T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2015 / 894

            KARAR NO  : 2015 / 927

            KARAR TR  : 28.12.2015

ÖZET : Davacı tarafından işletildiği belirtilen iş yerinde yabancı uyruklu iki şahsın izinsiz olarak çalıştığının tespiti üzerine, şahıslar için 5510 sayılı Kanunun 86. maddesinin 7. fıkrası gereğince aylık prim hizmet belgesi ve işe giriş bildirgesi düzenlenmesine yapılan itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

Davacı            : C. D.

Vekili              : Av. Y.N.

Davalı             : Türkiye İş Kurumu Genel Md.lüğü Antalya Çalışma ve İş Kurumu İl Md.lüğü

Vekili              : Av. S. S.C.   (Adli Yargıda)

 

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde; “Müvekkilim C. D.’a, 21.02.2013 tarihinde davalı İdare tarafından A.S. ve S.İ.adlı yabancı uyruklu kişilerin müvekkilimin iş yerinde çalıştıklarından bahisle işe giriş bildirgesi ve prim hizmet belgesinin düzenlenerek müdürlüğe verilmesine ilişkin B.13.2.SGK.4.07.10.01/VII/3212167 sayılı bir yazı gönderilmiştir. İstenilen bu belgelere ve bu yazıyla birlikte gönderilen B.13.2.SGK.4.01.00/VII-3276077 sayılı idari para cezasına 20.03.2013 tarihinde İtiraz edilmiş, itirazımız 18.04.2013 tarih 2013/217 esas 2013/228 karar sayılı komisyon kararı ile reddedilmiştir. Karar 21.08.2013 tarihinde tebliğ alınmıştır. Bu karara karşı dava açmak suretiyle söz konusu işlemin iptalini istemekteyiz.

Zira, davalı idare, söz konusu yazısına dayanak olarak, Kemer İlçe Jandarma Komutanlığının 13.07.2012 tarih 5152 sayılı yazısını esas almıştır. Kemer İlçe Jandarma Komutanlığı iş bu yazısı ile müvekkile ait olduğunu belirttiği R.T.adlı işletmede sözde yabancı uyruklu bir şahsın çalıştığının tespit edildiğini belirterek ilgili kurumlara ihbarda bulunmuştur.

Jandarmanın tutanağı zandan kaynaklı olup, gerçek dışıdır. Çükü; R. T. adlı işletme müvekkile ait olmayıp, yalnızca işyerinin bulunduğu mülkiyet müvekkile aittir. Müvekkil araç, minibüs vs kiralama işiyle iştigal etmekte olup, hem bu işten hem de mülkiyetine sahip olduğu işyerini kiralayarak gelir elde etmektedir.

R.T. adlı İşletme A.Tur.Taş.fnş, Kuy.San.Tic. Ltd.Şti. bünyesine ait olup, müvekkil tarafından bu şirkete kiralanmıştır. Mükellefiyet kaydı için adres olarak bu işyerinin adresini beyan etmiştir. Bu yüzden müvekkile ait vergi levhası ile R. T. e ait izin belgesi ile A. Tur, Tic. Ltd.Şti, ne ait sicil tasdiknamesindeki adresler aynıdır. Zaten işyeri iskanı olmadığı gerekçesiyle 2012 yılında da belediyece mühürlenmiştir.

Söz konusu işyeri müvekkilin mülkü olduğundan, müvekkile ait olan araç kiralama işine ilişkin evraklar dükkanda mevcut olup, Kemer İlçe Jandarma Komutanlığı rutin teftişleri sırasında belediyece mühürlü olan dükkanda, bir şahsı fark ederek içeri girmiş ve müvekkile ait 1223394 nolu sicil kaydına ilişkin vergi levhasını bularak, işyerinin müvekkile ait olduğu gerekçesiyle tutanak tutmuştur.

Müvekkilimin Kemer de olmadığı, jandarmanın rutin kontrollerini yaptığı bir sırada belediyece mühürlenen işyerinde bulunan S. I. un yabancı uyruklu olduğundan, kapıdaki mührün anlamını bilmeyerek kendi inisiyatifiyle hareket etmiş olması onun müvekkil tarafından kanuna aykırı olarak çalıştırıldığı anlamına gelmemektedir. Başkasının sehven yapmış olduğu bir hatadan dolayı müvekkil sorumlu tutulamaz. Jandarma tutanağı tamamen ZAN dan kaynaklı bir tutanak olup, kesin delil olma niteliği yoktur. Hukukta zanna dayalı bir yaptırım bulunmamaktadır. Zaten mühürlü olan bir işyerinde bir faaliyetin olması mümkün değildir.

Jandarmanın teftişi sırasında dükkanda yakalanan şahıs, jandarmaya verdiği ifadesinde Kemer e A.S. isimli şahsın yanına tatil maksadıyla geldiğini, müvekkilimi tanıdığını ancak çalışanı olmadığını, telefonda konuşmak için masanın üzerinde bulunan anahtarı alarak mühürlü olduğunu bilmeden içeri girdiğini beyan etmiştir.

Aynı şekilde jandarma tarafından ifadesine başvurulan A.S. da, A. S. ve S. İ. adlı kişilerin kendi misafirleri olduğunu beyan etmekle müvekkilin jandarmaya verdiği ifadesini doğrulamaktadır.

Jandarmanın hiçbir hukuki dayanağı olmayan bu yazısı esas alınarak, Antalya Çalışma ve iş Kurumu İI Müdürlüğü tarafından 06,08.2012 tarih B.13.2.TİK.4.07.00,00-914,99/292063 sayılı yazısı İle yabancı uyruklu kişiyi izinsiz ve kaçak çalıştırdığından bahisle müvekkile para cezası kesilmiştir. Kesilen idari para cezasına yapmış olduğumuz itiraz Antalya 11 Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/854 D.İş sayılı kararı ile kabul edilmiş ve yabancı uyruklu kişinin işyerinde çalıştığı ya da çalıştırıldığına ilişkin somut bulgular bulunamadığından iptal kararı verilmiştir

Yine jandarmanın ihbarı ile davalı tarafından 1.881,00-TL idari para cezası kesilmiş, cezaya itiraz edilmiş, mahkeme kararının kendilerini bağlamadığı gerekçesiyle itirazımız reddedilmiştir. Bu cezaya ilişkin yargılama Antalya 1. İdare Mahkemesi 2013/628 E sayılı dosyasından halen derdesttir.

Davalı kurum aynı gerekçeyle yani, 11 Sulh Ceza Mahkemesi kararının kendilerini bağlamadığı, zira kurumlarının taraf olmadığı gerekçesiyle itirazımızı reddetmiştir. Yine ret kararında işverenin iddia ettiği gibi S. İ. un bu işyerinde çalışmadığına dair kanıtlayıcı bir belge işverence İbraz edilmemiş.." ifadeleri yer almakta olup, maalesef mahkeme kararı kanıtlayıcı bir belge olarak kabul görmemiştir.

Ret kararı doğru değildir Zira gerek Sulh Ceza Mahkemesine gerek 1. idare Mahkemesine gerekse açmış olduğumuz iş bu davaya esas teşkil eden olayın konusu, maksadı, şekli ve sebebi aynı olup. İDARİ İŞLEMLERE DAYANAK YAPILAN KEMER İLCE JANDARMA KOMUTANLIĞININ TUTANAK VE BEYANLARI 11 SULH CEZA MAHKEMESİNİN VERMİŞ OLDUĞU KARARLA İPTAL EDİLMİŞ OLMAKLA bu karar sonrasında açılacak olan tüm davalarda esas alınmak suretiyle tarafları bağlamaktadır.

Özetle; iş bu davanın açılmasına sebebiyet veren Kemer İlçe Jandarma Komutanlığının tutanağında yer alan;

a)R.T.adlı işyerinin işletmesi müvekkilime ait olmayıp sadece mülkiyeti müvekkilime ait olduğundan;

b)Yabancı uyruklu şahsın müvekkilimin çalışanı olmayıp, sehven kendi inisiyatifiyle yaptığı davranışın sorumluluğunun müvekkilime yükletilmemesi gerektiğinden;

c)11. Sulh Ceza Mahkemesinin vermiş olduğu kararla, Jandarma tutanakları hükmünü kaybetmiş olduğundan ve bu karar aynı olaya ilişkin tüm davalarda bağlayıcı olduğundan;

Davalı kurumca bu olaya İlişkin her türlü İdari işlemin iptali gerekmektedir.

YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEBİMİZ

İYUK 27 MADDE: "Danıştay veya idari mahkemeler idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler" hükmünü düzenlemektedir.

İdari işlem konu, maksat, şekil ve sebep yönlerinden açıkça kanuna aykırıdır, idarenin her türlü işlem ve eylemi yargı denetimine tabidir. İdari işlemin yargı denetiminden geçmeden eyleme dönüşmesi de hukuka aykırı bir davranıştır.

Anayasamızın 10.maddesinde yer alan kanun önünde herkesin eşit olduğu ve adil yargılama İlkeleri İle, gerçekleşmesi halinde uğranılacak zararın kaçınılmazlığı da göz önünde tutularak, idarenin savunması alınıncaya kadar yürütmesinin durdurulmasına, idarenin savunması alındıktan sonra esas hakkında hüküm verilinceye kadar idari işlemin yürütmesinin durdurulmasına, yargılama sonunda da konu, maksat, yetki, şekil ve sebep yönlerinden hukuka aykırı olması sebebiyle İdari işlemin iptalini talep etmekteyiz.

SONUÇ İSTEM: İzah edilen nedenlerle, öncelikle yargılamanın duruşmalı olarak yapılmasına, B.13.2SGK.4.07.10.01/VI1/3212167 sayılı yazının iptaline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı kurum üzerinde bırakılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.” demek suretiyle idari yargı yerinde dava açmıştır. 

Antalya 2. İdare Mahkemesi: 16.09.2013 gün, E:2013/1103, K:2013/967 sayılı kararı ile özetle, davacı tarafından dava konusu edilen işlemlerin dava dilekçesine eklenmediği,öte yandan farklı hukuki irdelemeye tabi bulunmaları nedeniyle aralarındaki maddi ve hukuki yönden bağlılık ya da sebep sonuç ilişkisi bulunmayan dava konusu işlemlerden davacıdan prim hizmet belgesi ve işe giriş bildirgesi vermesinin istenmesine ilişkin 21.02.2013 tarihli ve 3212167 sayılı işleme karşı ayrı, davacının idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 3276077 sayılı işleme karşı ayrı dava açılması gerekirken bir dilekçe ile dava açıldığı gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş olup, bu aşamadan sonra davacı vekili, davalı idarenin B.13.2SGK.4.07.10.01/VI1/3212167 sayılı yazısına ilişkin tesis edilen işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle yine idari yargı yerinde dava açmıştır.

Antalya 2. İdare Mahkemesi: 15.11.2013 gün, E:2013/1335, K:2013/1324 sayılı kararı ile özetle, davanın, davacıdan prim hizmet belgesi ve işe giriş bildirgesi vermesinin istenmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açıldığını belirterek, 5510 sayılı Kanunun uygulanmasından kaynaklanan ve idari para cezasına ilişkin olmayan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiğini belirterek davanın görev yönünden reddine karar vermiş; temyiz edilmeden karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle be kez adli yargı yerinde dava açmıştır.

Antalya 2. İş Mahkemesi: 03.06.2014 gün, E:2014/18, K:2014/265 sayılı kararı ile özetle, davacı tarafından açılan davanın, davacı hakkında, davalı idarece kesilen idari para cezalarından dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkin olduğu belirtilerek 5510 sayılı Kanunun 102.maddesine göre davaya bakmakla idari yargı yerinin görevli olduğunu belirterek davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.12.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, adli yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyasına ilişkin evrak da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Kemer İlçe Jandarma Komutanlığınca, davacı C. D. tarafından işletildiği belirtilen R. T.adlı işletmede 12.07.2012 tarihinde yapılan incelemede yabancı uyruklu iki şahsın izinsiz olarak çalıştırıldığına dair tutanak tutularak, söz konusu tutanak ile ilgili evrakın 13.07.2012 günlü yazı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Antalya Bölge Müdürlüğü’ne gönderildiği, buna istinaden Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Antalya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Muratpaşa Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından davacı C.D.’a gönderilen 21.02.2013 gün,  B.13.2.SGK.4.07.10.01/VII/3212167 numaralı yazı ile iş yerinde çalıştığı tespit edilen şahıslar için 5510 sayılı Kanunun 86.maddesinin 7. fıkrası gereğince 12.07.2012 tarihli aylık prim hizmet belgesi ve işe giriş bildirgesi düzenlenmesinin talep edildiği, olayda davacı tarafından bu yazıya itiraz edilmiş, itirazın reddi üzerine söz konusu işlemin iptali istemiyle uyuşmazlığa konu davanın açıldığı anlaşılmıştır.       

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun ‘’Prim Belgeleri ve Primlerin Ödenmesi’’ başlıklı 86.maddesinde;

‘’Prim belgeleri ve işyeri kayıtları

MADDE 86- İşveren bir ay içinde 4 üncü ve 5 inci maddeye tâbi çalıştırdığı sigortalıların ve sosyal güvenlik destek primine tâbi sigortalıların;

a) Ad ve soyadlarını, T.C. kimlik numaralarını,

b) 80 inci maddeye göre hesaplanacak prime esas kazançlarını,

c) Prim ödeme gün sayıları ile prim tutarlarını gösteren ve örneği Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenen asıl veya ek aylık prim ve hizmet belgesini, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındakiler için en geç Kurumca belirlenecek günün sonuna kadar, diğer sigortalılar için ise ait olduğu ayı takip eden ayda Kurumca belirlenecek günün sonuna kadar Kuruma vermekle veya sigortalı çalıştırmadığı takdirde, bu hususu sigortalı çalıştırmaya son verdiği tarihten itibaren, onbeş gün içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdür.’’ hükmü, Kanunun 86/7.maddesinde ise; ‘’Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca işyerinde fiilen yapılan tespitlerden ve kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden kayıt ve belgelere dayanmaksızın çalıştığı belirlendiği halde, hizmetlerinin veya prime esas kazançlarının Kuruma bildirilmediği anlaşılan veya eksik bildirildiği tespit edilen sigortalıların geriye yönelik hizmetlerinin veya prime esas kazançlarının, en fazla tespitin yapıldığı tarihten geriye yönelik bir yıllık süreye ilişkin kısmı dikkate alınır.’’ hükmüne yer verilmiş, olayda davalı idare tarafından bu durum tespit edilmiş olup, bunun üzerine kayıt dışı çalıştırıldığı tespit edilen kişiler hakkında aylık prim hizmet belgesi ve işe giriş bildirgesi düzenlenmesi talep edilmiştir.

Aynı Kanun’un "Uyuşmazlıkların çözüm yeri" başlığını taşıyan 101'inci maddesinde ise; "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür." hükmüne yer verilmiş olmakla, belirtilen tüm bu hususlar ve yasal düzenlemeler ışığında, açılan davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Her ne kadar adli yargı yerince 5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesi uyarınca davada idari yargının görevli olduğu öne sürülmüş ise de; anılan maddenin 5510 sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezası kararlarına karşı idari yargı yerini yetkili kılması ve dava konusunun idari para cezası olmayıp, 5510 sayılı Kanunun 86 ncı maddesi kapsamına giren bir uyuşmazlık oluşu karşısında, anılan görüşe katılmaya imkan bulunmamaktadır.   

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunduğundan, Antalya 2. İş Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN görevli olduğuna, bu nedenle Antalya 2.İş Mahkemesince verilen 03.06.2014 gün ve E:2014/18, K:2014/265 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.12.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

 

 

 

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN