Hukuk Bölümü         2012/302 E.  ,  2013/480 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü

Vekili      : Av.S.I.

 Davalı      : Altındağ Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av.H.A.

                 O L A Y  : Davacı vekili, davalı adına çalışma yapan Fen İşleri Müdürlüğü çalışanlarının, 03.06.2010 tarihinde Karapürçek Mah.472. Sokak içinde, yol açım çalışması esnasında kuruma ait şebeke ve aydınlatma kablolarına; 28.10.2010 tarihinde Malazgirt Cad. Muhtarlık arkasında, pazar yerine su bağlantısı çalışması esnasında kuruma ait  yüksek gerilim kablosuna hasar verdiğini, meydana gelen hasar miktarının toplam 1.495,33TL olarak tespit edildiğini; davalının meydana gelen hasardan sorumlu olduğunu, hasar tespit tutanağında belirtilen hasarı onarmak ve belirtilen hasar bedelini ödemekle yükümlü bulunduğunu ifade ederek; fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla, 1.495,00-TL’nin hasar tarihi olan 28.10.2010’dan itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte  davalıdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

                Davalı Belediye vekili savunma dilekçesinde, hizmet kusuruna dayanılarak açılan davada idari yargının görevli olduğunu ileri sürerek görev itirazında bulunmuştur.

ANKARA 2.SULH HUKUK MAHKEMESİ:21.9.2011 gün ve E:2011/986 sayı ile,  açılan davanın haksız fiile dayalı tazminat davası olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin yargı yolu itirazının reddine karar vermiştir.

                Davalı Belediye vekilinin, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki dilekçesi üzerine dava dosyası örneği Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; T.C. Anayasasının 125'inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun, hükme bağlandığı;  idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişinde nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusurunun; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleştiği ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığı;  öte yandan; 2577 sayılı Yasanın "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2'nci maddesinin 1 'inci fıkrasının (b) bendinde; idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; buna göre, kamu idarelerinin hizmet kusurundan doğduğu iddia edilen zararların tazmini istemiyle açılan davaların idari yargı yerlerinde görülmesinin gerektiği; dava konusu uyuşmazlıkta, davacı kurumun zararının, kamu idaresi olan belediyece yürütülen kamu hizmeti çerçevesindeki altyapı çalışmaları sırasında, hizmetin gereği gibi yürütülmediğinden kaynaklandığı; dolayısıyla, idarenin, doğan zarardan, hizmet kusuru ilkesi uyarınca sorumluluğu bulunduğu ileri sürülerek dava açılmış olduğu;  bu sebeple, uyuşmazlığın çözümünün, davalı belediye tarafından yürütülen altyapı hizmetinin, niteliğine uygun olarak yerine getirilip getirilmediğinin ve hizmet kusuru esasına göre idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasına bağlı bulunduğu; bu saptamalar ise, idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden; 2577 sayılı Kanunun 2'nci maddesinin 1 'inci fıkrasının (b) bendi kapsamında bulunan davanın görüm ve çözümünün, İdari Yargı'nın görevine girdiği gerekçesiyle; 2247 sayılı Yasanın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

                Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

                YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; davacı şirket vekilinin, Altındağ Belediyesinin alt yapı çalışmaları sırasında şirket mallarına verdiği zararın tazmin edilmesi gerektiğini iddia ederek, bu işlemi haksız fiil nedeniyle tazminat davası temeline oturtarak, meydana gelen hasarın bedeli olarak 1.495,00 TL tazminata hükmedilmesini talep etmekte olduğu;  dava dosyasının incelenmesi sonucunda; davalı Belediyenin, kamu idaresi olarak görev ve yetkileri kapsamında, alt yapı hizmetlerinin yerine getirilmesi sırasında, hizmetin işleyişi sırasında ortaya çıkan aksaklık, bozukluk ya da diğer sorunlardan kaynaklanan hizmet kusuru nedeniyle hasara neden olunduğu iddia edildiği; Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı;  uyuşmazlık konusu işlemde, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan bir zararın tazmini istemine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun’un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinin düşünüldüğü; bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/986 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 8.4.2013 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME:Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Belediye vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı’nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı M. BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı Belediye çalışanlarının yol açım ve pazar yerine su bağlantısı çalışmaları esnasında davacıya ait şebeke ve aydınlatma ile yüksek gerilim kablolarına hasar vermesi sonucu oluştuğu ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Olayda, davalı Belediye çalışanlarının yol açım ve Pazar yerine su bağlantısı çalışmaları esnasında davacıya ait şebeke ve aydınlatma ile yüksek gerilim kablolarına hasar verdiği, meydana gelen hasar miktarının 1.495,33TL olduğu ileri sürülerek, fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla, 1.495,00-TL’nin, hasar tarihi olan 28.10.2010’dan itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle; hizmeti yürüten kamu tüzel kişisine karşı dava açıldığı anlaşılmaktadır.

Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

Belirtilen durum karşısında, davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı Belediye vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Sulh Hukuk Mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı İdare vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE ilişkin Ankara 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 21.9.2011 gün ve E:2011/986 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 8.4.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.