Hukuk Bölümü         2006/28 E.  ,  2006/77 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

 

           Davacı            : T. D.

            Vekili              : Av. M. Y.  

            Davalılar         : 1-MSB Savunma Sanayii Müsteşarlığı

            Vekilleri          : Av. U. Ü., Av. M. A. G.

                                2- İçişleri Bakanlığı

          Vekili                : Hazine Av. İ. Y. P.

 

            O  L  A  Y       : Mülkiyeti Savunma Sanayi Müsteşarlığına ait bulunan taşınmazın üstünde ROKETSAN AŞ. tarafından bir tesis kurulmuş olup; bu tesisin çevresi, 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanununun 3 ve 4. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulunca 10.4.1992 tarih ve 92/2928 sayı ile “özel güvenlik bölgesi” olarak ilan edilmiş ve bu bölge içinde kalan taşınmazların tapu kaydına şerh konulmuştur.

            Davacı vekili, Elmadağ İlçesi, Üçevler Mah. 559 ada 1 parsel sayılı arsa vasfındaki taşınmazına ev yapmak üzere inşaat ruhsatı almak için başvuruda bulunan müvekkiline, Belediye Başkanlığınca verilen cevapta, ROKETSAN A.Ş.’den izin alınması gerektiğinin; ROKETSAN A.Ş.’nce verilen cevapta, Kaymakamlıktan izin alınacağının; Kaymakamlıkça verilen cevapta ise, taşınmazın özel güvenlik bölgesi kapsamına alındığından inşaat yapılamayacağının bildirildiğini, bu suretle inşaat ruhsatı alınmasının mümkün olmadığını gören müvekkilinin taşınmazını fiilen kullanmasının imkânsız hale geldiğini, o halde bu taşınmazın davalı tarafından kamulaştırılması ya da kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmaz değerinin tazminat olarak ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere taşınmaz değerinden şimdilik 1.000.000.000.-TL. bedelin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve bedel ödendiğinde taşınmazın davalı adına tapuya kayıt ve tesciline hükmedilmesi istemiyle, 14.1.2004 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

            Davalılardan Savunma Sanayi Müsteşarlığı vekillerince, birinci savunma dilekçesinde,Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 9.11.1998 tarih ve E:1998/29, K:1998/30 sayılı kararına göre davada idari yargının görevli olduğu öne sürülerek, görev itirazında bulunulmuştur.

            ELMADAĞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 12.10.2004 gün ve E:2004/20, K:2004/385 sayı ile, yapılan yargılamada dava dilekçesinden, cevap layihalarından, taraflarca gösterilen ve mahkememizce toplanan delillerden, icra edilen keşif ve bilirkişi raporlarından; Elmadağ Üçevler Mahallesi 559 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davacıya ait olduğu ve bu parselin tapu kaydına 21.9.1992 tarih ve 1134 yevmiye ile Güvenlik Bölgesi şerhi verildiği, davacının söz konusu parsel üzerinde inşaat yapabilmek üzere 10.3.2003 tarihinde ilçe kaymakamlığına yaptığı yazılı müracaat üzerine Kaymakamlığın taşınmazın tapu kaydında özel güvenlik bölgesi şerhi bulunduğundan bahisle inşaat izni vermediğinin anlaşıldığı; 2577 sayılı İYUK’un 2/1. maddesinin b. bendi “idari işlem ve eylemlerden kişisel hakkı doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari yargı yerinde görüleceğini” düzenlediği; Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 9.11.1998 tarih ve 1998/29 esas ve 1998/30 karar sayılı ilâmında “2565 sayılı Yasa ile bu yasaya göre çıkarılan Yönetmelik hükümleri uyarınca kurulan özel güvenlik bilgesi içinde kalan ve kamulaştırılmayan taşınmazların tapu kaydına bu hususun şerh edilmesinde, idarenin kamu gücüne dayandığı ve tek yanlı olarak tasarrufta bulunduğu göz önüne alındığında idari nitelik taşıyan bu işlemden doğan zararın giderilmesine yönelik bulunan dava tam yargı davası olup çözümlenmesi idari yargının görevine girer” denildiği, davacı da Bakanlar Kurulunun 10.4.1992 tarihli özel güvenlik bölgesi kararına dayanarak kendisine ait taşınmazın tapu kaydına konulan şerh nedeniyle zarara uğradığını iddia edip zararının tazminini dava ettiğine göre sayılan nedenlerle uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

            Anılan karar, davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ’nce 24.5.2005 gün ve E:2005/2992, K: 2005/6037 sayı ile, niteliği gözönüne alındığında davanın gayrımenkulün aynına ilişkin bulunduğu, gayrımenkulün aynına ilişkin davalarda yargılama yerinin adliye mahkemeleri olduğu gözetilerek işin esasına girilip hüküm kurulması gerekirken görevsizlik kararı verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur.

            ELMADAĞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 18.10.2005 gün ve E:2005/223 sayı ile, Yargıtay bozma ilamına uyulmak suretiyle görevlilik kararı vermiştir.

            Davalı S.S. Müsteşarlığı vekilince süresi içinde verilen dilekçe ile, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine, dava dosyası Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

            DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Anayasanın 125. maddesinde, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun belirtildiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesinin (1-b). bendinde idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı; dosyanın incelenmesinden, davacılara ait taşınmazların tapu kayıtlarına, ruhsat alımı ve satışının 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler Kanunu ve sözkonusu Kanunun uygulanması ile ilgili 30.4.1983 tarih ve 18033 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Yönetmeliği gereğince yetkili Komutanların iznine tabi bulunduğu yolunda kayıt konulduğu, böylelikle davalı idari tarafından tek taraflı olarak ve kamu gücünün kullanılması suretiyle sözü geçen taşınmazların kullanım hakları kısıtlanmış ise de bu kısıtlamanın kamulaştırmasız el atma niteliğinde olmayıp, Bakanlar Kurulunca tesis edilen idari işleme dayandığının anlaşıldığı; bu durumda, davalı idarenin işleminden doğan zararın tazmini istemiyle açılan davanın görüm ve çözümü idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarına bakmakla görevli olan idari yargı yerlerine ait bulunduğundan, Elmadağ Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması gerektiği gerekçesiyle idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış ve 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesine göre görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi’nden istemiştir.

            Başkanlık yazısı ile, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından düşüncesi istenilmiştir.

            YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Anayasa’nın 125/son maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu Ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 5. maddesinin (b) bendinde ise, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derece Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki tam yargı davalarının idare mahkemelerinde çözümleneceğinin belirtildiği; ROKETSAN A.Ş.’nin çevresinde yer alan taşınmazların, 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı ile özel güvenlik bölgesi kapsamına alındığı: bu bölge içinde kalan taşınmazların kamulaştırılması konusunda takdir yetkisine sahip bulunan idarece, davacıya ait taşınmazın kamulaştırılmasına gerek görülmeyerek sözkonusu taşınmaza ilişkin tapu kaydına özel güvenlik bölgesi içinde kaldığı hususunun şerh edildiği; bunun dışında taşınmaz üzerinde başka bir değişiklik yapılmadığı; şerhin Anayasal ve yasal düzenlemelerden kaynaklanan kamusal yükümlülüklerden olduğu; uygulama ile getirilen sınırlamalar nedeniyle taşınmazın değerinin düştüğünden bahisle uğranıldığı iddia edilen zararın giderilmesinin istendiği; uygulamanın kamu hukuku alanına ilişkin bulunan yasal düzenlemelerden kaynaklandığı ve ortada idarenin kamu gücünü kullanarak tek taraflı olarak tesis ettiği bu işlemin denetiminin idare hukuku kurallarına göre idari yargı yerine ait bulunduğu; bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Elmadağ Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/223 sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:  Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün,Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR, M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Abdullah ARSLAN ve Levent ÖZÇELİK’in katılımlarıyla yapılan 5.6.2006 günlü toplantısında,

I- İLK İNCELEME : Başvuru dilekçesi ve ekleri üzerinde   2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Savunma Sanayi Müsteşarlığı vekillerince anılan Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen şekilde görev itirazında bulunulduğu ve 12. maddede öngörülen süre içinde başvurulduğu, bu nedenle Danıştay Başsavcısı tarafından Yasa’da öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde  davalılardan Savunma Sanayii Müsteşarlığı yönünden olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ :Raportör-Savcı İsa YEĞENOĞLU’nun davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile Danıştay Başsavcılığının idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının davada idari yargının görevli bulunduğuna ilişkin düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun yazılı düşünceler doğrultusundaki açıklamaları da  dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, özel güvenlik bölgesi içinde kalan ve kamulaştırılmayan taşınmazın değerinin idarece tazminat olarak ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

