Hukuk Bölümü         2008/243 E.  ,  2009/23 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı           : T.Ü.

            Vekilleri         : Av. G.Y.U. - Av. S.S.

            Davalı           : Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı

            Vekili             : Av. Z.D.                       

O L A Y          : Sosyal Sigortalar Kurumu İstanbul Sigorta Müdürlüğü’nün 20.6.2001 gün ve 37909 sayılı işlemi ile, davacı adına idari para cezası verilmiştir.

Davacı tarafından idari para cezasına yapılan itiraz, İstanbul Sigorta Müdürlüğü’nün 9.3.2004 gün ve 15455 sayılı komisyon kararı ile reddedilmiştir.

İstanbul Sigorta Müdürlüğü’nce, söz konusu idari para cezasının gecikme zammı ile birlikte tahsili amacıyla davacı adına 15.3.2004 gün ve 16623-2004/580 sayılı ödeme emri düzenlenmiştir.

Davacı vekili, idari para cezasına yapılan itirazın reddine ilişkin komisyon kararının ve ödeme emrinin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekili, birinci savunma dilekçesinde, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 80. maddesine göre ödeme emrinin görümü ve çözümü konusunda iş mahkemesinin görevli olduğunu ileri sürerek ödeme emri yönünden görev itirazında bulunmuştur.

İSTANBUL 4. İDARE MAHKEMESİ; 26.7.2004 gün ve E:2004/685 sayı ile, T.Ü. vekili tarafından, idari para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle SSK Başkanlığı'na karşı açılan davada davalı idare vekilince görev itirazında bulunulduğundan dava dosyasının incelendiği, 4854 sayılı Yasa ile bir kısım para cezalarının idari para cezasına dönüştürüldüğü ve aynı Yasa ile idari para cezalarına karşı açılacak davalarda İdare Mahkemelerinin görevli olduğunun belirtildiği, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'ndan kaynaklanan para cezaları da idari para cezalarından olup, bu cezalardan doğan uyuşmazlıkların görüm ve çözüm yerinin de idare mahkemelerinin görevinde olduğu, dosyanın incelenmesinden; davacıya 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 8. maddesine aykırı hareket ettiği gerekçesiyle idari para cezası verildiği, cezanın ödenmemesi nedeniyle 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun uyarınca ödeme emri gönderildiği, bakılan davanın bu nedenle açıldığı, davalı idare vekilince 6183 sayılı Yasa uyarınca yapılacak takiplerde 506 sayılı Kanun’un 80. maddesi gereğince iş mahkemelerinin görevli olduğu ileri sürülerek görev itirazında bulunduğunun anlaşıldığı, yukarıda belirtilen yasal mevzuat uyarınca, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'ndan kaynaklanan idari para cezalarına karşı açılacak davalarda idare mahkemeleri görevli olduğu gibi, söz konusu para cezalarının tahsili amacına yönelik olan ödeme emirlerine karşı açılan davaların görüm ve çözümünde de idare mahkemelerin görevli olduğu, bu nedenlerle, dava konusu olayda Mahkemelerinin görevli olduğuna, davalı idare vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekili, Mahkemeye süresi içinde verdiği dilekçe ile, ödeme emri konusunda iş mahkemesi görevli olduğundan, görevlilik kararının kaldırılmasını istemiştir.

İstanbul 4. İdare Mahkemesi; 28.12.2004 gün ve E:2004/685, K:2004/2403 sayı ile, dava konusu işlemlerin iptaline karar vermiştir.

Davalı vekilinin bu kararı temyiz etmesi üzerine önce 7.12.2005 gün ve E:2005/6753, K:2005/5760 sayılı kararı ile bu kararı onayan İstanbul Bölge İdare Mahkemesi; daha sonra karar düzeltme talebi üzerine 12.10.2006 gün ve E:2006/4596, K:2006/4279 sayı ile, dava dosyasının incelenmesinden, davacıya 419.850.000.-TL para cezası verilmesine ilişkin 20.6.2001 günlü, 3790 sayılı işleme yapılan itirazın reddine ilişkin 9.3.2004 günlü ve 15455 sayılı komisyon kararı ile bu para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen 15.3.2004 günlü ve 16623 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada, davalı idarenin adli yargının görevli olduğu yönünde görev itirazında bulunduğu, Mahkemece 26.7.2004 gün ve E:2004/685 sayılı görevlilik kararı verildiği, bu karara Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı’nca 5.10.2004 tarihinde
itiraz edilerek kaldırılmasının istenildiği, daha sonra da dava konusu işlemlerin iptaline ilişkin 28.12.2004 günlü ve E:2004/685, K:2004/2403 sayılı esas kararın verildiği, bu kararında İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nce 7.12.2005 günlü E:2005/6753, K:2005/5760 sayılı kararla onandığının anlaşıldığı, Mahkemece davalı idarenin görev itirazı üzerine verdiği 26.7.2004 gün ve E:2004/685 sayılı görevlilik kararının davalıya tebliği üzerine davalı SSK Başkanlığı vekili tarafından süresi içinde görevlilik kararına itiraz edilerek kaldırılmasının 5.10.2004 günlü dilekçe ile istenildiği, ancak 2247 sayılı Yasa’nın 12. maddesindeki süreç bu aşamada kesilerek esas hakkında karar verildiğinden, 2247 sayılı Yasa’nın 12. maddesinde belirtilen sürecin tamamlanmasından sonra oluşan duruma göre İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nce esas hakkında karar verilmesi gerekirken bu
kanuni prosedüre uyulmaksızın verilen esas hakkındaki kararda usul ve yasa hükümlerine uyarlık bulunmadığı, bu durumda, İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin usul ve yasaya aykırı kararını onayan İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nin 7.12.2005 günlü, E:2005/6753, K:2005/5760 sayılı kararında da hukuka uyarlık görülmediği, bu nedenlerle, karar düzeltme talebinin kabulüne, İstanbul Bölge İdare
Mahkemesi’nce verilen 7.12.2005 günlü ve E:2005/6753, K:2005/5760 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın 2247 sayılı Kanun’un 12. maddesindeki kanuni usule uyulmak suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere Mahkemesine iadesine karar vermiştir.

Bunun üzerine, Mahkemece, davalı Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı’nın talebi hakkında bir karar verilebilmesi için dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI : Davacı tarafından davalı idare aleyhine açılan iptal davasında, davalı idarenin görev itirazında bulunduğu, bu itirazın reddedilmesi üzerine davalı idare tarafından olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması talebinde bulunulması nedeniyle dosyanın Başsavcılıklarına gönderildiğinin anlaşıldığı, davacının çalıştırdığı işçilere ait Mart/Nisan 2003 sigorta prim bildirgeleri, 2003 yılı 1. dönem dört aylık sigorta prim bordrosu ve işyeri giriş bildirgelerinin kuruma verilmemiş olmasından dolayı davalı idare tarafından, 506 sayılı Yasa uyarınca 4.590.000.000.-TL asıl tutar ve 566.543.700.-TL gecikme zammına dair tahakkuk belgeleri düzenlenerek tahsili için 02.07.2004 tarih ve 49262 sayılı ödeme emri düzenlenerek şirkete tebliğ edildiği, davacı şirketin itiraz etmesi sonucu davalı Kurumca yapılan incelemede itirazın reddedilmesi üzerine ödeme emrinin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açıldığı, davalı idarenin süresi içinde görevlilik kararına yaptığı itiraz üzerine, İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nce itiraz hususunda bir karar verilmek üzere dosyanın Başsavcılıklarına gönderildiği, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 140. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan "Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliği tarihinden itibaren (7) gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler" yolundaki üçüncü tümcesinin Anayasa Mahkemesi'nin 8.10.2002 gün ve E:2001/225, K:2002/88 sayılı kararıyla iptal edildiği ve bu kararın yayımlandığı 26.2.2003 tarihinden itibaren kendisine tanınan bir yıllık süre içinde Yasama Organı'nca çıkarılan 29.7.2003 gün ve 4958 sayılı Yasa'nın 51. maddesi ile, 506 sayılı Yasa'nın 140. maddesinin yeniden düzenlendiği, dördüncü fıkrasında "İdari para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde idare mahkemesine başvurabilirler. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenmeyen idari para cezaları, bu Kanunun 80. maddesi hükmü gereğince hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir" denildiği, ödeme emrinin düzenlendiği tarihte yürürlükte olan anılan Yasanın 80. maddesinin 29.7.2003 gün ve 4958 sayılı Yasa ile değişik beşinci fıkrasında, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 51. maddesi hariç, diğer maddelerinin uygulanacağının öngörüldüğü ve ödenmeyen Kurum alacaklarına uygulanacak gecikme zammının gösterildiği; yedinci fıkrasında ise, "Kurum alacaklarının tahsilinde 21.7.1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi yetkilidir" hükmüne yer verildiği, öte yandan; 506 sayılı Kanun'un 140. maddesinin dördüncü fıkrasının 15.2.2006 tarih ve 5454 sayılı Kanun'un 5.maddesiyle değiştirildiği; idari para cezalarına karşı idare mahkemesine başvurulacağı hükmünün kaldırılarak yerine onbeş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği hükmünün getirildiği, ancak, anılan fıkrada yer alan "Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler" yolundaki üçüncü tümcesinin, Anayasa Mahkemesi'nin 4.10.2006 gün ve E:2006/75, K:2006/99 sayılı kararıyla iptal edildiği, bu düzenlemelere göre, idari para cezalarının ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk edeceği ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödeneceği veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebileceği, itirazın takibi durduracağı, Kurumca itirazı reddedilenlerin kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde idare mahkemesine başvurabilecekleri nedeniyle tahakkuk aşamasında idare mahkemelerinin görevli oldukları(15.2.2006 tarihinden itibaren onbeş gün içinde sulh ceza mahkemesine başvuru ile anılan mahkemelerin görevli kılındığı, ancak, buna ilişkin tümcenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği); kurum alacaklarının tahsilinde ise, 6183 sayılı Yasa hükümleri uygulanmak suretiyle düzenlenecek ödeme emrine karşı açılacak davalara bakma görevinin, 80. maddenin yedinci fıkrasında açıkça belirtildiği gibi Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer iş mahkemesine ait olduğu, olayda, İstanbul Sigorta Müdürlüğü'nce verilen idari para cezasının ödenmemesi nedeniyle Kurum alacağına dönüşmesi üzerine, gecikme zammı uygulanmak suretiyle tahsili için düzenlenen ödeme emrine karşı dava açıldığının anlaşıldığı, bu durumda, idari para cezasından doğan Kurum alacağının tahsili için düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davanın görümü ve çözümünde, 506 sayılı Yasa'nın 80. maddesi uyarınca iş mahkemelerinin görevli bulunması karşısında, davanın görüm ve çözümünün adli yargı yeri olacağı, bu nedenlerle, 2247 sayılı Kanun’un 10 ve 13. maddeleri gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısı’ndan yazılı düşüncesi istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI : Davacının, işyeri bildirgesini yasal süresi dışında vermesinden dolayı verilen idari para cezasına yaptığı itirazın reddine ilişkin 9.3.2004 gün ve 015455 sayılı komisyon kararı ile bu cezanın tahsili amacıyla düzenlenen 5.3.2004 gün ve 01623 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle, İstanbul 4. idare Mahkemesi’nde açılan davada, davalının ödeme emrine ilişkin olarak yaptığı görev itirazının reddi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 140. maddesinde, defter ve belgeleri ibraz etme yükümlülüğünü kurumca yapılan yazılı ihtara rağmen onbeş gün içinde mücbir sebep olmaksızın yerine getirmeyenlere, bilanço esasına göre defter tutmakla yükümlü iseler aylık asgari ücretin on iki katı tutarında idari para cezası verileceğinin, anılan maddenin olay tarihinde yürürlükte bulunan dördüncü fıkrasında, idari para cezalarının ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk edeceğinin ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödeneceğinin veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebileceğinin, itirazın takibi durduracağının, Kurumca itirazı reddedilenlerin kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde idare mahkemesine başvurabileceğinin, mahkemeye başvurulmasının cezanın takip ve tahsilini durdurmayacağının, tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenmeyen idari para cezalarının, bu Kanunun 80. maddesi hükmü gereği hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte tahsil edileceğinin hükme bağlandığı, aynı Kanunun 80. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan beşinci fıkrasında ise, Kurumun süresi içinde ödenmeyen pirim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 ve 102. maddeleri hariç diğer maddelerinin uygulanacağı, aynı maddenin 7. fıkrasında da, Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun’un uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer iş Mahkemesinin yetkili olduğu hükmüne yer verildiği, olay tarihinde yürürlükte bulunan anılan düzenlemeler uyarınca verilen idari para cezalarının tahakkuk aşamasında açılacak davaların görüm ve çözümünde idare mahkemeleri görevli kılınmış ise de; tahsil aşamasında 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı ve düzenlenecek ödeme emirlerine karşı açılacak davalara bakmakla iş mahkemelerinin görevli bulunmalarının 506 sayılı Kanun’un 140 ve 80. maddeleri hükmü gereği olduğu, bakılan davada; davacının işyeri bildirgesini yasal süresi dışında vermesi nedeniyle, 506 sayılı Kanun’un 140. maddesi hükmü uyarınca idari para cezası tahakkuk ettirildiği, bu cezaya yaptığı itirazın reddi üzerine anılan cezanın takip ve tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun uyarınca dava konusu ödeme emrinin düzenlendiğinin anlaşıldığı, bu durumda, tahakkuk aşamasından sonra idari para cezasına ilişkin alacağın tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada, 506 sayılı Kanun’un 140. maddesinin yollamada bulunduğu 80. maddesinde yer alan özel hüküm gereği yetkili kılınan iş mahkemesinin görevli bulunduğu, bu nedenlerle, 2247 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca yapılan başvurunun kabulü gerekeceği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 2.2.2009 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Başvuru yazısı ve dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasa'nın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak ödeme emri yönünden yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

            II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada adli yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 506 sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılmıştır.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. maddesinin 9.5.2007 gün ve 5655 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 4. fıkrasında, “İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî para cezası kesinleşir. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenmeyen idarî para cezaları, bu Kanunun 80 inci maddesi hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir. İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz ve yargı yoluna başvurulmaksızın tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, idarî para cezalarına karşı Kuruma itiraz etme veya yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak, Kurumca itirazın reddedilmesi veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarı, 80 inci madde hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir” denilmiş; 80. maddesinin yedinci fıkrasında ise, "Kurum alacaklarının tahsilinde 21.7.1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi yetkilidir" hükmüne yer verilmiştir.

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, bu düzenlemelere göre, idarî para cezalarının ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk edeceği ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödeneceği veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebileceği, itirazın takibi durduracağı, Kurumca itirazı reddedilenlerin, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilecekleri nedeniyle tahakkuk aşamasında idare mahkemelerinin görevli oldukları, kurum alacaklarının tahsilinde ise, 6183 sayılı Yasa hükümleri uygulanmak suretiyle düzenlenecek ödeme emrine karşı açılacak davalara bakma görevinin, 80. maddenin yedinci fıkrasında açıkça belirtildiği gibi Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer iş mahkemesine ait olduğu sonucuna varmıştır.

Ancak, 506 sayılı Kanun’un yukarıda sözü edilen maddeleri 31.5.2006 gün ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.

5510 sayılı Kanun’un 102. maddesinde, “…İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşir.

İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme idari para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak Kurumca veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörttebirlik ceza tutarı, 89 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir.

Mahkemeye başvurulması idari para cezasının takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmeyen idari para cezaları, 89 uncu madde hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir…” denilmiş; 88. maddesinde ise, “…Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.

Kurum, 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen alacakları hariç olmak üzere her türlü alacağın teminatını teşkil etmek üzere Yeni Türk Lirası ve/veya yabancı para birimi üzerinden ticari işletme, taşınır ve/veya taşınmaz rehni dahil olmak üzere her türlü teminat almaya yetkilidir.

Kurumun 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen prim ve diğer alacakları amme alacağı niteliğinde olup, imtiyazlı alacaktır. Kurumun taraf olduğu her türlü dava ve icra takiplerinin kısmen veya tamamen aleyhe neticelenmesi halinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda yazılı tazminat ve cezalar Kurum hakkında uygulanmaz.

Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir. Yetkili iş mahkemesine başvurulması alacakların takip ve tahsilini durdurmaz…” hükmü yer almıştır. 5510 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri 1.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

            Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

            Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

Olayda, İstanbul Sigorta Müdürlüğü’nce idari para cezasının gecikme zammı ile birlikte tahsili amacıyla 506 sayılı Yasa’nın 80. maddesi uyarınca düzenlenen ödeme emrine karşı dava açıldığı anlaşılmıştır.

            Bu durumda, söz konusu ödeme emrine karşı açılan davada, 5510 sayılı Yasa’nın 88. maddesi uyarınca İş Mahkemesi görevli bulunmaktadır.

 Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nca yapılan başvurunun kabulü ile İdare Mahkemesinin, ödeme emri yönünden yapılan görev itirazının reddine ilişkin  kararının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı idarece ödeme emri yönünden yapılan GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin 26.7.2004 gün ve E:2004/685 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 2.2.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.