T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          ESAS NO     : 2019 / 450

          KARAR NO : 2019 / 436

          KARAR TR  : 8.7.2019

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                    K  A  R  A  R

 

Davacılar  : 1- S. Ö. (kendi adına asaleten)

                    2-B. Ö.(‘a velayeten)

Vekilleri    : Av. N. Ö. -Av. A.A. G.

Davalı       : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekilleri    : Av.M. Ş. A.,  Av.A. A.

Müdahil (İdari Yargıda-Davalı) : Selka İnş.Taah.ve San.Ltd.Şti.

Vekili           : Av. A. İ.

 

O L A Y        : Davacılar vekili dilekçesinde; müvekkillerin murisi M. M. Ö.’ın, 09.07.2014 tarihinde yolcu olarak bulunduğu 47 ... 744 plaka sayılı aracın, Diyarbakır istikametinden Mardin istikametine seyir halinde iken, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında vefat ettiğini; kaza tespit tutanağına göre araç sürücüsü kusurlu  bulunmuş ise de, kazanın gerçekleştiği mevkide aynı tarihlerde birden çok trafik kazası meydana geldiğini, bunun üzerine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığını ve soruşturma kapsamında alınan bilirkişi raporunda;  kazanın meydana geldiği mevki olan 33. ve 48. Kilometrelerde yol çalışmalarından mütevellit yolun yüzeyinde sabit olmayan hareketli mıcırların olduğunun tespit edildiğini; davalı idarenin yetki, ve sorumluluğunda bulunan yolun, bakım ve onarım işini üstlenen yüklenici firmanın bu kaza yönünden davalı idarenin görev ve yetkileri ile alakalı gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yapmadığından kazanın bu denli ağır sonuçlara sebebiyet vermesinden dolayı tali oranda kusurlu olduğunun tespit edildiğini, dava konusu kaza nedeniyle, kusuru oranında maddi ve manevi tazminat istemiyle davalı idareye başvurulsa da bu talebin reddedildiğini ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla: S. Ö. için: 1.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi; B. Ö. için: 1.000,00 TL maddi ve 30.000 TL manevi olmak üzere toplam 2.000,00 TL maddi, 80.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

DİYARBAKIR 2.İDARE MAHKEMESİ: 31.5.2017 gün ve E:2015/887, K:2017/1127 sayı ile, “(…)2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2.,  10.,  13.,  19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne; ayrıca  2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin iptal istemini reddettiği 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararına yer verdikten sonra; “(…) Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesinin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; davacılar murisi M. M. Ö.'ın yolcu olarak bulunduğu aracın Diyarbakır istikametinden Mardin istikametine seyir halinde iken tek taraflı olarak meydana gelen kazada hayatını kaybetmesinde davalı idarenin de kusuru bulunduğundan bahisle destekten yoksun kalan davacılar için fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak suretiyle zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Nitekim, adli, idari ve askeri yargı kolları arasındaki görev uyuşmazlıklarını çözmekle görevli Anayasal kurum olan Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 2918 sayılı Yasanın 110. maddesinin yürürlüğe girdiği 19.01.2011 tarihinden itibaren benzer uyuşmazlıklarda istikrarlı olarak verdiği kararlarda, adli yargının görevli olduğuna işaret edilmektedir.

Açıklanan nedenlerle davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine...” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü İdari Dava Dairesi: 9.11.2017 gün ve E:2017/3091, K:2017/2564 sayı ile, idare mahkemesinin kararının hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar vermiş ve mahkeme kararı kesinleşmiştir.

Davacılar vekili bu kez, davacıların manevi zararlarına karşılık olarak Songül için 30.000,00 TL, Berfin için 20.000,00 TL olmak üzere toplam 50.00,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tazmini istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ADANA 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:30.5.2019 gün ve E:2018/455 sayı ile, “(…)Dava, trafik kazasından kaynaklanan hizmet kusuru nedeniyle manevi tazminat talebine ilişkindir.

