T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2018 / 87

            KARAR NO   : 2018 / 122

            KARAR TR    : 26.02.2018

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini  ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : A.A. Türk Sigorta A.Ş

Vekili           : Av. M.N.K.

Davalı          : İzmit Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av. S.G.

 

O L A Y      : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili nezdinde kasko sigortalı 41 AS.... plakalı aracın İzmit Ömerağa Mah. İstiklal Caddesinden Abdurrahman Yüksel Caddesine çıkış yapmak isterken yolun giriş kısmına geldiğinde aniden zeminden yukarı doğru çıkan otomatik bariyerin aracın ön sağ teker alt kısmına vurması sonucu sigorta hasarlandığını, bu hususun mahallinde zabıta ve kolluk birimlerince tutulan tutanaklarla da tespit edildiğini, davalının sorumlu olduğu yoldaki otomatik bariyerin açık olması gereken saatte kendiliğinden hareket ederek havaya kalkması nedeniyle davalının %100 oranında kusurlu olduğunu, ekspertiz raporu ile 3.010,00-TL hasar tazminatı ödendiğini, bu nedenle 3.010,00.-TL maddi tazminatın ödeme tarihi olan 25/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

KOCAELİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 20.12.2016 gün ve E:2016/343, K:2016/448 sayılı; "...Taraf delileri toplanmış, bilirkişilerden raporlar temin edilmiş, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre; Mahkememizce 13/11/2014 gün ve 2013/928 E. - 2014/843 K. sayılı karar ile "...Davanın KABULÜNE, 3.010,00-TL alacağın ödeme tarihi olan 25/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine...” karar verilmiştir.

Mahkememizce verilen karar Yargıtay 17. H.D.'nin 02/05/2016 gün ve 2015/17735 E. - 2016/5305 K. sayılı kararı ile "Karayolları Trafik Kanunu 10. maddesine göre yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak ve Belediyeler Kanunu'nun 15. maddesi uyarınca, kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek belediyelerin görevleri arasındadır. Belediyelerin bu mecburi kamu görevi dolayısıyla meydana gelen zararlar, hizmet kusuru sonucu doğmuş zararlardan sayılacağından, bu tür tazminat davalarının çözümlenme yerinin de idari yargı mercii olması gerekir. Bu itibarla, idari yargı görevli olduğundan mahkemece HMK 114/2 maddesi gereğince yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle HMK 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir..." şeklinde gerekçe gösterilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkememizce 20/12/2016 günlü celsede anılan bozma ilamı usul ve yasaya uygun olduğundan, uyulmasına karar verilmiştir.

Açılan dava, sigortalılarına ödenen hasar bedelinin rücuen tazmini istemine ilişkindir.

Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında da (Yargıtay 17. H.D.'nin 09/12/2013 gün ve 2013/17422-17378 E.K. sy.kr. v.s.) benimsendiği ve uyulmasına karar verilen bozma ilamında açıklandığı üzere, idare aleyhinde her türlü eylem ve işlemleri veya hizmet kusurundan dolayı açılacak davalara bakmaya İdare Mahkemeleri görevli olduğu" gerekçesiyle dava dilekçesinin yargı yolu nedeniyle usulden reddine dair verdiği karar tarafların istinaf yoluna başvurmaması üzerine 15.12.2017 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı taleple idari yargı yerine müracaat etmiştir.

KOCAELİ 2. İDARE MAHKEMESİ: 03.01.2018 gün ve 2017/1668 Esas sayılı; "2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 10. maddesinde Belediyelerin görev ve sorumlulukları şu şekilde sıralanmıştır; "1. Yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak, 2. Gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmak, 3. Karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve denetlemek, 4. Karayolunda trafik için tehlike teşkil eden engelleri gece veya gündüze göre kolayca görülebilecek şekilde işaretlemek veya ortadan kaldırmak, 5. Yol yapısı veya işaretleme yetersizliği yüzünden trafik kazalarının vuku bulduğu yerlerde, yetkililerce teklif edilen tedbirleri almak, 6. Çocuklar için trafik eğitim tesisleri yapmak veya yapılmasını sağlamak, 7. Bu Kanun ve bu Kanuna göre çıkarılan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmak." Aynı Kanunun 110. maddesinde; "işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmü bulunmaktadır.

Dava dosyası ve UYAP kayıtlarının birlikte incelenmesinden; davacı şirket tarafından, kasko sigortalı 41 AS.... plakalı aracın Kocaeli İli, İzmit İlçesi, Ömerağa Mahallesi, İstiklal Caddesi'nden Abdurrahman Yüksel Caddesi'ne çıkış yaparken zeminden yukarıya doğru çıkan otomatik bariyerin aracın ön sağ teker alt kısmına vurması sonucu idarenin hizmet kusuru ve hukuka aykırı eylemi nedeniyle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik hasarlanan araç için ödenen 3.010,00 TL hasar tazminatının ödenme tarihi olan 25/12/2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle Kocaeli 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan davada, Mahkeme'nin 13/11/2014 tarih ve E:2013/928; K:2014/843 sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiği, bu kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 02/05/2016 tarih ve E:2015/17735; K:2016/5305 sayılı kararı ile bozulduğu, bozma kararı gereği anılan Mahkeme'nin 20/12/2016 tarih ve E:2016/343; K:2016/448 sayılı kararı ile davanın görev yönünden reddine karar verildiği, iş bu kararın da tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine 15/12/2017 tarihinde kesinleştiği, iş bu kararın kesinleşmesi üzerine Mahkememizde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Dava, davalı idarenin sorumluluk sahasında kalan yolda meydana gelen kaza nedeniyle oluştuğu öne sürülen zararın davalı Belediyeden rücuan tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu" görüşüyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyiş Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vererek 23.01.2018 tarih ve 2017/1668 esas sayılı üst yazısı ile görev uyuşmazlığının giderilmesi için Mahkememize başvurmuş, Mahkememizde 01.02.2018 tarihinde kayda girmiştir.

 

 

 

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 26.2.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı idarenin sorumluluk sahasında kalan yolda meydana gelen kaza nedeniyle oluştuğu öne sürülen maddi hasar bedelinin davalı idareden rücuen tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı, 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2, 125 ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Kocaeli 2. İdare Mahkemesinin Başvurusunun Kabulü ile Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20.12.2016 gün ve E:2016/343, K:2016/448 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kocaeli 2. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20.12.2016 gün ve E:2016/343, K:2016/448 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 26.02.2018 gününde Üye Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI

 

 

 

 

 

 

      KARŞI OY

 

03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 26.02.2018

                                                                                   

 

                                                         ÜYE

                                           Turgay Tuncay VARLI