T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO       : 2015 / 786

          KARAR NO   : 2015 / 801

          KARAR TR    : 30.11.2015

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı rücuen tazminat davasının, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

  

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : A. Sigorta A.Ş.

Vekili          : Av. N. Ö.

Davalılar      : 1-Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili          : Av.M.Ö.D.

           2-Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili          : Av.D. A.

 

O L A Y     : Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili Şirketin, kasko sigortası poliçesi ile sigortacısı olduğu 62 AJ 636 plakalı aracın, 29.02.2012 tarihinde sürücü F.P.’ın sevk ve idaresinde Malatya Çevreyolu İstikametinden Elazığ istikametine seyir halinde iken Turgut Özal Lisesi karşısına gelindiğinde, aracın ön ve alt kısımları ile yol üzerinde bulunan tahmini olarak 25 cm derinlik, 40 cm genişliği olan çukura girdiğini; yolda biriken sudan dolayı da fark edilemeyen ve başında herhangi bir uyarıcı levha bulunmayan bu çukura girilmesi sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; kazanın oluşumunda yolun bakım ve onarımından sorumlu kurumun kusurlu olduğunun kaza yeri incelemesi sırasında tutulan kaza tespit tutanağından ve kaza sonrası çekilen olay yeri fotoğraflarından anlaşıldığını; kaza neticesinde, araçta 22.463 TL tutarında hasar meydana geldiğini,  sigortalı araç malikinden ibraname alınarak 20/04/2012 tarihinde 22.463 TL tutarında ödeme yapıldığını, trafik kazasının oluşumunda, Davalı kurumun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 10. Maddesinde yer alan “yolun yapısını, trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak” ve yine aynı Kanunun 16/1 maddesinde yer alan, trafik işaret levhalarını bulundurmak zorunda olduğu maddesini ihlal ettiğinden tek kusurlu taraf olduğunu, davalı kurumun yapım ve bakımından sorumlu olduğu yollarda can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak görevini yerine getirmediğini; Danıştay’ın yerleşmiş içtihatlarında, “Kamu idarelerinin yürütmekle yükümlü bulundukları kamu hizmetlerini gereği gibi yapmak, bu hizmetin işleyişini sürekli olarak kontrol etmek ve hizmetin yürütülmesi sırasında gerekli önlemleri almakla yükümlü olduğu, hizmetin kötü veya geç işlemesi, gereği gibi işlememesi nedeniyle meydana gelen zararı tazminle sorumlu bulunduğu”nun belirtildiğini; ayrıca, ilgili idarenin hareketsiz kalmasının bile hizmet kusuru olarak addedildiğini; bir kamu hizmeti görmekle yükümlü davalı kuruma verilen görevin 2918 sayılı yasada verilmiş olması, bunun ihlali nedeniyle ( hizmet kusuru nedeniyle) oluşacak zararlardan dolayı idarenin özel hukuk hükümlerine tabi olacağı sonucunun çıkarılamayacağını, esasen idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğunun bu yasa kapsamı dışında tutulduğunu, dolayısıyla davalı kuruma karşı açılacak olan bu tam yargı niteliğindeki rücuen tazminat davasının görüm yerinin idari yargı mahkemeleri olduğunu;  müvekkilinin sigortalısının kaza nedeniyle uğramış olduğu zararın, müvekkilince karşılandığını ve sigortalısı tarafından ibra edildiğini, böylece, 6102 sayılı yasanın 1472. maddesi gereğince, sigortalının haklarına halef olunduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, toplam 22.463,00 TL rucüen tazminatın ödeme tarihi olan 20/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle Malatya (Büyükşehir) Belediye Başkanlığına karşı 17.12.2012 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

İdare Mahkemesi, Karayolları Genel Müdürlüğünü de hasım mevkiine almıştır.

MALATYA İDARE MAHKEMESİ: 4.1.2013 gün ve E:2012/1535, K:2013/5 sayı ile, “(…)Dava, AXA Sigorta A.Ş. tarafından 39106242 nolu sigorta poliçesi ile sigortalı olan 62 AJ 636 tescil plakalı aracın davalı idarelerin sorumluluğunda bulunan yolda yaptığı kaza nedeniyle oluşan ve sigortalıya ödenen 22.463,00-TL'nın ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2576 sayılı Kanun'un "İdare Mahkemelerinin Görevleri" başlığını taşıyan 5. maddesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde idari yargının görev alanı idari işlem ve eylemler ile genel hizmetlerden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklardan doğan davalara bakmakla sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır.

