T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2017 / 739

            KARAR NO  : 2017 / 817

            KARAR TR   : 25.12.2017

ÖZET : Borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına, takip tarihi itibariyle ana rakam ve faiz alacaklarının hüküm altına alınmasına karar verilmesi istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN görevli olduğu hk.

 

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : A. Sigorta A.Ş.

Vekilleri       : Av.M.M. E., Av.P.K. E., Av.A. G., Av.G. T.

Davalı          : Karayolları Genel Müdürlüğü-Karayolları 1.Bölge Müdürlüğü

Vekilleri       : Av. A. I., Av.D. K.

 

O L A Y      : 1-a)Davacı vekili;  müvekkili Şirket tarafından sigortalı bulunan 34 DTM … plakalı aracın, 18.07.2010 tarihinde E-80 Tem Otoyolu Mahmutbey Gişeleri 150 metre geçince kuzey yolda, “daha önceden yapılan yol bakım çalışmasından kaynaklanan ve herhangi bir uyarıcı levhası bulunmayan 10 cm’lik yüksekliği bulunan asfalt tümseğe çarpması” sonucu meydana gelen tek araçlı maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle, sigortalı araç malikine hasar dolayısıyla açılan dosya kapsamında 20.09.2010 tarihinde sigortalıya ödenen 8.392,00-TL asıl alacak, ödeme tarihinden takip tarihine kadar işlemiş 962,21 TL faiz olmak üzere toplam 9.354,21-TL tazminat bedelinin, TTK.’nun 1301 hükmü gereğince Rücu’en tazmini için İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün 2011/24998 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını; takibe karşı davalı/borçlunun takibe itiraz ettiğini ve icra takibini durdurduğunu;  ancak yapılan itirazın, haksız ve mesnetsiz olduğunu; kazanın oluşumuna sebebiyet vermiş olması nedeniyle, mevcut hasardan Karayolları Genel Müdürlüğünün, sorumlu olduğunu; 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 7. maddesinde, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün görev ve yetkilerinin düzenlendiğini; hasarın meydana geliş sebebine dair tutulan Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağında, kazanın oluşumunda yolun bakım ve onanırımda sorumlu olan Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü Kavacık Bakım İşletme Şefliğinin gerekli tedbirleri almadığından dolayı kusurlu olduğunun tespit edildiğini; davalı/borçlunun zarar sorumlusu olarak dava konusu zararları tazmin etmekle yükümlü bulunduğunu ifade ederek; fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla haksız ve yasal dayanaktan yoksun itirazın iptaline ve takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına, takip tarihi itibariyle ana rakam ve faiz alacaklarının hüküm altına alınmasına karar verilmesi istemiyle 27.3.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

1-b)İstanbul 28. Asliye Ticaret Mahkemesi; 01/10/2013 gün ve E:2012/76, K:2013/263 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek, itirazın iptaline, takibin devamına; alacak yönünden davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermiş, bu karar temyiz edilmiştir.

1-c) Yargıtay 17.Hukuk Dairesi;  27.2.2014 gün ve E: 2014/2217, K:2014/2658 sayı ile, “(…)Bir kamu hizmeti görmekle yükümlü davalı idareye 2918 sayılı KTK'nun 7/a maddesinde; karayollarında mal ve can güvenliği yönünden gerekli işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırma görevleri verilmiş bulunmaktadır. Bu görevin 2918 sayılı yasada verilmiş olması bunun ihlali nedeniyle oluşacak zarardan dolayı idarenin Özel Hukuk hükümlerine tabi olacağı sonucunu doğurmaz. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden idare aleyhine tam yargı davasının idari yargı yerinde açılması gereklidir. Esasen 2918 Sayılı Yasanın hukuki sorumluluğa ilişkin 85. v.d. maddelerinde araç işletenin sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur.

Bu durumda mahkemece, yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı olduğu gibi hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA…” karar vermiştir.

1-d) İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi(İstanbul 28. Asliye Ticaret Mahkemesi  devrolduğundan); 16.10.2014 gün ve E:2014/944, K:2014/293 sayı ile, ilk kararında direnmiş, bu karar temyiz edilmiştir.

1-e) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; 4.11.2015 gün ve E:2015/17-225, K:2015/2370 sayı ile, hizmet kusuruna dayalı olarak açılan davada idari yargı kolunun görevli olduğu yönündeki Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına karar vermiştir.

1-f)İSTANBUL 12.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ; 31.5.2016 gün ve E:2016/235, K:2016/374 sayı ile, “(…)GEREKÇE: Mahkememize devrolunan İstanbul 28. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/76 esas 2013/263 karar sayılı ve 01/10/2013 tarihli kararı temyiz olunmakla; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/2217 esas 2014/2658 karar nolu ve 27/02/2014 tarihli kararı ile "bir kamu hizmeti görmekle yükümlü davalı idareye 2918 sayılı KTK'nun 7/a maddesinde; karayollarında mal ve can güvenliği yönünden gerekli işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırma görevleri verilmiş bulunmaktadır. Bu görevin 2918 sayılı yasada verilmiş olması bunun ihlali nedeniyle oluşacak zarardan dolayı idarenin Özel Hukuk hükümlerine tabi olacağı sonucunu doğurmuş. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden idare aleyhine tam yargı davasının idari yargı yerinde açılması gereklidir. Esasen 2918 Sayılı Yasanın hukuki sorumluluğa ilişkin 85. v.d. maddelerinde araç işletenin sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur.

Bu durumda mahkemece, yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı olduğu gibi hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçesi ile bozma kararı verilmiş olup; direnme kararı üzerine; Yargıtay Hukuk Dairesinin 2015/17-225 esas 2015/2370 karar sayılı 04/11/2015 tarihli kararı ile "hizmet kusuruna dayalı olarak açılan davada idari yargı kolunun görevli olduğu yönündeki HGK'nca benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır" gerekçesi ile direnme kararı bozulmuştur. Mahkememizce zorunlu olarak bozma kararı doğrultusunda; mahkememizin görevsizliğine davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Görülmekte olan davada Hukuk Genel Kurulunun 2015/17-225 esas 2015/2370 karar sayılı ve 04/11/2015 tarihli kararı ile İdari Yargının görevli olduğu tespit edilmekle mahkememizin görevsizliğine, davanın usulden reddine…” karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

2-a)Davacı vekili bu defa aynı somut olaydan bahisle; davalı idarenin kusuru nedeniyle meydana gelen kaza sonucunda sigortalıya ödenen 8.392,00-TL tazminatın 20.09.2010 ödeme tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili istemiyle 2.12.2016 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

2-b) İSTANBUL 11.İDARE MAHKEMESİ; 6.10.2017 gün ve E:2016/2095 sayı ile, “(…) Dosyanın incelenmesinden, davacı vekili tarafından, aynı istemle açılan davanın, İstanbul (Kapatılan 28.) 12. Asliye Tic. Mahkemesi'nin 31/05/2016 tarih, E:2016/235 ve K:2016/374 sayılı kararıyla, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görev yönünden reddedilmesi üzerine, İstanbul 11. İdare Mahkemesi'nde bakılan iş bu davanın açıldığı anlaşılmış ise de; bakılmakta olan davanın, davalı idarenin 18/07/2016 tarihinde TEM Otoyolu Mahmutbey Gişelerini 150 m geçe yol bakım çalışmalarından kaynaklanan ve herhangi bir uyarıcı levha bulunmayan asfalt tümseğe bağlı hizmet kusuru nedeniyle oluşan zararın tazmini istemiyle açıldığı görülmekte olup, 2918 sayılı Kanun ile yolun işletilmesi hususunda sorumluluğu bulunan davalı idarenin bu sorumluluğunu yerine getirmediği iddiasından kaynaklanan davanın yukarıda yer verilen mevzuat hükmü uyarınca adli yargı mercilerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 30.11.2015 tarih, E:2015/786 ve K:2015/801 sayılı kararı da aynı yöndedir.

Bu durumda, uyuşmazlığı çözmekte adliye mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığından, yukarıda metnine yer verilen 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için, Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul (Kapatılan 28.) 12. Asliye Tic. Mahkemesi'nin 31/05/2016 tarih, E:2016/235 ve K:2016/374 sayılı dosyası temin edildikten sonra görev uyuşmazlığı çıkarılması için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 25.12.2017 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında; adli yargı yerinde aynı somut olay nedeniyle itirazın iptali ve takibin devamı;  idari yargı yerinde ise tazminat istemiyle dava konusu oluşturulmuş ise de; ikinci davanın, ilk davada verilen karar doğrultusunda oluşturulduğu ve  “itirazın iptali ve takibin devamı” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu kanaatine varıldığından ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına, takip tarihi itibariyle ana rakam ve faiz alacaklarının hüküm altına alınmasına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargı görevli olduğundan, İstanbul 11.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesinin 31.5.2016 gün ve E:2016/235, K:2016/374 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 11.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesinin 31.5.2016 gün ve E:2016/235, K:2016/374 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.12.2017 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

Üye

Birgül

KURT