T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

          ESAS NO     : 2019 / 479

          KARAR NO : 2019 / 673

          KARAR TR  : 21.10.2019

ÖZET : Davalı idarece yapılan HES çalışmaları sebebiyle davacının taşınmazının kamulaştırma dışı işgal edilerek zarar verildiği;  ağaçların zarar gördüğü, sulama kanallarının tahrip edildiği, hafriyat ve kazı çalışmaları sebebiyle toprak, taş ve molozların taşınmaz üzerinde bırakıldığı iddia edilerek, uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

           

                                    K  A  R  A  R

 

Davacı        : İ.Y.

Vekilleri     : Av. S.E., Av. F.B.E., Av.B.E. 

            Davalı        : Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu

Vekilleri    : Av. A.D.Ç.K.,  Av. H.K.

(Adli Yargıda)

Dahili Davalı:  K.B. Enerji Elektrik Ür. San. ve Tic. A.Ş.

 

O L A Y: Davacı vekili dilekçesinde; mülkiyeti müvekkiline ait bulunan Tortum İlçesi,  Dikmen Köyü, Köprübaşı Mevkii, 105 ada, 50 parselde kayıtlı taşınmazın davalı idarece yapılan HES çalışmaları sebebiyle kamulaştırma dışı işgal edilerek taşınmaza zarar verildiğini; davalı idare tarafından HES çalışmaları sebebiyle, bitki örtüsünün değiştirildiğini, taşınmaz üzerinde bulunan muhtelif yaş ve nitelikteki ağaçların zarar gördüğünü,  kuruduğunu ve kesildiğini; taşınmaza ait sulama kanallarının tahrip edildiğini, taşınmaza 2011 yılından itibaren su verilmemesi sebebiyle meyve fidanlarının zarar gördüğünü, arazi içinde tarımsal üretim yapılamadığını, ürün alınamadığını; yine idare tarafından yapılan hafriyat ve kazı çalışmaları sebebiyle toprak, taş ve molozların taşınmaz üzerinde bırakıldığını, taşınmazdaki istimlak alanı dışına çıkılarak işgal edildiğini ve bu işgalin halen giderilmediğini; bu nedenlerle, taşınmazdaki ağaç bedeli, ağaç ürün bedeli, işgal tazminatı ile tarımsal ürün bedeli, toprak ıslah bedeli ile tahrip edilen sulama kanallarının yapım bedellerinin tespit edilerek ödenmesi için dava açmak zorunda kaldıklarını ifade ederek;  haksız tecavüz ve işgalin giderilmesine;  haksız tecavüz ve işgal sebebiyle meydana gelen zararın belirlenmesine, fazlaya ilişkin hakların belirlenecek bedele göre ileride talep edilmek üzere şimdilik 5.000 TL zararın 17.09.2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Tortum Asliye Hukuk Mahkemesi 18.07.2014 gün ve E:2013/201, K:2014/411 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek, davanın kabulüne karar vermiş, temyiz edilen karar, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 16/11/2015 tarih, E:2014/15378, K:2015/13080 sayılı ilamıyla "Yargı yolu bakımından mahkemenin görevli olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi" gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

TORTUM ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 15/12/2016 gün, E:2016/38, K:2016/221 sayı ile, “(…)  Davalı, taşınmaza kamulaştırma dışı el atmış olup davacı bu sebeple işgalin önlenmesi ve zararın giderilmesi için dava açmıştır. Davalı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bir kamu kurumu olup eylemleri ve işlemleri kamusal nitelik taşımaktadır. Bu sebeple istem 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2.maddesi hükmünce tam yargı davası olmaktadır ve yargılama görevi idari yargıya aittir.” gerekçesiyle; Yargıtay bozma ilamına uyulmasına, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermiş; temyiz edilen karar Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 18/10/2017 tarih, E:2017/4119, K:2017/6014 sayılı ilamıyla onanarak kesinleşmiştir.

Adli yargı dosyasının doğrudan gönderilmesi üzerinde idari yargı yerinde dava açılmış ise de; Erzurum 1.İdare Mahkemesi; 14.3.2018 gün ve E:2018/370, K:2018/585 sayı ile, “(…)Uyuşmazlıkta, idare veya vergi mahkemesine hitaben davacı tarafından 2577 sayılı Kanun hükmüne uygun bir şekilde düzenlenecek dava dilekçesi ile dava açılması gerekirken, iş bu davanın usulüne uygun düzenlenen bir dava dilekçesi ile açılmadığı, görevsizlik kararı üzerine Tortum Asliye Hukuk Mahkemesi'nce doğrudan Mahkememize gönderilmesi üzerine açıldığı görülmüştür.

Buna göre, Mahkememiz Başkanlığına hitaben, 2577 sayılı Yasanın 3.maddesinde belirtilen şekil ve usule uygun olarak düzenlenen bir dilekçe ile yeniden dava açılması gerekmektedir.     

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesi hükmüne uygun olmadığından aynı Kanunun 15. maddesinin 1 fıkrasının (d) bendi uyarınca bu kararın tebliğini izleyen 30 gün içerisinde belirtilen eksiklikler tamamlanarak yeniden dava açılmak üzere dava dilekçesinin reddine…” karar vermiştir.

Davacı vekili verdiği dilekçe ile bu kez, haksız tecavüz ve işgal sebebiyle meydana gelen zararın belirlenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik (Tortum Asliye Hukuk Mahkemesinin kararında belirtildiği üzere) 5.800,15 TL zararın 17.09.2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ERZURUM 1. İDARE MAHKEMESİ; 18.5.2018 gün ve E:2018/527, K:2018/988 sayı ile, “(…)Taşınmaza idare tarafından fiili olarak el atılmış olması halinde görevli yargı kolunun belirlenmesine ilişkin Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 06.04.2015 tarihli, E:2015/223, K:2015/238 sayılı kararında;

"Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır.

Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği anlaşılmaktadır

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 21.10.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, ekinde adli yargı dosyası  ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı idarece yapılan HES çalışmaları sebebiyle davacının taşınmazının kamulaştırma dışı işgal edilerek zarar verildiği;  ağaçların zarar gördüğü, sulama kanallarının tahrip edildiği, hafriyat ve kazı çalışmaları sebebiyle toprak, taş ve molozların taşınmaz üzerinde bırakıldığı iddia edilerek, uğranılan zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, “İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmektedir.

Dava dosyalarının incelenmesinden; Erzurum ili, Tortum ilçesi Dikmen Mahallesi sınırları içerisinde bulunan 105 ada, 50 parsel sayılı taşınmaza, davalı İdare adına, üretim lisansına sahip bir şirket tarafından tesis edilen Büyükbahçe Hidro Elektrik Santralı projesi kapsamında yapılan çalışmalar nedeniyle müdahalede bulunulduğu, taşınmazın bir kısmına hafriyat döküldüğü, su arklarının bozulduğu, sulama yapılamadığı gibi nedenlerle zarara uğranıldığı iddia edilerek dava açıldığı; konuya ilişkin olarak Kadastro Bilirkişisi tarafından hazırlanıp Mahkemeye sunulan 28.4.2014 tarihli krokili raporda ve Teknik Bilirkişiler tarafından düzenlenen 30.5.2014 tarihli komisyon raporunda; parselin tapu alanının 3283.57m2 olduğu, 1020.42m2’sinin kamulaştırıldığı; 1278.18m2’lik kısma  kamulaştırmasız el atıldığı ve bu alanın tamamının tahrip edildiği, tarımsal faaliyette bulunulamaz hale getirildiğinin saptandığı anlaşılmıştır.

Hidroelektrik Santrali üretim tesisleri kurulması çalışmaları sırasında mülkiyeti davacıya ait taşınmazın bir kısmına, davalı idare tarafından, plan ve proje kapsamı haricinde, hafriyat dökülmesi suretiyle taşınmazın yapısının bozulduğu, taşınmazın üzerindeki bitki ve ağaçların zarara uğradığı  iddiasıyla,   meydana gelen zararın tazmini söz konusu olduğundan,  davanın haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılacağı kuşkusuzdur.

Belirtilen duruma ve davanın niteliğine göre, idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi işin esasını teşkil etmekte olup, açılan dava ile bir idari tasarrufun iptalinin ya da böyle bir tasarruf nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenilmemiş bulunması karşısında, haksız fiilden doğan zararların tazmini davasının, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Öte yandan, dava konusu parselin sadece bir kısmına doğrudan/fiilen el atıldığı görülmekte ise de; bir parsele fiili bir el atma olduğu takdirde parselin bütünü açısından el atmadan söz edilebileceği, başka bir ifadeyle taşınmazın bir bütün olarak düşünülmesi ve el atmanın varlığı halinde taşınmazın tamamı açısından el atmanın varlığı kabul edilerek buna göre değerlendirilmesi gerektiği; fiilen el atılan kısım yönünden ayrı, el atılmayan kısım yönünden ayrı yargılama yapılmasında,  yargılamanın salahiyeti ve usul ekonomisi yönünden fayda bulunmadığı da açıktır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri  görevli olduğundan, Tortum Asliye Hukuk Mahkemesinin; 15/12/2016 gün, E:2016/38, K:2016/221 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Tortum Asliye Hukuk Mahkemesinin; 15/12/2016 gün, E:2016/38, K:2016/221 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 21.10.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                             Üye                                  Üye                                 Üye                    

                                         Aydemir                           Nurdane                           Ahmet

                             TUNÇ                             TOPUZ                         ARSLAN