Hukuk Bölümü Hüküm Uyuşmazlığı Olmadığına Dair         2013/63 E.  ,  2013/1754 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Hüküm Uyuşmazlığının Giderilmesi

İsteminde Bulunan (Davacı)                   : ADLİ YARGIDA

                                                               : 1- Ş.C.U., 2- M.A.M., 3- A.C.Ö., 4- C.Ç.

                                                                 5- D.K., 6- E.O.O., 7- H.C.K., 8- O.N.Ö.

Vekilleri                                                 : Av. M.G. & Av. B.K.

                                                                İDARİ YARGIDA

                                                               : Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T. A. Ş

Vekilleri                                                 : Av. M.S.Ç., & Av. C.A.

Karşı Taraf (Davalı)                              : T.C. Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu

Vekili                                                     : Av. G.A. – (İdari Yargıda)     

O L A Y  : I-Davacı Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T. A. Ş vekili dava dilekçesinde özetle; Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu’nun 15.08.2006 gün, B.02.1.SPK.0.13-1532-14907 sayılı işlemi ile, 

‘’ Kurulumuzun 05.05.2006 tarih ve 21/561 sayılı toplantısında, Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş. nin 2005 yılı sonu itibariyle, yıl içinde uyguladığı muhasebe standardı seti (Kurulumuzun seri:XI, No:25 sayılı tebliği) yerine yeni bir muhasebe standardı seti (Uluslararası Muhasebe/ Finansal Raporlama Standartları- UMS/UFRS) ile finansal tablolarını düzenlediği ve bu değişikliğin dönem karına etkisinin (152.329,914 TL) önemli olduğu, ayrıca 2005 yılı 3, 6 ve 9 aylık finansal tablolarında dikkate alınmayan yaklaşık 43 milyon TL tutarında dönem karını azaltan gider tahakkuklarına ilişkin uygulama göz önüne alınarak, kamunun doğru bilgilendirilmesini teminen, 31.12.2005 tarihli finansal tabloların, şirketin yıl içinde uyguladığı muhasebe standardı setine göre yeniden düzenlenerek ilan edilmesine ve genel kurulun onayına sunulmasına karar verilmiş olup, bu karar 06.05.2006 tarih ve B.02.SPK.0.13.1047-9382 sayılı kurulumuz yazısı ile şirkete tebliği edilmiş ve kurulumuz haftalık bülteni aracılığıyla kamuya duyurulmuştur.

Şirket, kurulumuzun yukarıda belirtilen kararını yerine getirmemiş olup, söz konusu kararın yürütmesinin durdurulması ve iptali için Ankara 11. İdare Mahkemesi nezdinde iptal davası açmıştır. Ankara 11. İdare Mahkemesi, 25.07.2006 tarihinde kurulumuza tebliğ edilen 13.07.2006 tarihli kararı ile şirketin açmış olduğu davada yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar vermiştir. Ayrıca, Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nin, 02.08.2006 tarihinde kurulumuza tebliğ edilen 20.07.2006 tarihli Ankara 11. İdare Mahkemesince yürütmenin durdurulması istemi hakkında verilen kararda yasaya aykırılık bulunmadığından, şirketin itirazının reddine karar verilmiştir.

   Yukarıda anılan mahkeme kararları göz önüne alınarak kurulumuzun 03.08.2006 tarih ve 34/983 sayılı toplantısında; kurulumuzun 05.05.2006 tarih ve 21/561 sayılı kararı uyarınca kamunun doğru bilgilendirilmesini teminen, şirketin 31.12.2005 tarihli finansal tablolarının kurulumuzun Seri:XI, No:25 sayılı tebliğine uygun olarak yeniden düzenlenerek, 11.08.2006 günü mesai saati bitimine kadar ilan edilmek üzere Borsanıza ve Kurulumuza gönderilmesi gerektiği, aksi takdirde kurulumuzda mevcut bilgiler çerçevesinde anılan finansal tabloların borsanız bülteninde yayınlanmak suretiyle kamuya duyurulacağı hususlarının şirkete bildirilmesine karar verilmiş olup, bu karar 03.08.2006 tarih ve B.02.SPK.0.13.1458.13999 sayılı kurulumuz yazısı ile şirkete bildirilmiş,ayrıca kurulumuz haftalık bülteni ile kamuya duyurulmuştur.

Kurulumuzun 03.08.2006 tarih ve 34/983 sayılı ve 11.08.2006 tarih ve 35/1029 sayılı kararlarına rağmen, 14.08.2006 tarihi itibariyle, şirket tarafından 31.12.2005 tarihli finansal tabloların yeniden düzenlenerek ilan edilmemesi nedeniyle, aynı kurulumuz kararları uyarınca; şirket ve ilgili bağımsız denetim kuruluşu Denetim Serbest Mali Müşavirlik AŞ. nin daha önceden kurulumuza göndermiş olduğu bilgiler çerçevesinde, kurulumuzun 05.05.2006 tarih ve 21/561 sayılı kararı uyarınca kurulumuzun Seri:XI, No:25 sayılı tebliği esas alınarak düzenlenmesi gereken 31.12.2005 tarihli finansal tablolar, kamuya açıklanmak üzere borsanıza gönderilmektedir.

Şirketin 31.12.2005 tarihli finansal tablolarının kurulumuzun Seri:XI, No:25 sayılı tebliğine göre düzenlenmesi durumunda, şirketin 31.12.2005 tarihi itibariyle net dönem karı 193.392.407 TL yerine 345.722.321 TL hisse başına kazanç ise, 0,198 TL yerine 0,354 TL olarak gerçekleşmektedir.

Ayrıca, şirketin 2005 yılı 3,6,9 aylık ara dönem finansal tablolarında dikkate alınmayan, ancak, 31.12.2005 tarihi itibariyle tahakkuk ettirilen giderlerin toplamı yaklaşık 43 milyon TL dir.

Bu çerçevede bilgi edinilmesini ve kurulumuzun 03.08.2006 tarih ve 34/983 sayılı ve 11.08.2006 tarih ve 35/1029 sayılı kararları uyarınca Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş.nin 31.12.2005 tarihli, kurulumuzun Seri:XI, No:25 sayılı tebliğine göre yeniden düzenlenmiş ve daha önce şirket tarafından kamuya açıklanan bilanço ve gelir tablosu ile karşılaştırmalı olarak hazırlanan bilanço ve gelir tablosunun, kamunun doğru bilgilendirilmesini teminen, borsanız günlük bülteninde yayımlanmasını, ayrıca borsanız web sitesinin şirket mali tabloları bölümünde düzeltilmiş mali tablolara da yer verilmesi ‘’ hususunun talep edildiğini belirterek, SPK’nun davacı şirkete ait 31.12.2005 tarihli mali tabloların resen yeniden tanzim edilmesine ilişkin olup, 15.08.2006 tarihinde duyurulan işleminin iptali istemiyle 10.10.2006 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 11. İdare Mahkemesi: 25.06.2007 gün, E:2006/2548, K:2007/1071 sayı ile özetle; ‘’ … 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15. maddesinde; Kurulun, yasalardan kaynaklanan yükümlülüklerin doğruluk incelemesi dahil bilanço ve gelir tablolarını denetleme ve düzeltmeye yetkili olduğu, Vergi Usul Kanunu’nun vergi incelemesine ilişkin . hükümlerinin saklı olduğu, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin esasların Kurul tarafından belirleneceği, Sermaye Piyasası Kurulu’nun Görev ve Yetkiler başlıklı 22. maddesinin (h) . bendinde, bu Kanun hükümleri gereğince elde ettiği veya kendisine tevdi edilen mali tablo ve raporlar ile diğer belgelerin incelemek, gerekli gördüğü hususlar hakkında ihraçcı ve kurum denetçilerinden veya bağımsız denetçilerden ayrıca rapor istemek, elde ettiği sonuçları değerlendirerek, Kanunda belirtilen gerekli tedbirleri almak, Kurulun görev ve yetkileri arasında sayılmış, aynı Kanunun “Tedbirler” başlıklı 46. maddesinin (e) bendinde ise; mevzuat uyarınca açıklanması gerekirken açıklanmamış bilgileri ve mevzuata aykırılıkları masrafı ilgili anonim ortaklık, kişi, kuruluş veya sermaye piyasası kurumlarından tahsil edilmek üzere kamuoyuna duyurmaya Kurulun yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesinin l.fıkrasında, (Değişik bent: 10/06/1994 - 4001/13 md.) Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği, ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında, bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edileceği hükmü öngörülmüştür.

