Hukuk Bölümü         2013/1131 E.  ,  2013/1764 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : E.Sigorta A.Ş

Vekilleri  : Av. A.İ., Av. Z.G., Av. K.Ö.

Davalı      : Sivas Belediyesi Başkanlığı

Vekili      : Av. A.T. 

O L A Y : Davacı şirket vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirketin sigortalısı M.K.’ya ait 58...... plaka sayılı hususu otomobilin, adı geçen kişinin yönetiminde 10.09.2011 tarihinde saat 20.30 sularında Yenişehir Kavşaktan Yahyabey Caddesini takiben Öğretmen evi istikametine seyir halindeyken,  T. Apartmanı No:…. adresine gelindiği sırada tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini;  kaza nedeniyle müvekkil şirketin sigorta poliçesi çerçevesinde sigortalısına aracında oluşan hasar nedeniyle 3.465,00.-TL tazminat ödemek zorunda kaldığını, araçtaki hasarın sigorta kapsamında giderildiğini; Türk Ticaret Kanunun ilgili maddeleri gereğince müvekkil şirketin, ödediği tazminat miktarınca sigortalısının talep ve dava haklarına halef olduğunu, yine Borçlar Kanunu ve diğer kanun hükümlerine göre ödediği tazminatı zarara sebebiyet verenlerden ve zarardan sorumlu olanlardan rücüan talep ve dava etme hakkına sahip bulunduğunu;  trafik kazasının, yolda su olması, herhangi bir önlem alınmaması, uyarı işareti, uyarı levhası bulunmaması nedeniyle, aracının aniden çukura düşmesi neticesinde meydana geldiğini;  kazaya yolda meydana gelen su patlaması ve bundan dolayı yolda oluşan münferit çukurların sebep olduğunu, dolayısıyla trafik kazasının oluşumunda davalı belediyenin hizmet kusuru bulunduğunu; davalı Belediyeye 11.01.2012 tarihinde zararın tazmini noktasında başvuruda bulunulduğunu ancak 24.01.2012 tarih M.58.0.SİV.0.61-99/55-1093831/485 sayı numaralı dilekçe ile taleplerinin reddedildiğini ifade ederek; davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle meydana gelen trafik kazasından dolayı müvekkili şirketin ödemiş bulunduğu 3.465,00 TL’lik tazminatın idareye başvuru tarihi olan 11.01.2012 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Sivas İdare Mahkemesi: 17.2.2012 gün ve E:2012/158, K:2012/193 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile davalı idareye yüklenilen sorumluluğun yerine getirilmediğinden bahisle açılan davanın aynı Kanunun 110. maddesi uyarınca bu Kanundan doğan sorumlulukların yerine getirilmemesinden kaynaklanan tazminat davası niteliğinde olduğu ve davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu düzenlendiğinden, davanın adli yargı yerinde açılması gerektiği; açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş;  bu karara itiraz edilmesi üzerine Sivas Bölge İdare Mahkemesi; 17.5.2012 gün ve E:2012/147, K:2012/148 sayı ile, açılan davanın kamu idaresinin yasayla üzerine verilmiş görevi hiç yapmamasından ya da eksik/kusurlu yapmasından kaynaklanan ve hizmet kusuru nedeniyle doğan zararların karşılanmasından kaynaklandığı, bu haliyle hizmet kusuru nedeniyle doğduğu ileri sürülerek kamu idarelerine karşı açılan davalarda görevli yargı yerinin idari yargı yeri olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmış olduğu, davanın görev yönünden reddine ilişkin itiraz konusu kararda hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle;  davacı itirazının kabulüne, Sivas İdare Mahkemesi'nin 17.2.2012 tarih ve E:2012/158, K:2012/193 sayılı kararının bozulmasına karar vermiş; karar düzeltme istemi de aynı Mahkemenin 20.9.2012 gün ve E:2012/292, K:2012/250 sayılı kararıyla reddedilmiştir. Yeni esas numarası alan dosyaya ilişkin dava dilekçesi davalı idareye tebliğ edilmiştir.

Davalı İdare vekili, uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı olduğunu öne sürerek görev itirazında bulunmuştur.

SİVAS İDARE MAHKEMESİ: 5.2.2013 gün ve E:2012/1224 sayı ile, 6099 sayılı Yasa ile Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesinde yapılan değişiklikle ilgili olarak gerek madde metninden anlaşılacağı ve gerekse yasanın gerekçesinde de yer verildiği üzere,  karayollarında ve hemzemin geçitlerde oluşan trafik kazalarına karışan araçların kamuya mı yoksa özel şahıslara mı ait olduğuna bakılmaksızın açılan tazminat davalarında görevli yerin, adli yargı yeri olarak belirlenmiş olduğu;  başka bir deyişle, 2918 sayılı Yasa hükmü uyarınca trafikte seyreden araçların sahibi ya da işleteni kim olursa olsun oluşan trafik kazalarından doğan tazminat davalarının adli yargı yerinde görülmesinin sağlandığı;  nitekim 6099 sayılı Yasanın 14. maddesine ilişkin olarak Yasa gerekçelerine bakıldığında şu ibarelerin görüldüğü "Komisyon, Kanunun kamu araçlarının karayolundaki seyrini ve bu sırada oluşan haksız fiilleri özel hukuka bağlı kılmış olması karşısında (m. 106), bu tür fiillerden kaynaklanan davaların adli yargıda görülmesini, bu kabulün kaçınılmaz sonucu olarak görmektedir. Uygulamada varolan farklı ve çatışan kararların kanun seviyesinde yeknesak bir usul rejimine bağlanmasını adil yargılanma hakkının da gereği saymaktadır. Teklifin madde gerekçesindeki argümanlara ve Adalet Komisyonunun, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı raporundaki çözüme atıf yapmaktadır. Sonuç olarak, kamuya ait olan araçların sebebiyet verdiği trafik kazaları ile hemzemin geçitlerde meydana gelen tren-trafik kazaları Karayolları Trafik Kanununa bağlı kılınmış, bu uyuşmazlıklarda görevin adli yargıda olduğu yönünde düzenleme yoluna gidilmiştir. Ayrıca Karayolları Trafik Kanununun sorumluluk hukuku yönünden benimsediği "işleten" terimi ile (m.85) yine aynı Kanunda kamuya ait araçlar yönünden benimsenen "aidiyet" terimi (m. 106) arasında sorumluluk bağı yönünden bir ayrıma gidilemeyeceği hususunun Kanun düzeyinde açıklığa kavuşturulması ve kamuya aidiyetin kategorik farklılığı (mülkiyet, sınırlı ayni hak, sözleşmeye dayalı kullanım vb.) işleten kavramıyla bağdaştığı sürece ayrı bir sonuç doğurmayacağı hususları göz önünde bulundurulmuş ve mülkiyetin yanında diğer tiplerin de kapsanması amacıyla Karayolları Trafik Kanununun değiştirilmesi öngörülen 110 uncu maddesinin birinci fıkrasında geçen "işleteni" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya sahibi" ibaresi eklenmiştir. Komisyon, bu tür kazalarda, zarar görenin kamu görevlisi olması hallerinde, farklı bir görev kuralı üretilmesinin özel hukukun sağladığı daha avantajlı duruma karşın, eşitlik ilkesine aykırı olacağı düşüncesiyle farklı bir düzenlemeye gitmemiştir. "; bütün yapılan değerlendirmeler ve yukarıda metni yazılı mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, açılan davanın kamu idaresinin yasayla üzerine verilmiş görevi hiç yapmamasından ya da eksik/kusurlu yapmasından kaynaklanan ve hizmet kusuru nedeniyle doğan zararların karşılanmasından kaynaklandığı, bu haliyle hizmet kusuru nedeniyle doğduğu ileri sürülerek kamu idarelerine karşı açılan davalarda görevli yargı yerinin idari yargı yeri olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmış olduğu, davanın görev yönünden reddine ilişkin itiraz konusu kararda hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle; davalı idarenin görevsizlik itirazının reddine, uyuşmazlığı çözümlemeye Mahkemelerinin görevli olduğuna karar vermiştir.       

Davalı vekilince süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyasının onaylı örneği ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; 2918 sayılı Karayolları Trafik kanununun 2. maddesinde " Bu Kanun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsar." hükmü ile kanunun uygulanmasında trafik düzeni ile kişi ve kurumların bu kanuna tabi olduğu belirlenmiş;  Ek 10. maddesinde ise "Karayollarının yapım, bakım ve işletmesinden sorumlu olan tüm kamu ve özel kuruluşların projelerini yapan ve uygulayan yetkili ve sorumlu kişiler, çağdaş ilim ve teknik esaslarına uymak ve uygulamak konusunda Karayolu Trafik Güvenliği Kurulunun önerilerini kuruluş kanunlarına uygun olacak şekilde değerlendirmek zorundadırlar." hükmüne yer verilerek, karayollarının bakım ve onarım faaliyetlerinde uyulacak kurallara atıf yapılmış olduğu;  5393 sayılı Belediye Kanununun 15/p maddesi " Kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve güzergâhlarım belirlemek; durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek; kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek." hükmü ile karayollarında belediyelerin yetki ve sorumluluklarının tespit edildiği;  diğer taraftan, 2918 sayılı Yasa’nın “Görevli ve Yetkili Mahkeme” başlığını taşıyan 110. maddesinde (Değişik: 11/1/2011-6099/14 md.), “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. / Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” denilmiş, Yasa’nın Geçici 21. maddesinde ise (Ek: 11/1/2011-6099/15 md.), “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” hükmü ile de dava konusu idarenin sorumlu olduğu köy yolunun bakım ve onarım ve işaretleme kurallarını ihmal ettiği nedeni ile kusurlu olduğu tezine dayanan davanın görüm ve çözümünün adli yargı yerinde yapılması gerektiğinin anlaşıldığı;  belirtilen tüm bu hususlara göre, daha önce davalı idare ile davacı gerçek kişiler arasındaki uyuşmazlık konusu davanın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğu gerekçesiyle;  2247 sayılı Kanun'un 10. ve 13. maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine karar vermiştir.

                Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısı’ndan da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Anayasanın 125. Maddesinin son fıkrasında "İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür." kuralına yer verildiği; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. Maddesinin 1. Fıkrasının (b) bendinde İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının "idari dava türleri" arasında sayıldığı; 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 14. Maddesinde, "Belediye, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla; / a) imar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafî ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik... hizmetlerini yapar veya yaptırır" kuralının yer aldığı;  öte yandan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun "Belediye Trafik Birimleri Görev ve Yetkileri başlıklı 10. Maddesinin (b) bendinde ise, görev ve yetkiler, "1. Yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak, / Gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmak, / Karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve denetlemek, / Karayolunda trafik için tehlike teşkil eden engelleri gece veya gündüze göre kolayca görülebilecek şekilde işaretlemek veya ortadan kaldırmak, / Yol yapısı veya işaretleme yetersizliği yüzünden trafik kazalarının vukubulduğu yerlerde, yetkililerce teklif edilen tedbirleri almak, / Çocuklar için trafik eğitim tesisleri yapmak veya yapılmasını sağlamak, / Bu Kanun ve bu Kanuna göre çıkarılan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmak." şeklinde belirlendiği; belirtilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, davanın kamu idaresinin yasayla kendisine verilmiş bulunan görevi hiç yapmamasından ve/veya eksik ya da kusurlu yapmasından kaynaklanan ve hizmet kusuru nedeniyle doğan zararların karşılanmasından kaynaklandığı, bu haliyle hizmet kusuru nedeniyle doğduğu ileri sürülerek kamu idarelerine karşı açılan davalarda görevli yargı yerinin idari yargı olduğu gerekçesiyle;  2247 sayılı Kanunun 13'üncü maddesi uyarınca yapılan başvurunun kabulüne hukuki olanak bulunmadığı yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR,  Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 30.12.2013 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; davalı vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN  ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün  davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketçe sigorta edilen 58...... plakalı aracın 10.09.2011 tarihinde Yahyabey Caddesi No:29 önünde yolda bulunan çukura düşmesi sonucu tek taraflı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kaza nedeniyle meydana gelen hasarın davacı sigorta şirketince sigortalısına ödendiği ve ödenen miktarın davalı Sivas Belediyesinden tahsili için 11.01.2012 tarihinden yapılan başvurunun 24.1.2012 tarihli ve 485 sayılı yazıyla reddi üzerine;  kazanın davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle meydana geldiğinden bahisle,  davacı şirketin ödemiş bulunduğu 3.465,00 TL’lik tazminatın idareye başvuru tarihi olan 11.01.2012 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsili istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır

Belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Yasanın 110.maddesinin 1.fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 8.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı ve 8.11.2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayılı aynı içerikli iki kararı ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir.

Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” kararına varmıştır.

Nihayet, aynı konuda Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi 26.12.2013 tarih ve E:2013/68, K:2013/165 sayılı kararıyla; yasa koyucunun “haklı neden” ve “kamu yararı” gerekçesiyle idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargı organına bırakabileceği, davanın somutunda da 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile bu görevin adli yargıya bırakılmasında Anayasa’ya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, maddenin iptal isteminin oy birliğiyle reddine karar vermiştir. Anayasa’nın 158. inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin 26.12.2013 tarih ve E:2013/68, K:2013/165 sayılı kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, 2918 Sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin bu nedenle Anayasa’ya aykırı olmadığına dair olup, esası itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasanın 158 inci maddesi uyarınca başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Sivas İdare Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Sivas İdare Mahkemesi’nin 5.2.2013 gün ve E:2012/1224 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 30.12.2013 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU VE OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi. 

KARŞI OY 

Davalı Belediyenin karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki ihmali sonucu meydana gelen kazada, davacının uğradığı maddi zararın tazmini istemi ile İdari Yargıda dava açılmış,

Yargılamada davalı İdarenin görev itirazının reddi sonucu Adli Yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması üzerine dosya Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmiştir.

Yüksek Mahkemece yapılan inceleme sonucunda "2918 Sayılı Yasa'nın 110.maddesi hükümleri gözetildiğinde davanın Adli Yargıda çözümlenmesi gerektiği" düşüncesi ile Adli Yargının görevli olduğuna, karar verilerek İdare Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

Sayın çoğunluğun uyuşmazlıkta Adli Yargıyı görevli kabul eden düşüncesine iştirak edilmesi mümkün değildir.

Zira;

Davada, davalı Belediyenin karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki ihmali sonucu zarara neden olan kazanın meydana geldiği iddia edilmektedir.

2918 Sayılı KTK'nın 1O.md. "Belediyelerin yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları, trafik düzen ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak, karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almakla görevli" olduğuna işaret edilmiş,

TC Anayasası'nın 125/son md. "idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu" kurala bağlanmış,

2577 Sayılı İYUK 2/1 -b md. "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava çeşitleri arasında" sayılmıştır.

Bu durumda belediye sınırlan içindeki yolun yapım, bakım ve onarımının yapılmadığı nedeniyle doğan zararın tazmininin amaçlanmış olması karşısında, idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü esnada kişilere verdiği zararın ödetilmesine yönelik bulunan uyuşmazlık konusu davanın, olayda kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tespitinde esas alınan idare hukuku kurallarına ve 2577 Sayılı İYUK 2/1-b md. sayılan tam yargı davasında görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

Sayın çoğunluk, karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki ihmalden doğan zararda Adli Yargıyı görevli kabul eden görüşünde hukuki dayanak olarak 2918 Sayılı KTK 110/1 md. hükümlerini esas almıştır.

11.01.2011 gün 6099 Sayılı Yasa'nın 14. maddesi ile 2918 Sayılı KTK 110. maddesine eklenen 1.fıkra ile "işleteni veya sahibi devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil bu kanundan doğan sorumluluk davaları Adli Yargıda görülür..." hükmü getirilmiştir.

Sayın çoğunluk görüşünün aksine eldeki uyuşmazlık anılan yasa hükmü kapsamında kalmamaktadır.

Çünkü, 2918 Sayılı KTK 85.maddesinde açıkça belirtildiği gibi yasa motorlu araçlann işletilmesinden doğan zararlar nedeniyle işletenin hukuki sorumluluğunu düzenlemektedir.

Yasa hükmünde geçen bu kanundan ve Adli Yargıda görülmesi gereken sorumluluk davalan, 2918 Sayılı Yasa'nın 85.maddesinde düzenlenen motorlu araçların işletilmesi nedeniyle verilen zararlardan dolayı araç işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin davalardır.

Yasa değişikliğinden önce kamu araçlarının işletilmesi nedeniyle verilen zararlardan dolayı kamu idaresinin sorumluluğunun hangi yargı kolunda görüm ve çözümü konusunda yasada bir düzenleme bulunmadığından İdari ve Adli Yargı organları arasında çıkan görev uyuşmazlıklarını sonlandırmak üzere sözü geçen yasa hükmü getirilmek suretiyle kamu araçlarının verdiği zararlar nedeniyle işletenin sorumluluğunda 2918 Sayılı Yasa'nın amacına uygun olarak Adli Yargıda görüm ve çözüm esası benimsenmiştir.

Açıklanan gerekçelerle uyuşmazlıkta idari yargı görevli olup, benzer ihtilaflarda da idari yargının görevli olduğu Yargıtay 4, 11, 17 Hukuk Dairelerinin istikrarlı kararlarıyla İçtihad edildiği gibi Danıştay kararlarında da uyuşmazlıkta İdari Yargının görevli olduğu benimsenmiştir. (Danıştay 10. Daire E 2011/11522, K 2012/5347 sayı vs.) Somut uyuşmazlıkta davanın karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki idarenin hizmet kusuruna dayanmasına,

2918 Sayılı Yasa'nın 110/1 md. motorlu araçların işletilmesinden doğan zararlardan dolayı işletenini hukuki sorumluluğunun Adli Yargıda görüm ve çözümünü düzenleme altına almasına,

Somut uyuşmazlığın anılan yasa hükmü kapsamında bulunmamasına,

Kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tespitinde, 2577 Sayılı İYUK 2/1 -b md. sayılan tam yargı davasında görüm ve çözümünde İdari Yargının görevli olmasına göre,

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusunun reddi ile İdari Yargının görevli olduğuna karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde uyuşmazlıkta Adli Yargıyı görevli kabul eden sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 

KARŞI OY

Eyüp Sabri BAYDAR