Ceza Bölümü         2012/21 E.  ,  2012/21 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı            : K.H.

Sanıklar          : 1- R. Ö.

                           2- B. U.

                           3- M. B.

                           4- Y. I.

                           5- S. D.

                           6- O. Y.

                           7- O. Ç.

                           8- A. H. 

O L A Y          : Tunceli / Hozat 51. Mot. P. Tug. Kh. Bl. Komutanlığı emrinde görevli sanık P. Er R. Ö. ile aynı Komutanlık emrinde görevli P. Er S. Y.’ın, 3.1.2010 günü öğle içtimasında tartıştıkları, “akşam seni sinkaf edeceğim” diyerek olay yerinden ayrılan R. Ö.’ın, sanıklardan P. Er O. Y. ile S.’ın kaldığı koğuşa gelerek yeniden tartışmaya ve birbirlerine vurmaya başladıkları sırada, S.’ın küfrederek bıçak salladığı, daha sonra sanıklar P. Onb. E. F., P. Er A. H., P. Er O. Ç., P. Er M. B., P. Er Y. I., P. Er S. D. ve P. Er B. U.’ın da kavgaya dahil olarak S. Y.’ı darp ettikleri, orada bulunan diğer askerlerin araya girerek S. Y.’ı gazino koğuşuna götürdükleri, sanıkların burada da S.’ı dövdükleri ve sanıklar M. B. ile Y. I.’ın S.’ın koğuşuna gelerek, M.’ın “adam bayıldı, gelin alın”, Y.’in “adam dövecekseniz aha böyle dövülür gidin alın” dediği, revire sonra da hastaneye kaldırılan S. Y.’ın muayeneleri sonucunda “kraniumda otuz cm² kemik defekti” tespit edildiği, kesin raporunda, “yaralamanın kişinin yaşamını tehlikeye sokacak nitelikte olduğu, duyulardan veya organlardan birinin işlevinin yitirilmesi niteliğinde olduğu ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığının” belirtildiği, böylece sanıklar R. Ö., O. Y., A. H., O. Ç., M. B., Y. I., S. D. ve B. U.’ın neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçunu işledikleri, S. Y.’ın O. Y.’ı darp ederek kasten yaralama suçunu işlediği, sanıklardan E. F.’ın bu eylemi ile 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 118. maddesinde düzenlenen “asta müessir fiil” suçu ile birlikte bu suçu da işlediği, ancak eyleminin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen ve daha ağır cezayı gerektiren 87/2. maddesindeki suç kapsamında kaldığı ve sanıkların terhis edildikleri açıklanarak 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca görevsizlik kararı verilmesi üzerine yapılan itiraz sonucu, 2. Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi, itirazın kabulüne, görevsizlik kararının sanıklardan E. F. açısından kaldırılmasına karar vermiş, diğer sanıklar açısından görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra, Hozat Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, görevsizlik kararında anlatıldığı şekilde olay anlatılarak sanıklardan R. Ö.’ın eylemine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 125/1-4, 87/2-b, 37., sanıklar O. Y., A. H., O. Ç., S. D., B. U., M. B. ve Y. I.’ın eylemlerine uyan aynı Kanun’un 87/2-b, 37., S. Y.’ın eylemine uyan aynı Kanun’un 125/1-4, 43/2 ve 106/2-a maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle 16.3.2011 gün ve E:2011/39, K:2011/16 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.    

HOZAT ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 31.3.2011 gün ve E:2011/15, K:2011/23 sayıyla, silahla tehdit ve hakaret suçları nedeniyle açılan kamu davalarının tefriki ile devamına karar verdikten sonra, sanıklara yüklenen yaralama eyleminin Onbaşı rütbesinde olan E. F. ile iştirak halinde gerçekleştirildiği ileri sürüldüğünden, bu kapsamda Askeri Ceza Kanu-nu’nun 118. maddesinde düzenlenen suça iştirak ettikleri iddiasıyla yargılanmalarının gerektiği ve 353 sayılı Yasa’nın 12. maddesi uyarınca yargılamanın askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

8. KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 17.1.2012 gün ve E:2012/159, K:2012/14 sayıyla, sanıkların diğer sanık E. F.’ın eyleminden ayrı olarak mağdura karşı ayrı bir yaralama eyleminde bulundukları, iddianamede anlatıldığı gibi Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen “yaralama” suçuna iştirak ettikleri ve statülerinin aynı olduğu, yargılama aşamasında terhis edildikleri açıklanarak, yüklenen eylemin askeri suç olmaması ve askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi nedeniyle sanıkları yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ahmet DURU, Ahmet KARADAVUT, Y. Sezai KARAA, Turgut SÖNMEZ, Haluk ZEYBEL’in katılımlarıyla yapılan 04.06.2012 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli ve askeri yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’ın adli yargı,  Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Filiz TÜRKOĞLU’nun davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir.

 "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada;

            a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

            b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, 

            c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.         

Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, iddianame içeriği ve görevsizlik kararı veren yargı yerlerince de kabul edildiği üzere, sanıklar hakkında S. Y.’ı, hep birlikte iştirak halinde dövdükleri ve bu nedenle hayati tehlike oluşturacak ve duyulardan ve organlardan birinin işlevini yitirecek şekilde yaraladıkları ileri sürülerek kamu davası açıldığı, bu davadan ayrı olarak askeri yargı yerinde davası devam eden diğer sanık E. F.’ın bu eyleme iştirakinin söz konusu olduğu, statüsü nedeniyle eyleminin ayrıca “asta müessir fiil” suçunu oluşturup oluşturmadığı ve hukuki durumunun yargılamanın devam ettiği mahkemece değerlendirileceği, sanıklar hakkında E. F.’ın ayrıca işlediği ileri sürülen suça ilişkin ve bu suça iştirak ettiklerinden bahisle açılmış bir kamu davasının bulunmadığı anlaşılmıştır.

Bu durumda olumsuz görev uyuşmazlığına konu “yaralama” suçuna uygun sanıklara yüklenen eylemin Türk Ceza Kanunu’nda düzenlendiği, Askeri Ceza Kanunu’nda bu suça ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, bu nedenle yüklenen eylemin “askeri suç” olmadığı açıktır. Sanıkların yargılama aşamasında terhis edildikleri de dosyada bulunan bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.

353 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevinin değişmeyeceği, ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması durumunda, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği düzenlenmiş bulunduğundan ve somut olayda sanıklara yüklenen eylemin askeri suç olmadığı anlaşıldığından, 353 sayılı Yasa’nın 17. maddesi uyarınca davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Hozat Asliye Ceza Mahkemesi’nin görev-sizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Hozat Asliye Ceza Mahkemesi’nin 31.3.2011 gün ve E:2011/15, K:2011/23 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 04.06.2012 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.