T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 279

            KARAR NO : 2015 / 297

            KARAR TR   : 4.5.2015

 

ÖZET : Davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan aracın; davalı Belediye Başkanlığının bakım,gözetim ve onarım sorumluluğunda bulunan yolda yapılan onarım çalışmaları sırasında düşen taşlara çarpması sonucu meydana gelen kaza nedeni ile araçta oluşan zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile açılan davanın; 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. Maddesi gereğince ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             : Güneş Sigorta A.Ş.

Vekili              : Av.F.K.

Davalı             : Karayolları Genel Müdürlüğü  

Vekili              : Av.M.Ş.A.

                        

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı 34 GED 55 plakalı aracın, 29.07.2011 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucu hasarlandığını, tutulan zabıtta davalı idarenin %100 yol kusurunun tespit edildiğini, müvekkil şirketçe sigortalısına 1.978,00 TL ödendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.978,00 TL’nin ödeme tarihi olan 15.09.2011 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan rücuen tazmini istemi ile 16.01.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesi: 26.03.2013 gün ve 2012/20 Esas, 2013/66 Karar sayılı kararı ile aynen; “2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesine göre idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari yargının konusunu teşkil etmektedir. Davacının tazminata konu istemi davalı idarenin yasa hükümleri uyarınca yolun bakım ve onarımı yaparak trafiğe açık bir şekilde tutmadığı ve hizmet kusurundan kaynaklandığından idari işlem niteliğindeki bu kararlardan doğan zararların tam yargı davası olarak idari yargıda görülmesi gerektiğinden yargı yeri görev nedeniyle davanın usulden reddine” şeklindeki gerekçesi ile yargı yeri yolu nedeni ile davanın reddine karar vermiş, verilen davacı vekiline 18.04.2013 tarihinde, davalı vekiline 24.04.2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup, süresi içerisinde temyiz yoluna başvurulmadığından, karara şerh edildiği üzere 09.05.2013 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı taleple idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 8.İdare Mahkemesi: 10.06.2013 gün ve 2013/888 Esas, 2013/997 Karar sayılı kararında aynen; “Uyuşmazlıkta, davacı şirket tarafından sigorta ettirilen aracın hasar görmesine neden olan kazanın (olay yeri tutanağına göre) yol yapım çalışması sırasında yeterli işaret ve levha kullanılmaması sonucu gerçekleştiği anlaşıldığından, idarenin yol yapım ve bakım eylemi sonucunda meydana gelen kaza sonrası oluşan zararı tazmin istemiyle açılan davada İdari Yargılama Usulü Kanunu m.36 b bendi uyarınca, uyuşmazlığı çözümlemeye yetkili mahkemenin hizmetin görüldüğü veya eylemin yapıldığı yer olan Muğla İdare Mahkemesi olduğu sonucuna ulaşılmıştır.” denilmek suretiyle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14/3-a ve 15/1-b maddeleri gereğince yetki yönünden reddine karar vermiştir.

Muğla 2.İdare Mahkemesi: 27.02.2014 gün ve 2013/955 Esas, 2014/249 Karar sayılı kararı ile aynen; “Muğla İli, Marmaris İlçesinden Muğla istikametine seyir halinde olan aracın yol yapım çalışması esnasında düşen taşlara çarpmak sebebiyle meydana hasarını ödeyen davacı şirket 1078,00 TL tazminatın yasal faizi ile rucuen tazmin edilmesini istemi ile bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır./Mahkememizde 2012/774 esas numaralı ile Muğla İli, Ula İlçesi, Oyru Köyü mevkiinde seyir halinde olan aracın aşırı yağış sonucunda meydana gelen sel sebebiyle hasarını ödeyen davacı şirket 7350,00 TL nin aıcuen tazmin edilmesini istemi ile açılan davada 19.07.2013 tarihinde görevlilik kararı verildiği, görevlilik kararı gereğince 2247 Sayılı Yasanın 12.maddesi gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasının taleb edildiği, Uyuşmazlık Mahkemesinin E:20134/1825 esas 2013/2929 sayılı kararı ile adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır./Bu durumda, Uyuşmazlık mahkemesinin kararı doğrultusunda 2918 Sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110.maddesi ile karayolunda can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve kanunun trafikle ilgili kuralları şartları ve bunların görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısı ile oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarında adli yargıda görülmesi gerektiği” şeklindeki gerekçesi ile davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir.

Aydın Bölge İdare Mahkemesi: 19.11.2014 gün ve 2014/2237 Esas, 2014/2721 Karar sayılı kararı ile; itiraz isteminin reddine, itiraza konu mahkeme kararının onanmasına karar vermiş, onama kararı taraf vekillerine 15.12.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup, yasal süresi içerisinde taraflarca yasal yollara başvurulmadığından kesinleşmiştir.

Davacı vekili tarafından adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle Mahkememize başvuruda bulunulmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 4.5.2015 günlü toplantısında:

            l-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan 34 GED 55 plakalı araçta; yol yapım çalışması esnasında düşen taşlara çarpmak suretiyle meydana geldiği iddia edilen zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile açılmıştır..

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davanın, 29.07.2011 günü meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonucu davacı şirkete sigortalı olan araçta meydana gelen zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rucuen tazmini istemi ile Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığı, davanın görev yönünden reddedildiği, tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine kesinleştiği, bu kez aynı istemlerle Ankara 8.İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, Ankara 8.İdare Mahkemesi’nin yetkisizlik kararı verdiği, dosyanın Muğla İdare Mahkemesine gönderildiği, Muğla 2.İdare Mahkemesi’nce davanın görevden reddedildiği, davalı vekilinin itirazı üzerine Aydın Bölge İdare Mahkemesi’nce de onama kararı verildiği ve bu şekilde taraflarca süresi içerisinde yasal yollara başvurulmadığından kararın kesinleştiği, davacının, 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 14.maddesi uyarınca görevli yargının belirlenmesi istemi ile Mahkememize müracaat ettiği anlaşılmaktadır. 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26.03.2013 gün ve 2012/20 Esas, 2013/66 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 4.5.2015 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

                                                                                                                                            

Başkan

             Serdar 

      ÖZGÜLDÜR

Üye

Eyüp Sabri 

BAYDAR

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ      

        Üye

                   Ali

               ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU                     

Üye

 Nurdane

            TOPUZ

 

 

 

 

Üye

 Mehmet

  AKBULUT