T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2018 / 45

            KARAR NO  : 2018 / 84

            KARAR TR   : 26.2.2018

ÖZET : İdarenin, lojman yakıt bedeli alacağının tahsili istemiyle gerçek kişi aleyhine açtığı davanın, özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN  görevli  olduğu hk.

 

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : Milli Savunma Bakanlığı

Vekilleri       : Av. M.T.,  Av.F.A.

Davalı           : M.G.

Vekili           : Av. A.K.

 

O L A Y       : Davacı Milli Savunma Bakanlığı vekili dilekçesinde; Kamu Konutları Kanunu ve Yönetmeliği dayanak alınarak, 337 sıra nolu Milli Emlak Genel Tebliğinin ve Milli Savunma Bakanlığı'nın 08.04.2013 tarihli ve MLY:9260-255-137 Mali Ynt.Ş. sayılı ve “Yakıt Bedeli” konulu yazısı gereği, Kamu konutlarından tahsil edilecek aylık kira ve yakıt bedellerinin tespitine yönelik olarak 2011-2012 yılı kış sezonu için kurum tarafından karşılanan ve konutta ikamet edenler tarafından kullanılan yakıt miktarının tespit edilerek 15.01.2012 tarih ile 10.10.2012 tarihleri arası tüketilen yakıta ilişkin olarak; Kamu Kurum ve kuruluşlarınca tüketilen yakıta ilişkin ödenen toplam bedelin konutta oturanlardan tahsil edilen toplam bedelden fazla olan kısmının konut yüzölçümleri dikkate alınarak tahsil edilmesinin Milli Savunma Bakanlığınca 49. Motorlu Piyade Tugay Komutanlığından istenildiğini; 49. Mot.P.Tug.K.lığı bünyesindeki lojmanlarda 15.01.2012-10.10.2012 tarihleri arasında tüketilen yakıt karşılığı çıkarılan borçlara ilişkin o dönemde oturan lojman sakinlerini gösterir personel çizelgesi oluşturularak, listede ismi geçen personel İkm. Bnb, M.G.’e 3.461,25 TL Yakıt Bedeli Borcunun 27.06.2013 tarihinde tebliğ edildiğini;  Milli Savunma Bakanlığının 11.10.2013 tarih ve 23227 sayılı yazısı ile davalı M.G.’ün Kumu Konutları Yakıt bedelinden kaynaklanan faiz hariç, 3.461,25 TL hazine borcunu kendisine yapılan tebligata rağmen süresi içinde ödemediği için hazine alacağı doğduğu anlaşıldığından, işbu davayı açma zarureti doğduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.461,25 TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren kanuni faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 12.12.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

BİNGÖL 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 30.4.2014 gün ve E:2013/589, K:2014/247 sayı ile, dava dilekçesini özetledikten sonra, aynen; “Davalı vekili duruşmadaki beyanında; "Davanın reddini talep ediyoruz, bu hususta dava konusu işlemin iptali nedeni ile Elazığ 1. İdare Mahkemesine dava açtık, tüm delilerimiz Elazığ 1. İdare Mahkemesi'nin 2013/911 Esas sayılı dosyasında mevcuttur, ayrıca Bingöl 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/46 D.İş dosyalarında delillerimiz mevcuttur.

Bu dosyanın sonucu beklensin, davacı idarenin mahkememizde yargılaması devam etmekte olan 2013/589, 2013/587, 2013/590, 2013/586, 2013/591, 2013/588 Esas sayılı dosyalarında yine tüketilen yakıt bedelinin tahsili talebi ile dava açılmıştır, bu davalardaki davanın sebebi ve konusu aynıdır, bu dosyaların birleştirilerek görülmesi halinde yargılama giderleri ve usul ekonomisi açısından daha faydalı olacaktır, mahkeme dava konusu ve sebebi aynı olan bu davalarda dava konusu yakıtın tüketildiği binaların aynı yerde olması dolayısı ile tek keşif ile uyuşmazlığın esasını çözebilir, aksi durumda dava konusu ve sebebi aynı olan bu dosyalar ile ilgili altı tane ayrı ayrı keşif yapılacaktır, bu da müvekillerim ve idarenin bir kısım davalıların zararına olacaktır" şeklinde beyanda bulunmuştur.

Mahkememizin 2013/587, 2013/590, 2013/586, 2013/591, 2013/588 Esas, Sayılı dava dosyaları duruşmalarının bugün olması dolayısı ile ele alınıp incelendiği, Davacının maliye hâzinesi, davalıların ise 49. Motorlu Piyade Tugay Komutanlığı bünyesinde askeri personel olup, bu kuruma ait lojmanlarda ikamet eden kişiler olduğu, dava konusunun ve sebebinin davalıların oturdukları bu konutlarda tüketilen fazla yakıt bedelinin tahsili talebinden ibaret bulunduğu görülmüş ve bu dosyaların 2013/589 Esas sayılı dosyamız üzerinden yürütülmesine karar verildiği görülmüştür.

Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde: Bu dosyamızdaki davalımız ve birleştirilen dava dosyalarındaki davalılara yönelik işlemin Kamu Konutları Kanunu ve Yönetmeliği dayanak 337 sıra nolu ve 348 sıra nolu Milli Emlak Genel Tebliğlerinin ve Milli Savunma Bakanlığının 08/04/2013 tarih ve MLY9260-255-157 Mali ynt.ş sayılı ve yakıt bedeli konulu yazısı gereği tesis edildiği, bu işlemin ise idari işlem niteliğinde olduğu, idari işlemlere karşı yapılacak başvuruların adli mahkemelerinde ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, idari işlemlerin iptali veya idari işlemler dayanak gösterilerek yapılan tasarruflara yönelik davaların idari yargı mercileri yönünde ileri sürülmesi gerektiği, davacı idare tarafından 15/01/2012 tarih ile 10/10/2012 tarihleri arası tüketilen yakıta ilişkin kararın yukarıda belirtilen Milli Savunma Bakanlığının yazısı gereği tesis edildiği, davacı idare tarafından Milli Savunma Bakanlığının yazısına istinaden davalılara yönelik işlem tesis etmesi nedeniyle bu işlemin iptali için idare mahkemesine dava açması gerektiği anlaşıldığından, davacının davasının HMK 114/1-b maddesi uyarınca görevsizliğine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere

1-Bu dosyamız ile birleştirilen Mahkememizin 2013/587, 2013/590, 2013/586, 2013/591, 2013/588 Esas, Sayılı dava dosyalarının HMK 114/1-b maddesi uyarınca mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,

2-Bu dosyamız ile birleştirilen Mahkememizin 2013/587, 2013/590, 2013/586, 2013/591, 2013/588 Esas, Sayılı dava dosyalarının USULDEN REDDİNE…” karar vermiş;  temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3.Hukuk Dairesince; 13.6.2017 gün ve E:2017/2075, K:2017/9913 sayı ile onanan karar kesinleşmiştir.

Davacı İdare vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ERZURUM 1.İDARE MAHKEMESİ; 12.10.2017 gün ve E:2017/2258, K:2017/3043 sayı ile, “(…)2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. Maddesinde İdari dava türleri;

"a)İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar. " olarak belirtilmiş olup,

2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un, "İdare Mahkemelerinin Görevleri" başlıklı 5.maddesinin 1. fıkrasında; İdare Mahkemelerinin, Vergi Mahkemelerinin görevine giren davalar ile Danıştay da çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davaları ile tam yargı davalarını, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinin birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları ve kanunlarla verilen diğer işleri çözümleyeceği hükme bağlanmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14. maddesinin 3-a bendinde; "dava dilekçelerinin görev ve yetki yönünden, inceleneceği”, 15.maddesinin 1-a bendinde ise; 14.maddenin 3/a bendine göre adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine " karar verileceği, Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 14. Maddesinde ise; “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir. " hükmü yer almaktadır.

“Dosyanın inlenmesinden; davacı İdare tarafından, davalı M.G.'ün kullanmış olduğu kamu konutu yakıt bedelini ödemediğinden bahisle, 337 sıra nolu Milli Emlak Genel Tebliğinin ve Milli Savunma Bakanlığı'nın 08.04.2013 tarihli, MLY:9260-255-137 Mali Ynt. Ş sayılı ve "Yakıt Bedeli" konulu yazının dayanak oluşturduğu 3.461,25 TL lik yakıt bedeli alacağının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, bir uyuşmazlığın idari yargıda dava konusu edilebilmesi için ya idarece tesis edilen bir işlemin yetki, şekil, sebep konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılması, ya bir idari eylem veya işlemden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından tam yargı davası olarak açılması ya da, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan bir uyuşmazlığın söz konusu olması ve idarenin davalı (hasım) gösterilmesi suretiyle dava ikamesi gerekmektedir.

Bu durumda, her ne kadar Bingöl 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, 30.04.2014 tarih ve E:2013/589, K.2014/247 sayılı kararı üzerine, davada idari yargının görevli olduğu gerekçesi ile mahkememizde dava açılmış ise de; olayda idarece tesis edilen bir işlemin iptali talebi söz konusu olmadığı veya bir idari işlem veya eylem sebebiyle hakları ihlal edilenler tarafından açılan bir dava bulunmadığı gibi bir idari sözleşmeden dolayı hakları ihlal edilenler tarafından açılan bir davadan da söz edilemeyeceği, bilakis davacı idare tarafından gerçek şahıs olan davalı aleyhine kamu konutunun kullanılmasından kaynaklanan bir alacağın tahsilinin talep edildiği görülmekte olup, yukarıda hükmüne yer verilen mevzuat uyarınca davanın görüm ve çözümünde mahkememizin görevli olmadığı, davanın adli yargı mercilerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

 Açıklanan nedenlerle mahkememizin görev alanına girmeyen davanın 2577 sayılı Kanunun 15/1-a bendi uyarınca görev yönünden reddine…” kesin olarak karar vermiş, bu karara karşı istinaf yoluna başvurulmamıştır.

Davacı idare vekilinin talebi üzerine, Erzurum 1.İdare Mahkemesince, 20.12.2017 tarih ve E:2017/2258, K:2017/3043 sayı ile gönderilen dava dosyası 8.1.2018 tarihinde kayıtlarımıza girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 26.2.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının; davacı İdare vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece 15. maddede belirtilen hükmün aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden gönderildiği görülmekte ise de; davaya ilişkin bilgi ve belgeler ile adli yargı kararının kesinleşme durumunu da gösteren bir örneğinin dosyada yer aldığı ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı Milli Savunma Bakanlığı tarafından, 337 sıra no.lu Milli Emlak Genel Tebliği'nin ve Milli Savunma Bakanlığı'nın 08.04.2013 tarihli ve MLY :9260-255-137 Mali Ynt. Ş sayılı ve "Yakıt Bedeli" konulu yazının dayanak oluşturduğu 3.461,25 TL.lik lojman yakıt bedeli alacağının, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte,  davalı gerçek kişiden tahsili istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlığını taşıyan 2. maddesinin birinci fıkrasında, “1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” hükmüne yer verilmiştir.

İdari davalardan olan iptal ve tam yargı davalarında davalı daima idaredir. Bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için, diğer dava koşullarının yanı sıra, davanın idare aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

Bu durumda, davanın, ortada idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re'sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eyleminden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Yasa'nın 2. maddesinde belirtilen davalardan biri olmayıp; davacı idare tarafından, lojman yakıt bedeli borcundan kaynaklanan miktarın tahsili istemiyle gerçek kişi aleyhine açılan dava olması karşısında, idari yargının görevine giren bir dava bulunduğundan söz etmek olanaksızdır.

Buna göre, idarenin, alacak istemiyle gerçek kişi aleyhine açtığı davanın, özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevlidir.

Açıklanan nedenlerle, Bingöl 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin,  30.4.2014 gün ve E:2013/589, K:2014/247 sayılı görevsizlik kararının (davalı M.G.’e yönelik kısmının)  kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bingöl 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 30.4.2014 gün ve E:2013/589, K:2014/247 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ (davalı M.G.’e yönelik kısmının)  KALDIRILMASINA, 26.2.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI