T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2017 / 77

            KARAR NO  : 2017 / 126

            KARAR TR   : 20.2.2017

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açtığı rücuen tazminat davasının, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

Davacı               : A.A. Sigorta A.Ş.

Vekilleri            : Av. E.G., Av. G.E.L., Av. F.G.

Davalılar          : 1-Karayolları Genel Müdürlüğü

    2-Malatya Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğü

                            3-Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekilleri            : Av. K.Ş., Av. Ö.Y.

                Av. B.T., Av. Ö.A., Av. M.B.

    Av. C.Y.

                         

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02/01/2013 tarihinde müvekkilinin 271029312 poliçe nosu ile sigortalı Aras Kargo Yurtiçi Yurtdışı Taşımacılık A.Ş'ye ait 34 FF 2783 plakalı kamyonet sürücüsü T.K.’un idaresindeki araç ile Organize Sanayi Bölgesinin Malatya istikametine seyir halinde iken, gidiş yoluna göre yolun sol kaldırımından başlayıp 5 m kadar yol içine taşan 1,5 m mucur malzemeye kullanmakta olduğu kamyonetin sol ön tarafını çarparak direksiyon hakimiyetini yetirmesi sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı tek taraflı kazanın meydana geldiğini, trafik kazası tespit tutanağı ve ekspertiz raporuna göre kazanın oluşumunda davalıların asli kusurlu ve kazanın oluşumunda sorumlu olduklarını, bu kaza nedeniyle müvekkilinin sigortalısına 4.749,39 TL ödeme yaptığını, davalıların 6/8'lik kusur oranına denk gelen 3.561,75 TL'yi davalıların ödemesi gerektiğini, bu nedenle davalılara rücu yazıları gönderildiğini, davalıların rücu yazısı ile de ödeme yapmadığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.561,75 TL tazminatın davalılara başvuru tarihi olan 12/02/2014 ve 11/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan rücuen tahsili istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

MALATYA İDARE MAHKEMESİ: 07/05/2014 gün ve 2014/497 Esas, 2014/571 Karar sayı ile ‘‘…2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 11.01.2011 tarihinde kabul edilen 6099 sayılı Kanunun 14. maddesi ile değişen ve 19.01.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren değişik 110. maddesinde; işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır." hükmüne; aynı Kanunun 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 21. maddesinde, "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek idare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz." kuralına yer verilmiştir.

Bakılmakta olan davanın, 34 FF 2783 plakalı aracın kasko sigortacısı olan davacı şirket tarafından, anılan aracın 2.1.2013 tarihinde Malatya İli, Organize Sanayi Bölgesi istikametinden Malatya İl Merkezi istikametine seyri sırasında yol içine taşan mucur malzemeye aracın sol ön tarafının çarpması sonucu oluşan 3.561,75.-TL maddi zarar meydana gelmesinde, davalı idarelerin 2918 sayılı Yasa uyarınca üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmemesi nedeniyle hizmet kusuru olduğundan bahisle, 3.561,75.-TL maddi zararının davalı idarelere başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle 30.4.2014 tarihinde dava açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda metinleri yazılı 2918 saydı Yasanın 10., 110. ve Geçici 21. maddelerine göre, 2918 sayılı Yasadan kaynaklanan sorumluluğa (tazminata) ilişkin davalar, 110. madde de yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 19.01.2011 tarihinden sonra adli yargı yerlerinde görüleceğinden, bakılmakta olan davanın 30.4.2014 tarihinde açılmış olması karşısında, 2918 sayılı Yasadan kaynaklı ve sorumluluk hukukuna ilişkin uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adlı yargının görevine girdiği sonucuna varılmaktadır…’’ şeklindeki gerekçesiyle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiştir. Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekilinin itiraz yoluna başvurması üzerine Malatya Bölge İdare Mahkemesi: 31/10/2014 gün ve 2014/1202 Esas, 2014/996 Karar sayı ile itirazı reddedip kararı onamıştır. Karara karşı davalı vekilince karar düzeltme yoluna başvurulmuş, Malatya Bölge İdare Mahkemesi 06/02/2015 gün ve 2015/63 Esas, 2015/97 Karar sayı ile talebi reddetmiş, bu şekilde karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, aynı istemle; bu kez adli yargı yerinde dava açmıştır.

Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi: 25/06/2016 gün ve 2015/346  Esas, 2015/1162 Karar sayı ile  ‘‘…Yargıtay 17. HD’nin istikrar bulmuş kararlarında da ifade edildiği üzere, kamu tüzel kişisi olan davalıların kamu hizmeti görmekle yükümlü bulunmaları nedeniyle kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunan zararlardan dolayı oluşan sorumlulukları özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. O halde mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak davalılar aleyhine açılan bu davada adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz bulunması nedeniyle…’’ şeklindeki gerekçesiyle  görevsizlik kararı vermiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi: 16/05/2016 gün ve 2016/2084 Esas, 2016/5930 Karar sayı ile ‘‘…Davacı vekili, davacıya kasko sigortalı aracın, yol üzerine dökülen mucur yığınına çarparak direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi sonucu hasarlandığını, davacı tarafından 3.561,75 TL hasar ödemesi yapıldığını belirterek ödenen bedelin faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir

Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; hizmet kusuruna dayanılarak idare aleyhine açılacak tam yargı davalarının idari yargı yerinde görülmesi gerektiği gerekçesi ile yargı yolu caiz olmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.

Yargı yolu kavramı, bir hukuk sisteminde, herhangi bir davanın o hukuk sistemine dahil yargı haklarından hangisinde bakılacağını ifade eder. Uyuşmazlığın hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel şartlarından olup mahkemece resen dikkate alınması gerekir.

Dosya kapsamına göre, aynı konuda Malatya İdare Mahkemesi'ne açılan davada, 2014/497 E. 2014/571 K. sayılı karar ile uyuşmazlığın adli yargı yolunda görülmesi gerektiği gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz edildiği ancak itirazın reddedilerek kararın onandığı, davacı vekilinin karar düzeltme talebinin de reddine karar verildiği, bu şekilde kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesinde, "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.

(Değişik ikinci fıkra:  23/7/2008 - 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir." şeklinde düzenlenmiştir.

Bu durumda, mahkemenin elinde derdest bulunan dava dosyasındaki yargılamayı durdurmak suretiyle (UMK m. 19/1), dosyayı kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi açısından Uyuşmazlık Mahkemesine göndermesi, bu mahkemece verilecek kararı bekleyerek sonucuna göre karar vermesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar vermiş olması…’’ hususunun bozmayı gerektirdiğini belirterek kararın bozulmasına hükmetmiştir.

MALATYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 01/12/2016 gün ve 2016/1078 Esas, 2016/1291 Karar sayı ile bozma ilamına uyarak davada görevli mahkemenin idare mahkemeleri olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, bu karar taraflarca temyiz edilmeksizin 26/12/2016 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili, dilekçesiyle adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 20.2.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; davacı vekilince idari ve adli yargı yerlerinde açılan davalarda 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Sinem USTA’nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 02/01/2013 tarihinde davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı 34 FF 2783 plakalı kamyonet sürücüsü T.K.’un idaresindeki araç ile Organize Sanayi Bölgesinin Malatya istikametine seyir halinde iken gidiş yoluna göre yolun sol kaldırımından başlayıp 5 m kadar yol içine taşan 1,5 m mucur malzemeye çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında, trafik kazası tespit tutanağı ve ekspertiz raporuna göre kazanın oluşumunda asli kusurlu olan davalılardan 6/8'lik kusur oranına denk gelen 3.561,75 TL'nin rücuen tahsili istemi ile 30/04/2014 tarihinde açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyaların incelenmesinden; davanın, 02/01/2013 günü meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonucu davacı şirkete sigortalı olan araçta meydana gelen zararın, olayda kusuru bulunan davalılardan tazmini istemi ile önce Malatya İdare Mahkemesi’nde açıldığı, davanın görev yönünden reddedilmesi üzerine karara itiraz edildiği, Malatya Bölge İdare Mahkemesi’nin itirazı reddederek kararı onadığı ve yine davalı vekilince öne sürülen karar düzeltme istemini reddettiği,  bu kez Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığı, Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesince de neticeten davada idari yargının görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verildiği, idari ve adli yargı yerlerince verilen görevsizlik kararlarının kesinleştiği, davacı vekilinin oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için başvuruda bulunmasıyla dosyaların Mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden; Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 01/12/2016 gün ve 2016/1078 Esas, 2016/1291 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/12/2016 gün ve 2016/1078 Esas, 2016/1291 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.2.2017  gününde ÜYE Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

                                                                      KARŞI OY

 

3.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.9.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 ve 28.09.2015 gün ve E:2015/580 K:2015/592 sayılı kararlarında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.20.02.2017

 

                                                                ÜYE

                                                   Süleyman Hilmi AYDIN