Hukuk Bölümü         2011/9 E.  ,  2011/42 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

 Davacılar                   : 1) H.Ç.

                                       2) S.Ç.

                                       3) Ş.Ç.

                                       4) H.Ç.

                                       5) O.Ç.

                                       6) E.Ç.

Vekili                          : Av. H.S. -  Av. Ö.Ş.

Davalı                         : Altındağ Belediye Başkanlığı

Vekili                          : Av. N.I.K.

 OLAY                         : Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisleri İ.Ç.’dan veraseten  intikal eden Ankara İli, Altındağ İlçesi, Yenidoğan Mahallesinde kaim ve imarın 6867 ada 7 parselinde kayıtlı363 m2 yüzölçümlü taşınmazın 175/726 m2'sinin maliki olduğunu; taşınmaz üzerinde ayrıca bir adet iki katlı bir adet de tek katlı olmak üzere toplam üç adet konut bulunan yaklaşık250 m2 kullanım alanlı yapılarının bulunduğunu;  yapılarla ilgili olarak, kök muris H.Ç. adına 2981 ve 3290 sayılı İmar Affı Yasalarına göre düzenlenmiş tespit formu, yeminli özel teknik büro ölçümünü, müracaat formu ile değerlendirme formu gibi belgelerin de yıllar önce davalı belediyeye verildiğini; 6867 ada 7 parselde kayıtlı taşınmaz imar parseli iken; Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 26.10.2001 tarih ve 560 sayılı kararıyla onanan 1/5000 Ölçekli Eski Altındağ Kentsel Dönüşüm Projesi Nazım İmar Planı ile bu plana göre davalı Altındağ Belediye Meclisinin 27.09.2002 gün ve 350 sayılı kararıyla kabul edilen ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın 03.02.2003 tarih ve 1671-6962 sayılı yazısıyla onaylanan 1/1000 Ölçekli Eski Altındağ Kentsel Dönüşüm Projesi II Etap İmar Planı kapsamında kalması nedeniyle; bahse konu 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Plan Değişikliğine dayanılarak hazırlanan parselasyon planı sonucu yerinde korunmayıp başka imar ada ve parsellerine şuyulandırıldığını, dolayısıyla müvekkillerinin parseline tekabül eden yerde yeni oluşturulan imarın 23651 ada 1 sayılı parselinde davalı belediyenin hisselerinin toplanması nedeniyle, müvekkillerinin250 m2 alana haiz "konut" kullanımlı yapılarına kamulaştırmasız el atılması sonucu yıkılarak davalı belediye ile TOKİ arasında akdedilen sözleşmeye istinaden de TOKİ tarafından Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında konutlar inşa edildiğini, akabinde müvekkillere ait yapılara da kamulaştırmasız el atılarak yıkılması sağlandığı halde yapı bedeli ödenmediğini; müvekkillerinin 6867 ada 7 parseldeki hisselerinin yeni yapılan imar planı sonucu oluşan 23651 ada 1 parsele tekabül etmesine rağmen, hisselerinin 23651 ada 1 parselden verilmeyerek; 23659 ada 1, 23655 ada 1 ve 23656 ada 1 parsellere şuyulandırılması üzerine, davalı belediyece tesis edilen 81460 nolu parselasyon planının iptali isteğiyle dava açtıklarını, Ankara 11. İdare Mahkemesi'nin 17.09.2008 tarih ve 2006/1700 E-2008/2027 K. sayılı kararı ile 8146 nolu parselasyon planının iptal edilmesi akabinde Mahkemelerinde de "kamulaştırmasız el atma" hukuki nitelendirmesine dayanılarak yıkılan yapı bedelinin tazmini için iş bu hukuk davasını açtıklarını; davalı belediye tarafından yıkılan yapı nedeniyle müvekkillerine enkaz bedeli ödenmek istenmiş ise de, somut uyuşmazlıkta yapı bedeli ödenmesi gerektiğini ifade ederek, sonuç itibariyle; fazlaya ilişkin her türlü haklarının saklı tutulması kaydıyla; müvekkillerin toplam üç adet konut bulunan yaklaşık 250 m2 kullanım alanlı yapılarına kamulaştırmasız el atılarak yıkılması nedeniyle 10.000,00 TL yapı bedelinin kamu alacağı için öngörülen en yüksek faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle, adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekili, süresinde verdiği birinci savunma dilekçesinde, dava konusu gecekonduların Gültepe mahallesi 81460 nolu Plan doğrultusunda Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında kaldığını, yapıların yıkılması işleminin idari bir işlemden kaynaklandığını, zira Gültepe Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesinin, Altındağ Belediye Meclisinin. 27.09.2002 tarih ve 350 sayılı kararı ile uygun görüldüğünü, Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Daire Başkanlığının 03.02.2003 tarihli yazıları ile onaylandığını,  23651 ada 1 parsel üzerinde toplu konut yapmak üzere TOKİ ile müvekkili idare arasında 05.06.2008 tarihinde protokol imzalandığını ve toplu konutların tamamlanarak hak sahiplerine teslim edildiğini;  davacıların hisselerinin 23655 ada 1 parsele şuyulandırıldığını ancak dava konusu yapılar bahsedilen toplu konutların yapılacağı 23651 ada 1 parsel üzerinde kaldığından protokol kapsamında yer teslimi için yıkılmasının gerektiğini; idari bir işlem ve eylem sonucu doğan zararın tazmini talebiyle açılan davanın 2577 sayılı İYUK 2. maddesi kapsamında idare mahkemelerinde görülmesinin gerektiğini  ileri sürerek, görev itirazında bulunmuştur.