18.12.1981 tarih ve 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanununun “Amaç” başlıklı 1. maddesi “Bu Kanunun amacı;

a) Yurt savunması bakımından hayati önemi haiz askeri tesisler ve bölgeler ile   sınırların güvenlik ve gizliliğini sağlamak için bunların çevrele­rinde, kıyıla­rında ve havalarında; kara, deniz ve hava askeri yasak bölgeleri­nin,

b) Yurt savunması veya yurt ekonomisine önemli ölçüde katkıda bulu­nan veya kısmen dahi tahripleri veya devamlı olarak ya da geçici bir zaman için faali­yetten alıkonulmaları halinde milli güvenlik veya toplum hayatı bakımından olum­suz sonuçlar doğurabilecek; diğer askeri tesis ve bölgeler ile kamu veya özel kuru­luşlara ait her türlü yer ve tesislerin etrafında gü­venlik bölgelerinin,

Kurulması, kaldırılması ve gerektiğinde genişletilmesine ilişkin esas ve yön­temlerin düzenlenmesidir.” hükmünü taşımakta; aynı Kanunun 3. maddesinde,

       “a) Askeri güvenlik bölgeleri Genelkurmay Başkanlığınca,

b) Kamu ve özel kuruluşların çevresindeki özel güvenlik bölgeleri Genel­kurmay Başkanlığının lüzum göstermesi veya Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekre­terliğinin veya İçişleri Bakanlığının göstereceği lüzum üzerine Genelkurmay Baş­kanlığının uygun görmesi kaydıyla Bakanlar Kurulunca,

  Kurulabilir veya kaldırılabilir.” 4. maddesinde de, “Askeri yasak böl­geler ile özel güvenlik bölgelerinin kurulması hakkındaki Bakanlar Ku­rulu kararı ve as­keri güvenlik bölgelerinin kurulması hakkındaki Genelkur­may Başkanlığı kararına ekli uygun ölçekli haritalar ve koordinat listelerinde bu bölgelerin sınırları da belir­tilir.” hükümlerine yer verilmekte; 20/a mad­desinde, kamu veya özel kuruluşlara ait stratejik değeri haiz her türlü yer ve tesislerin çevresinde bu Kanun hükümlerine göre özel güvenlik bölgeleri kurulabileceğine ve 21/a maddesinde, bölge içindeki gerçek ve tüzel kişilere ait malların kamulaştırılabileceğine işaret edilmekte; 33. maddesinde ise, bu Kanunun ilgili maddelerinde belirtilen hususlar ile Kanunun uygulanmasına ilişkin esas ve usullerin, Genelkurmay Başkanlığı ve ilgili bakan­lıkların gö­rüşleri de alınmak suretiyle Milli Savunma Bakanlığınca hazırlanarak Ba­kanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenleneceği belirtil­mektedir.

Nitekim,17.1.1983tarih ve 83/5949 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilen ve30.4.1983tarih ve 18033 sayılı Resmi Gazetede yayımlana­rak yürürlüğe giren Askeri Yasak  Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Yönetmeliğinin 21. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde, “özel güvenlik bölgeleri: “2565 sayılı Kanunun 1/b maddesinde belirtilen amaca uygun olarak “... silah ve askeri malzeme fabrika ve tesisleri...” çevresinde, bu yerlerin dış sınırların­dan itibaren en fazla dört yüz met­reye kadar geçen noktaların birleştirilmesi suretiyle kurulacak alanlar olarak tanım­lanmış; aynı maddenin 2 numaralı bendinde, Kanunun 3/b maddesi hükmü tekrar­lanmış; “Askeri ve özel gü­venlik bölgelerinde uygulanacak esaslar” başlıklı 22. maddenin 1 numaralı bendinde, bölge içindeki gerçek ve tüzel kişilere ait malların kamulaştırıla­bileceğine işaret edilmiş; 23. maddenin 2 numaralı bendinde, kamu­laştırma yapılmayan güvenlik bölgelerinin çevresinin arazide işaretlenmeyeceği, bu bölgelerdeki kamulaştırma yapılmayan taşınmaz malların tapu kaydına, ta­şınmazın güvenlik bölgesi içinde olduğunun işletileceği ve taşınmaz mal sahiplerine gerekli tebligatın yapılacağı, varsa imar planlarında da güvenlik bölgelerinin belirtileceği kurala bağlanmış; 24. maddede de güvenlik bölge­lerinde kamulaştırılmayan mallar­dan yararlanma esasları düzenlenmiştir.

