T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2024/84

KARAR NO  : 2024/111    

KARAR TR  : 01/04/2024

 

 

 

 

ÖZET: Vakıf Üniversitesi bünyesinde görev yapmakta olan davacılar murisinin iş akdinin ölüm nedeniyle sona ermesinden kaynaklanan, kıdem tazminatının tahsili istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

K A R A R

                       

Davacılar

Muris             : A.M

Mirasçıları     : 1- F.S.M 2- S.M 3- S.K.

Vekili             : Av. Y. C.

Davalı            : Y.İ.Ü

Vekili             : Av. İ.T.A

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1.Davacılar vekili, miras bırakan A. M. 21/09/2022 tarihinde vefat ettiğini, mirasçılarının davacılar olan eşi F.S. ile kızları S. ve S. olduğunu, murisin davalı üniversitede 14/09/2017 tarihinden 21/09/2022 tarihine kadar öğretim görevlisi olarak çalıştığını, çalışma süresi içerisinde öğrencileri ve davalı kurumun yönetimiyle iyi ilişkiler yürüten, görevlerini ve sorumluluklarını zamanında yerine getiren iyi bir akademisyen olarak tanındığını, murisin 21/09/2022 tarihinde vefat etmesini müteakip davacılar tarafından davalı kurum ile murisin çalışmalarının karşılığı olan ve taraflar arasındaki iş akdinin ölüm nedeniyle sona ermesi dolayısıyla kıdem ve ölüm tazminatının mirasçılara ödenmesine ilişkin birçok kez görüşmede bulunulduğunu ancak davalı kurumun murisin emeklerinin karşılığı olan kıdem ve ölüm tazminatının ödenmemesi yönünde tavır ve tutum sergilediğini, müvekkillere ödenmeyen tazminat kalemleri bakımından arabuluculuk başvurusunda bulunduğunu ancak sürecin 24/02/2023 tarihinde anlaşamama şeklinde sona erdiğini beyan ederek; fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000 TL kıdem ve 1.000 TL ölüm tazminatı alacağının, murisin ölüm tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. Ankara 34. İş Mahkemesi 03/10/2023 tarih ve E.2023/209, K.2023/580 sayılı kararı ile, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle HMK'nin 114 ve 115. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...Somut uyuşmazlıkta; müteveffanın davalı Y. İ. Ü. nde öğretim görevlisi olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Müteveffanın göreve başlaması ve görevinin sona ermesi tamamen akademik yönden olup iş ilişkisi kabul edilemez. Bu durumda müteveffanın öğretim elemanı olarak görev yaptığı ve yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere göre de bir statü ilişkisi içinde olduğu, arada iş ilişkisi bulunmadığı açık olmakla yasal düzenlemelere göre devlet üniversitesi ile aynı statüde olan ve bu anlamda idare kabul edilen vakıf üniversitesi ile öğretim elemanı arasında çıkacak uyuşmazlıkların idari yargının görev alanı içerisinde bulunduğu kabul edilmelidir.

Davanın adli yargı yerinde görülmesi mümkün olmadığından ve uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğu anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK’un 114 ve 115. maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..."

 

3. Davacılar vekili bu kez, 1.000 TL kıdem tazminatı alacağının murisin ölüm tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

4. Ankara 21. İdare Mahkemesi 11/12/2023 tarih ve E.2023/2012 sayılı kararı ile, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...Dosyanın incelenmesinden; davacılar murisi A.M.'nin 14/09/20217 - 21/0/2022 tarihleri arasında öğretim görevlisi olarak Y. İ. Ü. bünyesinde çalıştığı ve 21/09/2022 tarihinde vefatından sonra, iş akdinin ölüm nedeniyle sona erdiğinden bahisle ödenmeyen kıdem tazminatı alacağına karşılık gelmek üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00-TL'nin ölüm tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri birlikte incelendiğinde, herhangi bir hizmet sözleşmesi çerçevesinde görev yapan çalışanların İş Kanunu kapsamında bulunan alacaklarından (kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti gibi) kaynaklanan uyuşmazlıkların, İş Mahkemeleri tarafından çözümleneceği anlaşılmaktadır.

Nitekim Yargıtay Büyük Genel Kurulunun İş Bölümüne İlişkin 07/01/2023 tarih ve 2023/1 sayılı kararının 9. Hukuk Dairesi'nin görevlerinin 6. maddesinde, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun Ek 2. maddesi gereğince kurulan vakıf üniversitelerinin öğretim elemanları ile üniversite arasında İş Kanunu ve iş sözleşmesinden kaynaklanan davaların temyiz incelemesinin görüm ve çözümünde 9. Hukuk Dairesi'nin yetkili olduğu düzenlenmek suretiyle bu madde kapsamında kalan uyuşmazlıklarda iş mahkemelerinin görevli olduğunun kabul edildiği görülmektedir.

Buna göre, 2547 sayılı Kanun'un Ek 11. maddesi ile Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 23. maddesi hükmünde, vakıf yükseköğretim kurumunda çalışmakta olan akademik ve diğer personelin hizmet sözleşmeleri hakkında 22/05/2003 tarih ve 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanacağının düzenleme altına alındığı, uyuşmazlığın, Vakıf Yükseköğretim Kurumunda görev yapan davacılar murisinin İş Kanunu kapsamında kalan alacaklarından kaynaklandığı göz önünde bulundurulduğunda, davanın görüm ve çözümünde adli yargı alanında görev yapan İş Mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır..."

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

5. Anayasa'nın “Yükseköğretim Kurumları” başlıklı 130. maddesinin birinci, ikinci ve onuncu fıkraları şöyledir:

 

“Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur.

...

Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabilir.

...

Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabidir."

 

6. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na 5772 sayılı Kanun ile eklenen ve vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları ile ilgili düzenlemeler getiren Ek 2. maddesi şöyledir:

 

“(Ek: 17/8/1983 - 2880/32 md.; Değişik : 18/6/2008-5772/7 md.)

Vakıflar; kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla ve mali ve idari hususlar dışında, akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda gösterilen esas ve usullere uymak kaydıyla, Yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını ya da bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın, ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda yüksek nitelikli işgücü yetiştirmek amacıyla, bu Kanun hükümleri çerçevesinde kalmak şartıyla meslek yüksekokulu kurabilir. Bu meslek yüksekokulu, kamu tüzel kişiliğini haiz olup, Cumhurbaşkanı kararı ile kurulur. Kurulacak meslek yüksekokullarına, meslek ve teknik eğitim bölgesinde gereksinim duyulması esastır."

 

7. 2547 sayılı Kanun'un Ek 5. maddesi şöyledir:

 

“(Ek :17/8/1983 -2880/32 md.)

(Değişik: 28/12/1999 - 4498/1 md.) Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarının, vakıf yönetim organı dışında en az yedi kişiden oluşan bir mütevelli heyeti bulunur. Mütevelli heyet üyeleri, vakıf yönetim organı tarafından dört yıl için seçilir, süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. Mütevelli heyet üyelerinin yaş sınırlaması hariç Devlet memuru olma niteliklerine sahip bulunmaları ve en az üçte ikisinin lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olması gerekir. Mütevelli heyet üyeleri kendi aralarından bir başkan seçer.

            Mütevelli heyet vakıf yükseköğretim kurumunun tüzelkişiliğini temsil eder. Vakıf yükseköğretim kurumlarının yöneticileri Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü alınarak mütevelli heyet tarafından atanır. Mütevelli heyet; vakıf yüksek öğretim kurumu yöneticilerine uygun gördüğü ölçüde yetkilerini devredebilir. Yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerini yapar, atamalarını ve görevden alınmalarını onaylar, yükseköğretim kurumunun bütçesini onaylar ve uygulamaları izler, ayrıca vakıfça hazırlanan yönetmelik hükümlerine göre diğer görevleri yürütür.

            Mütevelli heyetin toplantı nisabı ve karar alınması ile ilgili hususlarda bu Kanunun 61 inci maddesi hükmü uygulanır.”

 

8. 2547 sayılı Kanun'un Ek 8. maddesi şöyledir:

 

“(Ek: 17/8/1983 - 2880/32 md.)

Vakıfça kurulacak yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar, Devlet yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar gibi düzenlenir ve onların görevlerini yerine getirir. Öğretim elemanlarının nitelikleri Devlet yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının niteliklerinin aynıdır. Devlet yükseköğretim kurumlarında çalışmaları yasaklanmış veya disiplin yoluyla bu kurumlardan çıkarılmış kişiler, vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alamazlar.

Vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarına, unvanlarına göre Devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen ücret tutarından az ücret verilemez. Bu fıkra kapsamında Devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen emsal ücretin hesaplanmasında ilgili mevzuat uyarınca aylıklara ilişkin hükümlerin uygulandığı kadroya bağlı ödemeler dikkate alınır."

 

 

9. 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu'nun "Yüksek İhtisas Üniversitesi" başlıklı Ek 140. maddesi şöyledir:

 

"Ek Madde 140 – (Ek: 17/2/2011-6114/12 md.)

(Değişik birinci fıkra: 12/7/2013-6495/11 md.) Ankara’da Türkiye Yüksek İhtisas

Hastanesi Vakfı tarafından, 2547 sayılı Kanunun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin

hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip Yüksek İhtisas Üniversitesi adıyla

bir vakıf üniversitesi kurulmuştur.

Bu Üniversite, Rektörlüğe bağlı olarak;

a) Tıp Fakültesinden,

b) Sağlık Bilimleri Fakültesinden,

c) Spor Bilimleri Fakültesinden,

ç) Yabancı Diller Yüksekokulundan,

d) Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulundan,

e) Meslek Yüksekokulundan,

f) Sağlık Bilimleri Enstitüsünden,

oluşur."

 

          10. Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliğinin "Öğretim elemanları" başlıklı 23. maddesi şöyledir:

 

                        "Öğretim elemanlarının seçimi, değerlendirilmesi, seçilenlerin uygun görülen akademik unvanlarla görevlendirilmeleri ve yükseltilmeleri yürürlükteki kanun ve yönetmelik hükümlerine uyularak vakıf yükseköğretim kurumunun yetkili akademik organlarınca yapılır. Öğretim elemanlarının atamalarında, devlet yükseköğretim kurumlarındaki atamalarda aranan şartlara ilaveten vakıf yükseköğretim kurumunun akademik yönden gerekli gördüğü şartlar da aranabilir. Vakıf meslek yüksekokullarında özellikle uygulamalı derslerde görevlendirilecek öğretim elemanlarının atanmasında çalışma deneyimine sahip olması gözetilir.

                        Vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanunda devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır."

(Danıştay Sekizinci Dairesinin 29/4/2011 tarihli ve E.: 2008/8234, K.: 2011/2452 sayılı Kararı ile bu maddenin son cümlesinde yer alan “özlük hakları” ibaresinin iptaline karar verilmiştir."

 

11. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesi şöyledir:

 

"1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

a) (İptal: Anayasa Mahkemesinin 21/9/1995 tarihli ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000-4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları

c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.

2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.

3. (Mülga: 02/07/2018-KHK-703/185 md.)"

 

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

12. Uyuşmazlık Mahkemesinin Kenan YAŞAR'ın Başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan01/04/2024 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyasının sureti ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

13. Raportör-Hâkim Süleyman ARIDURU'nun davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

 

14. Dava, Y. İ. Ü. bünyesinde öğretim görevlisi olarak görev yapmakta olan davacılar murisinin iş akdinin, murisin ölümü nedeniyle sona ermesinden kaynaklanan kıdem ve ölüm tazminatının faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılmıştır.

 

15. Davalı Üniversite, yukarıda anılan mevzuat hükümleri çerçevesinde 2809 sayılı Kanun'un Ek 140. maddesi ile vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlere tabi olmak üzere kamu tüzel kişiliğine sahip olarak kurulmuştur.

 

16. İdari rejime dayalı olarak düzenlenmiş bulunan Türkiye'nin idari yapısında, kamu tüzel kişiliği idari yargının görev alanının belirlenmesinde kullanılan ölçütlerden birisidir. Kamu tüzel kişilerinin kuruluş amacı kamu yararı, faaliyet konuları ise kamu hizmetidir. Bu bağlamda, Kamu Tüzel Kişileri, özel hukuk tüzel kişilerine nazaran üstün ve ayrıcalıklı kamu gücüne sahiptirler ve tek taraflı işlemlerle yeni hukuki durum yaratabilirler. Bu nedenle de personeli kamu hukukuna tabidir.

 

17. Kanunla kurulma ve kamu tüzel kişiliğine sahip olmanın yanı sıra, Devlet Üniversitelerinde olduğu gibi Vakıf Üniversitelerinin de Anayasal güvence altına alınmış olan "Bilimsel Özerkliğe sahip olmaları” bir diğer ayrıcalığıdır. Üniversitelerde bilimsel özerklik ilkesi benimsenirken güdülen amaç, yükseköğretimin çeşitli siyasal çevre ve baskı grupları ile düşünce kümelerinin etkisinin dışında tutarak, bilimsel amaç, hedefler ve gereksinimlerine bağlı olmalarını sağlamaktır. Bu nedenle de, bilimsel faaliyetin asli unsurları olan yükseköğretim elemanlarının, görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri gibi özlük haklarının kanunla düzenleneceği konusu, Anayasal teminat altına alınmıştır.

 

18. Somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, davalı Üniversitenin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalıştırdığı davacıların murisinin, statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri gözetildiğinde, İdare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu, aralarında düzenledikleri sözleşmenin de idari sözleşme niteliği taşıdığı açıktır.

 

19. Buna göre, davacıların murisinin sözleşmesinin ölüm nedeniyle sona ermesinden dolayı talep ettiği kıdem ve ölüm tazminatının asıl işleme bağlı bir nitelik taşıdığı, dolayısıyla bu işlemden kaynaklanan tazmin isteminin de 2577 sayılı Kanun'un yukarıda yer verilen 2. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında idari yargı yerinde görülmesi gerekmektedir.

 

20. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; Ankara 21. İdare Mahkemesinin 11/12/2023 tarih ve E.2023/2012 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Ankara 21. İdare Mahkemesinin 11/12/2023 tarih ve E.2023/2012 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE,

 

01/04/2024 tarihinde, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN ve Eyüp SARICALAR' ın KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

 

      Başkan Vekili                Üye                                Üye                               Üye

            Kenan                      Nilgün                            Doğan                           Eyüp

          YAŞAR                     TAŞ                            AĞIRMAN                 SARICALAR

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                               Üye

                                            Ahmet                               Mahmut                          Bilal

                                          ARSLAN                         BALLI                      ÇALIŞKAN

 

         

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

Dava, Y. İ. Ü. bünyesinde öğretim görevlisi olarak görev yapmakta olan davacılar murisinin iş akdinin, murisin ölümü nedeniyle sona ermesinden kaynaklanan kıdem ve ölüm tazminatının faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılmıştır.

Davalı Üniversite, yukarıda anılan mevzuat hükümleri çerçevesinde 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumlan Teşkilatı Kanunu'nun Ek 71. maddesi ile vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlere tabi olmak üzere kamu tüzel kişiliğine sahip olarak kurulmuştur.

Somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde; davacılar murisi ile davalı Vakıf Üniversitesi arasında imzalanan iş sözleşmesi, davacılar murisinin iş akdinin, murisin ölümü nedeniyle sona ermesi, uyuşmazlığın üniversitedeki çalışma esaslarına ilişkin olmayıp aylık ve diğer özlük haklarına ilişkin olması hususları dikkate alınarak, davacının kıdem tazminatı ile diğer işçilik alacaklarının tahsiline ilişkin uyuşmazlığın adli yargının görev alanında bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Yukarıda belirtildiği üzere, 2547 sayılı Kanun kapsamındaki kamu hizmetini yürüten davacı öğretim görevlisinin ders yükü, disiplin gibi çalışma esasları yönünden aynı kanun'a tabi olduğu tartışmasız ise de, kendisinin iş sözleşmesi ile çalıştığı ve uyuşmazlık konusunun işçilik alacakları olduğu gözetildiğinde kamu hizmeti niteliğindeki görevin özel hukuk ilişkisini ortadan kaldırmayacağı, ilgili Yönetmelik'te düzenlendiği gibi aylık ve diğer özlük hakları bakımından 4857 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı, 7036 sayılı Kanun'un 5/a maddesi uyarınca da iş mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmıştır.

Yukarıda belirtilen hususlar göz ününde bulundurularak, davada adli yargının görevli olduğunu düşündüğümüzden sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.

 

 

 

Üye

Üye

Üye

                Nilgün TAŞ

          Doğan AĞIRMAN

          Eyüp SARICALAR