T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/546

KARAR NO  : 2021/707     

KARAR TR  : 27/12/2021

 

ÖZET: Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükmen tutuklu olarak bulunan kişinin, ağır hasta olması ve Adli Tıp Kurumunun aksi yöndeki raporlarına rağmen cezasının infazının ertelenmemesi nedeniyle vefat ettiği ileri sürülerek uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

KARAR

 

 

 

Davacılar  : 1- S.G. 2- B.G. 3- C.A.G.

Vekilleri     : Av. M.Ş.

Davalı        : Maliye Hazinesi

I. DAVA KONUSU OLAY

1. Davacılar vekili, davacılardan S.G.'in eşi, C.A.G. ile B.G.'in babası olan M.S.G.'in 05/10/2015 tarihinde tasarlayarak adam öldürme suçunu işlediğinden bahisle tutuklanarak, Malatya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, kuruma verilen hakkındaki Malatya Turgut Özal Tıp Merkezinin sağlık kurulu raporunda, 30/06/2011 tarihinde gırtlak kanseri hastalığı nedeniyle radyoterapi tedavisi gördüğü, ayrıca şeker ve hipertansiyon hastalığı da mevcut olduğundan %48 özürlü olduğu ve kanser hastalığının son evresinde bulunduğunun belirtilmesine rağmen diğer sağlıklı tutukluların bulunduğu yirmi yedi kişilik koğuşa konulduğunu, ağır hastalığının bilinmesine rağmen tutukluluğunun devam ettirildiğini ve Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda müebbet hapis cezası verilerek bu tarihten itibaren hükmen tutuklu olan M.S.G. hakkında verilmiş olan kararın kaldırılması için Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesine yapılan istinaf başvurusunun esastan reddedilmesi üzerine temyiz incelemesi için24/05/2019 tarihinde Yargıtay 1. Ceza Dairesi Başkanlığına gönderilen dava dosyasında 2020 yılı Mart ayına kadar karar verilmemesi nedeniyle hastalığının cezaevi koşullarında daha da ilerlediğini, günübirlik tedavisini yapmaya çalışan hastanedeki doktorların, bu safhadan sonra hastanın iyileşmesinin mümkün olmayacağı ve en fazla üç ay ömrünün kaldığı yönünde hasta yakınlarına sözlü bildirimleri üzerine, tutukluluğunun sona erdirilmesi için 18/03/2020 tarihinde Yargıtay 1. Ceza Dairesi Başkanlığına yapılan başvuruya rağmen tahliye kararı verilmediğini, 17/04/2020 tarihinde bilinç kaybı ile kurumdan acil olarak hastaneye götürülmesinden sonra, 20/05/2020 tarihinde hastanede yakınlarından hiç bir kimsenin maddi ve manevi desteğini alamadan tek başına vefat ettiğini, Adli Tıp Kurumunun26/04/2019 tarihli ve 7219 sayılı raporunda infazın 3 ay ertelenmesinin, 06/04/2020 tarihli raporunda ise infazın 6 ay ertelenmesinin uygun olduğunun infaz savcılığı kanalıyla Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesine bildirildiğinin Yargıtay 1. Ceza Dairesi Başkanlığının 26/01/2021 tarihli ve E.2020/315, K.2021/370 sayılı kararının internet ortamındaki Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri ile Dosya Sorgulama sitesi vasıtasıyla öğrenildiğini, M.S.G.'in 17/04/2020 tarihinde bilinç kaybı nedeniyle acil hastaneye sevkinden önce günlük ihtiyaçlarını kendi başına göremez hale geldiğini ve bir yılı aşkın süre gırtlağına takılı tıbbi cihaz yardımıyla sadece mama ile beslenmesi sonucu 47 kiloya kadar düştüğünü, sağlık durumunun kurumda kalmasına uygun olmadığının Adli Tıp Kurumu raporları ile kanıtlanmasına rağmen Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi hakimlerinin tutukluluğun devamı yönündeki haksız kararları sonucu, infazı ertelenmemek suretiyle yaşam hakkının elinden alındığını belirterek,eşi S.G. için şimdilik 10.000 TL maddi, 100.000 TL manevi ve oğulları için 100.000 TL manevi olmak üzere 200.000 TL manevi tazminatın ödenmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

A. Adli Yargıda

2. Malatya 4. Ağır Ceza Mahkemesi 28/05/2021 tarihli ve E.2021/172, K.2021/206 sayılı kararı ile, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat nedenlerinin tahdidi olarak sıralandığı, maktulun tedavisine geç başlanması nedeni ile herhangi bir zararının olup olmadığının tespiti ile gereğinin takdirinin idari yargı yerinin görev alanında kaldığı ve bu mahkemeler önünde tazminat talep edilebileceğini belirterek görevsizlik kararı vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir.

3. Davacılar vekili, bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

B. İdari Yargıda

4. Malatya 2. İdare Mahkemesi 02/08/2021 tarihli ve E.2021/569 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın, hükmen tutuklu olan davacılar murisinin ağır hasta olduğundan bahisle, yargılandığı Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesince tutukluluğunun devamına karar verilmesi nedeniyle tedavisinin tam teşekküllü bir hastanede yapılamadığı ve buna bağlı olarak ölümünün gerçekleştiği iddiasına dayanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. ve 142. maddelerindeki düzenlemeler ve yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında, Cumhuriyet savcısının yürüttüğü soruşturma sonucunda düzenlenen iddianamenin kabulü ile davacı hakkında yapılan ceza kovuşturmasının yargılama faaliyeti olduğu ve yargısal işlem mahiyetini taşıdığının açık olduğu, yargılama sürecinin parçası olan soruşturma ve kovuşturma sırasındaki işlemler ya da faaliyetler nedeniyle Devletin sorumlu tutulmasında, bu sorumluluğun denetiminin aynı yargı düzeni içinde yapılması ve yargısal nitelikli bir işlemin idari yargı denetimi dışında tutulmasının gerektiğini belirterek,5271 sayılı Kanun uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına karar vermiştir.

III. İLGİLİ HUKUK

5.5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi" başlıklı 16. maddesi şöyledir:

"........

(2) Diğer hastalıklarda cezanın infazına, resmî sağlık kuruluşlarının mahkûmlara ayrılan bölümlerinde devam olunur. Ancak bu durumda bile hapis cezasının infazı, mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa mahkûmun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılır.

(3) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen geri bırakma kararı, Adlî Tıp Kurumunca düzenlenen ya da Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adlî Tıp Kurumunca onaylanan rapor üzerine, infazın yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca verilir. Geri bırakma kararı, mahkûmun tâbi olacağı yükümlülükler belirtilmek suretiyle kendisine ve yasal temsilcisine tebliğ edilir. Mahkûmun geri bırakma süresi içinde bulunacağı yer, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilir. Mahkûmun sağlık durumu, geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca veya onun istemi üzerine, bulunduğu veya tedavisinin yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca, sağlık raporunda belirtilen sürelere, bir süre bulunmadığı takdirde birer yıllık dönemlere göre bu fıkrada yazılı usule uygun olarak incelettirilir. İnceleme sonuçlarına göre geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca, geri bırakmanın devam edip etmeyeceğine karar verilir. Geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine, mahkûmun izlenmesine yönelik tedbirler, bildirimin yapıldığı yerde bulunan kolluk makam ve memurlarınca yerine getirilir. Bu fıkrada yazılı yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi hâlinde geri bırakma kararı, kararı veren Cumhuriyet Başsavcılığınca kaldırılır. Bu karara karşı infaz hâkimliğine başvurulabilir.

.......

(6) (Ek: 24/1/2013-6411/3 md.) Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen mahkûmun cezasının infazı üçüncü fıkrada belirlenen usule göre iyileşinceye kadar geri bırakılabilir."

6. "Hükümlünün muayene ve tedavi istekleri" başlıklı 71. maddesi şöyledir:

" (1) Hükümlü, beden ve ruh sağlığının korunması, hastalıklarının tanısı için muayene ve tedavi olanaklarından, tıbbî araçlardan yararlanma hakkına sahiptir. Bunun için hükümlü öncelikle kurum revirinde, mümkün olmaması hâlinde Devlet veya üniversite hastanelerinin mahkûm koğuşlarında tedavi ettirilir."

7. "İnfazı engelleyecek hastalık hâli" başlıklı 81. maddesi şöyledir:

" (1) Kurum hekimi veya görevli hekim tarafından yapılan muayene ve incelemeler sonucunda hükümlünün cezasını yerine getirmesine engel olabilecek hastalığı saptanırsa durum, kurum yönetimine bildirilir."

8. "Tutukluların yükümlülükleri" başlıklı 116. maddesi şöyledir:

" (1) Bu Kanunun; ....... hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi, ........ muayene ve tedavi istekleri, ....... muayene ve tedavileri, sağlık denetimi, hastaneye sevk, infazı engelleyecek hastalık hâli, .......konularında 9, 16, 21, 22, 26 ilâ 28, 34 ilâ 53, 55 ilâ 62, 65 ilâ 76 ve 78 ila 88 inci maddelerinde düzenlenmiş hükümlerin tutukluluk hâliyle uzlaşır nitelikte olanları tutuklular hakkında da uygulanabilir.

........"

9. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun “Tazminat İstemi” başlıklı 141. maddesi şöyledir:

".....

Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.

....."

10. “Tazminat isteminin koşulları” başlıklı 142. maddesi şöyledir:

“ (1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.

(2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır.

