T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 434

            KARAR NO  : 2016 / 547

            KARAR TR   : 28.11.2016

ÖZET: Davalı idarenin yol yapımında kullanılmak üzere davacıya ait taşınmazdan bilgisi ve onayı olmadan hafriyat malzemesi aldığından bahisle, uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

                                                          

K  A  R  A  R

 

Davacı         : M.U.

Vekilleri      : Av.A. D., Av.O.G.D.

Davalı          : Melikgazi Belediye Başkanlığı

Vekilleri       : Av. M. Ü.,  Av.T. B.

 

O L A Y      : Davacılar vekili dilekçesinde;  davalı idarenin, müvekkilinin bilgi ve onayı olmadan, maliki bulunduğu, Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Kıranardı Mahallesi, 2 pafta, 344 parsel sayılı taşımazdan yol yapımında kullanılmak üzere hafriyat malzemesi aldığını,  bu nedenle taşınmazın 5 metre derinliğinde kazıldığını; müvekkili başka yerde ikamet ettiğinden, bu duruma 2011 yılı başında, tespit tarihinde haberdar olduğunu, Kayseri 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/17 D.iş esasında kayıtlı dosya ile mahallinde bilirkişi vasıtasıyla tespit yaptırıldığını, Rapora göre 11.813,-TL zarar oluştuğunun belirlendiğini; hafriyat alımı sonucu taşınmazın kullanma özelliğinin kalmadığını, eski haline getirilmesi için de dolgu malzemesi kullanılması  gerektiğini ifade ederek; hafriyat bedeli ve taşınmazın istifade edilir hale getirilmesi için gerekli dolgu malzemesi karşılığı da belirlenmek suretiyle, miktar bakımından fazlaya ait hakları saklı kalmak üzere 11.813,-TL.nin tespit tarihinden itibaren faiz, masraf ve tespit giderleri ve ücreti vekalet ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle 21.12.2011 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Kayseri 5.Asliye Hukuk Mahkemesi; 10.10.2012 gün ve E:2011/819, K:2012/430 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4.Hukuk Dairesi; 15.5.2013 gün ve E:2013/1142, K:2013/8886 sayı ile, idarenin işlem ve eylemlerinde hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiğinden bahisle; yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenmiş olmasının usul ve yasaya uygun düşmediği gerekçesiyle kararı bozmuş; karar düzeltme istemi de aynı Dairece; 20.11.2013 gün ve E:2013/15540, K:2013/18123 sayı ile reddedilmiştir.

KAYSERİ 5.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 8.4.2014 gün ve E:2014/86, K:2014/132 sayı ile, “(…) Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.

Davacı vekili; davanın kabulüne, davalı vekili ise görevsizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Dava; kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talebine ilişkindir.

Şu halde, Yargıtay bozma ilamında da açıklandığı üzere, davacının, davalı idarenin görevi olan yol yapımı sırasında tapulu taşınmazından rızası alınmadan hafriyat alındığını, taşınmazının bozulduğunu belirtmek suretiyle eski hale getirme bedelini talep ettiği, talebin hizmet kusuruna dayandığı, idarenin işlem ve eylemlerinde hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı idari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-b maddesi gereğince idareye karşı, İdari Yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiği ve HMK. nun 114/b maddesinde belirtilen dava şartının bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere

Davaya İdare Mahkemesinin bakmakla görevli olduğu ve HMK. nun 114/b maddesinde belirtilen dava şartının bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine…”  karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4.Hukuk Dairesince;  26.3.2015 gün ve E:2015/125, K:2015/3715 sayı ile, vekalet ücreti yönünden düzelterek kararı onamış; karar düzeltme yoluna gidilmediğinden görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez aynı istemle 2.7.2015 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

Kayseri 1.İdare Mahkemesi; 30.12.2015 gün ve E:2015/739, K:2015/1579 sayı ile uyuşmazlığın esasını inceleyerek, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermiş; itiraz edilmesi üzerine Kayseri Bölge İdare Mahkemesi; 16.5.2016 gün ve E:2016/490, K:2016/909 sayı ile, davacının iddia ettiği zararın davalı belediyenin yürüttüğü kamu hizmeti sırasındaki idari eyleminden kaynaklanmadığı, idarenin haksız fiilinden doğduğu anlaşıldığından Borçlar Kanunu'nun haksız fiillere ilişkin hükümlerine göre uyuşmazlığın adli yargı yerince çözümlenmesi gerekeceğinden bahisle kararının bozulmasına ve dava dosyasının mahkemesine iadesine karar vermiştir.

KAYSERİ 1.İDARE MAHKEMESİ; 24.6.2016 gün ve E:2016/616 sayı ile,”(…) İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, suyolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu'nun 11.2.1959 günlü, E; 1958/17, K: 1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, "İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir. Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır. Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır. Bu bendde anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur" denilmektedir.

(…) açılan davada Mahkememizin 30.12.2015 tarih E:2015/739 K: 2015/1579 sayılı kararı ile davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği,bu kararın Kayseri Bölge İdare Mahkemesi'nin 16.05.2016 tarih E:2016/490 K:2016:909 sayılı kararı ile uyuşmazlığın çözümünün adli yargının görevine girdiği gerekçesi ile bozulduğu anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle adli yargının görev alanına giren davanın 2577 sayılı Yasanın 14/3-a ve 15/1-a maddeleri uyarınca görev yönünden reddi gerektiğinden, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.11.2016 günlü toplantısında:

 

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı idarenin yol yapımında kullanılmak üzere davacıya ait taşınmazdan bilgisi ve onayı olmadan hafriyat malzemesi aldığından bahisle, uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin bulunmaktadır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmektedir.

Dava dosyalarının incelenmesinden; davacıya ait Kayseri ili, Melikgazi ilçesi, Kıranardı Mahallesi, 2 pafta, 344 parsel sayılı taşınmazdan bilgisi olmadan hafriyat malzemesi alındığı, taşınmazın 5 metre derinliğe kazıldığı, taşınmazın istifade edebilir hale getirilmesi için gerekli dolgu malzemesi karşılığının belirlenmesi için Sulh Hukuk Mahkemesinde tespit yaptırıldığı; zararın, davalı idarenin yol yapımında kullanılmak üzere davacının taşınmazından malzeme alması nedeniyle oluştuğunun iddia edildiği, buna karşılık davalı idare tarafından,  davacıya ait taşınmazdan hafriyatın kim tarafından alındığının belli olmadığının ileri sürüldüğü,  adli ve idari yargı yerlerinde de, Sulh Hukuk Mahkemesinde belirlenen miktarın tazmini istemiyle dava anlaşılmıştır.

Bu bağlamda,  kamu idaresinin fiili nedeniyle meydana geldiği iddia edilen zararın tazmini söz konusu olduğundan,  davanın haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılacağı kuşkusuzdur.

Belirtilen duruma ve davanın niteliğine göre, idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi işin esasını teşkil etmekte olup, açılan dava ile bir idari tasarrufun iptalinin ya da böyle bir tasarruf nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenilmemiş bulunması karşısında, haksız fiilden doğan zararların tazmini davasının, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Kayseri 1.İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile Kayseri 5.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 8.4.2014 gün ve E:2014/86, K:2014/132 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kayseri 1.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Kayseri 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 8.4.2014 gün ve E:2014/86, K:2014/132 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.11.2016  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN