T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019 / 468 KARAR NO : 2019 / 737 KARAR TR : 25.11.2019 |
ÖZET : 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan düzenleme sonucu oluşan ve davacının da hissedar olduğu taşınmazların da bulunduğu alanda 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine göre yapılan imar uygulamasında, 2981 sayılı yasa uyarınca alınmış olan düzenleme ortaklık payı dikkate alınmaksızın tekrar düzenleme ortaklık payı alınarak ikinci kez kesinti yapılması nedeniyle zarara uğranıldığından bahisle mükerrer olarak terk edilen alanın bedeli olarak tazminat istemi ile açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı : N.E.
Vekili : Av. S.K.
Davalılar : 1-Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı
Vekili : Av. İ.E.
2- Melikgazi Belediyesi Başkanlığı
Vekili : Av. S.Ö.
O L A Y : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin hissedar olduğu; Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Yıldırım Beyazıt Mahallesi 12899 ada, 2 parsel, 7731 ada, 5 parsel ve 12904 ada, 1 parsel sayılı taşınmazların, İmar Kanununun 18. madde uygulaması neticesinde oluştuğunu; müvekkilinin daha önce hissedar olduğu Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Yıldırım Beyazıt Mahallesi, 3222 ada, 3 parselde (410,54 m2), 3222 ada, 2 parselde (326,68 m2), 3222 ada, 4 parselde (392,16 m2) kayıtlı taşınmazlar ilgili olarak davalı belediye tarafından İmar Kanunu 18. madde uygulaması yapıldığını ve uygulamaya giren bu taşınmazların kaydının kapatıldığını; bu taşınmazların esasen daha önce 2981 sayılı Yasa uygulaması ile oluştuğunu ve bu taşınmazların evveliyatından "düzenleme ortaklık payı" (DOP) kesildiği halde İmar Kanunu 18. madde uygulaması yapılırken ve müvekkiline imar parselinden hisse tahsis edilirken, hissesinden ikinci kez, mükerrer olarak "düzenleme ortaklık payı" kesintisi yapıldığını; bu durumun mevzuata aykırı olduğunu ve müvekkilinin zarara uğradığını; Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre düzenleme ortaklık payının ancak bir kez kesilebileceğini; ilk yapılan kesintiden elde edilen alanlar kamu hizmetine ayrılan alanları karşılamıyor ise, eksik kalan kısımlar için kamulaştırma yapılmasının gerektiğini; İmar Kanununun 18. maddesinde bu konunun açıkça düzenlendiğini ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; dava konusu taşınmazlardan İmar Kanunu 18. madde uygulaması ile mükerrer olarak kesilerek kamu hizmeti alanlarına terk edilen alanın bedeli olarak şimdilik 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemiyle Melikgazi Belediyesi Başkanlığına karşı 14/05/2018 tarihinde adli yargı yerinde dava açmış; dosya Kayseri 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2018/189 sayılı esasına kaydedilmiştir.
Davacı vekili aynı taşınmazlar, aynı gerekçeler ve aynı istemle Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına karşı 27.2.2019 tarihinde adli yargı yerinde bir dava daha açmış; dosya Kayseri 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2019/67 esasına kaydedilmiş; daha sonra Kayseri 4.Asliye Hukuk Mahkemesi: 1.3.2019 gün ve E:2019/67, K:2019/75 sayı ile, her iki dava arasında taraf, konu ve sebep bağlantısı olduğu, birisi hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği, her iki davanın birlikte görülmesinin usul ekonomisi açısından faydalı olacağı anlaşıldığından; Mahkemelerinin E:2019/67 sayılı dosyasının Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2018/189 sayılı dosyası ile birleştirilmesine; Esasın bu şekilde kapatılarak yargılamanın Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2018/189 sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine karar vermiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçeleriyle talep miktarını 85.008,88TL’ye çıkarmıştır.
Davalılardan Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı vekili, imar uygulamasından kaynaklanan davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini ileri sürerek görev itirazında bulunmuştur.
KAYSERİ 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 22.4.2019 günlü duruşmasında ve E:2018/189 sayı ile; Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle, birleşen dosya davalı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.
Davalılardan Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı vekilinin idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolundaki süresi içerisinde verdiği dilekçe üzerine, dava dosyası Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.
DANIŞTAY BAŞSAVCISI: “(...)2981 Sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun 10. maddesinin (b) bendinde; "Üzerinde imar mavzuatına aykırı olarak toplu binalar inşa edilmiş hisseli veya özel parselasyona dayalı arsa veya arazilerde, kişilerin hisse miktarları ve fiilî kullanma durumları dikkate alınarak valilik veya belediyelerin talebi üzerine:
1.Henüz kadastrosu yapılmamış yerlerde, kadastro müdürlüklerince bu kanunda belirtilen mülkiyet tespitine dair hükümler de uygulanarak,
2. Kadastrosu veya tapulaması tamamlanmış yerlerde ise bu kanunla verilen yetkiler kadastro müdürlüklerince kullanılarak,
Islah imar planlarının yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, onayların alınmasına ve ilanların yapılmasına (askı ilanları hariç), komisyonların kurulmasına lüzum kalmaksızın 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri veya 766 Sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre hak sahipleri tespit veya yeniden tayin edilerek adlarına tescil edilir.
Bu tespit sırasında özel parselasyon planında görülen veya hisseli satışlar sonucu fiilen oluşan yol, meydan, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha vs. hizmetlere ayrılan yerler ile bunlara ilişkin hisseler bedelsiz olarak re'sen tapudan terkin; okul, ibadet yeri ve benzer kamu hizmetlerine ayrılan yerler ise, bedelsiz olarak ilgili idareler adına tespit ve tescil edilir.
Hazine, belediye veya il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya arazileri üzerinde yapıldığı tespit edilen gecekondular hakkında da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.
(Ek : 18/5/1987 - 3366/4 md.) Belediye, hazine, özel idare veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa ve araziler üzerine gecekondu yapıldıktan sonra tespit edilerek kira kontratı düzenlenmiş gecekondu hak sahiplerine tapu tahsis belgesi ve tapuları verilir. Hak sahibi olmadığı halde tapu verilen kişilerin tapuları re'sen iptal edilir" hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Parselasyon Planlarının Hazırlanması ve Tescili" başlıklı 18. maddesinde, ‘‘İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakati aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.
Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.
(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.
Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.
Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.
Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez...” hükmü yer almıştır.
Dosyanın incelenmesinden, Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Konaklı Mahallesi, 825 parsel sayılı taşınmazın da bulunduğu alanda 2981 sayılı Yasa'nın 10/b maddesi uyarınca yapılan imar uygulaması sonucunda oluşan Yıldırım Beyazıt Mahallesi 3222 ada, 2, 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlarda davacının pay satışı suretiyle paydaş olduğu, bölgede 11/10/2017 günlü, 1711 ve 13/12/2017 günlü, 2266 sayılı Kayseri Büyükşehir Belediye Encümen kararları ve 24/10/2017 günlü, 1933 sayılı Melikgazi Belediye Encümeni kararına dayanılarak 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca tesis edilen parselasyon işlemi sırasında, 2981 sayılı Kanun uygulaması nedeniyle hisselerden yapılan kesintilerin tekrar eklenerek belirlenen düzenleme ortaklık payının taşınmazlardan alınmasından sonra oluşan 12899 ada, 2 parsel, 7731 ada, 5 parsel ve 12904 ada, 1 parsel sayılı taşınmazlardan davacıya pay tahsis edildiği, davacı tarafından kök parselde 2981 sayılı Yasa uyarınca kesinti yapıldıktan sonra ikinci kez kesinti yapılamayacağından bahisle, ikinci kez yapılan bu kesintinin bedelinin davalı idarelerce ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı, davalı idareler tarafından ise, 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan uygulamada yasanın 10/b maddesi uyarınca bedelsiz olarak terklerin yapıldığı, dolayısıyla rızai olarak yapılan kesinti nedeniyle 3194 sayılı Yasa uyarınca alınan düzenleme ortaklık payının mükerrer olmadığı ileri sürülmektedir.
Uyuşmazlık, 825 parsel sayılı taşınmazda 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan kesintiden sonra oluşan ve davacının hisse satışı ile malik olduğu taşınmazlarda 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca tesis edilen parselasyon işlemi sonucu alınan düzenleme ortaklık payı nedeniyle uğranıldığı öne sürülen zararın tazminine ilişkin olup, uyuşmazlığın çözümünün idari nitelikteki imar uygulamalarının hukuki denetiminin yapılmasına bağlı olduğu açıktır.
Bu durumda, idarece kamu gücü kullanılarak, tek yanlı biçimde yapılan uygulamalar sonucunda uğranılan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.
SONUÇ : Açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.
Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.
YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: “(...)konuyla ilgili 2981 sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun", imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşaatı devam etmekte olan tüm yapılar hakkında uygulanacak işlemleri düzenlemek ve bu işlemlere dair başvuru, tespit, değerlendirme, uygulama esasların belirlemek amacını taşımakta olup, valilik veya belediyelerce yetki ve sorumluluk alanlarında ıslah imar düzenlemeleri yapılmak suretiyle, yeniden gecekondu yapılmasının önlenmesi için temin edilecek arsaların ve korunması mümkün görülen gecekonduların Kanunda öngörülen usul ve esaslara uygun olarak hak sahibi olduğu belirlenen kişilere verilmesine olanak sağlamıştır.
Öte yandan, 3194 sayılı Kanunun 18. maddesinde,(…) hükmü yer almaktadır.
Uyuşmazlık konusu olayda, dava, aynı taşınmazdan 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca yapılan uygulama sırasında ikinci defa DOP alındığı iddiasıyla açılmıştır.
Yukarıda belirtilen Kanun hükümleri ve Uyuşmazlık Mahkemesi kararları dikkate alınarak davaya konu olan olay incelendiğinde, idarece kamu gücü kullanılarak, re'sen ve tek yanlı biçimde tesis edilen uygulama işlemlerinden kaynaklanan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1.b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği düşünülmektedir.
Uyuşmazlık Mahkemesinin 02/02/2009 tarihli ve E.2008/305, K.2009/24 sayılı kararında da, bu tür davaların görüm ve çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğu vurgulanmıştır.
Bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/04/2019 tarihli ve 2018/189 Esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi…” gerektiği yolunda düşünce vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 25.11.2019 günlü toplantısında:
I-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, Davalılardan Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısınca, 10. maddede öngörülen biçimde, anılan davalı yönünden 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan düzenleme sonucu oluşan ve davacının da hissedar olduğu taşınmazların da bulunduğu alanda 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine göre yapılan imar uygulamasında, 2981 sayılı yasa uyarınca alınmış olan düzenleme ortaklık payı dikkate alınmaksızın tekrar düzenleme ortaklık payı alınarak ikinci kez kesinti yapılması nedeniyle zarara uğranıldığından bahisle mükerrer olarak terk edilen alanın bedeli olarak şimdilik 10.000,00 TL(ıslah üzerine 85.008,88TL) tazminatın yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
2981 Sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun 10. maddesinin (b) bendinde; "Üzerinde imar mavzuatına aykırı olarak toplu binalar inşa edilmiş hisseli veya özel parselasyona dayalı arsa veya arazilerde, kişilerin hisse miktarları ve fiilî kullanma durumları dikkate alınarak valilik veya belediyelerin talebi üzerine:
1.Henüz kadastrosu yapılmamış yerlerde, kadastro müdürlüklerince bu kanunda belirtilen mülkiyet tespitine dair hükümler de uygulanarak,
2. Kadastrosu veya tapulaması tamamlanmış yerlerde ise bu kanunla verilen yetkiler kadastro müdürlüklerince kullanılarak,
Islah imar planlarının yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, onayların alınmasına ve ilanların yapılmasına (askı ilanları hariç), komisyonların kurulmasına lüzum kalmaksızın 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri veya 766 Sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre hak sahipleri tespit veya yeniden tayin edilerek adlarına tescil edilir.