Söz konusu 24. maddeye göre, özel güvenlik bölgesi içinde kalan ve kamu­laştırılmayan malların maliklerinin ve diğer Türk vatandaşlarının böl­gede oturma­ları, zirai faaliyetleri, meslek ve sanatlarını icra etmeleri serbest bırakılmakta; an­cak, bu malların yabancı uyruklu gerçek ve tüzel kişilere satılması, devredilmesi ve kiralanması yasaklanmakta; bu mallar üzerinde inşaat, hafriyat, tadilat, orman ye­tiştirme veya kesmek gibi hususlar bu Yö­netmeliğin 9/8. maddesinde sözü edilen yetkili komutanlığın iznine tabi kı­lınmaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden; ROKETSAN AŞ’ye ait silah ve askeri malzeme fabrika ve tesisi çevresinde, 2565 sayılı Yasanın 1. madde­sinde belirtilen amaç doğrultusunda ve 3. maddesi ile tanınan yetkiye daya­nılarak Bakanlar Kurulu Kararı ile özel güvenlik bölgesi kurulduğu; bu bölge içinde kalan taşınmazların kamulaştırılması konusunda takdir yetki­sine sahip bulunan idarece, davacıya ait arsa vasfındaki taşınmazın kamulaştırılmasına gerek görülmeyerek söz konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydına özel güvenlik böl­gesi içinde kaldığı hususunun şerh edildiği anlaşılmak­tadır.

Anayasamızın 35. maddesi “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sa­hiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmünü ta­şımaktadır.

 Anılan Anayasa hükmü ile, mülkiyet hakkı mutlak bir tabii hak olarak gö­rülmeyerek bu hakkın kullanılmasının, kamu yararı amacıyla yasa koyucu tarafın­dan sınırlanabileceği kabul edilmiş olup; bu esaslar çerçevesinde, malike, kamu hukukundan doğan ödev ve yükümlülükler getirilmesi ola­naklı bulunmaktadır.

Buna göre, taşınmaz üzerinde inşaat, hafriyat, tadilat yapılmasının yet­kili komutanlığın iznine tabi kılın­mış olması da Anayasal ve yasal düzenlemelerden kaynaklanan kamusal yükümlülüklerden olduğu açıktır.

Hernekadar, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmaz bedelinin öden­mesi istemiyle dava açılmış ise de; olayda, davalı idarenin  kanuna aykırı olarak ferdin taşınmazını elinden alması ya da kanunla getirilen sınırlamalar dışında  malikin tasarrufunu engellemesi söz konusu olmadı­ğına göre, kamulaştırma­sız el atmanın varlığından söz edilemeyeceği gibi, ortada mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiilden doğan zararların tazmini kapsamında bir  dava da bulunmamaktadır.

Dava dilekçesinde, uygulama ile getirilen sınırlamalar nedeniyle ta­şınmazın değerinin düştüğünden bahisle uğranılan zararın giderilmesinin amaçlandığı; söz konusu uygulamanın ise yukarıda açıklanan ve kamu hu­kuku alanına ilişkin bulu­nan yasal düzenlemeden kaynaklandığı ve ortada idarenin tek yanlı, kamu gücüne dayanan bir tasarrufunun bulunduğu göz önüne alındığında, davanın idari işlemden doğan zararın tazmini istemiyle açıldığının kabulü gerekmekte olup, bu haliyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-b maddesinde tanımlanan tam yargı davası kapsamına giren uyuşmazlığın görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli bulun­maktadır.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı tarafından 2247 sayılı Ya­sanın 10. maddesine göre yapılan başvurunun kabulü ile Elmadağ Asliye Hukuk Mahke­mesinin görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 SONUÇ    :Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcılığının BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Elmadağ Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 18.10.2005 gün ve E:2005/223 sayılı  GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 5.6.2006 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.