T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/375

KARAR NO: 2021/492

KARAR TR: 18/10/2021

 

ÖZET: Önce kayyuma devredilen sonra Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan şirkette işçi olarak çalışan davacı tarafından, işten ayrılış bildirgesinde işten çıkış kodunun "36-OHAL/KHK" olarak düzenlenmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

K A R A R

 

Davacı           : S. Y.

Vekilleri        : Av. N. Ç., Av.N. Ç.

Davalı            : SGK Başkanlığı-SGK Samsun İl Müdürlüğü

Vekili             : Av. Ö.Ö.

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili dilekçesinde, müvekkilinin C.H. Ajansı ve Reklamcılık A.Ş.'nin kayyuma devredilmesinden sonra, 13/05/2016 tarihinde kayyum Heyeti tarafından işe alındığını, Şirketin KHK ile kapatıldığı 27/07/2016 tarihine kadar burada çalıştığını, şirketin kapanması nedeni ile işten çıkarıldığını;01/08/2018 tarihinde Ay-Ka Enerji A.Ş. isimli firmaya iş başvurusu yaptığını ancak Çalışma ve İş Kurumu kurs/programına dahil olamadığından işe alınamayacağı bildirilerek işten çıkarıldığını; durumu sorması üzerine, Samsun Çalışma ve İş Kurumu Müdürlüğü'nce, 03/10/2018 tarihli yazı ile, 36-OHAL/KHK çıkış kodu nedeniyle Genel Müdürlüğün 28025 sayılı ve 01/08/2017 tarihli talimatına istinaden Aktif İşgücü Hizmet Kapsamında olan kurs ve programlardan yararlandırılamadığının bildirildiğini; idarenin müvekkilinin işten çıkış bildirgesine 36- OHAL/KHK kodu işlemesinin haksız, yasal dayanaktan yoksun olduğunu,müvekkilinin FETÖ/PDY ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığını, bu şekilde fişlenmesi ile mağduriyet yaşadığını; KHK ile kapatılan işyerlerinde çalışanlara (17)kodu işlenebilecek iken, bunlar için yeni kod oluşturulup, buna OHAL/KHK açıklamasını eklemek, burada çalışmış kişilere yasalarla tanımlanmamış bir ceza vermek sonucunu doğurduğunu; iş yerlerinin, çalışanlarını İş Kur kurs/programına dahil olanlardan almayı tercih ettiğini,müvekkilinin ise, anılan kod nedeni ile bu programlara dahil edilmediğini ve iş bulamadığını; 36-OHAL/KHK kodunun silinmesi için davalı kuruma 29/11/2018 tarihli dilekçe ile başvurduklarını ancak istemlerinin cevap verilmemek suretiyle reddedildiğini ifade ederek;müvekkilinin 27/07/2016 tarihli Sigortalı İşten Ayrılış Bildirgesine davalı kurum tarafından işlenmiş olan 36-OHAL/KHK çıkış kodunun silinmesi suretiyle kurum işleminin iptaline, yerine işyerinin kapanması nedeni ile çıkışlar için verilmiş olan -17- kodunun işlenmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. Samsun 3. İş Mahkemesi 22/09/2020 tarihli ve E.2019/66, K.2020/331 sayılı kararı ile, davaya bakma yetki ve görevi idari yargıya ait olduğundan, HMK'nun 114/1-b maddesi kapsamında, HMK 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"... dosya kapsamında somut vaka incelendiğinde, kurum tarafından 36 OHAL KHK çıkış kodunun verilmesinin idari bir işlem olduğu, ayrıca çıkışına 17 no'lu kodun verilmesi ise yine bir idari işlem neticesinde yapılacaktır. İYUK kapsamında İptal ve tam yargı davaları: Madde 12 - İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11 nci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır. Hükmü gereği, kurum tarafından , davacının işten ayrılış bildirgesine 36 KHK/OHAL kodunun işlenmesi sonucu davacı idari bir işlem dolayısı ile menfaatinin ihlal edildiği iddiası ve çıkış kodunun 17 no'lu kodun işlenmesi talebi kapsamında; İYUK Madde 12 çerçevesinde; açılan iptal davasının görev yeri İdari Yargıdır..."

 

3. Davacı vekili bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

4. Samsun 1. İdare Mahkemesi 23/12/2020 tarihli ve E.2020/1123, K.2020/1137 sayılı kararı ile, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

“5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'na 8.5.2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5754 sayılı Kanunun 68. maddesiyle eklenen "5434 sayılı Kanuna İlişkin Geçiş Hükümleri" başlıklı Geçici 4. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun'a göre aylık, tazminat, harp malullüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 8.2.2006 tarihli ve 5434 sayılı Kanun'un 1. maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartlara haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunacağı; 5. fıkrasında, bu madde kapsamına girenlerin aylıkların bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı kuralları yer almış; "Uyuşmazlıkların çözüm yeri" başlıklı 101. maddesinde de, "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür." kuralına yer verilmiştir.

5510 sayılı Kanun'un yukarıda metnine yer verilen 101. maddesinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru sonucunda. Anayasa Mahkemesinin 22.12.2011 tarih ve E:2010/65, K:2011/1169 sayılı kararı ile "5510 sayılı Kanun ile birlikte sosyal güvenlik tek çatı altında toplanmış, özel hukuk niteliği ağır basan sosyal güvenlik hukuku alanı oluşmuştur. İtiraz konusu kuralda, ayrım yapılmaksızın 5510 sayılı Kanundaki iş ve işlemler hakkında genel bir düzenleme yapılmış ve aksine hüküm bulunmayan hallerde. Kanun kapsamındaki uyuşmazlıkların çözüm yeri olarak iş mahkemeleri gösterilmiştir. İş Mahkemeleri, iş hukuku alanındaki uyuşmazlıkları çözmekle görevli, ihtisaslaşmış adli yargı mahkemeleridir. Yasa koyucu 5510 sayılı Kanun kapsamındaki iş ve işlemleri, prim esasına dayalı yeni sistemin niteliğine bağlı olarak iş mahkemelerinin görev alanı kapsamına alabilir. Sosyal güvenlik hukuku kapsamında aynı konuya ilişkin tüm uyuşmazlıkların, bu alanda görevli uzman mahkeme olan iş mahkemelerinde görülmesinin, hak arama özgürlüğünü kolaylaştırıcı nitelikte olduğu, bu suretle daha kısa sürede sonuç alınmasını olanaklı kıldığı da açıktır.

Bu bakımdan; 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yeni sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa'ya aykırılık görülmemiştir.

Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce statüde bulunan memurlar ve diğer kamu görevlileriyle ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır...'' gerekçesiyle, 5510 sayılı Kanun'un 101. maddesinde yer alan "bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür" tümcesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine" karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesinden de görüleceği üzere, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğünden önce memur ve diğer kamu görevlileri ile bunların hak sahiplerine ilişkin olarak tesis edilen işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerinde, bunlar dışında kalan sigortalılar yönünden tesis edilen işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların ise adli yargı yerinde bulunan yetkili iş mahkemelerinde çözümleneceği anlaşılmaktadır.

Dolayısıyla, davanın idari yargı yerinde görülebilmesi için, dava konusu edilen işlemin, 5510 sayılı Kanuna 5754 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 4. maddenin yürürlüğe girmesinden önce, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu kapsamında bulunan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile bunların hak sahiplerine ilişkin olarak tesis edilmiş olması gerekmektedir.

Olayda işten ayrılış bildirgesinde yer alan "Sigortalının işten Ayrılış Nedeni (Kodu) kısmının (36)" olarak belirlenmesine ilişkin olarak tesis edilen ve bu haliyle 5510 sayılı Kanunun 4-1/a maddesi kapsamındaki sigortalıların işten ayrılış nedenlerinin kodlanmasına ilişkin bulunduğu görülen işlemin iptali istemiyle açılan iş bu davanın, 5510 sayılı Kanunun uygulanmasından kaynaklandığı, dolayısıyla adli yargı yerinde (İş Mahkemelerinde) görülmesi gerekmektedir."

 

5. Davacı vekili, adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğu öne sürülen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

6. 27 Temmuz 2016tarih,29783 (2. Mükerrer)   sayılı  Resmî Gazetede yayımlanan 668 sayılı "Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler İle Bazı Kurum Ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" nin "Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirler" üst başlığı altında, "Alınan tedbirler" başlıklı 2. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

 

"(1) Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fethullahçı Terör Örgütüne (FETÖ/PDY) aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olan;

...

b) Ekli (2) sayılı listede yer alan özel radyo ve televizyon kuruluşları kapatılmıştır.

..........

(3) Kapatılan gazete ve dergiler, yayınevi ve dağıtım kanalları ile özel radyo ve televizyon kuruluşlarına ait olan taşınırlar ve her türlü mal varlığı, alacak ve haklar, belge ve evrak Hazineye bedelsiz olarak devredilmiş sayılır, bunlara ait taşınmazlar tapuda resen Hazine adına her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak tescil edilir. Bunların her türlü borçlarından dolayı hiçbir şekilde Hazineden bir hak ve talepte bulunulamaz. Devre ilişkin işlemler ilgili tüm kurumlardan gerekli yardımı almak suretiyle Maliye Bakanlığı tarafından yerine getirilir..."

 

7. 29 Ekim 2016 tarih, 29872 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 675 sayılı "Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"nin "Dava ve takip usulü" başlıklı 16. Maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 

"(4) Birinci ve ikinci fıkralar uyarınca verilen kararlarda davacı veya alacaklının 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinde belirtilen usule uygun olarak ilgili idari makama, tebliğ tarihinden itibaren otuz günlük hak düşürücü süre içinde başvurabileceği belirtilir. İdari başvuru üzerine idari merci tarafından verilecek karar aleyhine idari yargıda dava açılabilir. İdari yargının verdiği karar kesin olup, uyuşmazlık adli yargıda hiçbir şekilde dava konusu yapılamaz."

 

8. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun, "Sigortalılığın sona ermesi" başlıklı 9. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

 

"Kısa ve uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık;

a) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların, hizmet akdinin sona erdiği tarihten,

...

itibaren sona erer.

...

Birinci fıkranın (a), (c) ve (d) bentlerine göre sigortalılığı sona erenlerin durumları işverenleri tarafından, (b) bendinde belirtilen şekillerde sona erenlerin durumları ise kendileri ve sözü edilen bentte belirtilen faaliyetin sona erme halinin bildirildiği kuruluşlar veya vergi daireleri tarafından, en geç on gün içinde Kuruma bildirilir..."

 

9. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından çıkarılan842280040-13695507-568 sayılı, 2/8/2016 tarihli "FETÖ/PDY kapsamında kapatılan işyerleri" konulu 2016-16 sayılı Genelge'nin ilgili kısımları şöyledir:

"...

27/7/2016 tarihli ve 29783 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 668 sayılı KHK’nın 2 nci maddesiyle de 42 özel radyo ve televizyon kuruluşları ile 89 gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları olmak üzere toplam 131 kurum ve kuruluş kapatılmıştır

...

Söz konusu KHK’larda belirtilen özel sağlık kurum ve kuruluşu, özel öğretim kurum ve kuruluşları ile özel öğrenci yurtları ve pansiyonları, vakıf ve dernekler ile bunların iktisadi işletmeleri, vakıf yüksek öğretim kurumu, sendika, federasyon ve konfederasyonlar 23/7/2016 tarihi, özel radyo ve televizyon kuruluşları ile gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları 27/7/2016 tarihi itibariyle kapatılmış olup bu kuruluşlardan 5510 sayılı Kanun kapsamında işyeri sayılanlar başka bir anlatımla 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı çalıştıranlar ile bu kuruluşların işverenlerinin 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılıklarının sona erdirilmesi hakkında yapılacak işlemler aşağıda açıklanmıştır.

1- İşyerlerinin 5510 sayılı Kanun kapsamından çıkarılması

5510 sayılı Kanunun 100 üncü maddesi kapsamında 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendine göre sigortalı çalıştıran işverenler, işyeri tescili yaptırdıktan sonra Kurum ile imzaladıkları e-bildirge sözleşmesi gereğince kendilerine verilen e-bildirge şifresi ile işe giriş bildirgesi, aylık prim ve hizmet belgesi, işten ayrılış bildirgesi, çalışılmadığına dair bildirim girişi, iş kazası meslek hastalığı bildirim formunu internet üzerinden Kuruma vermektedirler.

Buna göre, 5510 sayılı Kanunun 12 nci maddesine gereğince sigortalı çalıştırması nedeniyle işveren durumunda olan 667 sayılı KHK’da sayılan 2351 kurum ve kuruluş 23/7/2016 tarihinden, 668 sayılı KHK’da sayılan 131 kurum ve kuruluş ise 27/7/2016 tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanun kapsamından çıkarılacaktır.

667 ve 668 sayılı KHK’lar ekindeki listelerde yer alan kurum ve kuruşların işyerleri numaraları ünitelerce tespit edilerek “…… sayılı KHK nedeniyle işyerinin kapatılması” seçeneği kullanılarak kanun kapsamından çıkış işlemi yapılacaktır.

Ünitelerce kamu kurum ve kuruluşlarından kapatılan işyerleri ile ilgili alınan yazılar 667 ve 668 sayılı KHK’daki listelerde karşılaştırılarak işlem yapılacaktır.

KHK’larda bulunmayan işyerleri ile valiliklerin olağanüstü hal birimlerince kapatılmasına karar verilen işyerleri hakkında valilikçe bildirilen tarih itibariyle işyerleri kanun kapsamından çıkarılacaktır. Ünitelere işyerleri hakkında yapılan ihbar ve şikayetler valiliklere gönderilerek sonucuna göre işlem yapılacaktır.

KHK’ların ekindeki listelerde yer almakla birlikte sigortalı çalıştırmadığı anlaşılan işyerleri ünitelerce belirlenerek sigortalı çalıştırılmadığı hususu tutanak altına alınacaktır.

2- İşten ayrılış bildirgesi işlemleri

2.1- Kapatılan işyerlerinden işten ayrılışı yapılacak sigortalılar

667 sayılı KHK’da sayılan işyerlerinde 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi çalışan sigortalıların işyerlerinin kapatılması nedeniyle iş akitleri 23/7/2016 tarihinden itibaren fesh edilmiş sayılacağından işten ayrılış tarihi 23/7/2016, 668 sayılı KHK’da sayılan işyerlerinde çalışan sigortalılar için işten ayrılış tarihi 27/7/2016 olarak dikkate alınacaktır.

Bu sigortalıların işten ayrılış bildirgesi ünitelerce re’sen düzenlenecek olup işten ayrılış nedeni olarak “36- OHAL/KHK” kodu kullanılacaktır.

..."

 

10. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” kenar başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin, davalar olarak sayılmıştır.

 

11.Uygulama ve öğretide, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları kesin ve yürütülmesi gerekli işlemler, idari işlem olarak tanımlanmaktadır. Buna göre, bir işlemin idari işlem olarak kabul edilebilmesi için bu işlemi kamu idaresinin yapması, kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla tesis edilmiş bulunması, kamu idaresinin tek taraflı irade açıklamasının ürünü olması ve kesin ve icraî nitelikte olması gerekmektedir.

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

12. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 18/10/2021 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre,adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Kanun'un 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen hüküm doğrultusunda davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

13. Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

14. Dava; önce kayyuma devredilen sonra Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan şirkette işçi olarak çalışan davacı tarafından, işten ayrılış bildirgesinde işten çıkış kodunun "36-OHAL/KHK " olarak düzenlenmesine ilişkin işlemin iptali isteminden ibarettir.

 

15. Dosyanın incelenmesinden, davacının C.H. Ajansı ve Reklamcılık A.Ş.isimli iş yerinde, 5510 sayılı Kanun'un4. maddesinin (a) bendine tabi olarak çalışırken, Şirketin 668 sayılı KHK kapsamında kapatıldığı; (anılan KHK ile kapatılmadan önce, Sulh Ceza Hakimliğinin 04/03/2016 tarihli kararı uyarınca Şirketin yönetim organının CMUK'nun 133/1 maddesi gereğince kayyuma devredilmiş olduğu) 27/07/2016 tarihi itibariyle davacının iş akdinin sonlandırıldığı; davalı idarece çıkarılan 2016-16 sayılı Genelge doğrultusunda, işten ayrılış bildirgesine, işten çıkış nedeni olarak 36-OHAL/KHK açıklamasının işlendiği; davacının bu kodun silinmesi için OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun, "kimlik bilgilerinin OHAL kapsamında başvuru yapmaya uygun olmadığı" uyarısıyla "sistem" tarafından kabul edilmediği; davacının daha sonra söz konusu 36-OHAL/KHK kodunun silinmesi için davalı kuruma 29/11/2018 tarihli dilekçe ile başvurduğu, isteminin, cevap verilmeyerek zımnen reddedilmesi üzerine bakılan davaların açıldığı anlaşılmıştır.

 

16. Davalı İdarece mahkemeye sunulan cevap dilekçesinde, davacı hakkındaki işlemlerin, 667(doğrusu 668 olacak) sayılı KHK ve buna istinaden düzenlenen 2016/16 sayılı Genelge hükümlerine göre yapıldığı belirtilmiştir. İşleme dayanak gösterilen Genelge incelendiğinde, "Buna göre, 5510 sayılı Kanunun 12 nci maddesine gereğince sigortalı çalıştırması nedeniyle işveren durumunda olan 667 sayılı KHK’da sayılan 2351 kurum ve kuruluş 23/7/2016 tarihinden, 668 sayılı KHK’da sayılan 131 kurum ve kuruluş ise 27/7/2016 tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanun kapsamından çıkarılacaktır." ifadesiyle, davacının çalıştığı kurum/kuruluşun 5510 sayılı Yasa kapsamından çıkarıldığı, dolayısıyla bu Kanun'un işaret ettiği görev kurallarının somut uyuşmazlıkta uygulanmayacağı görülmektedir.

 

17. Davalı kurum tarafından davacı için 36-OHAL/KHK işten çıkış kodu verilmesinin, ilgili KHK ve buna istinaden düzenlenen Genelge kapsamında idari işlem niteliğinde olduğu, bu kodun kaldırılması isteminin zımnen reddedilmesine ilişkin işlemin de aynı niteliği taşıdığı açıktır.

 

18. Buna göre uyuşmazlığın çözümünün, idari işlemlerden dolayı davacının haklarının ihlal edilip edilmediğinin belirlenmesine bağlı bulunduğu; bu belirleme ise, yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri çerçevesinde idari yargı yerlerince yapılabilecek nitelikte olduğundan; davanın görüm ve çözümü idari yargının görev alanına girmektedir.

 

19. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; Samsun 1. İdare Mahkemesinin 23/12/2020 tarihli ve E.2020/1123, K.2020/1137 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B.Samsun 1. İdare Mahkemesinin 23/12/2020 tarihli ve E.2020/1123, K.2020/1137 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

18/10/2021 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

    Başkan Vekili                  Üye                               Üye                               Üye

       Muammer                    Şükrü                          Mehmet                          Birol     

         TOPAL                     BOZER                         AKSU                          SONER         

 

 

 

                                               Üye                                Üye                               Üye 

                                           Aydemir                         Nurdane                         Ahmet

                                             TUNÇ                           TOPUZ                       ARSLAN