Dava dosyasının ve bu dosyayla bağlantılı Mahkememizin 2006/1396 esas sayılı dosyasının birlikte incelenmesinden, davacı şirketin 2005 yılının 3, 6 ve 9. döneme ilişkin mali tablolarını Ulusal Muhasebe Standartlarına göre düzenlediği, 31.12.2005 dönemine ilişkin mali tablolarını ise Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarına göre tanzim etmesi üzerine Sermaye Piyasası Kurulunun 05.05.2006 tarihli 7484 sayılı kararıyla 31.12.2005 tarihli finansal tablolarının yıl içinde uygulanan muhasebe standartlarına göre yeniden düzenlenerek ilan edilmesine ve şirket genel kurulunun onayına sunulmasına karar verildiği, bu işleme karşı Mahkememizin E: 2006/1396 esasında açılan davada Mahkememizce 13.07.2006 tarihinde davacı şirketin yürütmenin durdurulması isteminin reddedildiği, bu karara yönelik itirazın da Ankara Bölge İdare Mahkemesinin 20.07.2006 günlü YD İtiraz No: 2006/2696 sayılı kararıyla reddedildiği, bu arada Özelleştirme İdare Başkanlığınca Şirket Genel Kurulunun 30.03.2006 tarihinde kararının iptali istemiyle davacı şirkete karşı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemelerinin E: 2006/218 esasında kayıtlı davanın açıldığı, Sermaye Piyasası Kurulu’nun 03.08.2006 günlü 13999 sayılı yazısıyla 31.12.2005 tarihli mali tabloların SPK 25 nolu tebliğine uygun biçimde yeniden düzenlenerek ilan edilmek üzere İMKB’a ve SPK’a gönderilmesi aksi halde anılan finansal tabloların İMKB bülteninde re’sen yayınlanmak suretiyle kamuya duyurulacağının davacı şirkete bildirildiği, davacının 10.08.2006 tarih ve 8 sayılı cevabi yazısıyla yukarıda belirtilen davalar sonuçlanmadan mali tabloların yayınlamasının kamuyu yanıltabileceği ve davaların sonuçlanmamasının beklenilmesinin talep edildiği, SPK’nun 11.08.2006 tarihli cevabı ile şirketin söz konusu talebi reddedilerek 31.12.2005 tarihli finansal tabloların SPK 25 sisteme göre yeniden düzenlenerek 14.08.2006 günü mesai saati bitimine kadar ilan edilmek üzere İMKB ve SPK’a bildirilmesi gerektiğinin, ilgili şirkete yeniden bildirildiği, davacı şirket tarafından davalı idarenin söz konusu isteminin gereğinin yerine getirilmemesi üzerine 15.08.2006 tarih ve 14907 sayılı işlemle şirkete ait finansal tabloların SPK 25 nolu tebliğe göre re’sen yeniden tanzim edildiği ve İMKB’ye gönderildiği, söz konusu mali tabloların 15.08.2006 tarihli İMKB bülteninde yayınlandığı şirketin 31.12.2005 tarihli finansal tablolarının Kurulun Seri XI, No: 25 sayılı Tebliğine göre düzenlenmesi durumunda şirketin 31.12.2005 tarihi itibariyle net dönem karının 193.392.407 YTL olmayıp 345.722.321 YTL, hisse başına kazancın ise 0,198 YTL değil 0,354 YTL olarak gerçekleştiğinin açıklanması üzerine davacı şirkete ait 31.12.2005 tarih mali tabloların re’sen yeniden tanzim edilmesine ilişkin söz konusu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Uyuşmazlıkta, davacı şirket tarafından 31.12.2005 tarihli mali tabloların UFRS sistemi yerine SPK Seri XI, No: 25 sayılı tebliğe göre yeniden düzenlemesi için aynı konuda Mahkememizde açılan davanın sonucunun beklenmesi gerektiği ileri sürülmekte ise de, Mahkememizin E: 2006/1396 esasında açılan davada yürütmenin durdurulması isteminin reddedilmesi ve bu karara yönelik itirazın da Ankara Bölge İdare Mahkemesince reddi üzerine kamunun doğru ve sürekli aydınlatılması amacıyla davalı idarece Sermaye Piyasası Kanununun anılan hükümlere göre işlem tesis edilebileceği açık olup aksi yöndeki davacı iddiasına itibar edilmemiştir.

Bu durumda, davacı şirketin 31.12.2005 tarihli finansal raporlarını Seri XI, No: 25 sayılı kurul kararları gereğince yeniden düzenleyerek ilan etmemesi nedeniyle davacı şirket ve ilgili bağımsız denetim kuruluşunca Kurula gönderilen bilgiler çerçevesinde Kurulun anılan yasa hükümlerinde öngörülen yetkisine istinaden tesis ettiği dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.

Davacı tarafından dava konu işlemde verilen miktarlarla şirket karının tamamının dağıtılacağı gibi bir izlenim verilmesi yönüyle de işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de, davalı idarece resen tanzim edilip, ilan edilen finansal tablo şirketin daha önce yaptığı muhasebe sistemine (UFRS) göre beyan ettiği dönem net karı ile ilgili denetim şirketince davalı idareye bildirilen Seri XI, No: 25 sayılı tebliğe göre düzenlenen tabloda arasındaki dönem net kar ve hisse başına düşen kazanç miktarlarının belirtilmesinden ibaret olup dönem net karının mutlaka dağıtılacağı anlama gelmeyeceğinin açık olması karşısında söz konusu sava hukuken katılmak olanaksızdır. ‘’ demek suretiyle davanın reddine karar vermiştir.

Bu karara karşı yapılan yürütmenin durdurulması istemli temyiz başvurusu üzerine, Danıştay 13. Daire 04.12.2007 gün, E:2007/13724 sayı ile özetle yürütmeyi durdurma isteğinin kabulüne karar vermiştir.

Danıştay 13. Daire 12.05.2010 gün, E:2007/13724, K:2010/3985 sayı ile özetle, ‘’…Dava, davacı şirketin 31.12.2005 tarihli malî tablolarının re'sen yeniden düzenlenmesine ilişkin davalı idare işlemlerinin iptal istemiyle açılmış, idare Mahkemesi'nce; 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 22/h maddesinde, bu Kanun hükümleri uyarınca elde ettiği veya kendisine tevdi edilen malî tablo ve rapor ile diğer belgeleri incelemenin, gerekli gördüğü hususlar hakkında ihraççı ve kurum denetçilerinden veya bağımsız denetçilerden rapor istemenin, elde ettiği sonuçları değerlendirerek Kanunda belirtilen tedbirleri almanın Kurul'un görevleri arasında sayıldığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesinde, Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğunun hükme bağlandığı; dava dosyasının ve Mahkeme'nin 2006/1396 esasına kayıtlı dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin 2005 yılının 3, 6 ve 9 aylık döneme ilişkin malî tablolarının Sermaye Piyasası Kurulu’nun Seri X, No:25 sayılı Tebliği uyarınca hazırlandığı, 31.12,2005 tarihli malî tablolarının ise Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS) esas alınarak hazırlandığı, Sermaye Piyasası Kurulu'nun 05.05.2006 tarih ve 7484 sayılı karan ile, davacı şirketin 31.12.2005 tarihli finansal tablolarının, 2005 yılının 3,6 ve 9 aylık dönemlerine ilişkin finansal tabloların hazırlanmasında esas alınan Sermaye Piyasası Kurulu'nun Seri XI, No:25 sayılı Tebliğine uygun olarak yeniden düzenlenmesine, yeniden düzenlenecek 31.12.2005 tarihli finansal tabloların İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ve Sermaye Piyasası Kurulu'na gönderilmesine ve ivedilikle şirket genel kurulu onayına sunulmasına karar verildiği, bu işlemin iptali istemiyle Mahkeme'nin 2006/1396 esasına kayıtlı davanın açıldığı, anılan davada yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verildiği, bu karara yapılan İtirazın Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nce reddedildiği, davalı idarenin 03.08.2006 tarih ve 13999 sayılı yazısı ile 31.12.2005 tarihli malî tabloların Sermaye Piyasası Kurulu'nun Seri X, No:25 sayılı Tebliğine uygun olarak hazırlanıp gönderilmesinin istenildiği, davacı şirketin adlî yargıda şirket genel kurulunun iptali istemiyle açılan davanın sonuçlanmasının beklenilmesi isteminin davalı idarece reddedilmesine rağmen gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle davalı İdarece şirket malî tablolarının resen düzenlenerek 15.08.2006 tarihli İMKB bülteninde yayımlandığı, davacı şirketin davalı idarenin 05.05.2006 tarih ve 7484 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada, yürütmenin durdurulması isteminin reddedilmiş olması karşısında davalı idarenin kamunun doğru ve sürekli aydınlatılması amacıyla işlem tesis edebileceği açık olduğundan, davacı şirketin 31.12.2005 tarihli finansal raporlarının resen düzenlenerek yayımlanmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, davacının, şirket kârının tamamının dağıtılacağı izlenimi yarattığı iddiasının da yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16. maddesinde, "ihraççılar ve sermaye piyasası kurumlan, konsolide olanlar dahil kamuya açıklanacak veya gerektiğinde Kurulca istenecek malî tablo, rapor ve bilgileri tespit olunacak şekil ve esaslara, genel kabul görmüş muhasebe kavram, ilke ve standartlarına uymak suretiyle düzenlemekle yükümlüdürler.

İhraççılar ve sermaye piyasası kurumları düzenleyecekleri malî tablolardan Kurulca belirlenenleri daha önce kurulmuş ve bu Kanun'un 22. maddesinin (d) bendi uyarınca kurulan bağımsız denetleme kuruluşlarına, bilgilerin doğruluk ve gerçeği dürüst bir biçimde yansıtma ilkesine uygunluğu bakımından inceleterek bir rapor almak zorundadırlar.            

Kurul, halka arzda, kayıtlı sermaye sistemine geçişte, bu Kanun kapsamındaki anonim ortaklık ve sermaye piyasası kuramlarının tasfiyesi, devri, birleşmesi ve nevi değiştirmelerinde bağımsız denetim raporu isteyebilir.

Bağımsız denetleme kuruluşları, denetledikleri malî tablo ve raporlara ilişkin olarak hazırladıkları raporlardaki yanlış ve yanıltıcı bilgi ve kanaatler nedeniyle doğabilecek zararlardan hukuken sorumludurlar.

Kurulca düzenlenmesi öngörülen malî tablo ve raporlar ile, bağımsız denetlemeye tabi olunması durumunda bağımsız denetim raporu Kurulca belirlenen usul ve esaslar dahilinde Kurula gönderilir ve kamuya duyurulur." hükmüne yer verilmiş; 22. maddesinin (e) bendinde, "Kamunun zamanında yeterli ve doğru olarak aydınlatılmasını sağlamak amacıyla, genel ve özel nitelikte kararlar almak ve her türlü malî tablo ve raporlar ile bunların bağımsız denetimlerinin, sermaye piyasası araçlarının halka arzında yayımlanacak izahname ve sirkülerin ve araçların değerini etkileyebilecek önemli bilgilerin kapsamını, standartlarını ve ilân esaslarını tesbit ve bu konularda tebliğler yayımlamak";(h) bendinde,."Bu Kanun hükümleri gereğince elde ettiği veya kendisine tevdi edilen malî tablo ve raporlar ile diğer belgeleri incelemek, gerekli gördüğü hususlar hakkında ihraççı ve kurum denetçilerinden veya bağımsız denetçilerden ayrıca rapor istemek, elde ettiği sonuçları değerlendirerek, Kanunda belirtilen gerekli tedbirleri almak" Kurut'un görev ve yetkileri arasında sayılmış; 46: maddesinin (e) bendinde-ise, Kurul’un, mevzuat uyarınca açıklanması gerekirken açıklanmamış bilgileri ve mevzuata aykırılıkları, masrafı ilgili anonim ortaklık, kişi, kuruluş veya sermaye piyasası kuramlarından tahsil edilmek üzere kamuoyuna duyurmaya yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.

6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 327. maddesinde, şirket yönetim kurulunun her iş yılı sonunda 325. maddede yazılı bilançodan başka şirketin ticarî, malî ve ekonomik durumunu gösteren bir rapor düzenlemeye ve dağıtılacak kazanç miktarı ile yedek akçeyi oluşturacak teklif belgesini hazırlamaya zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır.

Sermaye Piyasası Kurulu'nun Seri VIII, No:39 sayılı Özel Durumların Kamuya Açıklanmasına İlişkin Esaslar Tebliği'nin 5. maddesinin (h) bendinin 15 numaralı ali bendinde ise, diğer alt bentlerde sayılmamakla birlikte, ortaklığın faaliyetlerini ve malî durumunu önemli ölçüde etkileyecek bir gelişme olması ya da daha önce faaliyet raporu, malî tablo, malî tablo dipnotları, izahname, raf kayıt belgesi veya başka yollarla kamuya açıklanan bir durumda değişikliğin ortaya çıkması hA.Ö.el durum açıklaması yapılmasını gerektiren haller arasında sayılmıştır.

Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinden, şirketlerin finansal tablo ve bilançolarının genel kurul onayına sunularak onaylanmasından sonra kamuya açıklanabileceği, Sermaye Piyasası Kurulu'nun anılan finansal tablolar üzerinde denetim yapmaya, gerekli gördüğü açıklamanın yapılmasını veya yeniden düzenlenmesini, malî tablo ve raporlarda önemli bir değişikliğin meydana gelmesi halinde özel durumun açıklanılmasını istemeye yetkili olduğu, Kurul'un bu kapsamda tesis ettiği genel ve özel düzenlemelere uyulmaması halinde yine Kanunda öngörülen yaptırımları uygulayabileceği, ancak, ortaklıklar adına malî tablo düzenleme ve yayımlama yetkisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacı şirketin, 2005 yılı 3, 6 ve 9 aylık dönemlere ilişkin finansal tablolarının Sermaye Piyasası Kurulu'nun Seri X, No:25 sayılı tebliğinde yer alan muhasebe standartları uyarınca hazırlandığı, şirketin özelleştirilmesi sonrasında aralarında yabancı bankaların da bulunduğu bankalardan kredi temin etmek amacıyla 31.12.2005 tarihli finansal tablolarının ise UFRS uyarınca hazırlandığı, Özelleştirme idaresi Başkanlığının, bu durumun şirket kârını Önemli ölçüde etkilediğinden bahisle yaptığı başvuru üzerine davalı idarece yapılan inceleme sonucunda, şirketin 31.12.2005 tarihli finansal tablolarının Seri X, No:25 sayılı Tebliğ uyarınca yeniden hazırlanarak kamuoyuna duyurulmak üzere Kurul'a gönderilmesine, şirket genel kurulu onayına sunulmasına ilişkin 05,05.2006 tarih ve 7484 sayılı işlemin tesis edildiği, bu işleme karşı açılan davada yürütmenin durdurulması isteminin reddi üzerine davalı idarece, davacı şirketin 31.12.2005 tarihli finansal tablolarının yeniden düzenlenerek gönderilmesinin istenildiği, davacı şirketçe adlî ve İdarî yargı yerlerinde açılan davalar sonuçlanmadan finansal tabloların yeniden düzenlenmesinin sakıncalı olacağının belirtildiği, davalı idarece, davacının iddialanna itibar edilmeyerek davacı şirketin 2005 yılı 3, 6 ve 9 aylık dönemlerde vermiş olduğu finansal tablolar dikkate alınmak suretiyle finansal tabloların yeniden düzenlenerek İMKB bülteninde yayımlandığı, davanın da bu işlemin iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlıkta, davalı idarenin, davacı şirketin 2005 yılı kârının Seri X, No:25 sayılı tebliğ uyarınca hazırlanacak malî tablolar kapsamında hesaplanması gerektiğini kamuya duyurabileceği, Kurul kararlarının gereğini yerine getirmeyen ilgililer hakkında Kanunda öngörülen yaptırımları uygulayabileceği, hukukî ve cezaî sorumluluk için kanun yollarına başvurabileceği açık olmakla birlikte,davacı şirketin malî tablolarını resen oluşturarak yayımlamaya yetkisi bulunmadığından dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamıştır.’’

Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyize konu Ankara 11. İdare Mahkemesi’nin 25.06.2007 tarih ve E:2006/2548, K:2007/1071 sayılı kararının bozulmasına ‘’ karar vermiştir.

Bu karara karşı yapılan Karar Düzeltme talebi üzerine, Danıştay 13. Daire 30.05.2012 gün, E:2010/4405, K:2012/1352 sayı ile özetle, ‘’ … Dava, davacı şirketin 31.12.2005 tarihli malî tablolarının re'sen yeniden düzenlenmesine ilişkin davalı idare işlemlerinin iptal istemiyle açılmış, İdare Mahkemesi'nce; 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 22/h maddesinde, bu Kanun hükümleri uyarınca elde ettiği veya kendisine tevdi edilen malî tablo ve rapor ile diğer belgeleri incelemenin, gerekli gördüğü hususlar hakkında ihraççı ve kurum denetçilerinden veya bağımsız denetçilerden rapor istemenin, elde ettiği sonuçları değerlendirerek Kanunda belirtilen tedbirleri almanın Kurul'un görevleri arasında sayıldığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesinde, Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğunun hükme bağlandığı; dava dosyasının ve Mahkeme'nin 2006/1396 esasına kayıtlı dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin 2005 yılının 3, 6 ve 9 aylık döneme ilişkin mali tablolarının Sermaye Piyasası Kurulu'nun Seri X, No:25 sayılı Tebliği uyarınca hazırlandığı, 31.12.2005 tarihli malî tablolarının ise Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS) esas alınarak hazırlandığı, Sermaye Piyasası Kurulu'nun 05.05.2006 tarih ve 7484 sayılı kararı ile, davacı şirketin 31.12.2005 tarihli finansal tablolarının, 2005 yılının 3,6 ve 9 aylık dönemlerine ilişkin finansal tabloların hazırlanmasında esas alınan Sermaye Piyasası Kurulu'nun Seri XI, No:25 sayılı Tebliğine uygun olarak yeniden düzenlenmesine, yeniden düzenlenecek 31.12.2005 tarihli finansal tabloların İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ve Sermaye Piyasası Kurulu'na gönderilmesine ve ivedilikle şirket genel kurulu onayına sunulmasına karar verildiği, bu işlemin iptali istemiyle Mahkeme'nin 2006/1396 esasına kayıtlı davanın açıldığı, anılan davada yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verildiği, bu karara yapılan itirazın Ankara Bölge idare Mahkemesi'nce reddedildiği, davalı idarenin 03.08.2006 tarih ve 13999 sayılı yazısı ile 31.12.2005 tarihli malî tabloların Sermaye Piyasası Kurulu'nun Seri X, No:25 sayılı Tebliğine uygun olarak hazırlanıp gönderilmesinin istenildiği, davacı şirketin adlî yargıda şirket genel kurulunun iptali istemiyle açılan davanın sonuçlanmasının beklenilmesi isteminin davalı idarece reddedilmesine rağmen gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle davalı idarece şirket malî tablolarının re'sen düzenlenerek 15.08.2006 tarihli İMKB bülteninde yayımlandığı, davacı şirketin davalı idarenin 05.05.2006 tarih ve 7484 sayılı işleminin iptali istemiyle açtığı davada, yürütmenin durdurulması isteminin reddedilmiş olması karşısında davalı idarenin kamunun doğru ve sürekli aydınlatılması amacıyla işlem tesis edebileceği açık olduğundan, davacı şirketin 31.12.2005 tarihli finansal raporlarının re'sen düzenlenerek yayımlanmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, davacının, şirket kârının tamamının dağıtılacağı izlenimi yarattığı iddiasının da yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki temyize konu Ankara 11. İdare Mahkemesi'nin 25.06.2007 tarih ve E:2006/2548, K:2007/1071 sayılı kararında, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, temyiz istemi yerinde görülmeyerek anılan Mahkeme kararının onanmasına‘’ karar vermiş ve karar bu şekilde kesinleşmiştir.

II- Davacılar Ş.C.U., M.A.M., A.C.Ö., C.Ç., D.K., E.O.O., H.C.K., O.N.Ö. vekili dava dilekçesinde özetle; Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu’nun 20.10.2006 gün, 46/1299 sayılı toplantısında,

‘’… Kurulumuzun Seri:XI, No:25 sayılı Tebliği esas alınarak düzenlenmesi gereken Ereğli Demir Çelik Fabrikaları T.A.Ş.nin 31.12.2005 tarihli finansal tablolarının 31.03.2005, 30.06.2005, 30.09.2005 tarihli finansal tablolarının düzenlenmesinde esas alınan standartlara uygun olarak düzenlenmemesi ve ilan edilmek üzere İMKB ye gönderilmemesi fiiline ilişkin olarak,

Şirket yönetim kurulu üyesi M.K. hakkında şirketin 31.12.2005 tarihli finansal tablolarının UFRS ne göre hazırlanmasına karşı olduğu iradesi dikkate alınarak herhangi bir işlem yapılmamasının,

Şirket yönetim kurulu başkanı Ş.C.U., başkan vekili murahhas üye M. Aydın Müderrisoğlu ve üyeler A.C.Ö., C.Ç., E. Oktay Okur, D.K., H.C.K. ve O.N.Ö. hakkında SPK.nun 47/A maddesi uyarınca her biri için ayrı ayrı olmak üzere 21.960 TL idari para cezası uygulanmasına’’  karar verildiğini, bu karara istinaden;

Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ş.C.U. hakkında, Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu’nun 02.11.2006 gün, B.02.1.SPK.0.13.2050.20556 sayılı yazısı ile, 10.980 TL tutarındaki idari para cezası tutanağının, Yönetim Kurulu Başkan vekili M.A.M. hakkında, Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu’nun 02.11.2006 gün, B.02.1.SPK.0.13.2049.20555 sayılı yazısı ile, 10.980 TL tutarındaki idari para cezası tutanağının,Yönetim Kurulu Üyesi O.N.Ö. hakkında, Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu’nun 02.11.2006 gün, B.02.1.SPK.0.13.2048.20554 sayılı yazısı ile, 10.980 TL tutarındaki idari para cezası tutanağının,Yönetim Kurulu Üyesi A.C.Ö.hakkında, Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu’nun 02.11.2006 gün, B.02.1.SPK.0.13.2047.20553 sayılı yazısı ile, 10.980 TL tutarındaki idari para cezası tutanağının,Yönetim Kurulu Üyesi C.Ç. hakkında, Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu’nun 02.11.2006 gün, B.02.1.SPK.0.13.2046.20552 sayılı yazısı ile, 10.980 TL tutarındaki idari para cezası tutanağının,Yönetim Kurulu Üyesi E.O.O. hakkında, Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu’nun 02.11.2006 gün, B.02.1.SPK.0.13.2045.20551 sayılı yazısı ile, 10.980 TL tutarındaki idari para cezası tutanağının, Yönetim Kurulu Üyesi D.K. hakkında, Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu’nun 02.11.2006 gün, B.02.1.SPK.0.13.2044.20550 sayılı yazısı ile, 10.980 TL tutarındaki idari para cezası tutanağının,Yönetim Kurulu Üyesi C.K. hakkında, Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu’nun 02.11.2006 gün, B.02.1.SPK.0.13.2043.20549 sayılı yazısı ile, 10.980 TL tutarındaki idari para cezası tutanağının tanzim edildiğini belirterek, SPK’nın 02.11.2006 tarih ve B.02.1.SPK.0.13-2050-20566, 2049-20555, 2047-20553, 2046-20552, 2044-20550, 2045-20551, 2043-20549, 2048-20554 sayılı idarî para cezalarının kaldırılması istemiyle 15.11.2006 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 1.Sulh Ceza Mahkemesi: 10.01.2007 gün, Müteferrik No:2006/1480 sayı ile özetle, 5560 sayılı Kanun’un 31.maddesi gereğince 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3.maddesinin ‘’ bu Kanun’un; a) idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde b) diğer genel hükümleri idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanır ‘’ şeklinde değiştirildiğini ve bu değişiklikten sonra ilgili kanunda özel olarak sulh ceza mahkemelerinin görevli olarak belirtilmediği durumlarda idari para cezalarına karşı açılan davalarda idari yargının görevli olduğunun açık ve kesin olarak belirlendiğini, dolayısıyla idari para cezalarında idari yargının görevli olduğunu belirterek, davanın idari yargının görev alanına girdiğinden bahisle görevsizlik kararı vermiş ve karar kesinleşmiştir.

Davacı vekilleri, bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 14. İdare Mahkemesi: 8.3.2007 gün ve E:2007/869 sayı ile özetle, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2’inci maddesinde kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlığın anlaşılacağını; 16’ncı maddesinin (l)’inci fıkrasında kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî yaptırımların, idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğunu; 27’nci maddesinin (l)’inci fıkrasında da “idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir” hükmüne yer verildiğini,  aynı Kanun’un (5560 sayılı Kanun’un 3l’inci maddesiyle değişik) 3’üncü madde hükmünde de “(1) Bu Kanunun; a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır” düzenlemesinin bulunduğunu; diğer taraftan 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun “İdari para cezaları” başlıklı 47/A maddesinde “Bu Kanun’a dayanılarak yapılan düzenlemelere, belirlenen standart ve formlara ve Kurul’ca alınan genel ve özel nitelikteki kararlara aykırı hareket ettiği tespit edilen gerçek kişiler ve tüzel kişiler hakkında gerekçesi belirtilmek suretiyle Kurul tarafından 2 milyar liradan 10 milyar liraya kadar para cezası verilir” düzenlemesinin bulunduğunu, fakat bu idarî yaptırım kararına karşı yapılacak yargısal başvuru yolunda görevli yargı merciinin idare mahkemeleri ya da idarî yargı yerleri olduğuna ilişkin bir hüküm bulunmadığını;  Sermaye Piyasası Kurulu’nun bu düzenlemeye istinaden tesis edeceği idarî para cezalarına dair kararlarına karşı idarî yargı yerlerinin görevli olduğu yönünde başka kanunlarda da herhangi bir düzenlemenin yapılmadığını; 5326 sayılı Kanun ile 2499 sayılı Kanun’un bu hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; 2499 sayılı Kanun’un 47/A maddesinin, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü fiilin kabahat deyimine girdiğini, bu kabahat fiili karşılığında öngörülen idarî para cezalarının idari yaptırımın türlerinden biri olduğunu, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından 2499 sayılı Kanun’a göre verilen idari yaptırım kararlarına karşı açıkça idarî yargı yerlerine başvurulabileceği yönünde bir düzenleme bulunmadığından, 5326 sayılı Kanun’un 27/(1) hükmü gereğince bu konuda görevli yargı yerinin Sulh Ceza Mahkemesi olduğu sonucu çıkarıldığını belirterek, 2247 sayılı Kanun’un 19’uncu maddesi uyarınca, bakılan davada görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına karar vermiştir.