ANKARA 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 10.11.2010 gün ve E:2009/380 sayı ile, davalı vekilinin yargı yolu itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolundaki süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyası Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayılmış olduğu; dosyanın incelenmesinden; davacıya ait Yenidoğan Mahallesi, 6867 ada, 7 sayılı parselde bulunan binanın, Altındağ Belediyesinin revizyon imar planı düzenlemesine göre "Kentsel Dönüşüm Projesi" kapsamındaki toplu konut alanında kaldığı; 2981 sayılı Yasaya göre yapılmış bir imar affı başvurusu bulunmadığından, kaçak yapı niteliği taşıyan binanın, idarece herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadan revizyon imar planı uygulaması nedeniyle yıkıldığı; davacının, kamulaştırmasız el atıldığını ileri sürdüğü binasının yıktırılması nedeniyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 10.000 TL. yapı bedelinin faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılan davayı açtığının anlaşıldığı; davacı tarafından, binasının yıktırılmasından dolayı yapı bedelinin tazmini istemiyle açılan dava, kamulaştırmasız el atma hukuki temeline dayandırılmak istenmiş ise de; davalı Belediyece, Kentsel Dönüşüm Projesi öngören revizyon imar planında toplu konut alanında kalan izinsiz ve kaçak yapının, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ile yapılan protokol kapsamında yer teslimi nedeniyle yıkıldığının, davacıya hissesine karşılık 23655 ada, 1 sayılı parselde hisse verildiğinde ve herhangi bir bedel ödenmesinin mümkün bulunmadığının savunulması karşısında; davanın konusunun, davalı idarece, 2981/3290 sayılı Yasalar uyarınca kamu gücü kullanılarak, tek yanlı irade ile yapılan uygulama işlemleri sonucunda davacıya ait bina için bir bedel ödenip ödenmeyeceğinden kaynaklandığının ve sonuçta, kaçak yapının bir idari işlem olan revizyon imar planına dayanılarak yıktırılmasından doğan zararın tazminine ilişkin bulunduğunun; dolayısıyla, uyuşmazlığın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamına girdiğinin kabulünün gerektiği; bu bakımdan; imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine ilişkin bulunan dava konusu uyuşmazlığın, imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerinde çözümlenmesinin görev ayrımına ilişkin kurallara uygun bulunduğu gerekçesiyle; 2247 Sayılı Yasanın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğu kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı; dosyanın incelenmesinden; davanın, davacılara ait 6867 ada 7 sayılı parselin Altındağ Belediyesinin revizyon imar planı düzenlemesine göre "kentsel dönüşüm projesi" kapsamında toplu konut alanında kalması ve 2981 sayılı Yasa gereğince yapılmış bir imar affı başvurusu da söz konusu olmadığı için kaçak yapı niteliğini taşıyan söz konusu binanın imar uygulaması kapsamında yıkılması nedeniyle davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atıldığı ileri sürülerek binanın yapı bedelinin yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açıldığının anlaşıldığı; dava konusu uyuşmazlıkta, idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun'un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı, dava dilekçesi incelendiğinde de, davacıların davayı idarenin uygulamasından doğan zararlarının giderilmesi istemiyle açtıklarının görüldüğü; uyuşmazlığın, davalı idarenin 2981 ve 3290 sayılı Yasalara istinaden kamu gücünü kullanarak ve tek taraflı uygulama işlemi sonucunda davacılara ait kaçak yapının revizyon imar planına dayanılarak yıktırılmasından doğan zararın tazmini talebinden kaynaklanmakta olduğu, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinin düşünüldüğü, bu nedenle Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/380 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesinin gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Sıddık YILDIZ, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 04.07.2011 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idare vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, davacılara ait hisseli parselde bulunan konutların, Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında imar planı değişikliği ile İmar Planında toplu konut alanında kalması nedeniyle, davalı idarece hisselerine karşılık başka imar parsellerinden karşılanmak üzere yer verilmekle birlikte, kamulaştırma yapılmadan ve herhangi bir bedel ödenmeksizin yıktırıldığından bahisle, fazlaya ilişkin her türlü hakların saklı tutulması kaydıyla 10.000,00 TL yapı bedelinin faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