.….”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

A. İlk İnceleme

11. Uyuşmazlık Mahkemesinin Celal Mümtaz AKINCI’nın başkanlığında, Üyeler Birol SONER, Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 27/12/2021 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

B. Esasın İncelenmesi

12. Raportör-Hâkim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

13. Dava, davacılar murisinin ağır hasta olması nedeniyle aksi yöndeki doktor raporlarına rağmen tutukluluk halinin devamına karar verilmesi ve hükümden sonra cezasının ertelenmemesi suretiyle ölümüne sebep olunduğundan bahisle zarara uğranılmasından dolayı, maddi ve manevi tazminatın ödenmesi istemiyle açılmıştır.

14. Anayasa'nın Başlangıç kısmında öngörülen Kuvvetler ayrımı ilkesi ile yargı ile ilgili 9. ve 138. maddeleri dikkate alındığında, bağımsız bir erk olan yargının yargılama faaliyeti ile ilgili işlemlerinin, Anayasa'nın 125. maddesinde öngörülen idari işlemler kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayıp, bu yargısal işlemler nedeniyle idari yargı yoluna başvurulabilmesine imkân yoktur. Esasen bu durum, kuvvetler ayrılığı ilkesinin tabii bir sonucudur. Yukarıda işaret edildiği üzere, Cumhuriyet Savcılarıyla onlar adına işlem yapan kolluk personelinin yargılamadaki fonksiyonu geniş çerçevede bir kamu hizmeti olarak değerlendirilse de, somut olarak, ifa edilen yargı faaliyetinin bir parçası olduğunda ve yargısal işlem mahiyetini taşıdığında kuşku bulunmamaktadır. Yargılama sürecine katkıda bulunan işlemler ya da faaliyetler nedeniyle Devletin sorumlu tutulmasında da bu sorumluluğun denetiminin aynı yargı düzeni içinde yapılması ve yargısal nitelikli bir işlemin idari yargı denetimi dışında tutulması gerektiği açıktır.

15. Dosyanın ve ilgili mevzuatın bir bütün olarak incelenip değerlendirilmesinden, somut olayda, Cumhuriyet Savcısının talimatıyla yürütülen soruşturmanın ve soruşturma sonucunda düzenlenen iddianame ile açılan kamu davasında kovuşturma süreci ve mahkumiyete ilişkin kararın ve tüm bu aşamalarda alınan kararlar ve işlemlerin yargılama faaliyetinin bir parçası olduğunda ve yargısal işlem mahiyetini taşıdığında kuşku bulunmadığı, yargılama sürecine katkıda bulunan işlemler ya da faaliyetler nedeniyle Devletin sorumlu tutulmasında da, bu sorumluluğun denetiminin aynı yargı düzeni içinde yapılması ve yargısal nitelikli bir işlemin idari yargı denetimi dışında tutulması gerektiğinden, bu sırada uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle açıldığı anlaşılan davanın görüm ve çözümünün adli yargı yerine ait olduğu, ancak Uyuşmazlık Mahkemesinin adli yargı içerisinde hangi yargı merciinin bu davalara bakmakla görevli olduğu hususunda karar verme yetkisi bulunmadığı, bu belirlemenin ilgili yargı kolunun kendi içerisinde yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

16. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Malatya 2. İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile, Malatya 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 28/05/2021 tarihli ve E.2021/172, K.2021/206 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

B. Malatya 2. İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Malatya 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 28/05/2021 tarihli ve E.2021/172, K.2021/206 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

27/12/2021 tarihinde, Üye Nilgün TAŞ’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Celal Mümtaz

AKINCI

Üye

Birol

SONER

Üye

Nilgün

TAŞ

Üye

Doğan

AĞIRMAN

 

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ahmet

ARSLAN

 

 

 

KARŞI OY

Dosya kapsamına göre, davacılar murislerinin hükmen tutukluluğu sırasında ceza infaz kurumunda cezasının infazı sırasında ağır hasta olup Adli Tıp Kurumunun aksi yöndeki raporlarına rağmen cezasının infazının ertelenmemesi nedeniyle vefat ettiği iddiasıyla uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle açtıkları davanın dayanağı idari işlem olup; yargısal nitelik taşımayan ve CMK'nın 141. maddesinde düzenlenen suçun soruşturması veya kovuşturması sırasında "hakim ve Cumhuriyet Savcılarının verdiği (telefon dinleme, mallara el koyma vb. gibi) kararlar ve işlemlere ilişkin" değildir. Bu haliyle, yargısal nitelik taşımayan, suçun kovuşturması ve soruşturması ile ilgili olmayan, ceza evindeki hükmen tutuklunun cezasının infazı ile ilgili düzenlemelere ilişkin olan idari eylem ve işlem nedeniyle uyuşmazlığın çözümünde İYUK'nun 2/b maddesi uyarınca idari yargı görevli olup ağır ceza mahkemesinin de görevine girmediğini düşündüğümden sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum. 27/12/2021

 

                                                                                                          Üye

                                                                                                 Nilgün TAŞ