Ceza Bölümü 1999/21 E., 1999/21 K.

  • ASKER KİŞİNİN İŞLEDİĞİ HIRSIZLIK SUÇU
  • HIRSIZLIK SUÇU
  • İKİNCİ DERECE KARA ASKERİ YASAK BÖLGEDE İŞLENEN HIRSIZLIK SUÇU
  • 353 S. ASKERİ MAHKEMELER KURULUŞU VE YARGILAMA USULÜ K... [ Madde 11 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 491 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 522 ]
  • 1632 S. ASKERİ CEZA KANUNU [ Madde 6 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Kilittaşı Piyade Sınır Karakol Komutanı olarak görevli P.Ütğm. sanık G. K.'nin 10/10/1996 günü, Köseler köyünde bulunan yakınana ait bahçeden, yakınanın rızası ve haberi olmadan 1 adet kavak ve 5 adet söğüt ağacını kestirip karakola götürdüğü ileri sürülerek eylemine uyan Türk Ceza Yasası'nın 491/ilk ve 522. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Digor Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 12/3/1997 gün ve 23-8 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.

    DİGOR SULH CEZA MAHKEMESİ: 25/2/1998 gün ve 1997/10 - 1998/14 sayıyla; yakınana ait bahçenin ikinci derece kara askeri yasak bölgesi içinde bulunduğu bildirildiğinden 353 sayılı Yasa'nın 9. maddesi hükmü uyarınca asker kişi sanığın askeri mahalde işlediği ileri sürülen eylemi nedeniyle yargılamasının askeri mahkemeye ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşmiştir.

    9. PİYADE TÜMEN KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 31/12/1998 gün ve 1061-975 sayıyla; ikinci derece kara askeri yasak bölgelerinin 353 sayılı Yasa'nın 9. maddesinde yazılı "askeri mahal" kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Böylece, adli ve askeri yargı yerleri arasında 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş, dosya, 9. Piyade Tümen Komutanlığı Askeri Savcılığı'nın 29/4/1999 gün ve 1999/1-9-99/568 sayılı yazısı ile Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı'na gönderilmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Mustafa Bumin'in Başkanlığında, Üyeler; Teoman Üneri, Zeki Aslan, Seydi Yetkin, Ferhat Ferhanoğlu, M. Münip Emre, A. Necmi Özler'in katılımlarıyla yapılan 18/6/1999 günlü toplantısında, Raportör-Hakim G. Fatma Büyükeren'in davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa Ekinci ile Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı İrfan Yılmazlar'ın davanın çözümünün adli yargının görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

    353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Yasası'nın "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir.

    "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada;

    a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Yasası'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Yasası dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

    b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Yasası'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar,

    c) Türk Ceza Yasası'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.

    Suçun işlendiği ileri sürülen yakınana ait taşınmaz malın ikinci derece kara askeri yasak bölgesi içerisinde bulunduğu, 14. Mekanize Tugayı 7. Hudut Tabur Komutanlığı'nın 15/12/1997 gün ve 7200-988-97/2636 sayılı yazısı ile anlaşılmaktadır.

    Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Yönetmeliği'nin "Tanımlar" başlığını taşıyan 3. maddesi, 2. fıkrasında; "İkinci Derece Kara Askeri Yasak Bölgeleri birinci derece kara askeri yasak bölgelerin çevresinde, bu bölge sınırlarından başlamak üzere beş kilometreye, savunma ihtiyacı ve bölgenin özelliklerinin zorunlu kıldığı hallerde on kilometreye kadar uzaktan seçilen noktalardan geçirilen hatla tesbit edilen alanlar ile yurt savunması bakımından gerekli görülen diğer bölgelerde kurulan ve sınırları Bakanlar Kurulu Kararı ile tesbit edilen alanlardır." denilmiş, aynı maddenin 14 fıkrasında; "Askeri Bölgenin, birinci derece askeri yasak bölgeler, nöbet yerleri, karakol, kışla, karargahlar, askeri kurumlar, yerleşme ve konaklama gibi amaçlarla kullanılan bina ve mahallerin bulunduğu yerler" olduğu belirtildikten sonra "ikinci derece kara askeri yasak bölgelerinde uygulanacak esaslar başlığı altında düzenlenen 9. maddesinde; "Türk vatandaşlarının bölgede oturmaları, seyahat etmeleri, zirai faaliyetlerini, meslek ve sanatlarını icra etmeleri serbesttir. Şu kadar ki Milli Güvenliği sağlamak bakımından; gerekli görülecek ikinci derece kara askeri yasak bölgelerinde, bölgede oturanlar dışındaki Türk vatandaşlarının bölgede oturmaları, zirai faaliyetlerini meslek ve sanatlarını icra etmeleri yetkili komutanlığın isteği üzerine Genelkurmay Başkanlığının uygun görmesi halinde Milli Savunma Bakanlığının teklifi ile çıkartılacak Bakanlar Kurulu Kararı ile sınırlandırılabilir. Sınırlandırmada uygulanacak esaslar ve tedbirler kararda belirtilir" kuralına yer verilmiştir.

    353 sayılı Yasa'nın 11/B. maddesinde ve benzer düzenlemenin yer aldığı 1632 sayılı Askeri Ceza Yasası'nın Ek. 6. maddesinde sayılan yerler arasında ikinci derece kara askeri yasak bölgeler bulunmadığı gibi 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun "Tarifler" başlığı altında düzenlenen 12; "Kışlalarda, Konak ve Ordugahlarda Kumandanlık" başlığı altında düzenlenen 51., "Sosyal Hizmetler" başlığı altında düzenlenen 100. maddelerinde yer alan tanımlar ve askeri mahal olarak kabul edilen yerler içinde de ikinci derece kara askeri yasak bölgelerinden söz edilmediği açıktır.

    Bu durumda, "ikinci derece kara askeri yasak bölgelerini" 353 sayılı Yasa'nın 9. maddesinde düzenlenen "askeri mahal" kapsamında kabul etmek mümkün değildir.

    Asker kişi sanığa yüklenen hırsızlık suçu, Askeri Ceza Yasası'nda yazılı bir suç olmadığı gibi bu Yasa ile Türk Ceza Yasası'na atıfta bulunulan bir suç da değildir. Suçun asker kişiye karşı askeri mahalde, askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işlenmediği de açıkça ortadadır.

    Askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olmayan, asker kişiye karşı ve askeri mahalde işlenmediği saptanan, askeri bir suça da bağlı bulunmayan sanığa yüklenen Türk Ceza Yasası'nın 491. maddesinde unsurları ve cezaları yazılı olan hırsızlık suçuna ilişkin davanın adli yargı yerinde görülmesi ve bu nedenle Digor Sulh Ceza Mahkemesi'nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

    SONUÇ : Anlaşmazlığın niteliğine göre, davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğine, bu nedenle Digor Sulh Ceza Mahkemesi'nin 25/2/1998 günlü, E: 1997/10, K: 1998/14 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına 18/6/1999 gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.