T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS   NO : 2018/437

            KARAR NO : 2018/421

            KARAR TR: 25.06.2018

ÖZET : İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K A R A R

 

          Davacı   : M. Genel Sigorta A.Ş.

          Vekilleri: Av. A.Y. Av. S.K. Av. G.K.

          Davalı: Bismil Belediye Başkanlığı (Adli Yargıda)

          Vekilleri: Av. F. K.

          Davalı : Karayolları Genel Müdürlüğü

          Vekilleri : Av. G.T. Av. E.S.

 

          O L A Y: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; yol kusuru nedeniyle meydana gelen kaza neticesinde zarar gören dava dışı sigortalıya müvekkili tarafından ödenen hasar bedelinin rücuen tazmini ve tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek İstanbul 6. İcra Müdürlüğü'nün 2013/3537 esas sayılı takip dosyasına davalıların yaptığı itirazın iptaline, müvekkili yararına icra inkâr tazminatı takdirine karar verilmesini talep ve dava ederek 11.03.2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          ANKARA 24. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 20.11.2014 gün ve E:2014/184, K:2014/615 sayılı kararıyla “Dava karayolundaki yol kusurundan dolayı aracı hasar gören kişinin hasar bedelini davacı sigorta şirketinden alması üzerine ödeme yapan davacı sigorta şirketinin yol kusuru nedeniyle Karayolları Genel Müdürlüğü ve Bismil Belediye Başkanlığı'nı davalı göstererek ödediği bedeli rücuen tahsile ilişkindir.

          Karayolunun bakım ve gözetilmesi ve işleyişi davalılara kamu yasaları gereğince verilmiş bir görev olup, bu görevin iyi yapılmamasından kaynaklanan tazminat davalarının idarenin hizmet kusurundan kaynaklanmış olması nedeniyle idari yargı yerlerinde görülmesi gerekir. Olayın, Karayolları Trafik Kanunu gereğince araç işletilmesinden dolayı meydana gelmediği, tamamen yol kusuru ve buna bağlı olarak idarenin hizmet kusuruna dayalı olarak açılmış olduğu" gerekçesiyle Yargı Yolu Bakımından Görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilen karar Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24/11/2015 tarih, E:2015/16016, K:2015/12665 sayılı ilamıyla onanarak kesinleşmiştir.

          Davacı vekili, bu kez rücuen tazminat istemiyle Davalılardan Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı 02.03.2018 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

          DİYARBAKIR 3. İDARE MAHKEMESİ: 24.05.2018 gün ve E:2018/230 sayılı kararı ile “Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirkete ait kasko sigorta poliçesiyle sigortalanan 34 HJ 0398 plakalı aracın 20/02/2012 tarihinde trafik kazası yapmış olduğu, kazada meydana gelen zararı karşılayan sigorta şirketince sigortalısına halef olunduğu belirtilerek rneydana gelen zararın karşılanması için yolun bakımından sorumlu olduğu ileri sürülen Karayolları Genel Müdürlüğü ve Bismil Belediyesine yönelik olarak İstanbul 6. İcra Müdürlüğü nezdinde icra takibine başlatıldığı, anılan takibe davalı idarelerce itiraz edilmesi üzerine de anılan itirazın iptali istemiyle Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde 11/03/2014 tarihinde itirazın iptali davası açıldığı, anılan Mahkemenin 20/11/2014 tarih ve E:2014/184 K:2014/615 sayılı kararı ile davanın hizmet kusurundan kaynaklanan bir tam yargı davası niteliğinde olduğu ve idari yargı yerince çözüme kavuşturulması gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verildiği, anılan kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24/11/2015 tarih ve E: 2015/16016 K: 2015/12665 sayılı kararı ile onanarak 19/02/2016 tarihinde kesinleşmesi üzerine de bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

          2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde; idari dava türleri; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak tanımlanmış, aynı Kanun’un 15/1-a maddesinde; idari yargının görev alanına girmeyip adli veya askeri yargının görev alanına giren davaların reddedileceği hükme bağlanmıştır.

          Öte yandan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun "Karayolu Trafik Güvenliği" başlıklı 13. maddesinde; "Karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdür...Bu çalışmalar sırasında meydana getirilen tehlikeli durum ve engeller bütün sorumluluk, bunları yaratan kişilere ait olmak üzere zabıtaca kaldırılır, yapılan masraflar sorumlulara ödetilir." hükmüne, 110. maddesinde ise; "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmüne yer verilmiştir.

          Bu durumda, bakılmakta olan davanın, davacı şirkete sigortalı olan aracın, davalı idarenin yapımı, bakımı ve işletilmesi ile görevli ve sorumlu olduğu yol üzerinde seyir halinde iken aracın alt kısımları ile yol sathındaki genişlemeden ötürü yoldan kopan taşlara çarpması sonucu meydana gelen tek taraflı maddi hasarlı trafik kazasından dolayı ödenen tutarın tazmini isteminden kaynaklandığı ve bu nedenle de işbu uyuşmazlığın 2918 sayılı Kanun'dan doğan bir sorumluluk davası niteliğinde olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde anılan Kanun'un yukarıda aktarılan 110. maddesi uyarınca adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle davanın adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın, Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin E: 2014/184 sayılı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, uyuşmazlığın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilmesine kadar ertelenmesine” karar vererek 05.06.2018 tarih ve 2018/230 esas sayılı üst yazısı ile görev uyuşmazlığının giderilmesi için Mahkememize başvurmuş, müracaat 11/06/2018 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 25.06.2018 günlü toplantısında:

          I-İLK İNCELEME:

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

                         II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava, trafik kazası sonucu oluşan hasar sebebiyle davacı tarafından sigortalıya ödenen bedelin tahsili amacıyla İstanbul 6. İcra Müdürlüğü'nün 2013/3537 esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, davalıların ödeme emrine itiraz etmesi üzerine icra takibinin durdurulduğu belirtilerek, davalı idarenin yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

          2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

          İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

          İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

          Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

          (Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

          İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

          Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

          Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

          Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

          Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Diyarbakır 3. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20.11.2014 gün ve E:2014/184, K:201/615 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

         

          S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Diyarbakır 3. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20.11.2014 gün ve E:2014/184, K:201/615 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.06.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

  Başkan                      Üye                              Üye                                 Üye                  

      Nuri                     Şükrü                          Mehmet                      Ahmet Tevfik          

NECİPOĞLU             BOZER                         AKSU                         ERGİNBAY

 

 

 

                                       Üye                               Üye                                 Üye

Süleyman Hilmi                Aydemir                           Birgül

                                    AYDIN                         TUNÇ                             KURT