncelikle olayda idarenin hizmet kusuru olup olmadığı hususunun, hizmetkusurunun bulunmaması halinde ise kusursuz sorumluluk ilkesinin olayda uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesi gerekmekte olup, bu nedenle uyuşmazlık idari yargı yerince çözümlenmelidir.

 

15. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Diyarbakır 3. İdare Mahkemesinin 03/06/2022 tarihli ve E.2022/761 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Diyarbakır 3. İdare Mahkemesinin 03/06/2022 tarihli ve E.2022/761 sayılıBAŞVURUSUNUN REDDİNE,

 

31/10/2022 tarihinde, Üyeler Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR ve Muharrem ÜRGÜP'ün KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

            Başkan                       Üye                               Üye                               Üye

          Muammer                  Doğan                            Eyüp                         Muharrem

          TOPAL                 AĞIRMAN                 SARICALAR                   ÜRGÜP

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                               Üye

                                              Ahmet                            Mahmut                           Bilal

                                            ARSLAN                        BALLI                      ÇALIŞKAN

 

KARŞI OY

 

Dava, kamulaştırılma işlemleri bitmeden davacıların ekili taşınmazlarının HES projesi kapsamında su altında bırakılarak zarara uğratıldığı iddiası ve tazminat istemiyle açılmıştır.

 

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

 

Dosyanın incelenmesinden, davacıların maliki olduğu, Diyarbakır İli, Bismil İlçesi, .....Mahallesi,...ada,.... ve .... parsel sayılı taşınmaz üzerinde ekili bulunan mısır ve pamuk bitkilerinin, Ilısu Hes Projesi kapsamında yapılan baraj nedeniyle sular altında kaldığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararın, dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle görev uyuşmazlığına konu davaların açıldığı, ... parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak Ilısu Barajı ve Hes Rezervuar İnşaatı nedeniyle davalı idarece kamulaştırma kararı alındığı, Bismil 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2018/978 sayılı dosyasında bedel tespiti ve tescil davası açıldığı, anılan davanın derdest olduğu anlaşılmaktadır.

 

Bu durumda, görev uyuşmazlığına konu davanın; idarece HES göl alanı içinde kalan taşınmazın kamulaştırılmasına karar verildiği halde halen bedel tespiti ve tescil davası devam ederken taşınmaza fiilen el atıldığı iddiası ve tazminat istemiyle açıldığının kabulü gerekmekte olup, bu kapsamda uyuşmazlığın mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesi gerektiği görüşüyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz. 31/10/2022

 

 

 

 

 

            Üye                                        Üye                                     Üye

Doğan AĞIRMAN                Eyüp SARICALAR             Muharrem ÜRGÜP