Uyuşmazlık Mahkemesi: 26.12.2007 gün, E:2007/150, K:2007 / 371 sayı ile özetle, İdari para cezalarının 5326 sayılı Kanun’un 16.maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğunu, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediğini, bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanunla Değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezalarına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanun’un 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğuna karar vermiştir.

Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi: 07.07.2009 gün, Müteferrik No:2006/1480 sayı ile, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin adli yargının görevli olduğuna dair vermiş olduğu kararı üzerine dosyayı yeniden ele almış ve özetle, her ne kadar SPK nın 20.10.2006 tarih ve 46/1299 sayılı toplantısında alman idari para ceza verilmesine ilişkin karara istinaden 02.11.2006 tarih ve B.02.1.SPK.0.13-2050-20566, 2049-20555, 2047-20553, 2046-20552, 2044-20550, 2045-20551, 2043-20549, 2048-20554 sayılı kararlar ile Ereğli Demirçelik Aş nin 31.12.2005 tarihli 12 aylık mali tablolarının UFRS ye göre düzenlenmesinde SPK dan görüş alınmadığı gerekçesiyle ve 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 47/A maddesi gereğince yönetim kurulu başkan, başkan vekili ve üyelerine 10.980 TL idari para cezası verilmiş ise de, Sermaye Piyasası Kurulunun Seri XI No:29 sayılı tebliğinin 5.maddesinde “ işletmeler Avrupa Birliği tarafından kabul edilen haliyle Uluslar arası Muhasebe Standartlarını uygularlar ve finansal tabloların Avrupa Birliği tarafından kabul edilen haliyle Uluslar arası Finansal Raporlama Standartlarına (UFRS) göre hazırlandığı husussuna dipnotlarda yer verirler” şeklinde düzenleme yapıldığını, bu nedenle Ereğli Demirçelik AŞ nin 31.12.2005 tarihli 12 aylık mali tablolarının UFRS ye göre düzenlenmesine ilişkin olarak SPK dan görüş almasına gerek olmadığını, bu nedenle verilen cezanın hukuka aykırı olduğunu belirterek itirazın kabulüne, SPK nın 20.10.2006 tarih ve 46/1299 sayılı toplantısında alınan idari para cezası verilmesine ilişkin karara istinaden 02.11.2006 tarih ve B.02.1.SPK.0.13- 2050-20566, 2049-20555, 2047-20553, 2046-20552, 2044-20550, 2045-20551, 2043-20549, 2048-20554 sayılı idari para cezalarının iptaline karar verilmiştir.

Bu karara karşı yapılan itiraz başvurusu üzerine Ankara 3.Ağır Ceza Mahkemesi: 10.08.2009 gün, Değişik İş No: 2009/320 sayı ile, itirazın reddine karar vermiş ve karar bu şekilde kesinleşmiştir.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNDEN İSTEK:

Davacı vekili; Sermaye Piyasası Kurulu’nun, Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş’nin, 31.12.2005 tarihli malî tablolarını, Seri:XI,No: 25 sayılı Tebliğe uygun olarak re’sen düzenleyerek, İMKB ve Kurullarına gönderilmesine ilişkin işleminin iptali istemiyle anılan Şirket tarafından, Sermaye Piyasası Kurulu aleyhine açılan davada, Ankara 11.İdare Mahkemesi’nin 25.06.2007 gün, E:2006/2548, K:2007/1071 sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiğini, bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay 13.Daire’nin 12.05.2010 gün, E:2007/13724, K:2010/3985 sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verildiğini, bu karara karşı yapılan karar düzeltme başvurusu üzerine Danıştay 13.Daire’nin 30.05.2012 gün, E:2010/4405, K:2012/1352 sayılı kararı ile karar düzeltme talebinin kabulüne ve mahkeme hükmünün onanmasına karar verilerek kararın kesinleştiğini, bu arada, SPK’nun 02.11.2006 tarihinde aldığı karar ile, Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş’nin tüm yöneticilerine, 31.12.2005 tarihli mali tabloların UFRS’ye göre hazırlanmasının hukuka aykırı olduğu, bu tabloların SPK’nun 25 sayılı Tebliği’ne göre yeniden tanzim edilmesi gerektiği, oysa buna ilişkin Kurul kararlarına riayet edilmediği gerekçeleriyle idari para cezası uygulanması üzerine, bu para cezasının hukuka aykırı olduğundan bahisle iptali istemiyle Ankara 1.Sulh Ceza Mahkemesi nezdinde itiraz edildiğini, bu itiraz üzerine Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 07.07.2009 gün, Müteferrik No:2006/1480 sayılı kararı ile itirazın kabul edilerek idari para cezalarının iptaline karar verildiğini, bu karara karşı yapılan itiraz başvurusu üzerine Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 10.08.2009 gün, Değişik İş No:2009/320 sayılı kararı ile itirazın reddine karar verilerek kararın kesinleştiğini, sonuç itibariyle Ankara 11.İdare Mahkemesi’nce ve Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nce aynı konuya ilişkin olarak verilen ve kesinleşen farklı kararların bulunduğunu, bu kararların özü itibariyle davacı şirketin 31.12.2005 tarihli mali tablolarının davacı şirket tarafından SPK mevzuatına uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği hususunda olduğunu, bu iki ayrı kararın birbiriyle çeliştiğini, bu çelişkinin varlığı sebebiyle davacı şirketin mali tablolarının kesinleşemediğini ve bu tablolarla ortaya çıkan hakların kullanılmasının, bunlardan istifade edilmesinin olanaksız olduğunu belirterek, Ankara 11. İdare Mahkemesi’nin 25.06.2007 gün, E:2006/2548, K:2007/1071 sayılı kararının kaldırılarak  Ankara 1.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 07.07.2009 gün, Müt.no: 2006/1480 sayılı kararının benimsenmesi suretiyle hüküm uyuşmazlığının giderilmesine karar verilmesi istemiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuştur.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasanın 24. ve 16. maddelerine göre ilgili Başsavcıların yazılı düşünceleri istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI:

 ‘’ … Adli ve idari yargı kararları arasında oluştuğu ileri sürülen hüküm uyuşmazlığının çözümü için öncelikle, hüküm uyuşmazlığının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerekir.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve işleyişi Hakkında Kanun’un 2592 sayılı Kanun ile değişik 24’üncü maddesinin birinci fıkrasında, “1 nci maddede gösterilen yargı mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilir.” Hükmü yer almaktadır.

Anılan hükme göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:

Uyuşmazlık yaratan hükümlerin, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az  ikisi tarafından verilmesi,

Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,

Her iki kararın da kesinleşmiş olması,

Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,

Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması,

Koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.

Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen kararların incelenmesinden, ortada, adli ve idari yargı yerlerince verilmiş ve yasa yollarına başvurularak kesinleşmiş kararlar oldukları her iki kararda da davanın esasının hükme bağlandığı; Sermaye Piyasası Kurulu yönünden, taraflarından en az birinin de aynı olduğu anlaşılmıştır.

