Hukuk Bölümü         2000/48 E.  ,  2000/60 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı           : C.H., Nakliyat, İnşaat, Makina San. ve Tic. Ltd. Şti.

            Vekili              : Av. T.M.

            Davalı             : 1) İçişleri Bakanlığı

                                      2) Maliye Bakanlığı 

            O L A Y          : Davacı Şirkete ait 35 HHD 13 plakalı kamyonun, seyir halinde bulunduğu Buca Çevreyolu üzerinde 17.6.1999 günü İzmir Tahtalıçay Otoyol Trafik Büro Amirliği yetkililerince denetlenmesi sonucunda, taşıma sınırının aşıldığının saptandığı nedeniyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun değişik 65.maddesinin, 1.fıkrasının (b). bendine aykırılıktan dolayı değişik üçüncü fıkra uyarınca 22.900.000.- TL. ile aynı maddenin değişik beşinci fıkrasına göre 230.700.000.- TL. para cezası verildiği yolunda trafik ceza tutanakları düzenlenmiştir.

            Adıgeçen Şirket tarafından, sevk irsaliyesinde gösterilen yük miktarı dikkate alındığında aracın ruhsatında belirtilen istiap haddinin aşılmadığı ileri sürülerek, haklarında toplam 253.600.000.-TL. para cezası tertibine ilişkin trafik ceza tutanaklarının iptali istemiyle, 24.6.1999 gününde adli yargı yerinde itirazda bulunulmuştur.

İZMİR 4. SULH CEZA MAHKEMESİ; 1.7.1999 gün ve E:1999/39, K:1999/19 sayı ile, 2918 sayılı Yasa’nın 116. maddesi uyarınca, sürücüsü tespit edilemediği için araçların tescil plakalarına göre düzenlenen ceza tutanaklarına itiraz edilebileceği; itiraz konusu trafik ceza tutanaklarının 116. maddeye göre düzenlenmediği anlaşıldığından, bu tür işlemlere karşı idare mahkemesine başvuruda bulunulabileceği gerekçesiyle, kesin olarak görevsizlik kararı vermiştir.

            Davacı Şirketçe, aynı istekle, 24.8.1999 gününde idari yargı yerinde dava açılmıştır.

İZMİR 3. İDARE MAHKEMESİ; 17.2.2000 gün ve E:1999/595 sayı ile, 3493 sayılı Yasa’nın 49. maddesi ile 2918 sayılı Yasa’nın 115. maddesi değiştirilmiş olup, maddenin birinci fıkrasına göre, tahsilat derhal yapılmadığı takdirde para cezalarının, tutanağın tebliği tarihinden itibaren 10 gün içinde ödenmesi gerekeceği, 10 gün içinde ödenmeyen cezaların iki katına çıkacağı ve ödeme süresinin 10 gün daha uzayacağı; aynı maddenin son fıkrasında ise, 116. maddede öngörülen itiraza ilişkin hüküm saklı kalmak üzere, para cezaları ile mahkemelerce verilen ve sadece hafif para cezalarına ait hükümlerin kesin olduğunun belirtildiği; aynı Yasa’nın 116. maddesinin üçüncü fıkrasında, bu şekilde uygulanan cezalar için araç sahiplerinin, ceza tutanağının tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde yetkili mahkemeye itiraz edilebileceğinin hükme bağlandığı; anılan 116. maddede geçen mahkemenin, 112. maddede geçen  trafik  veya sulh ceza mahkemesi olduğu; bu nedenle, bu cezaya ilişkin itirazın sulh ceza mahkemesine yapılacağının doğal bulunduğu hernekadar 3493 sayılı Yasa ile, daha önce mahkemelerce verilen cezalar idari cezaya dönüştürülmüş ise de, yasakoyucunun salt idari cezaya dönüştürme isteğinin, idare mahkemelerinin bu tip davalara bakacağı anlam ve sonucunu doğurmayacağı; yasakoyucunun, bu cezaları idari cezaya dönüştürmesine karşın mahkemelerin görevini düzenleyen 112. ve 116. maddeler hükümlerini değiştirmeyip, aksine değiştirilen 115. madde hükmü ile 116. maddede öngörülen itiraza ilişkin hükmü bu şekilde tutanakla verilen cezalar için saklı tuttuğu; bu nedenlerle, tutanakla verilen para cezalarının kaldırılması istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu kanaatiyle ve daha önce adli yargı yerince görevsizlik kararı verildiğinden bahisle, görevli yargı yerinin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına, bu konuda bir karar verilinceye kadar incelemenin ertelenmesine karar vermiştir. 

            İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ali HÜNER’in Başkanlığında, Üyeler: Mahir Ersin GERMEÇ, Dr. Mustafa KILIÇOĞLU,  Sabriye  KÖPRÜLÜ, Ayla ALKIVILCIM,  Dr. Serdar ÖZGÜLDÜR  ve  Hıfzı  ÇUBUKLU’ nun  katılımlarıyla   yapılan   18 / 12 / 2000 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU’ nun davanın çözümünde idari  yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ  ile Danıştay Savcısı O. Cem ERBÜK’ ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: 

USULE İLİŞKİN İNCELEME:

            Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca  yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesi’nce anılan  Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun  biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmemiş, esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.  

            ESASA  İLİŞKİN İNCELEME   :

 Dava, 2918 sayılı Yasa’nın değişik 65. maddesinin değişik üçüncü ve beşinci fıkraları uyarınca trafik zabıtasınca düzenlenen para cezalarına ilişkin trafik ceza tutanaklarının iptali isteminden ibarettir.

Uyuşmazlığın esasını, trafik zabıtasınca uygulanan cezalarla ilgili davalara  adli ya da idari yargı yerlerinden hangisinin bakacağı hususu oluşturduğundan, ilgili yasal düzenlemenin ceza uygulamasına ilişkin sistematiğinin incelenmesi gerekmektedir.

            13.10.1983 tarih  ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile getirilen sistemde, karayolları üzerinde yolcuları, yayaları ve trafiği tehlikeye sokan ve suç oluşturan fiiller, esas itibariyle, iki grupta ele alınmış; bir kısmına trafik zabıtasınca para cezası, diğerlerine mahkemelerce hafif para cezası veya bu cezanın yanında hafif hapis cezası, belgelerin geri alınması ve iptali cezası veya işyerlerinin kapatılması cezası verilmesi öngörülmüştür.

            İdarenin organları eliyle idari usullere göre uygulanması ve idare hukukunun bir müeyyidesi olması nedeniyle, idari işlem niteliğini taşıyan ve bu yönüyle adli cezalardan ayrılan idari cezaların yargısal denetiminde, kural olarak, idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

            Ancak, yasakoyucu tarafından, idari cezalara karşı ilgililerin sadece yapılan tespitin gerçeğe aykırılığı ile maddi ağır yanlışlıklar bulunduğunu ileri sürerek yapacakları itirazlarda, ülke genelinde yaygın teşkilata sahip olması ve sade bir usulle incelenerek kesin kararlarla süratle sonuçlandırılması gibi pratik düşüncelerle, adli yargı yerinin görevli kılınması olanaklı olup; bu halde, yetkili mahkemenin adli yargı yeri olduğunun ilgili yasada açıkça belirtilmesi gerekir. 

2918 sayılı Yasa’nın “ Adli Kovuşturma ve Cezaların Uygulanması” başlığını taşıyan Dokuzuncu Kısmı, iki ayrı Bölüm halinde düzenlenmiş; Adli Kovuşturma” başlıklı Birinci Bölümde yer alan 112. maddede, bu Kanundaki suçlarla ilgili davalara bakacak mahkemeler ve yetkileri belirlenmiş olup, anılan maddenin birinci fıkrasında “ Bu Kanundaki; hafif para cezasını veya bununla birlikte hafif hapis cezasını, belgelerin geri alınması ve iptali cezasını veya işyerlerinin kapatılması cezasını gerektiren suçlarla ilgili davalara trafik mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde yetki verilen sulh ceza mahkemelerinde bakılır.” hükmüne yer verilmiştir.

            “Cezaların Uygulanması” başlıklı İkinci Bölümde yer alan 115. maddede, 116. maddede öngörülen itiraza ilişkin hüküm saklı kalmak üzere, para cezaları ile mahkemelerce verilen ve sadece hafif para cezalarına ilişkin olan hükümlerin kesin olduğu; 116. maddede, trafik kural ve yasaklarına aykırı davranışları belirlenen ve sürücüsü tespit edilemeyen araçlara tescil plakalarına göre trafik zabıtasınca tutanak düzenleneceği  ve trafik zabıtasının yetkisi dahilindeki para cezalarına karşı araç sahiplerinin cezanın tebliğinden itibaren yedi gün içinde    “yetkili mahkemeye” itiraz edebileceği ve itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu hükme bağlanmıştır.

            Bu hükümlerden, 2918 sayılı Yasa’da öngörülen cezaların büyük ölçüde adli ceza kapsamında düşünülerek Hakim tarafından verilmesi esasının benimsendiği; para cezaları olarak bahsi geçen idari cezaların kesin olduğuna işaret edilmek suretiyle bu cezalara karşı itiraz yolunun kapalı tutulduğu; ancak, sadece 116. madde kapsamında bulunan idari para cezası ile ilgili ve sınırlı olarak itirazı incelemekle adli yargının yetkili ve görevli kılındığı anlaşılmaktadır

            Ne var ki; yasakoyucu tarafından, mahkemeler tarafından verilen hafif hapis cezalarının genellikle 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 4. maddesi gereğince hafif para cezasına çevrildiği; mahkemelerce sanıklar ile tutanak düzenleyen görevlilerin duruşmaya çağrılarak dinlenmesi nedeniyle zaman kaybının doğduğu gerekçesiyle ve Devlet hizmetlerinin süratli, verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak, mahkemenin iş yükünü azaltmak ve görevlilerin zaman kaybını önlemek amacıyla çıkarılan 3.11.1988 tarih ve 3493 sayılı Yasa ile, bazı kanunların ( 6831, 1475 ve 2926 sayılı) yanısıra 2918 sayılı Yasa’ da daha önce mahkemelerce verilmesi öngörülen bir kısım cezalar, idari cezaya dönüştürülmüş; nitekim, inceleme konusu trafik ceza tutanağının dayanağı olan 65. maddede, araçların yüklenme şartlarına uymayanlara, suçun niteliğine göre, idarece para cezası verilmesi ve mahkeme tarafından da hafif para ve hafif hapis cezası hükmedilmesi şeklinde karma bir düzenleme bulunmakta iken, anılan 3493 sayılı Yasa’nın 44. maddesi ile yapılan değişiklik sonucunda, cezanın idare tarafından verilmesi esası benimsenmiş; ancak, anılan 3493 sayılı Yasa ile değişikliğe uğrayan 6831, 1475 ve 2926 sayılı Yasalar’da da getirilen idari cezalara karşı yapılacak itirazların mercii olarak sulh ceza mahkemeleri gösterilirken, 2918 sayılı Yasa’da aynı doğrultuda değişiklik yapılmasına karşın, idari cezalara karşı yapılacak itirazların merciini belirten bir hükme yer verilmemiştir.

            Buraya kadar yapılan açıklamaların ışığında: 2918 sayılı Yasa’nın “Araçların yüklenmesi” başlıklı değişik 65. maddesinin birinci fıkrasında, “Araçların yüklenmesinde yönetmelikte belirtilen ölçü ve esaslara aykırı olarak:

            (...)

            b) Taşıma sınırı üstünde yük alınması veya taşıma sınırı aşılsın veya aşılmasın dingil ağırlıklarını aşacak şekilde yüklenmesi,

            (...)

            Yasaktır.” denilmiş olup, 4262 sayılı Yasa ile değişik üçüncü fıkrasında yer alan, “birinci fıkranın (...) (b) bentlerindeki hükümlerine uymayanlar 7.200.000 lira para cezası ile cezalandırılırlar.” ve 4262 sayılı Kanun’la değişik beşinci fıkrasında yer alan "Sürekli ve süreksiz olarak yük naklettiren kamu kurum ve kuruluşları ve gerçek ve tüzelkişilere ait işletmeler, yük nakli yaptırdıkları araçların azami toplam ağırlıklarını dikkate alarak yükleme yapmak zorundadırlar. Bu hükme aykırı hareket edenler hakkında her araç için 72.000.000.- lira para cezası uygulanacağı gibi araçlar trafikten men edilir.” kurallarına göre olayda, (anılan Yasa’ya 4199 sayılı Yasa ile eklenen ve 4262 sayılı Yasa ile değişik Ek 3. maddenin birinci fıkrasının “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunundaki fiiller için, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan mutlak ceza tutarları, o yıl için Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca tespit ve ilan olunan yeniden değerleme oranında arttırılır.” hükmü dikkate alınarak,) trafik zabıtasınca uygulama yapılmış olup, bu uygulamanın idari ceza kapsamında bulunması; Yasa’da idari cezalarla ilgili davalarda (116. maddedeki itiraz yolu hariç) görevli yargı yerini açıkça belli eden bir hükme yer verilmemesi; bu Yasa’da gösterilen adli cezalara hükmetmekle görevli mahkemeye işaret eden 112. maddeye de herhangi bir atıfta bulunulmamış olması karşısında ve göreve ilişkin genel kurala göre, uyuşmazlığa konu edilen davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekeceği açıktır.

            Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun reddi gerekmektedir.           

SONUÇ     : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 3.İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun REDDİNE, 18.12.2000 gününde Üyelerden Sabriye KÖPRÜLÜ ve Ayla ALKIVILCIM’ ın karşı  oyları  ve OYÇOKLUĞU   ile KESİN  OLARAK  karar verildi.