T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2020/114

KARAR NO  : 2020/160      

KARAR TR  : 24/02/2020

 

ÖZET: 2247 sayılı Yasanın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan davacı vekilince yapılan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.

 

 

 

K A R A R

 

          Davacı   : A. Sigorta A.Ş.

          Vekili     : Av. M.D.

          Davalı: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

          Vekili   : Av. E.E.

 

          O L A Y:Davacı dava dilekçesinde özetle; 24/01/2018 tarihinde Sahil Kennedy Caddesi Sirkeci istikameti Aksaray dönüşlerinin yapıldığı köprü altında 34 BZ… plakalı aracın geçişi esnasında davalı kuruma ait rögar kapağının çıkarak savrulması sonucu müvekkil şirket sigortalısının 34 SB… plakalı Maserati marke Quaattoporte model araçta olmak üzere 4 farklı aracın muhtelif yerlerinde hasar oluşmasına sebebiyet verdiği, araçlarda meydana gelen hasar sebebiyle trafik memurları tarafından düzenlenen Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutunağın’nda kazanın oluşumunda rögar kapağını takan ve yolun bakım ve onarımından sorumlu kurumun kusurlu olduğunun tespit edildiği, 13/02/2018 tarihli 19.693,96 TL'lik bedelli araç onarım bedelinin müvekkil şirket tarafından ödendiği ileri sürülerek, yapılan ödemeler neticesinde müvekkil şirketin TTK 1301 ve 1361 uyarınca 19.693,96 TL ödeme tarihi olan 20/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

          İSTANBUL 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 11/06/2019 gün, E:2018/188, K:2019/254 sayılı dosyada "...Bilindiği üzere kamu kurumları, idari hizmetlerin yürütülmesi sırasında üçüncü kişilere verdikleri zarardan dolayı sorumludurlar. Bu nedenle kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediyenin kamu hizmetinin gerek yapılmasındaki gerekse yürütülmesindeki kusurdan doğan zararlar, idari karar ve eylemlerden doğan zarar niteliğinde olduğundan, söz konusu zararların tazmini de ancak tam yargı davalarının konusu olabilirler. Tam yargı davaları ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2.maddesi gereği idari yargının görev alanına girmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun benzer olaylara ilişkin kararlarında da hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar için idari yargının görevli olacağı kabul edilmiştir. Bu nedenlerle davanın hizmet kusurundan kaynaklanan idari nitelikte bir dava olduğu" gerekçesiyle "Davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine" karar vermiş, Mahkememiz ile yapılan yazışma sonucu kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.

          Davacı vekili benzer taleple 12/12/2019 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

          İSTANBUL 12. İDARE MAHKEMESİ: 13/01/2020 gün, E:2019/2290 sayılı dosyada "Dava dosyasının incelenmesinden; 24.01.2018 tarihinde İstanbul İli, Fatih İlçesi, Sahil Kennedy Caddesinde başka bir aracın geçişi esnasında rögar kapağının çıkarak davacı Şirket tarafından sigortalanan 34 SB... plakalı araca çarpması suretiyle meydana gelen kazada, sigortalı araçta hasar meydana geldiği, davacı Şirket tarafından sigortalıya 19.693,96 TL ödeme yapıldığı, bu ödeme ile sigortalının haklarına yasal halef olunduğu belirtilerek, meydana gelen zarardan davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının sorumlu olduğu iddiasıyla, sigortalıya ödenen 19.693,96 TL'nin davalıdan yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

 

          2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesinde; "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir" düzenlemesine yer verilmiştir.

          İncelenen uyuşmazlıkla ilgili olarak davanın, başka bir aracın geçişi esnasında rögar kapağının çıkarak davacı Şirket tarafından sigortalanan 34 SB... plakalı araca çarpması suretiyle meydana gelen kazada sigortalı araçta oluşan zararın tazmini talebiyle açıldığı ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'ndan doğan bir sorumluluk davası olduğu anlaşılmaktadır.

          Uyuşmazlık Mahkemesinin benzer konudaki bir kararında; bir aracın yolda bulunan rögar kapağına çarpması nedeniyle hasara uğraması sonucu açılan dava sonucunda çıkarılan görev uyuşmazlığı sonucu, 04.06.2012 gün ve E:2012/101, K:2012/133 sayılı kararı ile "2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğine” karar verilmiştir.

          2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ve yukarıda alıntılanan Uyuşmazlık Mahkemesi Kararı gözetildiğinde meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan iş bu davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesi uyarınca, İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan E:2018/188 Esas sayılı davada verilen 11.06.2019 tarih, K;2019/254 Karar sayılı görevsizlik kararı üzerine Mahkememizde açılan davada, görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, Uyuşmazlık Mahkemesince bu konuda karar verilinceye kadar davanın incelenmesinin ertelenmesine "karar vererek, 13/01/2020 gün, E:2019/2290 sayılı üst yazı ekindeki dava dosyaları ile birlikte Mahkememize başvurmuş, müracaat 21/01/2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 24.02.2020 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Engin SELİMOĞLU’nun 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Anayasanın "Uyuşmazlık Mahkemesi" başlıklı 158. maddesinde;

"Uyuşmazlık Mahkemesi adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir. Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluşu, üyelerinin nitelikleri ve seçimleri ile işleyişi kanunla düzenlenir. Bu mahkemenin Başkanlığını Anayasa Mahkemesince, kendi üyeleri arasından görevlendirilen üye yapar.

Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır." hükmüne yer verilmiş;

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. Maddesinde, “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…”,

19. maddesinde; “Adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” denilmiş;

Aynı Yasanın "İncelemede izlenecek sıra" başlıklı 27. maddesinde;

"Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder" kuralına yer verilmiştir.

Anılan düzenlemelere göre, 19. madde kapsamında Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulabilmesi için, adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararının bulunması gerekmektedir.

Dosyaların incelenmesinde; İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/01/2020 gün ve 2019/188 esas sayılı cevabi yazısından uyuşmazlığa ilişkin olarak adli yargı yerindeki davanın kesinleşmediği anlaşılmıştır. Dolayısıyla adli yargı yerince verilmiş kesinleşmiş görevsizlik kararı bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen "adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı" bulunması koşulu gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasanın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

             

S O N U Ç:2247 sayılı Yasanın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan davacı vekilince yapılan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 24.02.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Hicabi                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                  BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

 

                                           Üye                                Üye                              Üye                  

                                        Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                          TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN