T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2023/662

KARAR NO  : 2024/65      

KARAR TR  : 04/03/2024

ÖZET:Davacının maliki olduğu bağımsız bölümün, davalı kurum alacağına mahsuben ihaleyle satılması sonrasında, davacı tarafından açılan davada, İcra Hukuk Mahkemesince ihalenin feshine karar verilmesine rağmen, taşınmazın iyiniyetli üçüncü kişilere satışının yapılması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K A R A R

 

Davacı     : A.S

Vekili        : Av. G. A.K

Davalılar  : 1-Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili        : Av. M. K  

                     2-Adalet Bakanlığı

Vekili        : Av. S.S 

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1.Davacı vekili, müvekkiline ait İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi, ...Köyü, ...mevkii, ...parsel, ...numaralı bağımsız bölümün, davalı kurumun alacağına mahsuben İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 2009/26 taşra sayılı dosyası ile 05/04/2010 tarihinde satıldığını, satış dosyasında taşınmazın kıymet takdir kararının müvekkiline tebliğ edilmemesi nedeniyle ihalenin feshi davası açıldığını, Büyükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde 28/01/2015 tarih ve E.2014/621, K.2015/117 sayılı kararıyla ihalenin feshine karar verildiğini; bu karara istinaden taşınmazın iadesi için davalı kuruma müracaat edildiğini ancak taşınmazın iyiniyetli üçüncü kişiye satıldığından bahisle talebin reddedildiğini, usulsüz işlemler nedeniyle taşınmazının düşük bedelle satıldığını, işyerini fiilen işletemediğinden kira getirisinden mahrum kaldığını ve kredi çekmek zorunda kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000 TL maddi tazminatın usulsüz ihalenin yapıldığı tarihten itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 27/10/2020 tarih ve E.2016/661, K.2020/323 sayılı kararı ile, davalı Adalet Bakanlığı aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı SGK aleyhine açılan davanın reddine karar vermiş, bu karara karşı istinaf isteminde bulunulmuştur.

 

 

3. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 13/10/2022 tarih ve E.2021/334, K.2022/2332 sayılı kararı ile, istinaf talebinin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"Dava; idarenin kusurlu işleminden kaynaklanan zararın tazmini davasıdır. Dava konusu icra takibi 2004 sayılı İcra İflas Kanunu uyarınca başlatılan bir takip olmayıp, İİK 5. madde kapsamında icra memurunun sorumluluğundan söz edilemez. Dava konusu taşınmazın satışının 6183 sayılı Kanun uyarınca davalı SGK tarafından gerçekleştirildiğini, 6183 sayılı Kanun'un 99. maddesinde, 'İhalenin feshi gayrimenkulün bulunduğu yerin icra tetkik merciinden şikayet yoluyla istenebilir.' hükmü uyarınca ihalenin Büyükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından feshedildiğini, davacı, davalı idarenin 6183 sayılı Kanuna göre satışını yaptığı taşınmazın kıymet takdirini düşük belirlediğini, kıymet taktiri raporunu takip borçlusuna tebliğ etmeyerek kanuna aykırı işlem tesis edip taşınmazın satılmasına ve bu suretle davacının zarar görmesine neden olduğunu ileri sürmüştür. Bu haliyle davacı, davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan zararının giderilmesini istemektedir. (Danıştay 9. Dairesi2016/4518 E-2019/3773 )

Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu kamu kurumu olup, eylem ve işlemleri de kamusal niteliktedir ve kamu hizmeti yürütmektedir. Kamu hizmetinin görülmesi sırasında ve hizmet kusurundan doğan zararların gideriminde ise idari yargı görevlidir (2577 sayılı İYUK md.2). Görev sorunu, kamu düzenine ilişkin olupaçıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetilir.

Açıklanan nedenlerle davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Yönünden İdari Yargının görevli olduğu gözetilerek davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararınınHMK 353/1-a-4 uyarınca kaldırılmasına"

 

4. Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 25/10/2022 tarih ve E.2022/841, K.2022/683 sayılı kararı ile, yargı yolu caiz olmadığından 6100 sayılı Kanun'un 114/1-b maddesi uyarınca, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş ve bu karara karşı istinaf isteminde bulunulmuştur. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 17/05/2023 tarih ve E.2022/3842, K.2023/1628 sayılı kararı ile, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir. Mahkeme kararının ilgili kısmı şöyledir:

 

"...Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu taşınmaz satışı 6183 sayılı yasa uyarınca Davalı SGK tarafından gerçekleştirilmiştir. 6183 sayılı yasanın 99. maddesinin; 'İhalenin feshi gayrimenkulün bulunduğu yerin icra tetkik merciinden şikayet yoluylaistenebilir.' hükmü uyarıncaihale Büyükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından feshedilmiştir. Davacı, davalı idarenin 6183 sayılı Yasaya göre satışını yaptığı taşınmazın kıymet takdirini düşük belirlediğini, kıymet taktiri raporunu takip borçlusuna tebliğ etmeyerek kanuna aykırı işlem tesis edip taşınmazın satılmasına ve bu suretle davacının zarar görmesine neden olduğunu ileri sürmüştür. Bu haliyle davacı, davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan zararının giderilmesini istemektedir.(Danıştay 9. Dairesi2016/4518 E-2019/3773 )

Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu kamu kurumu olup, eylem ve işlemleri de kamusal niteliktedir ve kamu hizmeti yürütmektedir. Kamu hizmetinin görülmesi sırasında ve hizmet kusurundan doğan zararların gideriminde ise idari yargı görevlidir. (2577 sayılı İYUK md.2). Bu sebeple davanın yargı yolu caiz olmadığından HMK nun 114/(1)-b maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle reddine..."

 

5. Davacı vekili, bu kez aynı gerekçe ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın usulsüz ihalenin yapıldığı tarihten itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

6. İstanbul 2. İdare Mahkemesi 14/07/2023 tarih ve E.2023/1545 sayılı kararı ile, dava konusu uyuşmazlığın görüm ve çözümünün 5510 sayılı Kanunun 101. maddesi uyarınca adli yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle, 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına ve davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 88. maddesinin 19. fıkrasında; 'Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir.' hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 'Uyuşmazlıkların çözüm yeri' başlıklı 101. maddesinde ise; 'Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.' hükmü yer almaktadır.

Uyuşmazlık konusu olayda; İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi, ...köyü, ...mevkii, ... parsel sayılı taşınmazda ...numaralı bağımsız bölümdeki gayrimenkulün İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü'nün 2009/26 taşra sayılı dosyasında 05/04/2010 tarihinde borcuna mahsuben satıldığı, kıymet takdir kararının tebliğ edilmediğini de iddia ederek ihalesinin feshi davası açıldığı, Büyükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2014/621 esas sayılı dava dosyası nezdinde 28/01/2015 tarih, K.2015/117 sayılı kararıyla yapılan yargılama sonucunda ihalenin feshine kararı verildiği, derecattan geçtiği, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'na taşınmazın geri iadesi için başvurmuşsa da iyiniyetli üçüncü kişilere satıldığından ve açılan davada tedbir talebinde bulunmadığından isteğinin reddedildiği, bu usulsüz işlemler nedeniyle taşınmazının düşük bedelle satıldığı, işyerini fiilen işletemediğinden kira getirisinden mahrum kaldığı, kredi çekmek zorunda kaldığını belirterek maddi zararının tazmini istemiyle açtığı davada yargılama neticesinde Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E.2022/841, K.2022/683 sayılı kararıyla idari yargı görevli olduğundan bahisle görev yönünden usulden reddedildiği, istinaf kanun yolu başvurusunun da reddedildiği, kesinleşen karar üzerine bu defa bakılan işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Buna göre, kural olarak 5510 sayılı Yasanın uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkların Yasanın 101. maddesi uyarınca iş mahkemelerinin görevine girdiği, bunun tek istisnasının aynı yasanın 102. maddesi uyarınca verilmiş idari para cezalarının tahakkukuna ilişkin işlemler yönünden getirildiği, kanunun bu sistematiği ve de ayrıca, tazminat istemine sebep olan iş ve işlemlerin yargısal denetiminin adli yargı mercileri tarafından yapılmış olmasından ötürü uyuşmazlığın aynı yargı düzeni içinde çözümlenmesinin önemi de göz önünde bulundurulduğunda, bu sistematiğin ayrıksı bir halini yansıtmayan dava konusu uyuşmazlığın görüm ve çözümünün 5510 sayılı Kanunun 101. maddesi uyarınca adli yargının görev alanına girdiği sonucuna ulaşılmıştır..."

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

7. 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumuna ilişkin Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun'un "Çeşitli mali hükümler" başlıklı 37. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

 

“Süresi içinde ödenmeyen sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası primleri, işsizlik sigortası primleri, idarî para cezaları, gecikme zamları, katılım payları Kurum alacağına dönüşür ve bu alacakların tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır”

 

8. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun "Primlerin ödenmesi" başlıklı 88. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

 

"…Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır. (Ek cümle: 18/5/2017-7020/16 md.) Cumhurbaşkanı, Kurumun 6183 sayılı Kanuna göre takip edilen alacakları için anılan Kanunun 48/A maddesini; en az üç yıl süreyle prim yükümlüsü olup son üç yıl içerisinde verilmesi gereken bildirgeleri kanuni sürelerinde vermiş olanlardan başvuru tarihi itibarıyla vadesi bir yılı geçmemiş borcunu borç ödemede hüsnüniyet sahibi olmasına rağmen ödeyememiş olanlar hakkında uygulatmaya ve uyumlu prim borçlularını belirlemeye yetkilidir. (Ek cümleler: 28/11/2017-7061/87 md.) 6183 sayılı Kanunun 23 üncü maddesine göre Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince reddiyat yapılması durumunda anılan maddenin birinci fıkrasına göre yapılacak mahsuptan sonra Kurumun prim ve diğer alacaklarından muaccel olanlara mahsup yapılır. Kurumun tahsil ettiği prim ve diğer alacaklardan reddi icap edenler, istihkak sahiplerinin Kuruma olan muaccel borçlarına mahsubundan sonra Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine olan muaccel borçlara mahsup edilmek üzere reddolunur. Bu suretle yapılan ödemelerde, reddedilen tutarın Kuruma ve/veya alacaklı tahsil dairesinin hesabına geçtiği tarihte ödeme yapılmış sayılır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ile Kurum tarafından müştereken belirlenir.

Kurum, 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen alacakları hariç olmak üzere her türlü alacağın teminatını teşkil etmek üzere Yeni Türk Lirası ve/veya yabancı para birimi üzerinden ticari işletme, taşınır ve/veya taşınmaz rehni dahil olmak üzere her türlü teminat almaya yetkilidir.

Kurumun 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen prim ve diğer alacakları amme alacağı niteliğinde olup, imtiyazlı alacaktır. Kurumun taraf olduğu her türlü dava ve icra takiplerinin kısmen veya tamamen aleyhe neticelenmesi halinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda yazılı tazminat ve cezalar Kurum hakkında uygulanmaz.

Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir. Yetkili iş mahkemesine başvurulması alacakların takip ve tahsilini durdurmaz..."

 

9. 5510 sayılı Kanun'un "Uyuşmazlıkların çözüm yeri" başlıklı 101. maddesi şöyledir:

 

"Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür."

 

10. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun "İş mahkemelerinin kuruluşu" başlıklı 2. maddesi şöyledir:

 

"(1) İş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenir.

(2) İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde iş mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. İhtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, daireler arasındaki iş dağılımı Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır. Daireler, tevzi edilen davalara bakmak zorundadır.

(3) İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, bu Kanundaki usul ve esaslara göre bakılır."

 

11. 7036 sayılı Kanun'un "Görev" başlıklı 5. maddesi şöyledir:

 

"(1) İş mahkemeleri;

a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,

b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,

c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar."

 

12. 7036 sayılı Kanun'un "Geçiş Hükümleri" başlıklı geçici 1. maddesi şöyledir:

 

"(1) Mülga 5521 sayılı Kanun gereğince kurulan iş mahkemeleri, bu Kanun uyarınca kurulmuş iş mahkemeleri olarak kabul edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam olunur.

(2) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.

(3) Başka mahkemelerin görev alanına girerken bu Kanunla iş mahkemelerinin görev alanına dâhil edilen dava ve işler, iş mahkemelerine devredilmez; kesinleşinceye kadar ilgili mahkemeler tarafından görülmeye devam olunur.

(4) İlk derece mahkemeleri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar, karar tarihindeki kanun yoluna ilişkin hükümlere tabidir."

 

13. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un  "Tahsili, Tahsili Emval Kanununa atfedilen alacaklar" başlıklı 2. maddesi şöyledir:

 

"Muhtelif kanunlarda Tahsili Emval Kanununa göre tahsil edileceği bildirilen her çeşit alacaklar hakkında da bu kanun hükümleri tatbik olunur."

 

14. 6183 sayılı Kanun'un "Gayrimenkul malların, gemilerin haczi" başlıklı 88. maddesi şöyledir:

 

"Her türlü gayrimenkul malların, gemilerin haczi sicillerine işlenmek üzere haciz keyfiyetinin tapuya veya gemi sicillerinin tutulduğu daireye tebliğ edilmesi suretiyle yapılır.(Ek cümleler: 16/6/2009-5904/25 md.) Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilir. Elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

Gayrimenkul haczi, bunların hasılat ve menfaatlerine de şamildir. Ancak borçlunun başkaca bir geliri yoksa kendisinin ve ailesinin geçimleri için kafi miktarda mahsulden veya satıldıkça bedelinden münasip miktarı borçluya bırakılır.

Alacaklı tahsil dairesi, haczedilen gayrimenkul ve gemilerin idaresi ve işletilmesi, menfaat ve hasılatın toplanması için gereken tedbirleri alır."

 

15. 6183 sayılı Kanun'un "Satış ve satış komisyonları" başlıklı 90. maddesi şöyledir:

 

"(Değişik:15/4/2021-7316/3 md.)

Gayrimenkuller, satış komisyonlarınca fiziki veya elektronik ortamda açık artırma ile satılır. Satış komisyonunun oluşumu alacaklı amme idarelerince belirlenir.

Komisyonun çalışma usul ve esaslarını belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir."

 

16. 6183 sayılı Kanun'un "Gayrimenkullere değer biçme" başlıklı 91. maddesi şöyledir:

 

"Satışa çıkarılacak gayrimenkullere bilirkişinin mütalaası alınmak suretiyle satış komisyonu tarafından rayiç değer biçilir."

 

17. 6183 sayılı Kanun'un "Gayrimenkul satışında ilan" başlıklı 93. maddesi şöyledir:

 

"Alacaklı tahsil dairesi gayrimenkul satışını, artırma tarihinden en az 15 gün önce başlamak şartıyla ilan eder. İlanların yer, müddet ve şekillerine ait umumi esaslar Maliye Vekaletince tayin olunur.

İlanda, satışın yapılacağı yer, gün, saat ve satılacak gayrimenkulün durumu ile vasıfları gösterilir.

İlanın birer örneği, borçluya, vekil veya mümessiline ve gayrimenkulün tapu sicilinde hakkı kayıtlı bulunanlardan adresi belli olanlara tebliğ olunur."

 

18. 6183 sayılı Kanun'un "İhalenin neticesi fesih ve tescil" başlıklı 99. maddesi şöyledir:

 

"Satış komisyonu tarafından gayrimenkul kendisine ihale edilen alıcı o gayrimenkulün mülkiyetini iktisap etmiş olur. İhalenin feshi gayrimenkulün bulunduğu yerin icra tetkik merciinden şikayet yoliyle istenebilir. İhalenin ilgililere tebliği tarihi şikayet için muayyen olan 7 günlük müddete başlangıç sayılır. Tetkik merciinin vereceği karar 10 gün içinde temyiz olunabilir. Temyiz talebini Temyiz İcra ve İflas Dairesi tetkik eder. İhale edilen malın değeri 50.000 Yeni Türk Lirasını aştığı takdirde murafaa istenebilir. İhalenin feshi veya kaydın tashihi hakkında başkaca mahkemeye veya idari kaza mercilerine müracaat olunamaz. Tescil için tapu dairesine yapılacak tebligat şikayet için muayyen müddetin geçmesinden ve eğer şikayet edilmişse şikayetin intacından sonra yapılır."

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

19.Uyuşmazlık Mahkemesinin Rıdvan GÜLEÇ'in Başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Eyüp SARICALAR, Muharrem ÜRGÜP, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 04/03/2024 tarihli toplantısında;2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, idare mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

20. Raportör-Hâkim Arzu ÇETİNDERE ŞAŞI’nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

 

21. Dava, davacının maliki olduğu İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi, ...Köyü, ...mevkii, ...parsel, ...numaralı bağımsız bölümün, davalı kurum alacağına mahsuben ihaleyle satılması sonrasında, davacı tarafından açılan davada, İcra Hukuk Mahkemesince ihalenin feshine karar verilmesine rağmen, taşınmazın iyiniyetli üçüncü kişilere satışının yapılması nedeniyle iade edilememesi ve ihalede usulsüz işlemler yapılması nedeniyle maddi zarara uğratıldığı ileri sürülerek, şimdilik 100.000 TL maddi tazminatın faizi ile birlikte tahsili istemiyle açılmıştır.

 

22.Dava konusu olayda, davacı hakkında kurum borcu nedeniyle 6183 sayılı Kanun gereği takip başlatıldığı, takibin kesinleştirilerek İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi, ...Köyü, ...mevkii, ...parsel, ...numaralı bağımsız bölümün ihale yoluyla satıldığı, satış işleminin iptali için açılan davada Büyükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 28/01/2015 tarih ve E.2014/621, K.2015/117 sayılı kararıyla, satış ilanının bir örneğinin 6183 sayılı Kanun gereğince borçluya tebliğ edilmemiş olması, ihalenin yapıldığı saatin ve ihalenin gerçekleştiği koşulların ihale tutanağında belirtilmemesi, ihale kararının tebliği gereğine uyulmaması, taşınmazın muhammen bedeli ile ihale bedeli arasında fark bulunması gibi gerekçelerle, ihalenin feshine karar verildiği; davacı tarafından bu karara istinaden taşınmazın iadesi için davalı kuruma müracaat edildiği ancak taşınmazın iyiniyetli üçüncü kişiye satıldığından bahisle talebin reddedildiği, usulsüz işlemler nedeniyle taşınmazın düşük bedelle satıldığı, işyerini fiilen işletemediğinden kira getirisinden mahrum kaldığı ve kredi çekmek zorunda kaldığı ileri sürülerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000 TL maddi tazminatın usulsüz ihalenin yapıldığı tarihten itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte tahsili istemiyle bakılan davaların açıldığı anlaşılmaktadır.

 

23. Buna göre, mülga 506 sayılı Kanun'un 134. maddesinde, bu Kanunun uygulamasından doğan uyuşmazlıkların, yetkili iş mahkemelerinde görüleceğinin hüküm altına alındığı yine 5510 sayılı Kanun’un 101. maddesinde de, aksine hüküm bulunmayan hallerde, 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğinin düzenlendiği; davada, davalı kurum alacağının tahsili sırasında hatalı işlemler yapıldığından bahisle uğranılan maddi zararların tazmininin talep edildiği anlaşıldığından, 5510 sayılı Kanun'un 88. maddesi delaletiyle 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

 

24. Yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurularak, İstanbul 2. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/10/2022 tarih ve E.2022/841, K.2022/683 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. İstanbul 2. İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/10/2022 tarih ve E.2022/841, K.2022/683 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

04/03/2024 tarihinde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

           

 

 

 

 

            Başkan                       Üye                                  Üye                                  Üye

            Rıdvan                      Nilgün                             Eyüp                              Muharrem

            GÜLEÇ                      TAŞ                            SARICALAR                    ÜRGÜP

 

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                                 Üye

                                            Ahmet                               Mahmut                          Bilal

                                             ARSLAN                         BALLI                        ÇALIŞKAN