Hukuk Bölümü         2005/20 E.  ,  2005/38 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

           Davacı           : G.Sigorta A.Ş.

            Vekili              : Av. H. G.

            Davalı             : Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü

            Vekili              : Av. H. Ş.

            O  L  A  Y       : Sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen Sigorta Şirketince, trafik zabıtasınca saptanan oranda uğranılan zararın hizmet kusuru esasına göre sorumlu idarece giderilmesi istemiyle,30.3.2004 gününde idari yargı yerinde dava açılmıştır.

            Davalı idare vekilince, birinci savunma dilekçesinde, rücu davasının adli yargının görevine girdiği öne sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

            KAYSERİ İDARE MAHKEMESİ; 30.12.2004 gün ve E:2004/1296 sayı ile, dava konusu trafik kazasının oluşumunda idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle zararın kusur oranında tazmini istemiyle açılan davanın idari yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle, davalı idarenin görev itirazını reddederek görevlilik kararı vermiştir.

            Davalı idare vekilince, 2.2.2005 gününde İdare Mahkemesi kaydına giren dilekçe ile, görevlilik kararının iptaline karar verilmesi istemiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuştur.

 İNCELEME VE GEREKÇE:  Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Tülay TUĞCU ’nun Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Abdullah ARSLAN ve H. Hasan MUTLU’nun katılımlarıyla yapılan 16.5.2005 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun 2247 sayılı Yasa’da öngörülen yönteme uymayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı Nevzat ÖZGÜR’ün başvurunun reddi gerektiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

            2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un “Olumlu görev uyuşmazlığı çıkarma” başlıklı 10. maddesinin birinci fıkrasında, görev uyuşmazlığı çıkarma: adli, idari ve askeri yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesi olarak tanımlanmış; aynı maddenin üçüncü fıkrasında, uyuşmazlık çıkarmaya yetkili makamın, reddedilen görevsizlik itirazı adli yargı yararına ileri sürülmüş ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, idari yargı yararına ileri sürülmüş ise Danıştay Başsavcısı, askeri ceza yargısı yararına ileri sürülmüş ise Askeri Yargıtay Başsavcısı ve askeri idari yargı yararına ileri sürülmüş ise Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı olduğuna işaret edilmiş; anılan Yasa’nın 12. maddesinin birinci fıkrasında, “Görev itirazında bulunan kişi veya makam, itirazın reddine ilişkin kararın verildiği tarihten, şayet bu kararın tebliği gerekiyorsa tebliğ tarihinden, itiraz yolu açık bulunan ceza davalarında ise ret kararının kesinleştiği tarihten başlayarak on beş gün içinde, uyuşmazlık çıkarılmasını istemeye yetkili makama sunulmak üzere iki nüsha dilekçeyi itirazı reddeden yargı merciine verir.” ve üçüncü fıkrasında “Yargı mercii, itiraz dilekçesi üzerine verdiği itirazı ret kararını kaldırarak görevsizlik kararı vermediği takdirde kendisine verilen dilekçeyi, alınan cevabı ve varsa belgeleriyle birlikte görevsizlik itirazının reddine ilişkin karar ile dayanağı belgenin asıl veya örneklerini uyuşmazlık çıkarmak isteminde bulunmaya yetkili makama gönderir.” denilmiştir. Takibeden 13. maddede ise “Uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makamca yapılacak işlemler” düzenlenmiş olup, buna göre, uyuşmazlık çıkarma konusundaki dilekçe ile ekleri kendisine ulaşan yetkili makam (ilgili Başsavcı), uyuşmazlık çıkarmaya yer olmadığı sonucuna varırsa, istemin reddine karar verir; uyuşmazlık çıkarılmasını gerekli gördüğü durumda ise, gerekçeli düşünce yazısını, kendisine gönderilen dilekçe ve ekleriyle birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne yollar ve ayrıca Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurduğunu ilgili yargı merciine hemen bildirir.

            Anılan Yasa hükümleri ile, belirtilen yargı mercilerinden birinde açılmış olan bir davanın görülmesi sırasında yapılan görev itirazının reddi üzerine, ilgili Başsavcı tarafından görevli bulunduğu kendi yargı düzeninin görev alanına vaki müdahalenin önlenebilmesini sağlamak için konunun Uyuşmazlık Mahkemesi’ne götürülmesi suretiyle davanın henüz başlangıç safhasında iken görev sorununun çözüme kavuşturulması amaçlanmış; bu yönteme göre uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunma yetkisi ise, görev itirazı yararına ileri sürülen yargı düzeninde yer alan yüksek mahkemenin Başsavcısına tanınmış bulunmaktadır.

            Olayda, davalı İdare vekilince, usulüne uygun şekilde görev itirazında bulunulmuş ise de, İdare Mahkemesince itiraz reddedilerek görevlilik kararı verilmesi ve bunun tebliğ edilmesi üzerine, anılan Yasa’nın 12/1. maddesinde öngörülen şekilde yetkili makama (Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına) sunulmak üzere dilekçe verilmeyip, görevlilik kararının iptali istemiyle ve  doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmuştur.

            Belirtilen durum karşısında ve 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesinin “Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder.” hükmü uyarınca, aynı Yasa’nın 10. ve 12. maddelerinde öngörülen yönteme uygun biçimde yapılmayan başvurunun reddi gerekmektedir.

           SONUÇ   :2247 sayılı Yasa’nın 10 ve 12. maddelerine öngörülen yönteme uymayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 16.5.2005 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.