Hukuk Bölümü         2009/6 E.  ,  2009/123 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü

Vekili              : Av. S.Ş.

Davalı            : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (Van Bölge Müdürlüğü)

O L A Y         :  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Van Bölge Müdürlüğü’nün 08.02.2006 gün ve 435   sayılı işlemi ile, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92. maddesine muhalefet edildiğinden bahisle aynı Kanunun 108. maddesine dayanılarak 107. maddesine göre davacı adına idari para cezası verilmiştir.

Davacı vekili, para cezasına karşı  adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

VAN 2. SULH CEZA MAHKEMESİ; 12.01.2007 gün ve D.İş No:2006/94 sayı ile, davaya bakan mahkemenin görevli olup olmadığını davanın her aşamasında resen inceleyip  karar verebileceği, göreve ilişkin düzenlemelerde yapılan değişikliklerin, “derhal uygulama ilkesi gereği” değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren uygulanmaya başlanacağı; Anayasa Mahkemesinin 2005/108 E, 2006/35 K ve 1.3.2006 tarihli kararıyla 5326 sayılı "Kabahatler Kanunu"nun; 3. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verdiği; Kanun koyucu tarafından, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararı göz önünde bulundurularak. 5326 sy Kabahatler Kanunun 3. maddesi 5560 sy yasa 31.maddesi ile değiştirilerek “ İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde” uygulanacağının öngörüldüğü, anılan değişiklik göz önünde bulundurulduğunda 5326 sy Kabahatler Kanunun 27 maddesindeki “İdari para cezasına ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir” şeklindeki kanun yoluna ilişkin düzenlemenin,  ancak Özel kanunlarda bu düzenlemenin aksine bir hüküm bulunmadığında uygulanabileceği;  itiraza konu idari yaptırım kararının incelenmesinde, idari para cezasının dayanağını teşkil eden hükmün, 4857 sy İş Kanunun 108 maddesine dayanılarak 107. madde gereğince olduğunun görüldüğü, anılan kanunun 108/2. fıkrasında idari para cezasına itirazın özel olarak düzenlendiği,  bu maddede, " ... Bu cezalara karşı yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir." hükmüne yer verildiği,  dolayısıyla, başvuruda bulunan hakkında  verilen idari para cezasına itiraza bakmakla görevli mahkemenin, 4857 sy İş Kanunun 108/2. fıkrası gereğince idare mahkemesi olduğu;  yapılan açıklamalar ışığında varılan aşamada; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Van Bölge Müdürlüğü tarafından verilen 08.02.2006 tarih ve 435 karar numaralı idari yaptırım kararının iptali istemiyle yapılan itiraza bakma görevinin 5560 sy yasa ile değişik 5326 sy Kabahatler Kanunun 3/1-a bendi ve 4857 sy iş Kanunun 108/2. fıkrası gereğince idare mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; davacı vekilinin yaptığı itiraz, Van 1.Ağır Ceza Mahkemesinin, 26.2.2007 gün ve 2007/33 Müt. Sayılı kararıyla reddedilmiş ve   bu karar kesinleşmiştir.    

Davacı vekili, bu kez, söz konusu idari para cezasının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 VAN iDARE MAHKEMESİ; 15.02.2008 gün ve E:2007/1447, K:2008/227 sayı ile, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2., 14., 15.;  5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 2., 3. ve 27. maddelerinden söz ederek;  4857 sayılı iş Kanunu'nun "Yetkili makam ve memurlar" başlıklı 92. maddesinin 2. fıkrasında; "Teftiş ve denetleme sırasında işverenler, işçiler ve bu işle ilgili görülen başka kişiler izleme, denetleme ve teftişle görevli iş müfettişleri tarafından çağrıldıkları zaman gelmek, ifade ve bilgi vermek, gerekli olan belge ve delilleri getirip göstermek ve vermek ve birinci fıkrada yazılı görevlerini yapmak için kendilerine her çeşit kolaylığı göstermek ve bu yoldaki emir ve isteklerini geciktirmeksizin yerine getirmekle yükümlüdürler.", "iş hayatının denetim ve teftişi ile ilgili hükümlere aykırılık" başlıklı 107. maddesinde; "Bu Kanunun; 92 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki yükümlülüklerini yerine getirmeyen, işveren veya işveren vekiline beş milyar lira para cezası verilir.", "idari para cezalarının uygulanmasına ilişkin hususlar" başlıklı 108. maddenin 2. fıkrasının 08.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla değiştirilmeden önceki halinde; "Verilen idari para cezalarına dair kararlar ilgililere 11/02/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. itiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. itiraz üzerine verilen karar kesindir. itiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Bu Kanuna göre verilen idari para cezaları, 21/07/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur." hükmüne yer verilmiş olduğu; 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 578. maddesi ile 4857 sayılı iş Kanunu'nun yukarıda yer verilen 108. maddesinin 2. fıkrasının yürürlükten kaldırıldığı;  yukarıda yer verilen düzenlemelerin değerlendirilmesinden; Kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık olarak tanımlanan kabahatin işlenmesi halinde uygulanacak yaptırım ve bu yaptırıma karşı başvuru yollarının kural olarak özel kanunlarda düzenlenmiş olması halinde söz konusu hükümler doğrultusunda hareket edileceği, özel kanunlarda bu hususların düzenlenmemiş olması halinde ise genel kanun niteliğindeki Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanacağının anlaşıldığı; bu durumda, 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca tanımlanan kabahatin işlenmesi dolayısı ile davacı hakkında tesis edilen ve Mahkememizde uyuşmazlık konusu edilen idari yaptırıma karşı; özel kanun niteliğindeki 4857 sayılı Yasa'nın 108. maddesinin 2. fıkrası ile düzenlenen başvuru yolunun, 5728 sayılı Kanunun 578. maddesi ile yürürlükten kaldırılması nedeniyle genel kanun niteliğindeki Kabahatler Kanunu hükümleri doğrultusunda Sulh Ceza Mahkemesinde dava açılması gerektiği anlaşıldığından, davanın görev yönünden reddinin gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir.    

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 04.05.2009 günlü toplantısında;

 l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

 II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör - Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 4857 sayılı Kanun’un 92, 107 ve 108.  maddelerine göre verilen idari  para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 92. maddesinde, teftiş ve denetleme sırasında işverenlerin, işçilerin ve bu işle ilgili görülen başka kişilerin izleme, denetleme ve teftişle görevli iş müfettişleri tarafından çağrıldıkları zaman gelmek, ifade ve bilgi vermek, gerekli olan belge ve delilleri getirip göstermek ve vermek ve birinci fıkrada yazılı görevlerini yapmak için kendilerine her çeşit kolaylığı göstermek ve bu yoldaki emir ve isteklerini geciktirmeksizin yerine getirmekle yükümlü oldukları, 107. maddesinde, bu Kanunun; 92 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki yükümlülüklerini yerine getirmeyen işveren veya işveren vekiline para cezası verileceği belirtilmiş; “İdari para cezalarının uygulanmasına ilişkin hususlar” başlığını taşıyan 108. maddesinde ise, “(Değişik: 15/5/2008-5763/10 md.)   Bu Kanunda öngörülen idari para cezaları, 101 ve 106 ncı maddelerdeki idari para cezaları hariç, gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürünce verilir. 101 ve 106 ncı maddeler kapsamındaki idari para cezaları ise doğrudan Türkiye İş Kurumu İl Müdürü tarafından verilir ve genel esaslara göre tahsil edilir. 106 ncı maddeye göre verilecek idari para cezası için, 4904 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin (h) bendindeki tutar esas alınır.”  denilmiş,  madde hükmü  26.5.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Bu durumda, 4857 sayılı İş Kanunu’nda idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır.     

1.6.2005 tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesi üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, sözü edilen Kanun’un diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri üzerindeki etkisinin incelenmesi sonucunda: diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımın, dayanağı olan yasanın amacı dikkate alınarak; Kabahatler Kanunu’nun 1., 2., 16. ve 19. maddelerinde belirtilen koşulları taşıması,  27. maddenin (1) numaralı bendinde belirtilen idari yaptırımlardan olması halinde, idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin olanlarına karşı 1.6.2005 tarihinden sonra yapılacak itirazlarda sulh ceza mahkemelerinin genel görevli kılındığına ve bu nedenle doğan görev uyuşmazlıklarında adli yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.

Daha sonra,  30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde        " (1) Bu Kanunun;

a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

uygulanır." denilmiştir.        

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun; İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterildiği durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

 Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

 Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının  5326 sayılı  Kanun’un 16. maddesinde  belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 4857 sayılı Kanun’da da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır.  Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacak olması nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanun’un 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 SONUÇ    : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Van 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 12.01.2007 gün ve D.İş No:2006/94 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 04.05.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.