T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2014 / 333

            KARAR NO : 2014 / 373

            KARAR TR   : 01.04.2014

ÖZET :Davacının tapu idaresine başvurmasını sağlamaya yönelik Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı “yargı yolunu değiştiren ve idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı olmadığından” 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

Davacı           : E.U.

Vekili             : Av.E.Ş.

Davalılar        :1-Şehitkamil 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü (Adli Yargıda –İdari Yargıda)

                          2-Şehitkamil İlçe Kaymakamlığı (İdari Yargıda)

 

O  L  A  Y       : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Gaziantep İli, Şehitkamil İlçesi, Işıklı Köyü, Cilt: 70, Hane: 81 de nüfusa kayıtlı, M. ve A.’den olma 1907 doğumlu O.U.’nun 01.03.1981 tarihinde bekar olarak vefat ettiğini, geriye kanuni mirasçı olarak davacının kaldığını, 1992 yılında Işıklı köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında muris O.U.’ya ait olan 196 ada 4 parselin kadastro tutanağı düzenlenirken malik hanesi, iktisap sebebi yazılırken isim ve baba adı doğru yazılmasına rağmen doğum tarihinin 1968 olarak yanlış yazıldığını, muris O.’ın doğum tarihinin 1968 olduğunu belirterek; 196 ada 4 parsel sayılı taşınmazın maliki O.U.’nun 1968 olan doğum tarihinin iptali ile 1907 olarak tapuya tescili istemi ile 01.06.2009 tarihinde adli yargıda dava açmıştır.

GAZİANTEP 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 05.11.2009 gün ve E:2009/279 K:2009/589 sayılı kararında “… Yargıtay 14. H.D. nin 23/01/2006 tarih 2005/11698-2006/95 E/K sayılı ilamıyla Tapu Sicil Tüzüğünün 25. Maddesi gereğince doğum tarihinin tashihi ve tespiti dava yolu ile istenemez. Kütükte belgesine aykırı yazım yapıldığının saptanması durumunda idarece nedeni düzeltmeler sicilinde açıklanarak bu düzeltme resen yapılır. Bu işlemin düzeltme yeri ilgili Tapu Sicil Müdürlüğüdür şeklinde kararı bulunmaktadır. Bu durumda doğum tarihinin düzeltilmesi talebinin, doğum tarihi düzeltilmesi idari bir işlem gerektirdiği anlaşılmakla…” gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı bunun üzerine; tapu kaydındaki doğum tarihinin düzeltilmesi için Gaziantep/Şehitkamil Tapu Sicil Müdürlüğü’ne başvurmuştur.

Şehitkamil Kaymakamlığı, Tapu Sicil Müdürlüğü, 02.09.2010 gün  ve 12976 sayılı kararında özetle; Tapu Sicil Tüzüğü’nün 87. Maddesi uyarınca yaptığı inceleme sonucunda; tapulama tutanağının edinme sebebi kısmı incelendiğini, edinme sebebinde taşınmazın senetsiz olarak M. oğlu A.A.’ın zilyetliğinde iken 1992 yılında M. oğlu O.U.’ya hibe edildiğini, hibe işleminin sağlar arasında olması gerektiği halde, hibe tarihinde 1907 doğumlu O.U.’nun 1981 tarihinde vefat ettiğini, Türkiye genelinde yapılan araştırmada sadece M. oğlu 1907 doğumlu O.U.’nun kaydının çıktığını, doğum tarihinde bir değişiklik olmadığını açıklayarak; Tapu Sicil Tüzüğü’nün 87. Maddesi ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 1458 sayılı genelgesi uyarınca , talep konusu taşınmaza ilişkin tapulama tutanağındaki bilgiler ile talep sahibi E.U.’nun murisi M. oğlu 1907 doğumlu O.U.’ya ait veraset ilamındaki bilgilerden tapu maliki M. oğlu 1968 doğumlu O.U.ile Talep sahibi E.U.’nun murisi M. oğlu O.U.’nun aynı şahıslar olduğuna dair kanaat oluşmadığından istemin MK 1016 maddesi ile Tapu Sicil Tüzüğü’nün 23. Maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.

Davacı vekili, bu kez Tapu Sicil Müdürlüğü’nün red kararının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle 01.11.2010 tarihinde idari yargıda dava açmıştır.

GAZİANTEP 2. İDARE MAHKEMESİ: 11.11.2010 gün ve E:2010/1299 K:2010/1119 sayılı kararında “… İlgililerin veya yetkili makamın istemi dışında tapu sicilinde yapılacak değişiklikler, mahkemenin bu konuda bir karar vermesine bağlı olup; tapu kayıtları üzerinde özel mülkiyete yönelik tescil, terkin ve tashih gibi işlemlere ilişkin davaların görüm ve çözümünün adliye mahkemelerinin görev alanı içine girmektedir…” gerekçesi ile, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, verilen bu karar Danıştay 10. Dairesi’nin 15.02.2013 gün ve E:2011/4108 K:2013/1162 sayılı kararı ile onanmasının ardından kesinleşmiştir.

Davacı vekilinin talebi üzerine, İdare Mahkemesince, (adli yargı dosyası da temin edilerek) dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan Akarsu ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 01.04.2014 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Anayasa’nın 158. maddesinde, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili olduğu belirtilmiş; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…”, 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir.” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

Adli yargı yerinde dava açıldığı esnada yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 7. maddesinde, diğer bir mahkeme yahut idari makam veya yargı merciinin görevine giren bir dava veya iş kendisine arz olunan mahkemenin, duruşma yapmadan görevsizlik kararı verebileceği gibi davanın her safhasında kendiliğinden görevli olmadığına da karar vereceği hükmü yer almış; bu Kanunu yürürlükten kaldıran 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun, “Asliye hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 2.maddesinde, “ (1) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.

(2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükmüne yer verilmiştir.

Asliye Hukuk Mahkemesince, davacının isteminin, tapudaki doğum tarihinin düzeltilmesine ilişkin olduğu, doğum tarihinin düzeltilmesinin dava yolu ile istenemeyeceği, söz konusu talebin idari bir işlemi gerektirdiği açıklanarak davanın reddine karar verilmiştir.

 

Görüldüğü üzere, Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı, davacının tapu idaresine başvurmasını sağlamaya yönelik bulunduğu,  “yargı yolunu değiştiren ve idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı niteliğinde olmadığından”, adli ve idari yargı yerleri arasında, 2247 sayılı yasanın aradığı biçimde görev uyuşmazlığı oluştuğundan söz etmek mümkün değildir. 

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN, anılan Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 01.04.2014 gününde  Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri BAYDAR 

 

 

 

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Sıddık

YILDIZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

Dava tarihinde yürürlükte bulunan Tapu Sicil Tüzüğünün Mülkiyet Hakkının Tescili başlıklı 25. maddesinde, tapu sicilinde bulunması zorunlu unsurlar tahdidi olarak belirtilmiş olup, malikin doğum tarihi tapu sicilinin zorunlu unsurları arasında yer almamaktadır.

Bununla birlikte Tüzüğün Kadastro Tespitleri Sırasında Yapılan Yanlışlıkların Düzeltilmesi başlıklı 87. maddesinde de Kadastro çalışmasında da meydana gelen yazım hatalarının düzeltilmesi prosedürü düzenlenmiş olup, bu tür yanlışlıkların İdari İşlem Yolu ile tashihi öngörülmüştür.

Davacının, somut uyuşmazlıktaki talebi Tüzüğün 87. maddesinde öngörüldüğü üzere kadastro tutanağında yanlış yazılan babasının doğum tarihinin düzeltilmesi istemine ilişkin olup, davacının istemi İdari İşlemin konusunu teşkil etmektedir.

Nitekim davacının Adli Yargıda açtığı davada bu nedenle red edilmiş olup, Adli Yargı Kararı niteliği itibariyle 2247 sayılı yasanın 14. maddesinde ifade edildiği şekilde uyuşmazlıkta Adli Yargının görevli olmadığına yöneliktir.

Talep konusunda henüz İdarece herhangi bir işlemin tesis edilmemiş olması nedeniyle bu aşamada, Adli Yargının uyuşmazlıkta İdari Yargının görevli olduğu gerekçesiyle hüküm tesisi mümkün olmadığı gibi verilen karar dışında başka bir kararında verilmesi hukuken mümkün değildir.

İdari Yargının Yargı Yolu yönünden red kararından sonra, davacının tekrar Adli Yargıda dava açmasını istemek, T.C. Anayasasının 36 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen Adil Yargılanma hakkına aykırıdır.

2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen olumsuz görev uyuşmazlığı koşulları gerçekleştiğinden, görev uyuşmazlığının esastan çözümlenmesi gerekirken, Adli Yargı kararında "Görevsizlik " tabirinin bulunmaması gerekçesiyle, şekli yorum sonucunda başvurunun reddine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.

 

 

                                                                                                         

                                                                                                            Üye

Eyüp Sabri BAYDAR