T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2016 / 78

            KARAR NO             : 2016 / 110

            KARAR TR  : 15.2.2016

ÖZET : Emekli sandığı emeklisi olan davacının, geçirmiş olduğu kalp rahatsızlığı sonucu tedavisi nedeniyle lüzum görülen ve fatura karşılığı davacı tarafından temin edilen, ancak bedeli davalı idare tarafından ödenmeyen Stent bedelinin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı            : A.A.

            Vekili              : Av. Ö.F.S.

            Davalı             : Sosyal Güvenlik Kurumu

                                 Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü (Devredilen) Konya İl Müdürlüğü

            Vekilleri         : Av. T.D. & Av. B.Ü.(İdari Yargıda)

  Av. D.A.Y.              (Adli Yargıda)

 

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; emekli sandığı emeklisi olan davacının 22.02.2008 tarihinde İsviçre’de bulunduğu sırada geçirmiş olduğu kalp krizi nedeniyle Zürih’te bulunan S. T.Zurich adlı hastaneye acil olarak kaldırıldığını, hastanede gördüğü tedavi nedeniyle 10.964,90 İsviçre Frangı ödemek durumunda kaldığını, daha sonra davacının hastaneye acil olarak sevk edildiğini gösterir belge, tedavi giderlerini gösterir fatura, bu fatura bedelinin ödendiğini gösterir dekontlar ve yetkili makamlarca onaylanmış tercümeleri ile davalı kuruma başvurduğunu, ancak davalı tarafından müvekkiline 1.852,77 TL ödendiğini, bu sebeple müvekkilinin ödemiş olduğu 10.964,90 İsviçre Frangından bakiye kalan alacağının ödenmesi talebi ile davalı kuruma başvurduğu, davalı kurumun 11.08.2008 tarih 007924 sayılı yazısı ile talebini reddettiğini belirterek, 10.964,90 İsviçre Frangından ödenmeyen 12.018,92 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Konya 1.İdare Mahkemesi: 25.02.2009 gün ve E:2008/1278, K:2009/254 sayılı kararı ile özetle; “… davalı kurumun (devredilen Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü) taşra teşkilatının ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunmadığı hususu dikkate alındığında, eksik ödeme işleminin doğrudan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nca (devredilen Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü) tesis edilen işlem olarak görülmesi sonucuna ulaşılmaktadır.

Bu durumda, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nca (devredilen Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü) tesis edilen işlemden kaynaklanan işbu uyuşmazlığın görüm ve çözümü davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın bulunduğu yer İdare Mahkemesi olan Ankara İdare Mahkemesinin yetkisine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanunun 15.maddesinin 1/a bendi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyanın yetkili Ankara İdare Mahkemesine gönderilmesine” şeklinde karar vermiş, işbu karara karşı yapılan itiraz üzerine Konya Bölge İdare Mahkemesi; 07.04.2009 gün ve E:2009/240, K:2009/182 sayılı ilamı ile özetle; “2577 sayılı Kanunun 15/4.maddesi uyarınca Kanun yoluna başvurabilecek nitelikte olmayan bu kararların itirazen incelenmesine yasal olanak bulunmamaktadır.” şeklindeki gerekçesiyle itiraz isteminin incelenmeksizin reddine karar vermiştir.

Bu aşamadan sonra söz konusu dava dosyası Ankara 2. İdare Mahkemesinin 2009/734 Esas sırasına kaydedilmiştir.

Ankara 2. İdare Mahkemesi: 26.03.2010 gün ve E:2009/734, K:2010/497 sayılı kararı ile özetle; davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğundan bahisle, davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez adli yargı yerinde dava açmıştır.

Konya 3. İş Mahkemesi: 26.11.2015 gün ve E:2010/438, K:2015/613 sayılı kararı ile özetle; davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğundan bahisle, davanın görev yönünden reddine karar vermiş, tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine söz konusu karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Fikret ERES’in katılımlarıyla yapılan 15.2.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde, idari ve adli yargı arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, adli yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 21.01.1974-16.08.2000 tarihleri arasında emekli sandığı iştirakçisi olup, 16.08.2000 tarihinden itibaren emekli olan davacının, geçirmiş olduğu kalp rahatsızlığı sonucu tedavisi nedeniyle lüzum görülen ve fatura karşılığı davacı tarafından temin edilen, ancak bedeli davalı idare Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından ödenmeyen toplam 12.018,92 TL tutarının ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır.5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir, Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Bu durumda,5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce emekli sandığı emeklisi olan davacı tarafından açılan davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 2.İdare Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde İDARİ YARGI YERİNİN görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 2. İdare Mahkemesince verilen 26.03.2010 gün ve E:2009/734, K:2010/497 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 15.2.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

Üye

Fikret

ERES