Hukuk Bölümü         2013/1413 E.  ,  2013/1781 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : İ.Ü.

Vekilleri  : Av. M.Y.B., Av. A.A.

Davalı     : Beykoz Belediye Başkanlığı 

                O L A Y : Beykoz Belediyesi Encümeninin 26.10.2010 tarih ve 2010/345 sayılı kararı ile, Beykoz İlçesi, Çavuşbaşı, Çengeldere Mahallesi,Çamlık Caddesi, Tevhit Sokakta bulunan F.Ü. arazisine, kaçak hafriyat döküldüğünden bahisle, arazi kullanıcısı davacı İ.Ü. adına, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 40.maddesi uyarınca 10.000,00 TL.  para cezası verilmesine, aynı Belediyenin 24.8.2010 tarih ve 2010/285 sayılı kararı ile de, Beykoz İlçesi, Çavuşbaşı, Yavuzselim Mahallesi, Kestanelik Caddesi,Övgü Sokak No.6 adresinde bulunan taşınmaza kaçak hafriyat döküldüğünden bahisle, arazi kullanıcısı İsrafil Cebir adına,aynı Kanun’un aynı maddesi uyarınca 15.000,00 TL. para cezası verilmesine karar verilmiştir.

          Davacı vekili, 24.8.2010 tarih ve 2010/285 sayılı encümen kararının iptali istemiyle  idari yargı yerinde dava açmıştır.

          İSTANBUL 4. İDARE MAHKEMESİ: 31.12.2010 gün ve E:2010/2573, K:2010/2682 sayı ile, davada idari yargının görevli olması için 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27/8. maddesine göre idari para cezası yanında idari yargının görev alanına giren kararın da verilmiş olması ve birlikte dava edilmiş olması gerektiği açıklanarak, olayda idari yargının görev alanına giren, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken nitelikte bir kararın bulunmadığı belirtilerek 3194 sayılı Kanun uyarınca verilen idari yaptırım niteliğindeki para cezalarına karşı açılacak davaların görüm ve çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.

          Davacı vekili, bu kez 26.10.2010 tarih ve 2010/345 sayılı encümen kararının iptali istemiyle adli yargı yerine itirazda bulunmuştur.

BEYKOZ 1. SULH CEZA MAHKEMESİ: 20.4.2011 gün ve D.İş:2011/356 sayıyla, 3194 sayılı Kanun uyarınca verilen para cezalarına karşı açılacak davaların görüm ve çözümünün idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, ayrıca idare mahkemesi ile Mahkemeleri arasında görev uyuşmazlığı oluştuğunu ileri sürerek,dosyanın görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine de karar vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 30.12.2013 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir”, 19.maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.

          (Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 – 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

            Dosyanın incelenmesinden, davacı vekilinin, idari para cezasının iptal edilmesi istemiyle adli yargı yerine yaptığı itiraz sonucunda, Mahkemece görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmeyerek, yukarıda sözü edilen görevsizlik kararları arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğu ileri sürülerek,  görevli merciin belirtilmesi için dosyanın re’sen Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine de karar verildiği ve önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden adli yargı dosyasının Mahkememize gönderildiği görülmüştür. 

            Uyuşmazlık Mahkemesi bu durumlarda, her ne kadar 2247 sayılı Yasada öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, mahkemelerce  re’sen yapılan başvuruların 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi kapsamında olduğunun kabul edilerek Uyuşmazlık Mahkemesinin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlıklarının çözüme kavuşturulmasının, gerek dava ekonomisine gerek Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluş amacına uygun olacağı düşüncesiyle görev uyuşmazlıklarının esasını inceleyerek  esasa  ilişkin  karar vermektedir.

                Ancak, somut olayda, adli yargı yerince önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden dosyanın Mahkememize gönderilmiş olması nedeniyle, Başkanlık yazısıyla idari yargı dava dosyasının istenmesi üzerine, İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının davacı tarafından temyiz edildiği, Danıştay 14. Dairesi’nce hükmün bozulmasına karar verilmesi üzerine, yeni bir esasa kaydedildiği ve halen derdest olduğunun ilgili Mahkemece, Mahkememize bildirildiği ve bahsedilen kararın dosya içinde bulunan onaylı örneğinin incelenmesinden de, davacı vekilinin 24.8.2010 tarih ve 2010/285 sayılı encümen kararının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açtığı ve Mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verildiği, bu işlem ile ilgili olarak davacının adli yargı yerine dava açıp açmadığı konusunda bir bilgi olmadığı gibi, adli yargı yerince bu işlem hakkında verilmiş bir görevsizlik kararı da olmadığı, davacı vekilinin  26.10.2010 tarih ve 2010/345 sayılı encümen kararının iptali istemiyle adli yargı yerine itirazda bulunduğu, Mahkemece görevsizlik kararı verildiği,  davacının  idari yargı yerine bu işlem ile ilgili olarak dava açıp açmadığı konusunda bir bilgi olmadığı gibi, idari yargı yerince bu işlem hakkında verilmiş bir görevsizlik kararı da bulunmadığı, ancak Beykoz 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nce, İstanbul 4. İdare Mahkemesi ile aralarında bahsedilen kararlar yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı meydana geldiğinden bahisle dosyanın Mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.

           Bu durumda, adli ve idari yargı yerlerince, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan dava sebebiyle verilmiş iki ayrı görevsizlik kararı bulunmadığı gibi, idari yargı yerince verilen görevsizlik kararının da kesinleşmediği, bu nedenle 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığının ve 19. maddede belirtilen koşulların da oluşmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. 

SONUÇ  : 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığının ve 19. maddede belirtilen koşulların da oluşmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE 30.12.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.