Dava dosyanın incelenmesinden, davacıların iştirak halinde malik oldukları Altındağ ilçesi, Yenidoğan Mahallesi 6867 ada, 7 parselin, 1/5000 Ölçekli Altındağ Kentsel Dönüşüm Projesi Nazım İmar Planı ile 1/1000 Ölçekli Altındağ Kentsel Dönüşüm Projesi II Etap İmar Planı kapsamında kaldığı, bu plana dayalı olarak yapılan parselasyon planı sonucu yerinde korunamaması nedeniyle 23655 ada, 1 sayılı parselle şuyulandırıldığı, dava konusu yapıların ise belediyeye ait 23651 ada 1 sayılı parselde kaldığı; davalı İdarece, 6867 ada 7 parsel üzerinde bulunan gecekonduların yıkılmasının mevzuat hükümlerine uygun olduğuna, Davacıların dava konusu gecekondu için herhangi bir hak talebinde bulunamayacaklarına dair kesin mahkeme kararının mevcut olduğu; davacı tarafından dava konusu gecekondunun yerinde korunması gereken yasal bir yapı olduğunun ispatlanamadığı, hem 3194 sayılı Kanun hem de 775 sayılı Kanun hükümleri gereği Belediyelerin kaçak yapılan herhangi bir bedel ödemeksizin kaldırma yetkisi ve sorumluluğunun bulunduğu; bu çerçevede davacıya ait kaçak ve ruhsatsız yapının tasfiye edilmesi sonucu herhangi bir bedel ödenmesinin yasal olarak mümkün bulunmadığı; davacıların 6867 ada 7 parseldeki hisselerine karşılık TOKİ tarafından yapılan konutlardan adlarına 2 adet konut tahsisi yapıldığı ancak davacılar tarafından bu tahsis kabul edilmeyerek gerekli işlemlerin tamamlanmadığının ileri sürüldüğü; bakılan davanın da, yıkılan yapılar ile ilgili olarak, fazlaya ilişkin her türlü haklarının saklı tutulması kaydıyla 10.000,00 TL yapı bedelinin kamu alacağı için öngörülen en yüksek faiziyle birlikte tazmini istemiyle açıldığı, ortada idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmadığı, davanın anılan Yasanın 14. maddesinde işaret edilen bedel arttırma davası niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır.

Belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

 S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN, Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10.11.2010 gün ve E:2009/380 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 04.07.2011 gününde Üyeler Mahmut BİLGEN ve Ramazan TUNÇ’un KARŞIOYLARI ve OYÇOKLUĞU  İLE KESİN OLARAK karar verildi.

                     KARŞI OY YAZISI

3194 sayılı İmar Kanunun 18/10. maddesi uyarınca "Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz."

16.5.1956 gün ve 1956/1-6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca istimlak işlemlerine girişilmeksizin idare tarafından taşınmazına el atılan kişinin ilgili kamu tüzel kişiliği aleyhine el atmanın önlenmesi veya el atılan taşınmazın mülkiyetinin kamu tüzel kişiliğine devri karşılığında tazminat davası açabilir. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin istikrarlı kararlarında da, bu tür davaların kamulaştırmasız el atma davası olarak adli yargı yerinde görülmesi gerektiği kabul edilmiştir(Y5HD. 1.5.2006, E.2006/2677,K.2006/5324) Bu bakımdan; uyuşmalığın adli yargı yerinde çözülmesi gerektiği, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğumuzdan değerli çoğunluğun aksi yönde oluşan görüşüne katılamıyoruz. 04.07.2011

                                 Üye                                                                                       Üye

                       Mahmut BİLGEN                                                                  Ramazan TUNÇ