Hukuk Bölümü         2000/28 E.  ,  2000/31 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı           :B.Y.

            Vekili              : Av. L.A.

            Davalı            : Şanlıurfa Belediye Başkanlığı 

            OLAY             : Zabıta ekibince yapılan denetimde, davacıya ait bakkal ruhsatlı işyerinde izinsiz olarak tekel maddeleri (içki) satıldığından 1580 sayılı Belediye Kanunu’nun değişik 15. maddesine göre belediyece verilen işyeri açılış ruhsatına aykırı faaliyette bulunulduğunun saptandığı nedeniyle, Belediye Encümenince 2.9.1999 gün ve 1650 sayı ile, sözkonusu işyerinde tekel bayiliği yapılabilmesi için 4322 sayılı Yasa’da öngörülen mesafe koşulunun bulunmadığı belirtilerek, izin almadığı ve açılış ruhsatına aykırı faaliyette bulunduğu gerekçesiyle işyerinin 1 hafta süreyle kapatılmasına karar verilmiştir.

            Davacı, anılan kapatma kararına karşı 9.9.1999 gününde adli yargı yerinde itiraz etmiştir.

            ŞANLIURFA SULH CEZA MAHKEMESİ; 20.9.1999 gün ve 1999/81 Müteferrik sayı ile, kapatma kararının 1608 sayılı Yasa’nın 1. maddesi nedeniyle değil 4322 sayılı Yasa’ya göre alındığı; kaldı ki, 1608 sayılı Yasa’nın 1. maddesinde kapatma değil ticaret ve sanat icrasından men cezası verildiği; bu durumda, 4322 sayılı Yasa’ya aykırılık nedeniyle verilen karara yapılan itiraza bakmanın idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle, kesin olarak görevsizlik kararı vermiştir.

            Bunun üzerine davacı, kapatmaya ilişkin encümen kararının iptali istemiyle 23.9.1999 gününde idari yargı yerinde dava açmıştır.

            GAZİANTEP İDARE MAHKEMESİ; 14.12.1999 gün ve E: 1999/ 1063 sayı ile, dava konusu kapatma kararının, bakkal dükkanı işletme ruhsatına aykırı olarak içki maddeleri satıldığı ve içki satışı yapılabilecek yerin okul ve camiye 200 metre mesafede olması kuralını getiren 222 sayılı Yasa’nın 4322 sayılı Yasa ile değişik 61. maddesinin ihlâli nedeniyle ( ara kararında sorulduğu ve davalı belediyece savunma yazısında cevaplandığı üzere) 1608 sayılı Yasa uyarınca tesis edildiğinin görüldüğü; bu durumda, 1608 sayılı Yasa’nın 1. maddesine göre tesis edilen kapatma kararına karşı yapılacak itirazların görüm ve çözümünde aynı Yasa’nın 5. maddesine göre adli yargı yerinin görevli olduğu; ancak, daha önce bu yargı yerince görevsizlik kararı verildiğinden bahisle, görevli merciin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına, bu konuda verilecek olan karara kadar davanın incelenmesinin ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ali HÜNER’in Başkanlığında, Üyeler: Mahir Ersin GERMEÇ, Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Bekir AKSOYLU, Mustafa BİRDEN, Dr. Erol ALPAR ve Ertuğrul TAKA’nın katılımlarıyla yapılan 3 / 7 / 2000 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ  ile Danıştay Savcısı O. Cem ERBÜK’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki yazılı açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 

USULE İLİŞKİN İNCELEME :

            Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesi’nce anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmemiş, esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.

ESASA İLİŞKİN İNCELEME:

Dava, işyeri açılış ruhsatına aykırı ve izinsiz olarak faaliyette bulunulduğu nedeniyle, 1608 sayılı Yasa’ya göre işyeri kapatma cezası verilmesine ilişkin encümen kararının kaldırılması isteminden ibarettir.

 Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 (1924) Tarih Ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil 15.5.1930 tarih ve  1608 sayılı Kanun'un, 3.1.1940 tarih ve 3764 sayılı Kanun’la değişik 1. maddesi “Belediye meclis ve encümenlerinin kendilerine kanun, nizam ve talimatnamelerin verdiği vazife ve salahiyet dairesinde ittihaz ettikleri kararlara muhalif hareket edenlerle belediye kanun ve nizam ve talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri işleyenlere  veya  yapmayanlara  elli  liraya kadar  ( 12.6.1979  tarih  ve  2248  sayılı   Yasa'nın  23. maddesi ile 20 katına çıkarılmıştır.) hafif para cezası tertibine üç günden onbeş güne kadar ticaret ve sanat icrasından men’e ve Türk Ceza Kanununun 536,538,557,559 ve 577. maddeleriyle 553.maddesinin birinci fıkrasında yazılı cezaları tayine belediye encümenleri salahiyettardır. Şubelere ayrılan belediyelerde bu cezaları encümen namına ve yerine şube müdürleri tayin ederler.” hükmünü taşımaktadır.

            Aynı Yasa’nın, 5.7.1934 tarih ve 2575 sayılı Yasa ile değişik 5. maddesinin  birinci  fıkrasında “Ceza kararlarına tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde mahsus hakimlere ve bulunmayan yerlerde sulh hakimliğine müracaatla şifahi veya yazılı itiraz olunabilir. İtiraz şifahi ise bir zabıt tutularak muterize imza ettirilir. “; 6. maddesinde de” İtiraz üzerine tetkikat evrak üstünde yapılır,”,...”itirazlar varit ise hakim ceza kararını iptal ve para cezası alınmış ise belediyenin geri vermesine hükmeder. İtiraz varit görülmezse karar tasdik olunur. İtirazın otuz gün içinde neticelendirilmesi mecburidir. Hakim izahat almak üzere lüzum görürse muterizi veya vekilini celbederek dinleyebilir...” hükümlerine yer verilmekte ve 7. madde ile, yazılı emir ile bozma yolu saklı kalmak kaydıyla, itiraz sonucunda hakim tarafından verilecek kararların kesin olduğuna ve temyiz edilemeyeceğine işaret edilmektedir.

            Anılan Yasa ile, belediyeyi ilgilendiren yasal düzenlemelerin emrettiği fiilleri yapmayanlara veya yasakladığı fiilleri işleyenlere 1. maddede yazılı diğer cezaların yanısıra üç günden onbeş güne kadar ticaret ve sanat icrasından men cezası verilmesi konusunda belediye encümeni yetkili kılınmış ve bu cezalara itiraz edilmesi üzerine uygulanacak usul ve esaslar özel olarak düzenlenmiş olup, uyuşmazlığa konu edilen davada görevli yargı yerinin belirlenebilmesi için sözkonusu itiraz müessesesinin incelenmesi gerekli bulunmaktadır. 

1924 tarih ve 486 sayılı Yasa’da, belediye cezalarına karşı hiçbir yargı merciine başvurulamayacağı kabul edilmiş iken, bu Yasa’nın 6. ve 7. maddelerini tadil eden 1927 tarih ve 959 sayılı Yasa bu cezalara idare heyetleri önünde itiraz edilebilmesine olanak tanımış ise de, yasakoyucu tarafından, idare heyetlerinin kuruluş, nitelik ve görevleri itibariyle uygun görülmeyen bu uygulamadan vazgeçilerek, 1930 tarih ve 1608 sayılı Yasa ile, konuya daha uygun bir çözüm şekli getirmek amacıyla, itirazların öncelikle bir “mahsus hakim” tarafından, bulunmayan yerlerde ise, sulh hakimi tarafından incelenebilmesini olanaklı kılan bir düzenlemeye gidilmiştir.

            Nitekim, 1608 sayılı Yasa’nın 30.3.1930 tarihli Adliye Encümeni Mazbatasında, Yasa’nın bu yönüyle “ceza tertibi dolayısıyla herhangi bir haksızlık ve mağduriyete uğradıklarını iddia edenlerin itirazlarına en seri bir surette ve tam bir itminan verecek merciler tarafından tetkikine imkan vermeyi temine matuf” olduğu ifade edildikten sonra... “5. ve 6. maddelerde itiraz mercii olarak, belediye işleri çok olan yerlerde mahsus hakim ihdas olunarak o hakimler ve olmayan yerlerde sulh hakimleri salahiyetli addolunmuş ve bu suretle de itirazların bir hakim huzurunda tetkiki suretiyle tatminkar bir usul kabul olunmuştur. “denilmektedir.

Bu açıklamalara göre, Yasa’da sözü edilen “mahsus hakim” ibaresinden, sadece belediye işleriyle ilgili cezalara yapılan itirazları çözümlemekle görevli olacak özel hakimlerin amaçlandığı anlaşılmakta olup, şifahi  itirazları  da  kabul  ederek  inceleyebileceği  ve  gerektiğinde  itiraz  edeni çağırıp dinleyebileceği belirtilen mahsus hakimin, yazılı yargılama usulünü uygulayan idare mahkemesi olarak anlaşılmasına olanak bulunmamaktadır. Öte yandan, Yasa’da, mahsus hakimin bulunmadığı yerlerde sulh hakimliğine başvurulacağına işaret edilmiş olması karşısında,  bu tür cezalara karşı yapılan itirazın  görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği açıktır.

Belirtilen nedenlerle, 1608 sayılı Yasa’ya göre belediye encümenince verilen işyeri kapatma cezasına karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Şanlıurfa Sulh Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir. 

SONUÇ         : Davanın çözümünde ADLİ  YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Gaziantep İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun KABULÜ ile Şanlıurfa Sulh Ceza Mahkemesi’nin 20.9.1999 günlü, E:1999/81 Müt. sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 3.7.2000 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ  ile karar verildi.