Ceza Bölümü         2013/29 E.  ,  2013/32 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : K.H.

Mağdurlar: 1- E.C., 2- E.O., 3- Ü.K., 4- C.E., 5- F.Ş., 6- S.B., 7- İ.B., 8- S.Ş.

Katılanlar : 1- B.İ., 2- M.U.

Sanık       : H.A. 

O L A Y : Kırklareli 55. Mknz. P. Tug. Loj. Ds. Sah. Hiz. Bl. Komutanlığı emrinde takım komutanı olarak görevli sanık S.S. İkm. Üçvş. H.A.’ın, Ağustos-Eylül-Ekim 2008 tarihlerinde, kışla içerisinde cep telefonu bulundurmanın ve kullanmanın suç olması nedeniyle aynı Komutanlık emrinde görevli mağdur İkm. Er M.U., İkm. Er B.İ. ve Ulş. Er E.C.’ın üzerlerini arayıp bulduğu, İkm. Er Erdal Orunç, İkm. Er Ü.K. ve İkm. Er C.E.’in yataklarından aldığı, Ulş. Er F.Ş.ve İkm. Er S.B.’nın konuşurken görüp aldığı, P. Er İ.B.’in dolabından aldığı ve İkm. Er S.Ş.’un sigara paketinde görüp aldığı cep telefonlarının sim kartlarını çıkartarak sahiplerine verdiği, tutanak tutmadığı, bölük komutanına bildirmediği ve telefonlarını isteyen mağdurlara sırasıyla, “bölük astsubayına verirsem ceza alırsın”, “bir güzellik yap vereyim”, “üçte birini ver”, “mahkemeye verseydim daha mı iyiydi”, “kırmızı kar yağınca veririm”, “kafamı kızdırırsan seni askeri mahkemeye veririm”, “askerliğin bitene kadar bende kalacak”, “bakarız” dediği ve telefonlarını vermediği, mağdur Ü.K.’nin telefonunu verip “bir daha yakalatma” diyerek aldırdığı sigaranın parasını vermediği, mağdur S.B.’ya başka bir telefonu 50 TL paraya sattığı, soruşturma başladığında telefonları birliğe teslim ettiği, böylece görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak kendisine yarar sağladığı ve mağdurlar üzerinde manevi baskı yaparak icbar suretiyle irtikap suçunu işlediği ileri sürülerek, eylemine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 250/1. maddesi uyarınca ayrı ayrı cezalandırılması istemiyle 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 11.5.2009 gün ve E:2009/159, K:2009/174 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. 

54. MEKANİZE PİYADE TUGAY KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 12.12.2012 gün ve E:2012/143, K:2012/275 sayıyla; sanığa yüklenen eylemin askeri suç olmaması ve sanığın yargılama aşamasında Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişiğinin kesilmiş olması nedeniyle 353 sayılı Kanun’un 17. maddesi uyarınca sanığın yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. 

KIRKLARELİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ: 27.3.2013 gün ve E:2013/128, K:2013/98 sayıyla; sanığa yüklenen eylemin irtikap suçunu oluşturmadığı, eylemin Askeri Ceza Kanunu’nun 144. maddesi atfıyla Türk Ceza Kanunu’nun 257/1. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma veya Askeri Ceza Kanunu’nun 115.maddesinde düzenlenen memuriyet nüfuzunu kötüye kullanmak suçlarını oluşturabileceği, her iki halde de sanığı yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, kendisine gelmekle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Mahkememize gönderilmiştir. 

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler; Ahmet KARADAVUT, Davut TELLİ, Şuayip ŞEN, Turgut SÖNMEZ, Haluk ZEYBEL, Mehmet AVCIOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 11.11.2013 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde askeri yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’ın askeri yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Hulusi GÜL’ün davanın çözümünün askeri yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 

Anayasanın  “askeri yargı” yı düzenleyen 145 nci maddesinde asker kişilerin “askeri mahallerde” işledikleri suçlara bakmanın askeri mahkemelerin görevinde olduğu belirtilmişken; 12.9.2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilip, 23.9.2010 gün ve 27708 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile yapılan değişiklik ile maddenin birinci fıkrasında, “Askeri yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür.  Bu   mahkemeler;  asker   kişiler   tarafından   işlenen  askerî  suçlar  ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür.

Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz” denilmek suretiyle  “askeri mahallerde” unsuru madde metninden çıkarılmıştır. 

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmekte iken, maddenin “….askeri mahallerde….” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 26.6.2012 tarih ve 28335 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.3.2012 gün ve E:2011/30, K:2012/36 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. 

"Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada;

                a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

                b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, 

                c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. 

Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. 

Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır.

Dosya içinde bulunan, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın 1.4.2011 gün ve PER:1920-317525-11/Per. İşl. D. E ve Arş. Ş. 102431 sayılı yazısından, sanığın disiplinsizlik nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrıldığının bildirildiği ve ekinde ayırma karar suretinin gönderildiği anlaşılmıştır. 

Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, askeri yargı yerince verilen görevsizlik kararında, sanığa yüklenen eylemin askeri suç olmaması ve sanığın yargılama aşamasında Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişiğinin kesilmiş olması nedeniyle, sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de, dosyanın incelenmesinde, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararının gerekçesinde, iddianamede, sanığa yüklenen eylemin, sanığın gerek nöbetçi olduğu gerekse böyle bir görevinin bulunmadığı sıralarda, askeri birlik komutanının emirleri gereği kışla içerisinde erler tarafından bulundurulması veya kullanılması yasak edilen cep telefonlarını tespit ederek bunlara el koymasına rağmen, herhangi bir resmi işlem yapmadığı, tutanak tutmadığı, durumu birlik komutanına intikal ettirmediği, mağdurların yakalanan telefonları istemesi üzerine “kırmızı kar yağınca alırsın”, “askerliğin bitene kadar bende kalacak” gibi söylemlerde bulunduğu, bazı sanıklardan sigara ya da bu şekilde küçük taleplerde bulunduğu ya da erlerle alacak- borç, telefon alım-satım ilişkisine girdiği, bazen bu telefonları kullandığı şeklinde gerçekleştiğinin anlatıldığı, dosyadaki mağdur ifadelerinin incelenmesinde, sanığın mağdurlara yönelik bir baskı uyguladığına dair bir iddianın da bulunmadığı, aslında mağdurların, sanık tarafından el konulan telefonları terhis tarihlerine kadar talep etme hakları da bulunmadığından, söz konusu telefonların sanık tarafından icbar suretiyle iade edilmemesi ve bundan menfaat sağlanmasının da söz konusu olmadığı, olayda,  sanığın kanun ve emirlerle uhdesine tevdi edilen görevi savsaması, ihmal göstermesi ve keyfi muamelede bulunmasının söz konusu olduğu, bu itibarla sanığın eylemlerinde yasanın öngördüğü anlamda icbar boyutuna varan bir davranışının bulunmadığı, bu nedenle sanığın eyleminin Askeri Ceza Kanunu’nun  144.madde atfıyla Türk Ceza Kanunu’nun 257.madde kapsamında “görevi kötüye kullanma” ya da Askeri Ceza Kanunu’nun  115.madde kapsamında “memuriyet nüfuzunu kötüye kullanma” vasfında olabileceği açıklanarak, Türk Ceza Kanunu’nun 250. maddesinde düzenlenen suçun gerçekleşmeyeceğinin değerlendirildiği gözetildiğinde Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararı hukuka uygun bulunmuştur.

Bu durumda, sanığa yüklenen eylemin 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nda düzenlenen ya da 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar kapsamında kaldığı, bu nedenle “askeri suç” olduğu açıktır. 

353 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevinin değişmeyeceği, ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması durumunda, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği düzenlenmiş bulunduğundan ve somut olayda sanık hakkında yukarıda anlatıldığı şekilde askeri suça uygun olduğu kabul edilen eylemleri nedeniyle açılan kamu davasının  353 sayılı Yasa’nın 17. maddesi uyarınca  askeri yargı yerinde görülmesi ve 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ   : Davanın çözümünde ASKERİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin 12.12.2012 gün ve E:2012/143, K:2012/275 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.11.2013 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.