Hukuk Bölümü         2013/517 E.  ,  2013/610 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar : 1-N.K. (Y.), 2-H.Y.

Vekilleri  : Av. Y.A., Av. E.Y., Av. A.D.

Davalı      : Bağcılar Belediye Başkanlığı

Vekilleri  : Av. O.E. 

O L A Y  : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, davacıların İstanbul İli, Bağcılar İlçesi, Kemalpaşa Mahallesi, 12 pafta, 973 parsel sayılı taşınmazın hisseli malikleri olduklarını, davalı idarenin iş bu parsel üzerinde 2981/3290 sayılı yasalara istinaden ifraz çalışması yaptığını, davacıların hisselerine karşılık gelen 655’er m² üzerinden davacıların hisselerinin uygulamaya girdiğini, bu uygulama sonucunda 120,19’ar m² yer almaları gerekirken plan, zemin ve fiili kullanım durumu sebebiyle davacıların adlarına 209 ada 18 parsel sayılı taşınmazdan 257/32652’şer hisseye karşılık 257’şer m² yer verildiğini, eksik verilen 277,81’er m² alan içinde davacıların lehine ipotek tesis edildiğini, daha sonradan 209 ada 18 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılan imar uygulaması sonucunda davacıların hisselerine karşılık 530,17’şer m² alanın uygulama sahasına dahil edildiğini, 1051 ada, 2 parsel sayılı taşınmazdaki 76/2400 hisselerine istinaden 205,89’ar m² alan üzerinden uygulama sahasına girmiş 60,66’şar m² düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılmış (DOP %29,4605), 145,23 er m² yer almaları gerekirken plan, zemin ve fiili durum sebebiyle ilgililerine2640,33 m²alanlı 1499 ada 21 parsel sayılı taşınmazdan 76/2400’er hisseye karşılık gelen 83,61 şer m² yerin, eksik verilen 61,62 şer m² alan içinden davacıların lehine ipotek tesis edildiğini, 1521 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 22/1400 hisselerine istinaden, 68,32 şer m² alan üzerinde uygulama sahasına girdiğini, 20,13 er düzenleme Ortaklık Payı kesintisi yapıldığını, (DOP %29,4605), 48,19 ar m² yer almaları gerekirken plan, zemin ve fiili durum sebebiyle davacılara5202,50 m²alanlı 1500 ada 21 parsel sayılı taşınmazdan 22/2400 er hisseye karşılık 47,69 ar m² yer eksik verilen 0,50 şer m² alan için ise davacılar lehine ipotek tesis edildiğini, 1500 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki 180/1400 hisselerine istinaden 255,96 şar m2 alan üzerinden uygulama sahasına girdiğini, 75,41 şer düzenleme Ortaklık Payı kesintisi yapıldığını, (DOP %29,4605), 180,55 er m² yer almaları gerekirken plan, zemin ve fiili durum sebebiyle müvekkillerine946,90 m²alanlı 1509 ada 19 parsel sayılı taşınmazdan 300/2400 er hisseye karşılık 118,36 şar m² yer eksik verilen 62,19 ar m² alan için ise davacılar lehine ipotek tesis edildiğini, davacıların üzerine kayıtlı olan gayrimenkullerden imar uygulaması sonucunda 124,9 şar m2 DOP kesintisi yapılmış olup, 60,66 şar m2 -20,13’şer m2 ve 75,41 şer m2 haksız ve kanuna aykırı olarak DOP kesintisi adı altında davacıların yerlerine kamulaştırmasız el atıldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekili süresi içerisinde mahkemeye sunduğu cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunmuştur.

Bakırköy 6.Asliye Hukuk Mahkemesi: 18.10.2012 gün, E:2011/70 sayı ile özetle, davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekilinin idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolundaki süresi içerisinde sunduğu dilekçe üzerine dava dosyasının örneği Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

Danıştay Başsavcısı: Uygulama ve öğreti'de, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemler, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizlikleri de, "idari eylem" olarak tanımlandığını, bu tanıma göre, idarelerin 3194 sayılı İmar Kanununun 8'inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile 2981 sayılı Yasanın 13'üncü maddesinin (c) bendi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici ıslah imar planları ve bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemler, "idari işlem"; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizlikleri de, idari eylem niteliği taşıdığını, dosyanın incelenmesinden; davanın 2981/3290 sayılı Yasa uyarınca yapılan imar uygulaması sonucu davacılara ait taşınmazın hisselerinden düzenleme ortaklık payı kesilerek lehine ipotek tesis edilmesi nedeniyle taşınmazlarına kamulaştırılması el atıldığından bahisle taşınmazının bedelinin ödenmesine hükmedilmesinin istenildiği anlaşıldığı, idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi, bakım ve onarımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerleri görevli bulunduğunu, Anayasanın 125'inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayıldığını, 2981/3290 sayılı Yasa uyarınca yapılan imar uygulaması gibi idarece kamu gücüne dayanılarak, re'sen ve tek yanlı şekilde tesis edilen işlemlerden doğan zararın tazminine ilişkin bulunan ve davacının haklarını ihlal ettiği ileri sürülen idari işlem dolayısıyla, 2577 sayılı Yasa'nın 12'inci maddesi uyarınca doğrudan doğruya açtığı ve bedel artırımı ile ilgili olmayan tam yargı davasının, idare Hukuku ilkelerine göre görüm ve çözümü İdari Yargı'nın görev alanına girdiği gerekçesiyle,  2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 8.4.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve dahi 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı M. BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, imar uygulaması sonucu davacılara ait taşınmazların hisselerinden ortaklık payı kesilerek davacılar lehine ipotek tesis edilmesi suretiyle taşınmazlara kamulaştırmasız el atıldığından bahisle bedelinin ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakati aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.

Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez…” hükmü yer almaktadır.

24.2.1984 gün ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun’un 22/5/1986 gün ve 3290 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile değişik 10. maddesinin (c) bendinde, “İmar mevzuatına aykırı bina yapılmış, hisseli arsa ve araziler veya özel parselasyona dayalı arazilerde, imar adası veya parseli olabilecek büyüklükteki alanlarda, binalı veya binasız arsa ve arazileri birbirleriyle, yol fazlalarıyla veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerle birleştirmeye bunları yeniden ada ve parsellere ayırmaya, yapılara yeniden doğan imar ada veya parseli içinde kalanları yapı sahiplerine, yapı olmayanları diğer hisse sahiplerine müstakil veya hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre vermeye, bunlar adına tescil ettirmeye ve tescil işlemi dışında kalanların hisselerini 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa göre tespit edilecek bedeli peşin ödenmek veya parsel sahipleri aleyhine kanuni ipotek tesis edilerek, tapu sicilinden terkin ettirmeye belediye veya valilikler resen yetkilidir…” hükmü yer almaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davalı idarece, davacıların hisseli taşınmazlarında 2981/3290 sayılı yasalara istinaden imar uygulaması yapılarak taşınmazlardan düzenleme ortaklık payı kesintisi yapıldığı, davacılar tarafından bu kesintilerin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla, taşınmazlara kamulaştırmasız el atıldığından bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 10.000 TL. nin faizi ile birlikte davalı idareden tahsili istemiyle dava açtığı anlaşılmış olmakla, uyuşmazlığın, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun "Arazi ve arsa düzenlemesi" başlıklı 18. ve 2981 sayılı Yasanın 10/c maddesi uyarınca tesis edilen imar uygulaması işlemlerinden kaynaklandığı açıktır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlığını taşıyan 2. maddesinin 1. fıkrasında(Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) ise, “İdari dava türleri şunlardır:

 a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

  b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

  c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” hükmü yer almıştır.

Bu durumda, idarece kamu gücü kullanılarak, resen ve tek yanlı biçimde tesis edilen uygulama işlemlerinden kaynaklanan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Bağcılar Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın, BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 18.10.2012 gün, E:2011/70 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 8.4.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.