T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

            ESAS   NO : 2019/153

            KARAR NO : 2019/234

            KARAR TR: 25.03.2019

ÖZET :İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre itirazın iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARAR  

 

 

 

Davacı                         : G.Sigorta A.Ş.

Vekili                           : Av. E.G.

Davalı                          : Karayolları Genel Müdürlüğü

 

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde sigortalı olan 44 AY 005 plakalı aracın 26.2.2015 tarihinde, Malatya İl sınırları içerisinde seyir halindeyken, karayolunun tamamına kayaların dökülmüş olması sebebiyle aracının kazaya karışıp hasar gördüğünü, aracın alt kısımlarının ve lastiklerinin kayalara çarparak zarara uğradığını, sigortalı araçtaki zararın ödendiğini, davalı kurumdan tahsili için Ankara 14. İcra Müdürlüğünün 2017/8415 sayılıdosyası ile ilâmsız icra yoluyla icra takibi başlatıldığını, davalı kurumun itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi, ödenen 3.986,90-TL'nin davalıdan tahsili ile itirazın iptaline ve icra takibinin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 24. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 21.7.2017 gün ve E:2017/345, K: 2017/324 sayı ile, olayda, davalı idarenin kusuru karayolunun gereği gibi bakım ve denetiminin yapılmaması olgusuna dayandığından, davaya bakmaya idari yargı yerlerinin görevli olduğu gerekçesiyle yargı yolu bakımından mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi: 12.10.2018 gün ve E:2017/1967, K:2018/1402 sayı ile, 2577 Sayılı Yasa'nın 2/1-b bendi kapsamında tam yargı davalarının görüm ve çözüm yerinin idare mahkemeleri olmasına, görev hususunun kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle yargılamanın her aşamasında resen göz önünde bulundurulmasının gerekmesine ve mahkeme gerekçesine göre yerel mahkeme kararı usul yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf talebinin (HMK' nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda) HMK 'nın 353/1 -b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

MALATYA İDARE MAHKEMESİ: 18.1.2018 gün ve E:2019/30 sayı ile, 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesi hükmü gereği anılan Kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğinin hüküm altına alındığı; bu durumda, uyuşmazlığın 2918 sayılı Kanun ile davalı idareye yüklenen sorumluluktan kaynaklandığı anlaşıldığından, anılan Kanun hükmü gereğince davanın görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği sonucuna varıldığından, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi'nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 25.03.2019 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete sigortalı aracın, 26.2.2015 tarihinde, Malatya İl sınırları içerisinde seyir halindeyken, karayolunun tamamına kayaların dökülmüş olması sebebiyle aracının kazaya karışıp hasar gördüğü nedeniyle sigortalısına 3.986,90-TL'nın ödendiğini, meydana gelen zarardan davalı idarenin sorumlu olduğunu belirterek ödenen bedelin ve işlemiş faizin davalıdan tahsili için yapılan takibe davalı tarafından haksız itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamı istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

             İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

             İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, Malatya İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 21.7.2017 gün ve E:2017/345, K:2017/324 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenleMalatya İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 21.7.2017 gün ve E:2017/345, K:2017/324 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.03.2019 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