Dava dilekçesi, celp edilen belgeler ile tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde;

Kamu hizmeti görmekle yükümlü davalı idareye 2918 sayılı KTK'nın 7/a maddesinde, karayollarında mal ve can güvenliği yönünden gerekli işaretlemeleri yaparak önlemleri alma ve aldırma görevleri verilmiştir. Bu görevin 2918 sayılı Yasa'da verilmiş olması bunun ihlali nedeniyle oluşacak zarardan dolayı idarenin Özel Hukuk hükümlerine tabi olacağı sonucunu doğurmayacaktır. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden idare aleyhine açılacak tam yargı davasının idari yargı yerinde açılması gerekmektedir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 03/12/2018 tarih ve 2018/5422-11576 E.K. sayılı ilamı). Esasen 2918 sayılı KTK’nın hukuki sorumluluğa ilişkin 85 vd. maddelerinde araç işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur (Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nin 07/05/2019 tarih ve 2019/26-784 E.K. sayılı ilamı).

Somut olayda; davacı tarafından aynı kazaya ilişkin olarak aynı davalıya karşı önce idari yargıda dava açıldığı, Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi'ne açılan davada, mahkemenin 31/05/2017 tarih ve 2015/887 E. 2017/1127 K. sayılı kararı ile adli yargı yolunun görevli olduğu gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar verildiği, ilgili karara karşı yapılan istinaf başvurusunun ise Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü İdari Dava Dairesi'nin 09/11/2017 tarih ve 2017/3091-2564 E.K. sayılı kararıyla reddine karar verildiği, verilen kararın kesin nitelikte olduğu, eldeki dava bakımından idari yargı yolunun görevli olduğu gözetilerek, derdest bulunan dava dosyasındaki yargılamanın durdurulması suretiyle (UMK m. 19/1), dosyanın kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi açısından Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi, bu mahkemece verilecek kararın beklenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından, Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi ile mahkememiz arasındaki yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi için UMK'nın 19/1. maddesi uyarınca dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,

Davaya bakmakla görevli mahkemenin İDARE MAHKEMELERİ OLDUĞUNA

Mevcut dosyadaki yargılamanın bu aşamada durdurularak; dosyanın kül halinde, Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi ile Mahkememiz arasındaki yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi için, UMK'nın 19/1. Maddesi uyarınca uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesine…”  karar vermiştir

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 8.7.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari ve adli yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığının doğduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda seyir halindeki araçta yolcu olarak bulunan davacıların murisinin, aracın uğradığı trafik kazası sonucu hayatını kaybetmesi nedeniyle oluştuğu ileri sürülen maddi ve manevi zararın, davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığından bahisle tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; 09.07.2014 tarihinde Diyarbakır istikametinden Mardin istikametine seyir halinde iken davacılar murisinin de içinde bulunduğu 47 ... 744 plaka numaralı aracın tek taraflı trafik kazasına karıştığı, davacıların murisinin yaşamını kaybetmesine yol açan kazanın meydana gelmesinde,  yol yapım çalışmalarını üstlenen yüklenici firmanın üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmediğinden tali kusurlu olduğu tespitinin yapıldığı, davalı idarenin kazanın meydana gelmesinde hizmet kusuru bulunduğundan bahisle destekten yoksun kalan davacılar için fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak suretiyle, idari yargı yerinde 2.000,00-TL maddi, 80.000,00- TL manevi tazminat olmak üzere toplam 82.000,00-TL tazminatın; adli yargı yerinde ise toplam 50.00,00 TL manevi tazminatın, olay tarihinden işletilecek olan yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

 

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Adana 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.5.2019 gün ve E:2018/455 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Adana 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.5.2019 gün ve E:2018/455 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 8.7.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                  Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                              Birol        

    DURSUN                     BOZER                            AKSU                             SONER             

 

 

 

                                            Üye                                   Üye                                  Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                            Nurdane           

                           AYDIN                             TUNÇ                             TOPUZ