T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 307

            KARAR NO : 2015 / 323

            KARAR TR   : 04.05.2015

 

ÖZET: Davacının eşi ile anlaşmalı boşanmalarına ilişkin Adana 7. Aile Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında kabul edilen, eş adına kayıtlı bağımsız bölümün yarı hissesinin adına tescil edilmesi istemi ile davalı tapu idaresine yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile taşınmazın yarı hissesinin kendi adına tescili için açtığı davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı            : S.B.

Vekili              : Av. C.K.                     

Davalı             : Seyhan Kaymakamlığı Tapu Müdürlüğü Tapu Daireleri

                      

O L A Y         : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacının eski eşi Ö.B. ile Adana 7. Aile Mahkemesi’nin E:2014/462 K:2014/790 karar sayılı kesinleşen ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, aralarında yapılan anlaşma protokolü gereğince “hükmün kesinleştiği tarihten itibaren Ö.B. adına kayıtlı Adana İli, Seyhan İlçesi Yeşilyurt Mah. No:61 Kat 5 de bulunan bağımsız bölümün yarı hissesinin S.B. adına tapuda devir ve tesciline ilişkin duruşmadaki beyanlarının onaylanması” şeklinde hüküm kurulduğunu, davacının kesinleşen karar ile tapu dairesine başvurarak Ö.B.’ya ait taşınmasın yarı hissenin tescilini istediğini, ancak tapu dairesinin talebini reddettiğini, tapu dairesinin açık şekilde verdiği yanıtın hukuka aykırı olduğunu, boşanma ilamında açıklandığı gibi taşınmazın davacı adına yarı hissenin devrinin gerçekleştirilmesi gerektiğinin belirterek; tapu müdürlüğünce verilen red kararın hukuka aykırılığının tespiti ile tescil talebinin kabulüne karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:08.01.2015 gün ve E:2015/5 K:2015/4 sayılı kararında; “…davalı bir kamu tüzel kişiliği olup kural olarak işlem ve eylemleri kamusal nitelik taşır. Somut olayda davalının tesis ettiği idari işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürüldüğünden tescil isteminin dayanağı olan belgeye yönelik idari işlemin yerindelik denetimi idari yargının görev alanına girdiğinden HMK 114/1-b ve 115/2 maddesi gereğince açılan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiş…” şeklindeki gerekçe ile davanın usulden reddine karar vermiş, verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargıda dava açmıştır.

ADANA 2. İDARE MAHKEMESİ: 31.03.2015 gün ve E:2015/396 sayılı gönderme kararında; “…Olayda, tapu kaydında devir ve tescile ilişkin başvurunun reddine yönelik işlemde başvurunun dayanağının Adana 7. Aile Mahkemesi'nce verilen kararın infazına ilişkin olup, tapu sicilinde yapılan değişikliklere ve tapu kayıtları üzerinde tescil, terkin ve tahsis gibi işlemlere ilişkin davaların görüm ve çözüm yetkisi 4721 sayılı Kanun’un 1027. maddesi uyarınca adli yargı mahkemelerine ait olduğundan, davanın görüm ve çözümü adli yargının görev alanına girmektedir” denilmek suretiyle 2247 sayılı Kanunun 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 04.05.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesi’nce anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 

Dava, davacının Ö.B. ile anlaşmalı boşanmalarına ilişkin Adana 7. Aile Mahkemesi’nin 22.10.2014 gün ve E:2014/462 K:2014/790 sayılı kararın hüküm fıkrasında kabul edilen, Yeşilyurt Mah. 71179 Sok. Alganlar Plaza B Blok, 5. Kat 61 nolu Ö.B. adına kayıtlı bağımsız bölümün yarı hissesinin adına tescil edilmesi istemi ile davalı kuruma yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile taşınmazın adına tescil edilmesi istemine ilişkindir.

 Dosyalar kapsamında yapılan incelemelerde; Adana 7. Aile Mahkemesi’nin 22.10.2014 gün ve E:2014/462 K:2014/790 kararı ile, S.B. ile Ö.B.’nın anlaşmalı olarak boşanmalarına, hükmün kesinleşmesinin ardından Yeşilyurt Mah. 71179 Sok. Alganlar Plaza B Blok, 5. Kat 61 nolu Ö.B. adına kayıtlı bağımsız bölümün yarı hissesinin S.B. adına tapuda devir ve tesciline ilişkin duruşmadaki beyanlarının onaylanmasına karar verilmiş ve kararın kesinleşmesi üzerine S.B. söz konusu mahkeme ilamına dayanarak Seyhan Tapu Müdürlüğü’ne başvurmuştur.

Seyhan Tapu Müdürlüğü 11.11.2014 gün 36289 sayılı kararında özetle; mahkeme ilamında Ö.B. adına kayıtlı taşınmazın yarı hissesinin S.B. adına tapuda devir ve tescile ilişkin duruşmadaki beyanlarının onaylanması şeklinde hüküm kurulduğunu, tescile yönelik olarak karar verilmediğini, ancak kayıt maliki Ö.B.’nın talebi sağlanarak ½ hissenin S.B. adına resmi senet düzenlenerek satış işleminin gerçekleştirilebileceğini gerekçe göstererek yasa ve mevzuata uygun olmayan talebin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1016.maddesi ve Tapu Sicil Tüzüğü’nün 26. maddesi uyarınca reddine karar vermiştir.

Davalı idarenin ilgili kararı üzerine, davacı vekili tarafından, ilgili kararda belirtildiği şekilde, yanlış kaydın düzeltilmesi istemi ile değil, davalı idare işleminin hukuka aykırı olması nedeni ile taşınmazın adına tesciline karar verilmesi istemi ile adli yargıda dava açmıştır.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ‘Tescil’ başlıklı 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur./Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.”  şeklindeki düzenleme ile; mülkiyetin kazanılmasının ancak tescille mümkün olduğu belirtilmiş ve istisnai olarak mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma mülkiyetin tescilden önce kazanılabileceği öngörülmüştür.

Aynı Kanun’un ‘Tescil isteme hakkı’ başlıklı 716. maddesinde; “ Mülkiyetin kazanılmasına esas olacak bir hukuki sebebe dayanarak malikten mülkiyetin kendi adına tescilini istemek hususunda kişisel hakka sahip olan kimse, malikin kaçınması halinde hakimden, mülkiyetin hükmen geçirilmesini isteyebilir./Bir taşınmazın mülkiyetini işgal, miras, kamulaştırma, cebri icra veya mahkeme kararına dayanarak kazanan kişi tescili doğrudan doğruya yaptırabilir./Bir taşınmazın mülkiyetinde eşler arasındaki mal rejimi dolayısıyla meydana gelen değişiklikler, eşlerden birinin istemiyle tapu kütüğüne doğrudan tescil olunur.” denilmek sureti ile tescil talebini ancak tapuda hak sahibi görünen kişinin isteyebileceği, istisnaen ise mahkeme kararı, cebri icra, işgal veya miras hakkı sahibinin doğrudan doğruya tescil talebinde bulunabileceği hükme bağlanmıştır.

            17.08.2013 gün ve 28738 sayılı Resmi gazetede yayınlanan 22.7.2013 tarih ve 2013/5150 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına Dayanan Tapu Sicil Tüzüğü’nün 17.maddesinde; “(1) Kanunî istisnalar dışında, tapu sicilinde hak sahibi olan kişiler istemde bulunabilir. Tescilden önce hak sahibi olmuş kişiler de hakkın tescili için gerekli belgeleri ibraz ederek istemde bulunabilirler./ (2) Aile konutu olarak özgülenen taşınmazın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutun aile konutu olduğuna dair şerhin verilmesini isteyebilir.” denilmek sureti ile istemin ancak hak sahibi olan kişi tarafından yapılabileceği ortaya konulmuştur.

Aynı Tüzüğün ‘Resmi senet düzenlenmesini gerektirmeyen haller’ başlıklı 20. maddesinin ‘e’ bendinde; “Mahkeme kararına dayalı tescillerde; kesinleşmiş mahkeme kararı,”, “ Resmi senet düzenlenmesi” başlıklı 21. maddesinde”;  (1) Sözleşme düzenlenmesi gereken işlemlerde resmî senet düzenlenir.” hükümleri ile sözleşme düzenlenmesi gereken işlemlerde resmi senet düzenleneceği, mahkeme kararına dayalı tescillerde resmi senet düzenlenmesine gerek olmadığı açıklanmıştır.

            4721 sayılı Kanun’un “ Belgelerin tamamlanması” başlıklı 1016. maddesinde; “Tasarruf yetkisine ve hukuki sebebe ilişkin belgeler tamam değilse istem reddedilir./Bununla birlikte, hukuki sebebe ilişkin belgeler tamam olmasına rağmen, tasarruf yetkisini belirten belgenin tamamlanması gereken hallerde, malikin rızası veya hakimin kararıyla geçici tescil şerhi verilebilir.” denilmek sureti ile tescil talebinin kabul şartları belirlenmiştir.

Aynı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007. maddesinde de; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur./Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder./ Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” denilmek sureti ile de tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan davaların taşınmazın bulunduğu yer adli yargı mercilerince ele alınacağı düzenlenmiştir.

25.11.2010 Gün ve 6083 Sayılı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat  ve Görevleri Hakkında Kanun’un ‘Teşkilat’ başlıklı 5. maddesinin 5. fıkrasında “ Genel Müdürlüğün taşra teşkilatı, bölge müdürlükleri ile bu müdürlüklere bağlı kadastro müdürlükleri ve tapu müdürlüklerinden oluşur. Kadastro müdürlükleri illerde; tapu müdürlükleri,  merkez ilçe ve diğer ilçelerde kurulur. “ denilmek sureti ile, Tapu ve Kadastro işlemlerinin taşrada ilçe müdürlükleri aracılığıyla yerine getirileceği düzenlenmiştir.

            Bu Kanun’a dayalı olarak çıkarılan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Taşra Teşkilatı Yetki, Görev ve Sorumlulukları Hakkında 1724 numaralı ve 2012/2 sayılı Genelge’nin ‘Tapu Müdürlükleri’nin görevleri’ başlıklı 19. maddesinde; “ Yetki ve yetkilendirildiği alanlarda, mevzuat çerçevesinde taşınmaz mallara ait akitli ve akitsiz her türlü tescil, düzeltme, terkin işlemlerini yapmak, Mevzuata aykırı istemleri, Medeni Kanun ve Tapu Sicil Tüzüğünün ilgili maddeleri gereğince ret etmek, bu karara karşı ilgilisinin Bölge Müdürlüğüne itirazı halinde gerekli evrakları yedi gün içerisinde Bölge Müdürlüğüne göndermek”  İlçe Tapu Müdürlüklerinin görevleri arasında sayılmıştır.

            Yukarıda belirtilen tüm bu yasal mevzuat çerçevesinde dava konusu olay ele alındığında; davacının boşanma ilamında onaylanan anlaşma protokolüne göre boşandığı eşi üzerine kayıtlı taşınmazın yarı hissesinin adına tescil istemi ile Seyhan Tapu Müdürlüğü’ne müracaat ettiği, davalı idarenin 11.11.2014 gün ve 36289 sayılı kararı ile; mahkeme kararında tescile ilişkin bir hüküm kurulmadığından ancak tapu malikinin talebi sağlanarak 1/2 hissenin davacı adına resmi senet düzenlenerek satış işlemi gerçekleştirilebileceği belirterek istemin reddedildiği ve davacının da ilgili işlemin hukuka aykırı olduğunu belirterek dava açtığı anlaşılmaktadır.

            Somut olayda, Tapu Sicil Müdürlüğü, tek taraflı, kamu gücüne dayanan, tasarrufi bir işlemi ile davacının talebini reddetmiş, gerekçe olarak da;  tapuda kayıtlı görülen malik ile resmi senet düzenlenerek satış işleminin sonrasında tescil işleminin yapılabileceğini belirtilmiştir. Davacının talebi incelendiğinde; talebin yanlış tutulan tapu kaydının düzeltilmesi ya da tashihine ilişkin olmadığı, davacının elindeki belgelerin tescil işlemi için yeterli olduğu kanaati ile idareye yaptığı müracaatının reddi üzerine, bu işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile iptaline karar verilmesini istediği, bu noktada davanın tapuya tescil ya da tashih talebine ilişkin olmayıp, idarenin işleminin hukuka aykırılığı iddiasına dayandığı, davalı idarenin, ilgili kararının hukuka aykırılığı ileri sürüldüğüne göre, söz konusu tespitler ışığında kararın yerindeliğinin değerlendirilmesi gerektiği, söz konusu değerlendirmenin de ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-a maddesi kapsamında, 6083 Sayılı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ve bu Kanun’a dayalı olarak çıkarılan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Taşra Teşkilatı Yetki, Görev ve Sorumlulukları Hakkında 1724 numaralı ve 2012/2 sayılı Genelge çerçevesinde, 4721 sayılı Kanun ve 17.08.2013 gün ve 28738 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Tapu Sicil Tüzüğü hükümleri dikkate alınarak idari yargı yerinde görülmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan bu nedenlerle, Adana 2. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Adana 2. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 04.05.2015 gününde üyelerden Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ ve Ayhan AKARSU’nun KARŞI OYLARI ve ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

           

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT