Hukuk Bölümü         2012/327 E.  ,  2013/1058 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : Ş. Vidanjör Ltd. Şti.( Yetkilisi M.Ç./ İ.C.)

Davalı      : Antalya Büyükşehir. Belediyesi Su ve Atıksu İdaresi (ASAT) Genel Müdürlüğü

O L A Y  : Antalya Büyükşehir Belediyesi Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğü’nün (Kanalizasyon ve Atıksu Arıtma Tesisleri Dairesi Başkanlığı) 9.2.2011 gün ve 2629 sayılı işlemi ile; davacıya ait vidanjörün,  31.1.2011 tarihinde, Benay Apartmanının önündeki ASAT’a ait olan kontrol bacasına kaçak döküm yaptığının tespit edildiği, bu faaliyetin, sözleşmenin uygulama yükümlülükleri kısmının 3.bendinin ihlali olduğundan bahisle, Vidanjör Firmalarının Cezai Yükümlülükleri maddesinin 1.bendi uyarınca 4.840 TL. sözleşmeye aykırılık cezası uygulandığı bildirilmiştir.

Davacı, bu işlemin iptali istemiyle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

ANTALYA 8.SULH CEZA MAHKEMESİ:24.8.2011 gün ve Değişik İş No:2011/269 sayı ile, itiraz eden tarafından,  Antalya Büyükşehir Belediyesi Su ve Atık Su Genel Müdürlüğü'nün 09/02/2011 tarih, 2629 sayılı, hakkında verilen 4,840,00 TL idari para cezasının kaldırılmasının talep edildiği;  tüm dosya kapsamı birlikte incelenip değerlendirildiğinde;  Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına ait Su ve Atık Su Genel Müdürlüğü tarafından yıllık Vidanjör işletme sözleşme ve faaliyet sözleşmesinin uygulama yükümlülükler kısmının 3. Bendin ihlali gerekçesi ile itiraz edene 4,840,00 TL'lik idari para cezası verildiği, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 5560 sayılı Kanunla eklenen sekizinci fıkra hükmü bir arada değerlendirildiğinde, herhangi bir yasaya istinaden verilmeyen,  sözleşmeye istinaden verilen idari yaptırım kararını inceleme yetkisinin mahkemelerinin görevi dahilinde olmadığı gerekçesiyle; 5326 sayılı yasanın 28/1-b maddesi gereğince görev yönünden başvurunun reddine karar vermiş, bu karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı, bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANTALYA 2. İDARE MAHKEMESİ:22.3.2012 gün ve E:2011/1792 sayı ile;  2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-a maddesinde, iptal davasının; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri iIe hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlandığı;  öte yandan, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 19.12.2006 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanununun, 31. maddesiyle değişik 3. maddesinin, 1/a bendinde; bu Kanunun, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı, "Başvuru yolu" başlığını taşıyan 27'inci maddesinin, 1'inci fıkrasında; idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği ve 5560 sayılı Yasa'nın 34'üncü maddesi ile eklenen8'inci fıkrasında; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde, idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği hükümlerine yer verilmiş olduğu; dava dosyasının incelenmesinden, davalı idarenin davacı şirketle imzaladığı Yıllık Vidanjör İşletme Sözleşmesinin 7/3 maddesi uyarınca çekilen atıksuların davalı idarenin gösterdiği yerlere dökülmesinin zorunlu olmasına rağmen, bu hükme riayet edilmemesi nedeniyle aynı sözleşmenin Vidanjör firmalarının cezai yükümlülükleri başlıklı 9/1.maddesi uyarınca davacı şirkete 4.840,00 TL para cezası verilmesine ilişkin 09/0212011 tarih ve 2629 sayılı davalı idare işleminin tesisi üzerine davacı tarafından bu işlemin iptali istemiyle ilk olarak Antalya 8 Sulh Ceza Mahkemesinde Değişik İş No:2011/269 esasında bakılan davanın açıldığı,  ancak anılan Mahkemenin 24/0812011 günlü kararıyla ,"5326 sayılı Kabahatler Kanununun 5560 sayılı Kanunla eklenen 8.fıkrası hükmü değerlendirildiğinde herhangi bir yasaya istinaden verilmeyen sözleşmeye istinaden verilen idari yaptırım kararına karşı davanın idari yargı yerinde açılması gerektiği" gerekçesiyle davanın görevden reddi üzerine bakılan bu davanın açıldığının anlaşıldığı; yukarıda hükmüne yer verilen, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 3 'üncü maddesinde, 5560 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile idari para cezalarına karşı açılacak davalarda görevli mahkemenin, kural olarak, idari para cezasının verilmesine dayanak alınan kanunda açıkça görevli mahkeme olarak idare mahkemesi gösterilmiş ise idare mahkemesi, kanunda bu konuda bir hüküm yoksa "genel kanun" olan Kabahatler Kanunu'nun 27’inci maddesi uyarınca sulh ceza mahkemesi olduğu; ancak daha önce açılan davada, Antalya 8.Sulh Ceza Mahkemesince görevsizlik kararı verilip, bu karar kesinleştiğinden, görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru zorunluluğunun doğduğu gerekçesiyle;  2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, bu konuda verilecek karara değin davanın incelenmesinin ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 1.7.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı M.Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, ASAT Genel Müdürlüğü Genel Kurulu tarafından alınan kararla çıkarılan "Atıksuların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliği" ve Tarifeler Yönetmeliği'nin "uyarınca belirlenen koşullara göre idare ile davacı şirket arasında imzalanan "Yıllık Vidanjör işletme Sözleşmesi" uyarınca verilen -idarece idari para cezası olarak nitelendirilen- sözleşmeye aykırılık cezasının iptali istemiyle açılmıştır.

20.11.1981 gün ve 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, İstanbul Büyük Ş. Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü kurulduğu, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin, İstanbul Büyük Ş. Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluş olduğu belirtilmiş, 23. maddesinde, su satışı, kanalizasyon tesisi bulunan yerlerdeki kullanılmış suların uzaklaştırılması, septik çukurların boşaltılması giderleri için ayrı tarifeler yapılacağı, bu tarifelerin tespitinde, yönetim ve işletme giderleri ile, amortismanları doğrudan gider yazılan (aktifleştirilmeyen) yenileme, ıslah ve tevsi masrafları ve % 10'dan aşağı olmayacak nispetinde bir kar oranının esas alınacağı, tarifelerin tespiti ile tahsilatla ilgili usul ve esasların bir yönetmelik ile belirleneceği, ek 5. maddesinde, bu Kanunun diğer Büyükşehir belediyelerinde de uygulanacağı, geçici 10. maddesinde ise, diğer Büyükşehir belediyelerinde kurulacak su ve kanalizasyon idarelerinin adına, kadrolarına, mevcut personelinin ve mal varlığının devrine ilişkin esasların İçişleri Bakanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulunun kararı ile tespit edileceği düzenlemesine yer verilmiştir.

2560 sayılı İSKİ Kuruluş Yasası’na 3305 sayılı Yasa ile eklenen EK-5 üncü madde uyarınca 18 Şubat 1995 tarih ve 22206 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu’nun 94/6516 sayılı kararıyla Antalya Su ve Atıksu İdaresi(ASAT) Genel Müdürlüğü kurulmuş; ilgili Kanunun 20.maddesi gereği, atıksuların kanalizasyon şebekesine bağlanmalarına, vidanjör ve benzeri bir araç ile taşınarak kanalizasyon şebekelerine boşaltılmalarına, kanalizasyon şebekesi bulunmayan yerlerde çevre kirlenmesine yol açmayacak bir düzeyde arıtılarak uzaklaştırılma ve uygun alıcı ortama verilmeleri ile kanalizasyon şebekesinin kullanım ve korunmasına ilişkin esas, yöntem ve kısıtlamaları belirlemek amacıyla 16.11.2007 tarihinde yapılan ASAT Genel Kurulunda alınan 38 numaralı kararla "Atıksuların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliği" çıkarılmış;  aynı Kanunun  23. maddesi hükmü gereği, su satışı, kanalizasyon tesisi bulunan veya bulunmayan yerlerdeki kullanılmış suların uzaklaştırılması ile bu işlemlere ilişkin hizmetlerle ilgili tarifelerin hangi esaslara göre tespit edileceğini ve uygulanacağını belirlemek amacıyla 5.6.1995 tarih ve 5 no’lu ASAT Genel Kurul Kararı ile Tarifeler Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir.

   Daha sonra, Atıksuların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliğinin 18. maddesinin c bendi ve Tarifeler Yönetmeliği'nin "Vidanjör Tarifesi" başlıklı 17. maddesi gereğince belirlenen koşullara göre davalı idareyle, davacı Ş. Vidanjör Turz. Tic. Taş. İnş. Taah. Ltd. Şti. arasında 8 sayfa ve 11 maddeden oluşan "Yıllık Vidanjör işletme Sözleşmesi" imzalanmıştır.

Olayda, davalı idare görevlileri tarafından 31/01/2011 tarihinde yapılan denetimlerde, davacı şirket tarafından, Antalya Meydankavağı Mahallesi, 1590 Sokak, Meydan Sitesinde çalışma yapıldığı, şirkete ait araçlardan 07 ……. plaka numaralı aracın, atıksu arıtma tesislerine götürmesi gerekirken Antalya Güzeloba Mahallesi 2142 Sokak B. Apartmanı No:… önündeki davalı İdareye ait kontrol bacasına döküm yapıldığının tespit edildiği; "Yıllık Vidanjör İşletme Sözleşmesi"nin "Vidanjör Firmalarının Uygulama Aşamasındaki Yükümlülükleri" başlıklı 7. maddesinin 3. fıkrasında, çekilen atıksuların davalı idarenin göstermiş olduğu yere dökülmesinin zorunlu olduğunun belirtildiği; aynı Sözleşmenin ''Vidanjör Firmalarının Cezai Yükümlülükleri" başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasında,  anılan yükümlülüğün ihlali durumunda –gösterilen miktarlarda- sözleşmeye aykırılık cezası uygulanacağı hususuna yer verildiği görülmüş; bu bağlamda, bu yükümlülüğünü yerine getirmediğinden bahisle,  idarece, 9.2.2011 gün ve 2629 sayılı işlemle davacı şirkete 4.840 TL. sözleşmeye aykırılık cezası verildiği anlaşılmıştır.

"Yıllık Vidanjör İşletme Sözleşmesi"nin dayanağına oluşturan ve 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 20.maddesine dayanılarak hazırlanan "Atıksuların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliği"  ile 23. maddesine dayanılarak hazırlanan söz konusu Tarifeler Yönetmeliği uyarınca verilecek para cezalarına itirazda görevli yargı yerini belirleyen bir hükme, gerek Yönetmelikte gerekse anılan Kanunda yer verilmemiştir.

1.6.2005 tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesi üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, sözü edilen Kanunun diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri üzerindeki etkisinin incelenmesi sonucunda: diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımın, dayanağı olan yasanın amacı dikkate alınarak; Kabahatler Kanunu’nun 1., 2., 16. ve 19. maddelerinde belirtilen koşulları taşıması,  27. maddenin (1) numaralı bendinde belirtilen idari yaptırımlardan olması halinde, idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin olanlarına karşı 1.6.2005 tarihinden sonra yapılacak itirazlarda sulh ceza mahkemelerinin genel görevli kılındığına ve bu nedenle doğan görev uyuşmazlıklarında adli yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.

Daha sonra,  5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Genel kanun niteliği” başlıklı 3. maddesi, Anayasa Mahkemesi’nin 1.3.2006 gün ve E:2005/108, K:2006/35 sayılı kararıyla iptal edilmiş ve gerekçeli kararı 22.7.2006 gün ve 26236 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış ve iptal hükmünün, kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş; yasama organı tarafından iptal hükmü doğrultusunda yasal düzenleme yapılmaması sürecinde, anılan madde hükmünün yürürlükte bulunduğu düşüncesiyle, aynı doğrultuda karar verilmeye devam edilmiş; yasama organı tarafından, Anayasa Mahkemesi’nce verilen altı aylık süre içinde iptal hükmü doğrultusunda yasal düzenleme yapılması halinde ise, işaret edilen yargı yerinin yeni düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren görevli olacağı belirtilmiştir.

Son olarak, 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde " (1) Bu Kanunun;

             a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

             b) Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

             uygulanır" denilmiştir.              

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

                Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, idari para cezasına ilişkin görevli mahkemeyi belirleyen yasa kuralı değiştirilmiş ve yeni düzenleme 19.12.2006 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olduğuna göre, görev kuralının geçmişe etkili olacağı yolundaki genel hukuk ilkesi karşısında, verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünde 2560 sayılı Kanun’da hüküm bulunmaması nedeniyle 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinin değişik 1. bendi uyarınca 27. maddeye göre adli yargının görevli olduğu kuşkusuzdur.

Diğer taraftan, dava konusu para cezasının, davacı Şirket ile idare arasında imzalanan "Yıllık Vidanjör işletme Sözleşmesi"  kapsamında verildiği, firmaların uygulama ve cezai yükümlülüklerinin de aynı sözleşmede belirlendiği gözetildiğinde; bu açıdan da, uyuşmazlığın özel hukuk kuralları gereğince adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Antalya 2.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Antalya 8.Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Antalya 2.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Antalya 8.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 24.8.2011 gün ve Değişik İş No:2011/269 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 1.7.2013  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.