T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO        : 2018 / 129

            KARAR NO  : 2018 / 169

            KARAR TR   : 26.3.2018

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini  ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             : A.Sigorta A.Ş.

Vekili              : Av. F. P.

Davalı             : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. F.C. A.

                         

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı sigorta şirketi tarafından kasko poliçesi ile sigortalanan 34 ZF.... plakalı aracın Fatih Ormanı istikametinden Bahçeköy - Zekeriyaköy istikametine giderken orta refüje çıkmasıyla meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasının davalı idarenin hizmet kusuru sebebiyle oluştuğunu ileri sürerek, 8.291,41-TL hasar bedelinin araç sahibine ödeme günü olan 18/04/2006 tarihinden itibaren, 141,60-TL çekici alacağının ise 14.09.2006 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 3.Asliye Hukuk Mahkemesi: 28.04.2014 gün ve E:2013/325, K:2014/181 sayılı kararıyla, “Dava dilekçesi ve ekindeki delil ve belgeler idari yargı kararı ve söz konusu kaza tutanağı incelendiğinde davanın Türk Ticaret Kanunun 1472 Maddesine dayalı rücuan tazminat davası olup, TTK. 3.,4. VE 5. Maddesi ve 2. Maddesi kapsamına göre sigorta poliçesinden kaynaklanan bu davaların en son Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin emsal kararları da dikkate alınmak suretiyle, ticari nitelikte sayılması sebebi ile Ticaret Mahkemesinde görüleceği” görüşüyle görevsizlik sebebiyle görevsizliği sebebi ile dava dilekçesinin Reddine karar vermiş, karar temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi: 15.1.2015 gün ve E: 2014/24136, k:2015/356 sayı ile “Davacıya kasko sigortalı araç yoldaki orta refüje çarpması nedeni ile meydana gelen kaza sonucu hasarlandığı iddiasıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi aleyhine açılan davada mahkemece, 6102 sayılı TTK' nın 3. maddesi gereğince, 1472. maddeye dayalı olarak açılan davaya yine aynı Kanun'un 5. maddesi dikkate alınarak bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş ise de, İstanbul Büyükşehir Belediyesi kamu tüzel kişisi olup, kamu hizmeti görmekle yükümlü bulunmaları nedeniyle kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunan zararlardan dolayı oluşan sorumlulukları özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası İkame edilmesi gerekmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nda hizmet kusurundan ötürü sorumluluk hükümleri düzenlenmemiş olup 110 maddede belirtilen "sorumluluk", 85. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan tehlike esasına dayalı kusursuz sorumluluğa ilişkindir. O halde mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak açılan bu davada adli yargının yargı yolu bakımından görevsizlik bulunması nedeniyle usulden reddine hükmedilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde karar verilmesi yerinde görülmemiştir” gerekçesiyle kararın bozulmasına hükmetmiştir.

İSTANBUL 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 11.02.2016 gün ve E:2015/447, K:2016/32 sayılı kararı ile “…Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 1472. maddesine dayalı olarak açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir.

Mahkememizce verilen görevsizlik kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 17 Hukuk Dairesi'nin 15/01/2015 tarihli ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.

Yargıtay bozma ilamında " Davacıya kasko sigortalı araç yoldaki orta refüje çarpması nedeni ile meydana gelen kaza sonucu hasarlandığı iddiasıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi aleyhine açılan davada mahkemece, 6102 sayılı TTK'nın 3. maddesi gereğince, 1472. maddeye dayalı olarak açılan davaya yine aynı Kanun'un 5. maddesi dikkate alınarak bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş ise de, İstanbul Büyükşehir Belediyesi kamu tüzel kişisi olup, kamu hizmeti görmekle yükümlü bulunmaları nedeniyle kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunan zararlardan dolayı oluşan sorumlulukları özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nda hizmet kusurundan ötürü sorumluluk hükümleri düzenlenmemiş olup 110. maddede belirtilen “sorumluluk”, 85. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan tehlike esasına dayalı kusursuz sorumluluğa ilişkindir. O halde mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak davalı Silivri Belediyesi aleyhine açılan bu davada adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz bulunması nedeniyle davalı Silivri Belediyesi yönünden dava dilekçesinin yargı yolu bakımından görevsizlik nedeniyle usulden reddine hükmedilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde karar verilmesi yerinde görülmemiştir. " ifadeleri yer almakta olup, Yargıtay Bozma İlamı kapsamında” Yargı yolu bakımından görevsizlik sebebiyle davanın usulden reddine şeklinde karar vermiş, temyiz edilmeyen karar 27/06/2016 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 2. İDARE MAHKEMESİ: 09.10.2017 gün ve E:2017/619 sayı ile “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmüne, Geçici 21 .maddesinde de "Bu Kanun 110'uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz." hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacı sigorta şirketi tarafından kasko poliçesi ile sigortalanan 34 ZF.... plakalı aracın fatih ormanı istikametinden Bahçeköy - Zekeriyaköy istikametine giderken orta refüje çıkmasıyla 18/02/2006 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasının davalı idarenin hizmet kusuru sebebiyle oluştuğu iddiasıyla oluşan 8.291,41-TL hasar bedelinin araç sahibine ödeme günü olan 18/04/2006 tarihinden itibaren, 141,60-TL çekici alacağının ise 14.09.2006 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle İstanbul 2.İdare Mahkemesi nezdinde davalı idare aleyhine açılan davanın merciine tevdii kararı ile sonuçlanması üzerine, 12/06/2013 tarihinde İstanbul 3.Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın (11/02/2016 tarih ve 2015/447 Esas, 2016/32 karar sayılı kesinleşmiş kararı) görev yönünden reddi üzerine davalı idarenin hizmet kusuru sebebiyle oluştuğu iddia edilen hasar ve araç çekici bedelinin araç sahibine ödeme günü tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun davanın adli yargıya açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 110. maddesinde yer alan açık "görev kuralı" karşısında, trafik kazasından kaynaklanan bu sorumluluk davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle; dava dosyasının ve temin edilecek adli yargı dava dosyasının 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19.maddesi uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine” karar vermiş, 09/02/2018 tarih ve 2017/619 E. sayılı üst yazıyla her iki dava dosyasını Mahkememize gönderilmiş, Mahkememizde 20.2.2018 tarihinde kayda girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 26.3.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, ekindeki adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı idarenin sorumluluk sahasında kalan yolda meydana gelen maddi hasarlı kaza nedeniyle davacı tarafından evvelce ödenen tazminatın davalı Belediyeden rücuan tahsili istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, İstanbul 2. İdare Mahkemesinin Başvurusunun Kabulü ile İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11.02.2016 gün ve E:2015/447, K:2016/32 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 2. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11.02.2016 gün ve E:2015/447, K:2016/32 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 26.3.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. 

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

 

Üye

Birgül

KURT