Hukuk Bölümü         2012/28 E.  ,  2012/111 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı           : H.İ.

            Vekili              : Av. E.L.D

            Davalı            : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

            Vekilleri         : Av. B.M.,  Av. H.D.H           

            O L A Y          :  Emekli Sandığının (Devredilen) 52.858.106.0 emekli sicil numaralı emeklisi olan Davacı;  diş tedavisinin hastanelerinde 90 gün içinde yapılamayacağından bahisle Yeşilyurt H. Çalık Devlet Hastanesinin 11.08.2008 tarihli reçetesi ile serbest diş hekimine sevk edilmiş; bu sevke istinaden davacıya serbest diş hekimince diş tedavisi uygulanarak 03.09.2008 tarihli, 2.190,00 YTL miktarlı serbest meslek makbuzu düzenlenmiştir.

Davacı, davalı Kurum kayıtlarına 18.09.2008 tarihinde giren dilekçesi ile tedavi bedelinin ödenmesini istemesi üzerine, İdarece,  5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu’nun Geçici 139. maddesi ve 2007 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği hükümleri doğrultusunda hesaplanan bedele Sağlık Uygulama Tebliğinin 26. maddesi uyarınca katma değer vergisi ilave edilmek ve bu miktardan 6. madde uyarınca katılım payı düşülmek suretiyle belirlenen 291,60.­TL 19.09.2008 tarih ve 947854 sayılı ödeme emrine istinaden 26.9.2008 tarihinde davacıya ödenmiştir.

Davacı vekili,  emekli olan müvekkiline yapılan 291,60-TL ödemenin dışında, kendisine ödenmeyen ve tarifeyi aşan kısmı olan 1.898,00YTL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tarafına ödenmesi istemiyle, 24.11.2008 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 8.İDARE MAHKEMESİ; 21.12.2009 gün ve E:2008/1741, K:2009/1978 sayı ile,  5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 1. maddesinde; bu Kanun’un amacının, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişisel güvence altına almak, bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hakları, bu haklardan yararlanma şartları ile finansman ve karşılanma yöntemlerini belirlemek, sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile ilgili usul ve esasları düzenlemek olduğu belirtilmiş olup, Finansmanı Sağlanan Sağlık Hizmetleri ve Süresi başlıklı 63.maddesinin (d) bendinde de "Kişilerin hastalanmaları halinde ayakta veya yatarak; ağız ve diş muayenesi, diş hekiminin göreceği lüzum üzerine ağız ve diş hastalıklarının teşhisi için gereken klinik muayeneler, laboratuar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbi müdahale ve tedaviler, diş çekimi, konservatif diş tedavisi ve kanal tedavisi, hasta takibi, diş protez uygulamaları, ağız ve diş hastalıkları ile ilgili acil sağlık hizmetleri, 18 yaşını doldurmamış kişilerin ortodontik diş tedavilerinin 72 nci maddeye göre belirlenen tutarının" ödeneceğinin hüküm altına alınmış olduğu; aynı Kanunun 101. maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür." hükmünün getirildiği; dava dosyasının incelenmesinden; Emekli olan davacının Malatya Devlet Hastanesi Başhekimliği’nce yapılan sevk üzerine, serbest diş hekimine yaptırdığı diş tedavisine ait 2.190-TL tutarındaki fatura bedelinin ödenmesi istemiyle yaptığı başvuru sonucu davalı idarece tarifeye göre yapılan 291,60- TL ödemenin dışında, kendisine ödenmeyen ve tarifeyi aşan kısmı olan 1.898- TL nin dava tarihinden itibaren isleyecek yasal faizi ile birlikte tarafına ödenmesi istemiyle görülmekte olan davanın açıldığının anlaşıldığı; olayda; 5434 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlıkların önceden idari yargı yerlerinde görülüp çözümlenmesi mümkün iken, yukarıda yer alan yasal hükümlerden de anlaşılacağı üzere 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra söz konusu ödemelerin bu kanun kapsamında yapılması ve işlem tarihi itibariyle bu kanunun yürürlükte bulunması dikkate alındığında, bu kanuna göre yapılacak ödemelerden kaynaklanan uyuşmazlığın da İş Mahkemesi tarafından çözülmesi gerektiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin 1/a bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez,  aynı istemle 15.02.2010 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Malatya İş Mahkemesi: 24.11.2010 gün ve E:2010/127, K: 2010/848 sayı ile,  davacının yasanın ve yönetmeliğin aradığı sevk zincirlerine uyduğu, davalı kurumun aradaki farkı ödemeyi hukuken zorunlu olduğu halde ödemediğinin tespit edildiği,  mahkemelerinin de 5510 sayılı yasanın 101. maddesi gereğince davanın çözümünde yetkili ve görevli olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiş;  hükmün, davalı idarenin temyizen incelenerek bozulması istemi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi;  17.02.2011 gün ve E:2011/526, K:2011/1885 sayı ile, 5510 sayılı Kanunun geçici 4. maddesinin; “…Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, arttırılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır…” hükmünü içermekte olduğu;  davaya konu edilen sağlık harcamalarının 01.10.2008 tarihinden önceki döneme ait olması karşısında, uyuşmazlığın, idari yargının görev alanına girdiği gözetilip, yargı yolu yanlışlığı nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken, davanın esasına girilip yazılı biçimde hüküm tesis edilmiş olmasının, usul ve yasaya aykırı görüldüğü gerekçesiyle bozulmasına karar vermiştir.

MALATYA İŞ MAHKEMESİ; 24.11.2011 gün ve E: 2011/892, K: 2011/1144 sayı ile; Yargıtay bozma ilamına uyularak, yapılan yargılama ve toplanan deliller, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; 5510 sayılı Yasanın geçici 4. Maddesinde" Bu madde kapsamına girenlerin aylıkların bağlanması, arttırılması diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu kanun ile yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı kanun hükümlerine göre işlem yapılır, hükmü gereğince davaya konu harcamaların 01.10.2008 tarihinden önceki döneme ait olduğu ve resen gözetilmesinin gerektiği, davaya konu uyuşmazlığın idari yargıda görülüp ve çözümleneceği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 21.5.2012 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının; davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece 15. maddede belirtilen hükmün aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden gönderildiği görülmekte ise de; Başkanlıkça idari yargı dosyasının da ilgili Mahkemesinden getirtildiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava,  Emekli Sandığının (Devredilen) emeklisi olan davacının,  serbest diş hekimine yaptırdığı diş tedavisine ait 2.190,00TL tutarındaki fatura bedelinin ödenmesi istemiyle yaptığı başvuru sonucu, davalı idarece tarifeye göre yapılan 291,60 TL ödemenin dışında, ödenmeyen ve tarifeyi aşan kısmı olan 1.898,00TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden Emekli Sandığının (Devredilen) 52.858.106.0 emekli sicil numaralı emeklisi olan Davacının; diş tedavisinin hastanelerinde 90 gün içinde yapılamayacağından bahisle Yeşilyurt H. Çalık Devlet Hastanesinin 11.08.2008 tarihli reçetesi ile serbest diş hekimine sevk edildiği; bu sevke istinaden davacıya serbest diş hekimince diş tedavisi uygulanarak, 03.09.2008 tarihli, 2.190,00YTL. miktarlı  serbest meslek makbuzu  düzenlendiği; Davacının, davalı Kurum  kayıtlarına 18.09.2008 tarihinde  giren dilekçesi ile tedavi bedelinin ödenmesini istediği ancak,  İdarece, davacıya   19.09.2008 tarih ve 947854 sayılı ödeme emrine istinaden 26.9.2008 tarihinde 291,60.­TL.   ödendiği,  bunun üzerine Davacı vekili tarafından,  emekli olan müvekkiline yapılan 291,60- TL ödemenin dışında, kendisine ödenmeyen ve tarifeyi aşan kısmı olan 1.898,00YTL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tarafına ödenmesi istemiyle, dava açıldığı anlaşılmıştır.

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir… Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

 Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Bu durumda, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, emekli kamu personeli olan davacı tarafından açılan davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 8. İdare Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 8. İdare Mahkemesi’nin 21.12.2009 gün ve E:2008/1741, K:2009/1978 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 21.5.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.