T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2022/644

KARAR NO  : 2023/698      

KARAR TR  : 27/11/2023

 

ÖZET: 4342 sayılı Mera Kanunu uyarınca verilen idari para cezası ile söz konusu mera alanının etrafındaki elektrikli çitin kaldırılmasına karar verilmesine ilişkin idari işleme karşı açılan davanın5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. ve aynı Kanun’un 27. maddesinin sekizinci fıkrası hükmü bir arada değerlendirildiğinde İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

K A R A R

 

 

Davacı  : M.K

Vekili    : Av. A.C

Davalı   : İzmir Valiliği

 

I. DAVA KONUSU OLAY

1. İzmir ili, Bergama ilçesi,...Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ...ada, ...parsel numaralı mera vasıflı taşınmazın etrafını elektrikli çit ile çevirmek ve otlatma yasağı olduğu dönemde hayvan otlatmaya devam etmek suretiyle davacı tarafından işgal edildiğinin bildirilmesi üzerine, İl Mera Komisyonunun 29/01/2021 tarihli ve 906 sayılı kararı ile, 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 4, 19 ve 27. maddeleri uyarınca otlatma ücretinin üç katı oranında idari para cezası uygulanması için hesaplanan 2.754 TL idari para cezasının davacı tarafından ödenmesine ve söz konusu mera alanının etrafındaki elektrikli çitin kaldırılmasına karar verilmiş, durum İzmir Valiliği İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün 15/02/2021 tarihli ve …-115.03-449895 sayılı yazısı ile davacıya bildirilmiştir.

2. Davacı vekili, idari para cezasının ve mera alanının etrafındaki elektrikli çitin kaldırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

A. İdari Yargıda

 

3. İzmir 2. İdare Mahkemesi 21/04/2021 tarih ve E.2021/611, K.2021/677 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın adli yargının görevinde bulunduğundan bahisle davanın, 2577 sayılı Kanun'un 15/1-a maddesi uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İzmir Bölge İdare Mahkemesi Yedinci İdari Dava Dairesi 06/12/2021 tarih ve E.2021/1673, K.2021/1751 sayılı kararı ile istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar vermiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şu şekildedir:

 

"Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, İzmir İli, Bergama İlçesi, Ayaskent Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı "mera vasıflı" taşınmazın etrafını elektrikli çit ile çevirdiği ve otlatma yasağı olduğu dönemde hayvan otlatmaya devam ettiği gerekçesiyle ilk olarak Bergama Kaymakamlığı'nın 09.12.2020 tarih ve 27 sayılı kararı ile 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun hükümleri uyarınca tecavüz ve müdahalenin menine karar verildiği, anılan kararın 17.12.2020 tarihinde infaz edilerek taşınmazın Bergama Belediye Başkanlığı'na teslim edildiği, akabinde durumun Bergama Kaymakamlığı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü'nün 12.01.2021 tarihli yazısı ile bildirilmesi üzerine İzmir İl Mera Komisyonu'nun 29.01.2021 tarih ve 906 sayılı kararı ile davacının 4342 sayılı Mera Kanunu uyarınca 2.754,00 TL para cezası ile cezalandırılmasına ve mera alanı etrafındaki elektrikli çitinkaldırılmasına karar verildiği, anılan işleminİzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü'nün 15.02.2021 tarih ve 449895 sayılı yazısı ile davacıya bildirilmesi üzerin bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

4342 sayılı Mera Kanunu’nda idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır.

Öte yandan; 30.3.2005 gün ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 6.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinde,'' (1) Bu Kanunun; a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır'' hükmüne, aynı Kanun'un ''Başvuru yolu'' başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında ise, ''İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir'' düzenlemesine yerverilmiştir.

Bu düzenlemelere göre; Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı, diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlıkta; 4342 sayılı Mera Kanunu uyarınca tesis edilen işlemin 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu ve 4342 sayılı Kanunda idari yaptırım kararlarına karşı itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır.

Bu durumda; Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde yer alan idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacak olması nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, 4342 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen işleme karşı açılan iş bu davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanun'un 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin (sulh ceza mahkemesinin) görevli olduğu sonucuna varılmıştır."

 

4. Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerine başvuruda bulunmuştur.

 

B. Adli Yargıda

 

5. Bergama Sulh Ceza Hakimliği 19/09/2022 tarih ve D.İş 2021/3086 sayılı kararı ile, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle başvurunun usulden reddine ve görevli mahkemenin belirlenmesi amacıyla dosyanın uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, tarafların itiraz etmemesi üzerine karar kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"Somut olayda, muteriz hakkında İzmir İl Mera Komisyonu kararıyla 2.754TL idari para cezası ile cezalandırılmasına ve mera alanı etrafındaki elektrikli çitin kaldırılmasına karar verildiği, idari yaptırım karar tutanağı ile birlikte aynı tarihli ve 98134 sayılı trafikten men işleminin de uygulandığı, muteriz tarafından hem idari para cezasının iptali hem de elektrikli çitin kaldırılması kararının kaldırılması yönünde talepte bulunduğu anlaşılmakla;

5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27/8. maddesinde yer alan; "İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak İdarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde: İdarî yaptırım kararma ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte İdarî yargı merciinde görülür." şeklindeki düzenleme ile idari para cezası ile birlikte ayrıca söz konusu meranın etrafında bulunan elektrikli çitlerin kaldırılması sebebiyle her iki yaptırım yönünden de idare mahkemesinin görevli olduğundan dolayı görevsizlik kararı verilmesi gerekmektedir.

Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Kabahatler Kanunun 27/1 ve 8'inci maddeleri birlikte değerlendirildiğinde; İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü kararı ile; ".... 2021 yılı taban meralarda otlatma ücretleri kararına istinaden, 2.754 TL'nin Kanun gereği ... mera hesabına yatırılması ve söz konusu mera alanının etrafındaki elektrikli çitin kaldırılmasına" karar verildiği, bu kapsamda idari para cezası ile birlikte mera etrafında bulunan elektrikli çitin kaldırılmasına da karar verildiği, bu hususa ilişkin Kabahatler Kanunu'nda herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı, ödenmesi gerekene paranın idari para cezası niteliğinde bulunduğu, çitlerin kaldırılması kararının ise idari yaptırım niteliğinde olduğu, her iki yaptırım yönünden de idari yargı yerinin görevli olduğu, somut uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olduğu anlaşıldığından başvurunun usulden reddine karar vermek gerekmiş ayrıca muteriz vekili tarafından İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü İl Mera Komisyonunun 29/01/2021 tarih ve 906 sayılı idari işleminin iptaline dair başvuru sonucunda İzmir 2. İdare Mahkemesinin 2021/611 Esas, 2021/677 Karar numaralı ilamı ile görevsizlik kararı verildiği, aynı konuda evvelce idari yargının da görevsizlik kararı verdiği anlaşıldığından dosyanın görevli mahkemenin belirlenmesi amacıyla Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine..."

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

6. 4342sayılı Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesi şöyledir:

 

“Bu Kanunun amacı; daha önce çeşitli kanunlarla tahsis edilmiş veya kadimden beri kullanılmakta olan mera, yaylak, kışlak ve kamuya ait otlak ve çayırların tespiti, tahdidi ile köy veya belediye tüzel kişilikleri adına tahsislerinin yapılmasını, belirlenecek kurallara uygun bir şekilde kullandırılmasını, bakım ve ıslahının yapılarak verimliliklerinin artırılmasını ve sürdürülmesini, kullanımlarının sürekli olarak denetlenmesini, korunmasını ve gerektiğinde kullanım amacının değiştirilmesini sağlamaktır.”

 

7. 4342sayılı Kanun’un “Mera, Yaylak ve Kışlakların Hukuki Durumu” başlıklı 4. maddesi şöyledir:

 

“Mera, yaylak ve kışlakların kullanma hakkı bir veya birden çok köy veya belediyeye aittir. Bu yerler Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.

Komisyonun henüz görevine başlamadığı yerlerde, evvelce çeşitli kanunlar uyarınca yapılmış olan tahsislere ve teessüs etmiş teamüllere göre; mera, yaylak ve kışlakların köy veya belediye halkı tarafından kullanılmasına devam olunur.

Mera, yaylak ve kışlaklar; özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zaman aşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz. Ancak, kullanım hakkı kiralanabilir. Kiralama ilkeleri yönetmelikle belirlenir.

(Değişik dördüncü fıkra: 27/2/2013-6443/1 md.) Amaç dışı kullanılmak suretiyle vasıfları bozulan mera, yaylak ve kışlakları tekrar eski konumuna getirmek amacı ile yapılan veya yapılacak olan masraflar sebebiyet verenlerden tahsil edilir. Yapılan masraflar karşılığı tahsil edilen tutarlar genel bütçeye, yapılacak olan masraflar karşılığı tahsil edilen tutarlar ise il müdürlüklerince hazırlanan ıslah projelerine uygun olarak o yerin ıslah çalışmalarında kullanılmak üzere köy sandığında veya belediye bütçesinde açılacak hesaba gelir kaydedilir.

Umuma ait çayır ve otlak yerlerinin kullanılmasında ve bunlardan faydalanılmasında mera yaylak ve kışlaklara ilişkin hükümler uygulanır.”

 

8. 4342sayılı Kanun’un “Komisyon ve Teknik Ekipler” başlıklı 6. maddesi şöyledir:

 

“(Değişik birinci fıkra: 19/4/2018-7139/37 md.) Mera, yaylak ve kışlakların tespit, tahdit ve tahsisi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yapılır. Bu amaçla valinin görevlendireceği bir vali yardımcısıbaşkanlığında; Bakanlık il müdürü, Bakanlık il müdürlüğünden konu uzmanı bir ziraat mühendisi, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü yetkili temsilcisi, Orman Genel Müdürlüğü yetkili temsilcisi, ilgili köy veya mahalle muhtarı, defterdarlıktan veya bulunamaması halinde vali tarafından görevlendirilecek bir hukukçu, Milli Emlak Müdürlüğünden bir temsilci, Kadastro Müdürlüğünden bir teknik eleman, Ziraat Odası Başkanlığından bir temsilci ve ilgisine göre genel kolluk biriminde görevli bir temsilci olmak üzere on bir kişiden oluşan bir komisyon kurulur.

Komisyonlar valilik onayı ile oluşturulur. Vali yardımcısının bulunmadığı durumlarda komisyona Bakanlık il müdürü veya görevlendireceği konu uzmanı bir ziraat mühendisi başkanlık eder.

Mera, yaylak ve kışlak varlığı ile hayvancılık potansiyeli dikkate alınarak ihtiyaç duyulan il merkezi ve ilçelerde komisyona bağlı olarak çalışacak ve tespit, ölçme, harita yapma ve yer gösterme çalışmalarını yapmak üzere "Teknik Ekipler" oluşturulur.

(Değişik dördüncü fıkra: 27/5/2004-5178/1 md.) Bu ekipler; Bakanlık il veya ilçe müdürlüğünden bir ziraat mühendisi, Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünden bir ziraat mühendisi veya teknik eleman, Kadastro Müdürlüğünden bir teknik eleman, Millî Emlak Müdürlüğünden bir temsilci, orman içi, orman kenarı ve orman üst sınırı meraları ile ilgili olarak bir orman mühendisi, 22.11.1984 tarihli ve 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine Dair Tarım Reformu Kanununun uygulama alanlarında Tarım Reformu Teşkilatından bir ziraat mühendisi ile meradan yararlanan köy ise köyün muhtarı, belediye ise belediye temsilcisi ile komisyonun teklifi ve valinin onayı ile seçilen iki mahallî bilirkişiden oluşur.

Teknik ekipler ilçelerde kaymakamın, illerde komisyonun teklifi ve valinin onayı ile oluşturulur.

Komisyon ve teknik ekiplerin çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir.”

 

9. 4342sayılı Kanun’un “Mera, Yaylak ve Kışlakların Korunması” başlıklı 19. maddesişöyledir:

 

“Muhtarlar ve belediye başkanları; mera, yaylak ve kışlakların ve sınır işaretlerinin korunmasından ve ayrıca tahsis amacına göre en iyi şekilde kullanılmasının sağlanmasından sorumludur. Muhtarlar ve belediye başkanları ayrıca, geliştirme projelerinde öngörülen hususların yerine getirilmesinde, kamu görevlilerine yardımcı olmakla görevli ve sorumludurlar.

Bu amaçla ilgili köy ve belediyelerde "Mera Yönetim Birlikleri" kurulur. Mera Yönetim Birliklerinin kuruluş ve çalışma esas ve usulleri yönetmelikle belirlenir.

Muhtarlar ve belediye başkanları, mera, yaylak ve kışlaklara tecavüz olduğu takdirde durumu derhal Bakanlık il veya ilçe müdürlüğüne, il ve ilçe müdürlükleri de valilik veya kaymakamlığa bildirmekle yükümlüdürler. Bu makamlarca 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyedliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun veya 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesi uyarınca gerekli işlemler yapılır.”

 

10. 4342sayılı Kanun’un “Yükümlülükleri Yerine Getirmeyenler” başlıklı 27. maddesi ise şöyledir:

 

“26 ncı maddede öngörülen hususlara riayet etmeyen ve yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin mera, yaylak ve kışlaklardan yararlanma hakları, Bakanlık taşra teşkilatının teklifi ve valilik onayı ile en az 7 gün, en çok 30 gün süre ile geçici olarak, aynı fiilin tekrarı halinde ise yararlanma hakkı bir otlatma dönemi için iptal edilir.

Yasaklanmış yerlerde hayvanlarını otlatmaya devam edenlerle mera, yaylak ve kışlak arazisini sürmek sureti ile tahrip edenler ve izinsiz inşaat yapanlar hakkında, valilik tarafından 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyedliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun ile Türk Ceza Kanununun 513 üncü ve devamı maddelerine göre gerekli kanuni işlem yapılır.

Birinci ve ikinci fıkralarda belirtilen fiilleri işleyenleri zamanında duyurmayan muhtar, belediye başkanı gibi bu Kanunun uygulanmasında görev ve sorumluluk verilen kişiler hakkında, genel hükümlere göre işlem yapılır.”

 

11. 30/03/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun"Genel kanun niteliği" başlıklı 3. maddesi şöyledir:

 

“(Değişik: 6/12/2006-5560/31 md.)

(1) Bu Kanunun;

a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

Uygulanır. ”

 

12. 5326 sayılı Kanun'un "Yaptırım türleri" başlıklı 16. Maddesi şöyledir:

 

" (1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir.

(2) İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir. "

 

13. 5326 sayılı Kanun'un “Saklı tutulan hükümler” başlıklı19. maddesişöyledir:

 

“(1) Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için;

a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,

b) İşyerinin kapatılması,

c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,

d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması,

gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır.”

 

14. 5326 sayılı Kanun'un "Başvuru yolu" başlıklı 27. maddesinin1. ve 8. fıkrası şöyledir:

 

      (1) İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir.

...

(8) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür."

 

 

15. Bu maddenin gerekçesinde, 8. fıkra hükmüyle, Kabahatler Kanunu’ndaki düzenlemelerin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

16. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın Başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN’ınkatılımlarıyla yapılan 27/11/2023 tarihli toplantısında; dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun’un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, olay kısmında belirtildiği üzere tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

 

17. 2247 sayılı Kanun'un 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinin tarafları konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilir.” hükmüne göre, idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

 

18. 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesindeki “Adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmişgörevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.

 

19. Kanun koyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma imkânını tanımıştır.

 

20. Olayda, adli yargı yerince, görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ayrıca görevli merciin belirtilmesi için dava dosyasının re’sen Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine de karar verilmiştir.

 

 

21. Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Kanun'da öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı hususu da gözetilerek, Sulh Ceza Hakimliğince re’sen yapılan başvurunun 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesinin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerek Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluş amacına uygun olacağından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

22. Raportör-Hâkim Süleyman ARIDURU'nun, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra; gereği görüşülüp düşünüldü:

 

23. Dava,davacı tarafından mera vasıflı taşınmazın etrafını elektrikli çit ile çevirmek ve otlatma yasağı olduğu dönemde hayvan otlatmaya devam etmek suretiyle meranın amacı dışında kullanılmış olması nedeniyle, Mera Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca verilen idari para cezası ve söz konusu mera alanının etrafındaki elektrikli çitin kaldırılmasına ilişkin idari işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

 

24. Yukarıda izah edilen mevzuat hükümlerine göre, Kabahatler Kanunu’nun idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda iseuygulanmayacağı, ancak, idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde, idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği anlaşılmaktadır.

 

25. Dosyanın incelenmesinden, davacı adına verilen idari para cezası ile birlikte söz konusu mera alanının etrafındaki elektrikli çitin kaldırılmasına da karar verilmesinin idarenin tek taraflı bir şekilde kamu gücüne dayanarak, üstün hak ve yetkileri çerçevesinde yaptığı bir idari işlem olduğu açıktır.

 

26. İncelenen uyuşmazlıkta, uygulanan idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 4342 sayılı Mera Kanunu’nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, ancak; idari para cezasına konu işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarenin tek taraflı bir şekilde kamu gücüne dayanarak, üstün hak ve yetkileri çerçevesinde yaptığı idari işlemin de idari yargı yerinde dava konusu edildiği anlaşıldığından,idari para cezasına ilişkin kararın hukuka aykırılığı iddiasının da idari yargı yerinde görüleceği kuşkusuzdur.

 

27. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesi ve aynı Kanun'un 27. maddesine 5560 sayılı Kanun’la eklenen sekizinci fıkra hükmü bir arada değerlendirildiğinde, 4342 sayılı Mera Kanunu uyarınca verilen idari para cezası ile söz konusu mera alanının etrafındaki elektrikli çitin kaldırılmasına karar verilmesine ilişkin idari işleme karşı açılan davanın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

 

28. Yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurularak; Bergama Sulh Ceza Hakimliğince yapılan başvurunun kabulü ile İzmir 2. İdare Mahkemesinin 21/04/2021 tarih ve E.2021/611, K.2021/677 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Bergama Sulh Ceza Hakimliğince yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, İzmir 2. İdare Mahkemesinin 21/04/2021 tarih ve E.2021/611, K.2021/677 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

  27/11/2023 tarihinde, OY BİRLİĞİYLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

 

            Başkan                        Üye                             Üye                               Üye

          Muammer                   Nilgün                          Doğan                           Eyüp

          TOPAL                       TAŞ                         AĞIRMAN                 SARICALAR

 

 

 

 

 

                                               Üye                                Üye                               Üye

                                            Ahmet                               Mahmut                          Bilal

                                          ARSLAN                         BALLI                      ÇALIŞKAN