Bu tespit sırasında özel parselasyon planında görülen veya hisseli satışlar sonucu fiilen oluşan yol, meydan, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha vs. hizmetlere ayrılan yerler ile bunlara ilişkin hisseler bedelsiz olarak re'sen tapudan terkin; okul, ibadet yeri ve benzer kamu hizmetlerine ayrılan yerler ise, bedelsiz olarak ilgili idareler adına tespit ve tescil edilir.
Hazine, belediye veya il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya arazileri üzerinde yapıldığı tespit edilen gecekondular hakkında da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.
(Ek : 18/5/1987 - 3366/4 md.) Belediye, hazine, özel idare veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa ve araziler üzerine gecekondu yapıldıktan sonra tespit edilerek kira kontratı düzenlenmiş gecekondu hak sahiplerine tapu tahsis belgesi ve tapuları verilir. Hak sahibi olmadığı halde tapu verilen kişilerin tapuları re'sen iptal edilir" hükmüne;
Davanın açıldığı tarihteki şekliyle; 3194 sayılı İmar Kanununun “Arazi ve arsa düzenlemesi” başlıklı 18.maddesinde; “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.
Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez. (1)
(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.
Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.
Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.
Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez.(…)” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Konaklı Mahallesi, 825 parsel sayılı taşınmazın da bulunduğu alanda 2981 sayılı Yasa'nın 10/b maddesi uyarınca yapılan imar uygulaması sonucunda oluşan Yıldırım Beyazıt Mahallesi 3222 ada, 2, 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlarda davacının pay satışı suretiyle hissedar olduğu; bölgede 11/10/2017 günlü, 1711 ve 13/12/2017 günlü, 2266 sayılı Kayseri Büyükşehir Belediye Encümen kararları ve 24/10/2017 günlü, 1933 sayılı Melikgazi Belediye Encümeni kararına dayanılarak 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca tesis edilen parselasyon işlemi sırasında, 2981 sayılı Kanun uygulaması nedeniyle hisselerden yapılan kesintilerin tekrar eklenerek belirlenen düzenleme ortaklık payının taşınmazlardan alınmasından sonra oluşan 12899 ada, 2 parsel, 7731 ada, 5 parsel ve 12904 ada, 1 parsel sayılı taşınmazlardan davacıya pay tahsis edildiği; davacı tarafından kök parselde 2981 sayılı Yasa uyarınca kesinti yapıldıktan sonra ikinci kez kesinti yapılamayacağından bahisle, ikinci kez yapılan bu kesintinin bedelinin davalı idarelerce ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı; davalı idareler tarafından ise, 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan uygulamada yasanın 10/b maddesi uyarınca bedelsiz olarak terklerin yapıldığı, dolayısıyla rızai olarak yapılan kesinti nedeniyle 3194 sayılı Yasa uyarınca alınan düzenleme ortaklık payının mükerrer olmadığı ileri sürülerek, davanın reddi gerektiğinin savunulduğu anlaşılmıştır.
Olayda, 825 parsel sayılı taşınmazda 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan kesintiden sonra oluşan ve davacının hisse satışı ile malik olduğu taşınmazlarda, 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca tesis edilen parselasyon işlemi sonucu alınan düzenleme ortaklık payı nedeniyle uğranıldığı öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan ve idarece kamu gücü kullanılarak, resen ve tek yanlı biçimde tesis edilen imar uygulama işlemlerinden kaynaklanan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalılardan Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı vekilinin yaptığı görev itirazının reddine ilişkin Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.4.2019 tarihli ve E:2018/189 sayılı kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalılardan Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı vekilinin yaptığı görev itirazının reddine ilişkin Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.4.2019 tarihli ve E:2018/189 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 25.11.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Hicabi Şükrü Mehmet Birol
DURSUN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Aydemir Nurdane Ahmet
TUNÇ TOPUZ ARSLAN