Davalar sebep ve konu yönünden incelendiğinde;

İdari Yargı Yerinde Ankara 11. İdare Mahkemesi’nin 25.06.2007 gün ve E:2006/2548, K.2007/1071 sayılı kararıyla, Şirketin UFRS uyarınca hazırlanarak kamuoyuna duyurulan 31.12.2005 tarihli malî tabloları nedeniyle, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 22/h ve 46/e maddesi uyarınca, tedbir almak ve kamuoyunun doğru bilgilendirmek amacıyla Şirketin, 31.12.2005 tarihli malî tablolarının, Seri:XI,No: 25 sayılı Tebliğe uygun olarak re’sen düzenlenmesine ilişkin, dava konusu Sermaye Piyasası Kurulu işleminin iptali istemiyle açılan davanın reddine;

Adli Yargı Yerinde ise Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 07.07.2009 gün ve Müt.no:2006/1480 sayılı kararıyla; Şirketin 31.12.2005 tarihli finansal tablolarının Seri X, No:25 sayılı Tebliğ uyarınca yeniden hazırlanarak ilan edilmek üzere İMKB’ye gönderilmemesi üzerine, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 47/A maddesi uyarınca; Kurul düzenlemelerine, genel ve özel nitelikli kararlarına uyma yükümlülüğüne aykırı hareket ettikleri nedeniyle (yönetim kurulu üyesi M.K. hariç) Şirket yönetim kurulu başkanı ve üyelerine, davaya konu idari para cezası verilmesine ilişkin işlemlerin iptaline karar verildiği;

İdare Mahkemesinde bakılan davanın konusunu, Şirketin, 31.12.2005 tarihli malî tablolarının, Seri:XI,No: 25 sayılı Tebliğe uygun olarak re’sen düzenlenmesine ilişkin Sermaye Piyasası Kurulu işlemi oluştururken, adli yargıdaki davanın konusunun, idari para cezası olduğu, iki uyuşmazlık arasında, Şirketin mali tablolar yönüyle bir ilgi bulunmakla beraber, aynı konu ve sebebe dayanmayan söz konusu adli ve idari yargı kararları arasında hüküm uyuşmazlığı bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Şirket vekili tarafından; anılan kararlarda 31.12.2005 tarihli mali tablolarının mevzuata uygunluğu konusunda çelişki olduğu, bu çelişkinin varlığı sebebiyle Şirket mali tablolarının kesinleşmediği, bu mali tablolardan çıkan hakların kullanılamadığı ileri sürülmüş ise de; 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 47/A maddesi uyarınca idari para cezası verilmesine ilişkin işlemlerin iptali yolundaki Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 07.07.2009 gün ve Müt.no:2006/1480 sayılı kararının gerekçesi yada iptal hükmünün, Şirketin mali tablolarının kesinleşmesi, bu mali tablolardan çıkan hakların kullanılamamasıyla ilişkilendirilmesi söz konusu olamayacağı gibi, bu kararlardan birinin diğerinin uygulanmasına engel teşkil etmediğinden, kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması koşulunun da geçekleşmediği açıktır.’’ Demek suretiyle Ankara 11. İdare Mahkemesi’nin 25.06.2007 gün ve E:2006/2548, K:2007/1071 sayılı kararı ile Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 07.07.2009 gün ve Müt.no:2006/1480 sayılı kararı arasında hüküm uyuşmazlığı bulunmadığından bahisle, başvurunun reddine karar verilmesi gerekeceğine yönelik düşünce vermiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI:

‘’ … 2247 sayılı Kanun’un 24. maddesinde belirtilen hüküm uyuşmazlığının oluşabilmesi için, yargı mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan         ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması gerekmektedir.

Olayda, hüküm uyuşmazlığına konu edilen kararlardan Ankara 11. İdare Mahkemesinin 25/06/2007 tarih ve 2006/2548 E, 2007/1071 K sayılı kararı ile SPK’nun mali tabloların hazırlanması konusunda yayımlanan tebliğlere uyulması ve yeniden IMKB ve SPKya bildirimlerin buna uygun yapılmasına ilişkin işleminin hukuka uygun olduğuna karar verilerek, iptal davasının reddedildiği; Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 07/07/2009 gün ve 2006/1480 Müt. sayılı kararı ile ise, SPK mevzuatına uygun işlem yapılmaması nedeniyle Şirket Yönetim Kurulunun bir kısım üyelerine verilen idari para cezasının SPK mevzuatında Şirketlerin mali tablo hazırlama sistemlerini seçimde SPK’dan görüş alma zorunlulukları bulunmadı gerekçesi ile iptaline karar verilmiştir.

Her iki yargı yerinde açılan ve kesinleşen davalarda, taraflardan en az birisinin aynı olma koşulu uygun ise de, idari yargı yerinde açılan iptal davasında, sermaye şirketleri üzerinde denetin ve düzenleyici işlem yapma yetkisine sahip olan SPK işleminin hukuka uygunluğunun denetlenerek, hukuka uygun olduğuna karar verildiği; adli yargı yerinde verilen kararda ise, idari para cezasına itirazın değerlendirilerek, idari para cezası vermek için gereken koşulların bulunmadığı değerlendirilip, idari para cezalarının iptal edildiği, bu yönleri ile her iki yargı yerindeki davaların konu ve sebeplerinin aynı olmadığı gibi, bu davalar nedeniyle verilen kararlar sonucu bir hakkın yerine getirilmesinin imkansız hale gelme koşulunun da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Zira idari yargı yerinde verilen karar sonucu, SPK’nun işleminin hukuka uygunluğu kesinleşmiş yargı kararı ile ortaya konulmuş, davacı Şirketin bu karara uyma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. İdari para cezasının iptal edilmiş olmasının benzer mevzuat ve hukuki gerekçelerden kaynaklanması, davaların konu ve sebeplerinin farklı olması karşısında, idari yargı kararının yerine getirilmesi konusunda çelişki yarattığı söylenemeyecektir.’’ Demek suretiyle Ankara 11. İdare Mahkemesinin 25/06/2007 gün, E:2006/2548, K:2007/1071 sayılı kararı ile Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 07.07.2009 gün, 2006/1480 Müt. sayılı kararı arasında hüküm uyuşmazlığı bulunmadığından bahisle, başvurunun reddine karar verilmesi gerekeceğine yönelik düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 30.12.2013 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un “Mahkemenin görevi” başlığını taşıyan 1. maddesinde, “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir” denilmiş; 24. Maddesinde (Değişik birinci fıkra: 21/1/1982 – 2592/7 md.) ise, 1 nci maddede gösterilen yargı mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığının kabul edileceği belirtilmiştir.

Anılan hükme göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:

a) Uyuşmazlık yaratan hükümlerin, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından verilmesi,

b) Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,

c) Her iki kararın da kesinleşmiş olması,

d) Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,

e) Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.

Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen adli ve idari yargı kararlarının incelenmesinden; ortada adli ve idari yargı yerlerince verilmiş ve kesinleşmiş kararlar bulunduğu; davaların taraflarından en az birinin (T.C.Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu) aynı olduğu anlaşılmaktadır.

Kararlarda işin esasının hükme bağlanmasının incelenmesi:

Sermaye Piyasası Kurulu’nun, Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş’ nin, 31.12.2005 tarihli malî tablolarını, Seri:XI,No: 25 sayılı Tebliğe uygun olarak re’sen düzenleyerek, İMKB ve Kurullarına gönderilmesine ilişkin işleminin iptali istemiyle anılan Şirket tarafından, Sermaye Piyasası Kurulu aleyhine açılan davada, Ankara 11. İdare Mahkemesi’nin 25.06.2007 gün ve E:2006/2548, K.2007/1071 sayılı kararıyla davanın reddine karar vermiş olup, bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay 13.Daire 12.05.2010 gün, E:2007/13724, K:2010/3985 sayı ile hükmün bozulmasına karar vermiş, bu karara karşı yapılan karar düzeltme başvurusu üzerine Danıştay 13.Daire’nin 30.05.2012 gün, E:2010/4405, K:2012/1352 sayılı kararı ile karar düzeltme talebinin kabulüne ve mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.

Sermaye Piyasası Kurulu’nun 20.10.2006 gün, 46/1299 sayılı toplantısında alınan idari para cezası verilmesine ilişkin karara istinaden Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş.nin yönetim kurulu başkan ve üyeleri olan davacılar Ş. C.U., M.A.M., A.C.Ö., C.Ç., D.K., E.O.O., H.C.K., O.N.Ö.’e idari para cezası verilmesine ilişkin 02.11.2006 gün ve B.02.1.SPK.0.13- 2050-20566, 2049-20555, 2047-20553, 2046-20552, 2044-20550, 2045-20551, 2043-20549, 2048-20554 sayılı kararların iptali istemiyle yapılan başvuruda Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi 07.07.2009 gün, Müt.No:2006/1480 sayı ile itirazın kabulü ile idari para cezalarının iptaline karar vermiş, bu karara kaşı yapılan itiraz başvurusu üzerine Ankara 3.Ağır Ceza Mahkemesi 10.08.20009 gün, Değişik İş No:2009/320 sayı ile itirazın reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

Konu ve dava sebebinin aynı olup olmadığının incelenmesi:

İdari Yargı Yerinde, Ankara 11. İdare Mahkemesi’nin 25.06.2007 gün ve E:2006/2548, K:2007/1071 sayılı kararıyla, Sermaye Piyasası Kurulu’nun, Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş’ nin, 31.12.2005 tarihli malî tablolarını, Seri:XI,No: 25 sayılı Tebliğe uygun olarak re’sen düzenleyerek, İMKB ve Kurullarına gönderilmesine ilişkin işleminin iptali istemiyle açılan davada, davacı şirketin 31.12.2005 tarihli finansal raporlarını seri XI, no:25 sayılı kurul kararları gereğince yeniden düzenleyerek ilan etmemesi nedeniyle davacı şirket ve ilgili bağımsız denetim kuruluşunca Kurula gönderilen bilgiler çerçevesinde Kurulun yasa hükümlerince öngörülen yetkisine istinaden tesis ettiğini belirttiği dava konusu işlemde hukuka aykırılık olmadığından, ayrıca davacı idarece resen tanzim edilip, ilan edilen finansal tablo şirketin daha önce yaptığı muhasebe sistemine göre beyan ettiği dönem net karı ile ilgili denetim şirketince davalı idareye bildirilen seri XI, no:25 sayılı tebliğe göre düzenlenen tabloda arasındaki dönem net kar ve hisse başına düşen kazanç miktarlarının belirtilmesinden ibaret olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.

Adli Yargı Yerinde, Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 07.07.2009 gün ve Müt. No:2006/1480 sayılı kararıyla, şirketin 31.12.2005 tarihli finansal tablolarının Seri XI, No:25 sayılı Tebliğ uyarınca yeniden hazırlanarak ilan edilmek üzere İMKB ‘ye gönderilmemesi üzerine, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 47/A maddesi uyarınca; Kurul düzenlemelerine, genel ve özel nitelikli kararlarına uyma yükümlülüğüne aykırı hareket ettikleri gerekçesiyle davacılara idari para cezası verilmesine ilişkin kararların, Sermaye Piyasası Kurulu’nun seri XI, no:29 sayılı Tebliğinin 5.maddesinde ‘’İşletmeler Avrupa Birliği tarafından kabul edilen haliyle Uluslar arası Muhasebe Standartlarını uygularlar ve finansal tabloların Avrupa Birliği tarafından kabul edilen haliyle Uluslar arası Finansal Raporlama Standartlarına göre hazırlandığı hususuna dipnotlarda yer verirler’’ şeklindeki düzenleme nedeniyle Ereğli Demirçelik AŞ.nin 31.12.2005 tarihli 12 aylık mali tablolarının UFRS ye göre düzenlenmesine ilişkin olarak SPK dan görüş almasına gerek olmadığından bahisle, hukuka aykırı olduklarını belirterek itirazın kabulü ile idari para cezalarına ilişkin kararların iptaline karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.

Öte yandan Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 7.7.2009 tarihli kararına esas alınan Sermaye Piyasası Kurulu’nun Seri: XI, No:29 Sayılı Tebliği’nin 9 Nisan 2008 tarih ve 26842 Sayılı Resmi Gazetede yayımlandığı, davalı SPK’ca tesis edilen 2.11.2006 tarihli idari para cezalarının dayanağının ise 15.1.2003 tarih ve 25280 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Seri: XI, No:25 Sayılı Tebliğe aykırılık iddiası olduğu, Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin idari para cezalarının tesis edildiği tarihteki değil, karar verdiği tarihte yürürlükte olan Tebliği esas aldığı anlaşılmaktadır.     

İdare Mahkemesinde bakılan davanın konusunu, Şirketin, 31.12.2005 tarihli malî tablolarının, Seri:XI,No: 25 sayılı Tebliğe uygun olarak re’sen düzenlenmesine ilişkin Sermaye Piyasası Kurulu işlemi oluştururken, adli yargıdaki davanın konusunu, idari para cezası olduğu, iki uyuşmazlık arasında, Şirketin mali tablolar yönüyle bir ilgi bulunmakla beraber, aynı konu ve sebebe dayanmayan söz konusu adli ve idari yargı kararları arasında hüküm uyuşmazlığı bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Öte yandan; şirket vekili tarafından, anılan kararlarda 31.12.2005 tarihli mali tablolarının mevzuata uygunluğu konusunda çelişki olduğu, bu çelişkinin varlığı sebebiyle Şirket mali tablolarının kesinleşmediği, bu mali tablolardan çıkan hakların kullanılamadığı ileri sürülmüş ise de; 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 47/A maddesi uyarınca idari para cezası verilmesine ilişkin işlemlerin iptali yolundaki Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 07.07.2009 gün ve Müt.no:2006/1480 sayılı kararının gerekçesi yada iptal hükmünün, Şirketin mali tablolarının kesinleşmesi, bu mali tablolardan çıkan hakların kullanılamamasıyla ilişkilendirilmesi söz konusu olamayacağı gibi, bu kararlardan birinin diğerinin uygulanmasına engel teşkil etmediğinden, kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması koşulunun da geçekleşmediği açıktır.

Açıklanan nedenlerle 2247 sayılı Yasanın 24. maddesinde öngörülen “konu ve dava sebebinin aynı olması”, “hakkın yerine getirilmesinin imkansız bulunması” koşullarını taşımayan başvurunun reddi gerekmiştir. 

SONUÇ : 2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde öngörülen “konu ve dava sebebinin aynı olması”, “hakkın yerine getirilmesinin imkansız bulunması” koşullarını taşımayan BAŞVURUNUN REDDİNE, 30.12.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.