2577 sayılı Yasa'nın 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; dava dilekçelerinin görev ve yetki yönünden ilk incelemeye tabi tutulacağı, 15. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde ise; adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hükmü amirdir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun "Karayolları Genel Müdürlüğünün Görev ve Yetkileri" başlıklı 7. maddesinin (a) bendinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak konusunda Karayolları Genel Müdürlüğü'nün görev ve yetkili olduğu, anılan Yasanın "Belediye trafik birimleri, görev ve yetkileri" başlıklı 10. maddesinin (b) bendinin 1. fıkrasında, belediyelerin yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla görevli olduğu, 6099 sayılı Yasanın 14. maddesi ile değişik 110. maddesinin 1. fıkrasında ise, işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının, adli yargıda görüleceği, zarar görenin kamu görevlisi olmasının, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemeyeceği, hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı kuralına yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, 62 AJ 636 tescil plakalı aracın davacı Şirket tarafından 39106242 nolu sigorta poliçesi ile sigortalandığı, sigortalı bu aracın 29.02.2012 günü Çevreyolunda Elazığ istikametine doğru seyir halindeyken Malatya Turgut Özal Lisesi civarına yolda bulunan çukur nedeniyle maddi hasarlı trafik kazası yaptığı, kaza sonucu oluşan hasar nedeniyle davacı Şirketçe sigortalıya 22.463,00-TL ödeme yapıldığı, ödeme sonucunda 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre sigortalıya halef olan Şirket tarafından bakılmakta olan iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Belediyelerin ve Karayolları Genel Müdürlüğü'nün sorumluluğu altındaki karayollarının bakım, onarımın ve işaretlemesinden sorumlu olup bu yolları sürekli olarak can ve mal güvenliğine uygun bulundurmakla yükümlü olduğu, bu sorumluluğun yerine getirilmemesi sonucu oluşan trafik kazaları nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde ise 2918 sayılı Yasanın 110/1. maddesi uyarınca adli yargının görevli olduğu açıktır.

Bu durumda, davalı idarelerden birinin sorumluluğunda bulunan karayolunun bakımının gereği gibi yapılmaması nedeniyle meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan zararın tazminine ilişkin olan 2918 sayılı Yasanın 110 maddesi kapsamındaki iş bu sorumluluk davasının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olması nedeniyle idari yargının görevsiz olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 1/a bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine…” karar vermiş, itiraz edilmesi üzerine Malatya Bölge İdare Mahkemesi 9.5.2013 gün ve E:2013/572, K:2013/645 sayı ile itirazı reddederek kararı onamış, karar düzeltme istemi de 6.9.2013 gün ve E:2013/1221, K:2013/1136 sayı ile reddedilmiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

Davacı şirket vekili bu kez aynı istemle, yine Malatya (Büyükşehir) Belediye Başkanlığına karşı 29.4.2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davacı vekilinin talebi üzerine Asliye Hukuk Mahkemesince taraf değişikliği yapılmış, Malatya (Büyükşehir) Belediye Başkanlığının yerine Karayolları Genel Müdürlüğü davalı taraf olarak kaydedilmiştir.

Bunun dışında, dava yüklenici firma olan Es Peker İnş.San. ve Tic.Ltd.Şti.ne  de ihbar edilmiştir.

MALATYA 5.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 21.4.2015 gün ve E: 2014/16, K:2015/518 sayı ile, dava dilekçesi ile cevap dilekçelerinin özetlerine geniş bir şekilde yer verdikten sonra, (…) Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle tazminat davasıdır.

Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/18435- 2013/16399 E.K sayılı ilamında açıklandığı üzere; Davanın yoldaki bakım ve onarım eksikliğinden dolayı hizmet kusuruna dayalı tazminat davası olduğu, Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan Karayolları Genel Müdürlüğü, kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzelkişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak idari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, kendiliğinden (re'sen) dikkate alınmasının zorunlu olduğu anlaşıldığından idarenin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı idari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesi gereğince idareye karşı İdari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiğinden, dava dilekçesinin bu nedenle görev yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,

Davanın hizmet kusuru nedeni ile açıldığı ve İdare Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşıldığından davanın görev yönünden reddine…” karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 30.11.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;  

Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde “Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden” olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, ekinde idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un davada adli yargının,  Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirkete kasko sigortalı olan aracın sürücüsünün, 29.02.2012 tarihinde Malatya Çevreyolu İstikametinden Elazığ istikametine seyir halinde iken Turgut Özal Lisesi karşısına geldiğinde, aracın ön ve alt kısımları ile yol üzerinde bulunan tahmini olarak 25 cm derinlik, 40 cm genişliği olan çukura girdiği, yolda biriken sudan dolayı da fark edilemeyen ve başında herhangi bir uyarıcı levha bulunmayan bu çukura girilmesi sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kazanın oluşumunda yolun bakım ve onarımından sorumlu kurumun kusurlu olduğunun iddia edildiği, oluşan zarara karşılık, davacı şirketçe sigortalısına ödenen, 22.463.00TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Malatya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21.4.2015 gün ve E:2014/16, K:2015/518 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Malatya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.4.2015 gün ve E:2014/16, K:2015/518 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 30.11.2015  gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                             KARŞI OY

 

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580 K:2015/592, 28.9.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararlarında belirtmiş olduğum düşünceler doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 30.11.2015

 

    

                                                                 ÜYE

                                                   Süleyman Hilmi AYDIN