T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2022/674

KARAR NO  : 2023/21      

KARAR TR  : 23/01/2023

ÖZET: 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı olarak belirlenen binanın yıkılması yolunda tesis edilen işlemlerin iptali ile, bu işlemlere bağlı olarak oluştuğu öne sürülen zararların tazmini istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

K A R A R

                       

           

Davacılar    : M. D vd.

Vekili           : Av. K. K

Davalı          : Mamak Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av. Y. O. E

 

I. DAVA KONUSU OLAY  

 

1. 6306 sayılı Kanun uyarınca işleme tabi tutulan, Ankara ili, Mamak ilçesi, ..... Mahallesi, ..... pafta, ..... ada, ....parsel sayılı, .....Caddesi, No.688, yeni No.16-16/A, adresindeki tapu tahsis belgeli yapının yıkımına yönelik muarazanın men'i ile yıkımın engellenmesi için tedbir kararı verilmesi, taşınmazın adlarına tescilinin yapılması, mümkün olmaması durumunda araziye eşdeğer bir arazinin belirlenerek adlarına tescili; tescilin yapılamaması durumunda arsa ve üzerindeki evin bugün itibarıyla değerinin belirlenerek, faizi ile kendilerine ödenmesi, taşınmazın kullanımının engellendiği tarih itibarıyla mevcut hak kaybının belirlenerek faizi ile ödenmesine karar verilmesi istemiyle adliyargı yerinde dava açmıştır.

 

2. Davalı vekili, cevap dilekçesinde davanın idari yargı yerinde çözülmesi gerektiğinden bahisle görev itirazında bulunmuştur.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

3. Ankara 38. Asliye Hukuk Mahkemesi 18/05/2022 tarihli ve E.2021/566 sayılı kararı ile, davalı idarenin görev ve yargı yolu itirazlarının yerleşik yüksek mahkeme kararları dikkate alınarak ve mahkemelerinin görevli olması sebebiyle reddine karar vermiştir.

 

4. Davalı idare vekili tarafından, süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyasının örneği ile birlikte Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

 

 

 

 

B. Olumlu Görev Uyuşmazlığı Çıkarılmasına İlişkin Danıştay Başsavcılığı Talebi

 

5. Danıştay Başsavcısı, davanın, idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle, 2247 sayılı Kanun'un 10. ve 13. maddeleri gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına karar vererek dosyayı Uyuşmazlık Mahkemesine göndermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...Uyuşmazlıkta, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun hükümlerine göre lisanslı kurum/kuruluşça tespiti yapılarak "Riskli Yapı” kapsamına alınan ve Tapu Müdürlüğü tarafından "Riskli Yapı” şerhi konulan dava konusu yapı hakkında, davalı idarenin, imar uygulamalarına başlamadan önce riskli yapıların yıktırılması amacıyla, 6306 sayılı Kanun hükümleri uyarınca kamu gücünü kullanarak, re'sen ve tek taraflı olarak işlem tesis ettiği açıktır.

Bu durumda; davalı idarenin, yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin gerçekleşmesi amacıyla 6306 sayılı Kanun hükümleri uyarınca tek taraflı ve kamu gücünü kullanarak tesis ettiği işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin idari yargı yeri olduğu sonucuna varılmıştır.

SONUÇ: Açıklanan nedenle; 2247 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı, çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, durumun anılan Mahkemeye bildirilmesine."

 

6. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığınca, 2247 sayılı Kanun'un 13. maddesine göre   Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

 

III. BAŞSAVCILIK DÜŞÜNCESİ

 

7. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, 2247 sayılı Kanun'un 13. maddesi uyarınca yapılan başvurunun kabulü gerektiği yolunda düşünce vermiştir. Görüşünilgili kısmı şöyledir:

 

"Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri dikkate alınarak davaya konu olan olay incelendiğinde, uyuşmazlıkta, 6306 sayılı Kanun hükümlerine göre "Riskli Yapı" kapsamına alman ve Tapu Müdürlüğü tarafından "Riskli Yapı" şerhi konulan dava konusu yapı hakkında, davalı idarenin, imar uygulamalarına başlamadan önce riskli yapıların yıktırılması amacıyla, 6306 sayılı Kanun hükümleri uyarınca kamu gücünü kullanarak, resen ve tek taraflı olarak işlem tesis ettiği açıktır. Öte yandan davacılar vekilinin talebinin, bu işlemin iptali ile 2981 sayılı Kanun uyarınca mirasçılarına verilen tapu tahsis belgesinin dikkate alınarak bu Kanun uyarınca dava konusu taşınmazın veya muadili başka bir taşınmazın adlarına tescili, mümkün olmadığı takdirde taşınmazın bedelinin ödenmesi ve söz konusu taşınmazı kullanamamaktan kaynaklanan zararın tazmini olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda; davalı idarenin, yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin gerçekleşmesi amacıyla 6306 sayılı Kanun hükümleri uyarınca tek taraflı ve kamu gücünü kullanarak tesis ettiği işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkla, 2981 sayılı Kanun'da öngörülen hak sahipliği esasına dayanan davacıların diğer taleplerine konu uyuşmazlığın çözümünde, 6306 ve 2981 sayılı Kanun'da öngörülen şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi gerektiğinden, idari yargı yerinin görevli olduğu düşünülmektedir.

Bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Kanun'un 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 38. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.05.2022 tarihli ve 2021/566 Esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir."

 

IV. İLGİLİ HUKUK

 

8. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesi şöyledir:

 

   "1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

   a) (İptal: Anayasa Mahkemesinin 21/9/1995 tarihli ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000-4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

   b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları

c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.

2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler."

 

9. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'un "Tahliye ve yıktırma” başlıklı 5. maddesi şöyledir:

 

“(l) Riskli yapıların yıktırılmasında ve bunların bulunduğu alanlar ile riskli alanlar ve rezerv yapı alanlarındaki uygulamalarda, öncelikli olarak malikler ile anlaşma yoluna gidilmesi esastır. Anlaşma ile tahliye edilen yapıların maliklerine, kiracılarına ve yapıda ikamet etmek şartıyla sınırlı ayni hak sahiplerine geçici konut veya işyeri tahsisi ya da kira yardımı                  yapılabilir.

Uygulamaya başlanmadan           önce, riskli yapıların yıktırılması için, bu yapıların maliklerine altmış günden az olmamak üzere süre verilir. Bu süre içinde yapı, malik tarafından yıktırılmadığı takdirde, yapının idari makamlarca yıktırılacağı belirtilerek ve tekrar süre verilerek tebligatta bulunulur. Verilen bu süre içinde de maliklerince yıktırma yoluna gidilmediği takdirde, bu yapıların insandan ve eşyadan tahliyesi ve yıktırma işlemleri, yıktırma masrafı ile gereken diğer yardım ve krediler öncelikle dönüşüm projeleri özel hesabından karşılanmak üzere, mahallî idarelerin de iştiraki ile mülki amirler tarafından yapılır veya yaptırılır.

Birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarda belirtilen usullere göre süresinde yıktırılmadığı tespit edilen riskli yapıların yıktırılması, Bakanlıkça yazılı olarak idareye bildirilir. Buna rağmen yıktırılmadığı tespit edilen yapılar, Bakanlıkça yıkılır veya yıktırılır. Uygulamanın gerektirmesi hâlinde Bakanlık, yukarıdaki fıkralarda belirtilen tespit, tahliye ve yıktırma iş ve işlemlerini bizzat da yapabilir. Bakanlık veya idare tarafından yapılan veya yaptırılan riskli yapı tespit, tahliye ve yıktırma masrafları, hisseleri oranında maliklerden 6183 sayılı Kanuna göre tahsil edilir.”

 

10. 15/12/2012 tarih ve 28498 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6306 Sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin "Riskli yapıların tespiti ve itiraz” başlıklı 7. maddesinin 5. fıkrası şöyledir:

 

" İlgili tapu müdürlüğünce, tapu kütüğüne işlenen belirtmeler, riskli yapı tespitine karşı tebligat tarihinden itibaren onbeş gün içinde riskli yapının bulunduğu yerdeki Müdürlüğe itiraz edilebileceği, aksi takdirde İdarece verilecek süre içinde riskli yapının yıktırılması gerektiği de belirtilmek suretiyle, aynî ve şahsî hak sahiplerine 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununa göre tebliğ edilir ve yapılan bu tebligat yazılı olarak veya elektronik ortamda Müdürlüğe bildirilir. Arsa paylı tapularda, arsa üzerindeki riskli yapının arsa malikleri dışındaki bir başkasına ait olması durumunda Müdürlükçe tapu müdürlüğüne bildirilecek yapı sahibine; arsa üzerinde birden fazla yapı olması ve riskli yapının arsa maliklerinden sadece bazılarına ait olması durumunda ise sadece riskli yapının sahibi olan arsa hissedarlarına ve ilgili aynî ve şahsî hak sahiplerine tebligat yapılır. Tapuda kayıtlı malikin ölmüş olması hâlinde, Bakanlık, Müdürlük veya İdare tebligat işlemleri için 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre mirasçılık belgesi çıkartmaya, kayyım tayin ettirmeye veya tapuda kayıtlı son malike göre işlem yapmaya yetkilidir.”

 

11. "Riskli yapıların yıktırılması” başlıklı 8. maddesi şöyledir:

 

"("(I) Riskli yapı tespitine karşı yapılan itirazın reddedilmesi veya riskli yapı tespitine itiraz edilmemesi suretiyle, riskli yapı tespitinin kesinleşmesi halinde Müdürlük, gerekli tebligatların yapılmasını ve riskli yapının yıktırılmasını idareden ister.

(2) idarece;

Altmış günden az olmamak üzere süre verilerek riskli yapıların tahliyesi ve yıktırılması yapı maliklerinden istenir. Maliklere yapılacak tebligatta, riskli yapıyı kiracı veya sınırlı ayni hak sahibi kullananlara tahliye için malik tarafından bildirim yapılması gerektiği belirtilir. Malik tarafından kiracı veya sınırlı ayni hak sahibine tahliye için bildirim yapılmadığının tespit edilmesi halinde bildirim idarece yapılır,

Yıkım ruhsatı; yapı maliklerinden biri veya birkaçının veya bunların vekillerinin müracaatı üzerine, yıkılacak yapının tahliye edildiğine ve elektrik, su ve doğalgaz hizmetlerinin kapatıldığına dair ilgili kurum ve kuruluşlardan alınmış belgelerin sunulmasına veya yapının tahliye edildiğinin ve elektrik, su ve doğalgaz hizmetlerinin fiilen kapatıldığının idarece tespit edilerek tutanağa bağlanmasına ve yıkım sorumlusu olarak statik fenni mesulün belirlenmesine istinaden, maliklerin muvafakati aranmaksızın altı işgünü içerisinde düzenlenir.                

(a) bendinde verilen bu süre içerisinde riskli yapıların yıktırılıp yıktırılmadığı mahallinde kontrol edilir ve riskli yapılar, malikleri tarafından yıktırılmamış ise, yapının İdarî makamlarca yıktırılacağı belirtilerek otuz günden az olmak üzere ek süre verilerek tebligatta bulunulur.

ç) (a) ve (c) bentlerinde belirtilen şekilde verilen süreler içinde riskli yapıların maliklerce yıktırılmaması durumunda, hak sahiplerinin de görüşü alınarak riskli yapılara elektrik, su ve doğal gaz verilmemesi ve verilen hizmetlerin durdurulması ilgili kurum ve kuruluşlardan istenir. İdarenin talebi üzerine, ilgili kurum ve kuruluşların riskli yapılara verilen elektrik, su ve doğal gaz gibi hizmetlerini durdurması zorunludur.”

 

V. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

12. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN’ın katılımlarıyla yapılan 23/01/2023 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı vekilinin, anılan Kanun'un 10/2. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısınca 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliğiyle karar verildi.

 

 

 

B. Esasın İncelenmesi

 

13. Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN'ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

14. Dava, 6306 sayılı Kanun uyarınca işleme tabi tutulan, Ankara ili, Mamak ilçesi, ..... Mahallesi, ..... pafta, ..... ada, ....parsel sayılı, .... Caddesi No.688, yeni No.16-16/A, adresindeki tapu tahsis belgeli yapının yıkımına yönelik muarazanın men'i ile yıkımın engellenmesi için tedbir kararı verilmesi, taşınmazın adlarına tescilinin yapılması, mümkün olmaması durumunda araziye eşdeğer bir arazinin belirlenerek adlarına tescili; tescilin yapılamaması durumunda arsa ve üzerindeki evin bugün itibarıyla değerinin belirlenerek faizi ile kendilerine ödenmesi istemiyle açılmıştır.

 

15. Uygulama ve öğretide, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları kesin ve yürütülmesi gerekli işlemler, idari işlem olarak tanımlanmaktadır. Buna göre, bir işlemin idari işlem olarak kabul edilebilmesi için bu işlemi kamu idaresinin yapması, kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla tesis edilmiş bulunması, kamu idaresinin tek taraflı irade açıklamasının ürünü olması ve kesin ve icraî nitelikte olması gerekmektedir.

 

16. Dava dosyasının incelenmesinden, davacılara miras yoluyla intikal eden, Ankara ili, Mamak ilçesi, ..... Mahallesi, ..... pafta, ..... ada, ....parsel sayılı, ..... Caddesi No.....yeni No. 16-16/A adresindeki tapu tahsis belgeli yapı ile ilgili olarak; imar planında Pazar Alanı olarak ayrılmış olan yapının 6306 sayılı Kanun Hükümlerine göre lisanslı kurumca, kuruluşça tespiti yapılarak "Riskli Yapı" kapsamına girdiğinden, yazının tebliğ tarihinden itibaren 60 gün içerisinde yıkılması gerektiği yolunda 27/05/2020 tarih ve E.487872 sayılı Mamak Belediye Başkanlığı işleminin tesis edildiği, anılan işlemin tebliğine rağmen verilen yasal süre içerisinde yapının yıkılmadığının tespit edildiğinden bahisle, 6306 Sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin 8. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendi uyarınca yapının, yazının tebliğ tarihinden itibaren 5 gün içerisinde taraflarınca yıktırılması gerektiği, yıktırılmadığının tespit edilmesi halinde, kolluk kuvveti yardımıyla yıkımın Belediyece yapılacağına ilişkin 04/10/2021 tarih ve 675505 sayılı Mamak Belediye Başkanlığı işleminin tebliğ edildiği, bunun üzerine davacılar tarafından, yıkım kararının hukuka aykırı olduğu belirtilerek, taraflar arasındaki muarazanın men'i ile taşınmazın yıkımının engellenmesi için tedbir kararı verilmesi, taşınmazın adlarına tescilinin yapılması mümkün olmaması durumunda araziye eşdeğer bir arazinin belirlenerek adlarına tescili, tescilin yapılamaması durumunda arsa ve üzerindeki evin bugün itibarı ile değerinin belirlenerek faizi ile kendilerine ödenmesi, taşınmazın kullanımının engellendiği tarih itibarıyla mevcut hak kaybının belirlenerek faizi ile ödenmesine karar verilmesi istemiyle bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

 

17. Bu durumda uyuşmazlığın çözümünün, idari işlemlerden dolayı davacının haklarının ihlal edilip edilmediğinin belirlenmesine bağlı bulunduğu, bu belirlemenin ise, yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri çerçevesinde idari yargı yerlerince yapılabilecek nitelikte olduğu değerlendirilerek, davanın görüm ve çözümünün idari yargının görev alanına girdiği sonucuna varılmıştır.

 

 

 

18. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Danıştay Başsavcısınınbaşvurusunun kabulü ile, davalı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Ankara 38. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/05/2022 tarihli ve E.2021/566 sayılı görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

VI. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Danıştay Başsavcısının BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Ankara 38. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/05/2022 tarihli ve E.2021/566 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA

 

23/01/2023 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

            Başkan                       Üye                               Üye                              Üye

          Muammer                   Nilgün                          Doğan                           Eyüp

            TOPAL                       TAŞ                         AĞIRMAN                 SARICALAR

 

 

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                                Üye

                                              Ahmet                             Mahmut                          Bilal

                                              ARSLAN                         BALLI                      ÇALIŞKAN