T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

    ESAS   NO : 2020/641

    KARAR NO : 2020/716

    KARAR TR: 23.11.2020

ÖZET: Nevşehir Turizm Otelcilik Lisesi Uygulama Oteli'nde usta öğretici olarak çalışmış olan davacı tarafından, davalı idareden alacakları olduğundan bahisle bu alacaklarının faiziyle tahsili istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

KARAR  

 

 

          Davacı                           : T.Ç.

          Vekilleri : Av. K.Ş.

          Davalı                          : Milli Eğitim Bakanlığı

          Vekili                             : Av. K.M. - Av. E.M.                                    

 

          O L A Y                        : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin,1.3.2008-29.11.2013 tarihleri arasında davalı kurumun Nevşehir Turizm Otelcilik Lisesi Uygulama Oteli'nde usta öğretici olarak her gün 07.30-23.00 saatleri arasında yıllık izin kullanmadan, dini ve milli bayram dahil kesintisiz olarak çalıştığı, yöneticilerden fazla mesai, yıllık izin ücreti, dini ve milli bayram ücretleri talep edince işine son verildiği, yasal haklarının temini için 29.11.2013 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na başvurduğu, davalı kurumun her yıl aralık aylarının son gününde müvekkilinin işten çıktığını sigortaya bildirdiği, bu bildirimin gerçek olmadığı, davacının kesintisiz olarak çalıştığından bahisle fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere fazla mesai alacağı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, senelik izin ücreti, dini ve milli bayramlarda çalışma ücreti olmak üzere alacaklarının mevduata bankalarca uygulanan en yüksek faiziyle tahsiline, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi istemleriyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

          ANKARA 43. İŞ MAHKEMESİ: E:2016/104 sayılı dosyasında "... davanın kısmen kabulüne ..." dair 12.4.2016 gün, K:2016/104 sayılı kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesi'nce "... Uyuşmazlık taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamdaiş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 89. maddesinde 'Her derecedeki eğitim ve öğretim kurumları ile Üniversite ve Akademi (Askeri Akademiler dahil), okul, kurs veya yaygın eğitim yapan kurumlarda ve benzeri kuruluşlarda öğretmen veya öğretim üyesi bulunmaması halinde öğretmenlere, öğretim üyelerine veya diğer memurlara veyahut açıktan atanacaklara ücret ile ek ders görevi verilebilir. Ücretle okutulacak ders saatlerinin sayısı, ders görevi alacakların nitelikleri ve diğer hususlar ilgili Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulunun kararı ile tespit olunur,' hükümleri yer almaktadır.

Bu maddeye istinaden çıkarılan, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı kurumlarında sözleşmeli veya ek ders görevi ile görevlendirilecek uzman ve usta öğreticiler hakkında Yönetmeliğin 5/2 maddesi uyarınca da, Uzman ve Usta Öğreticilerin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 89 uncu maddesi uyarınca 02/12/1998 tarihli ve 98/12120 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen ve Yöneticilerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Esaslarda belirtilen miktarda ek ders görevi verilebileceği belirtilmiştir.

Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup, Mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır.

İş mahkemelerinin görev alanını hakim, tarafların iddia ve savunmalarına göre değil, yasal düzenlemeleri esas alarak belirleyecektir.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir. Somut olayda davacı davalı Bakanlığa bağlı Nevşehir Turizm Otelcilik Lisesi Ugulama Otelinde ders ücreti karşılığı usta öğretici olarak çalışmıştır.

Davacının sosyal güvenlik hukuku yönünden Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamında gösterilmesi tek başına iş sözleşmesi ile çalıştığını göstermez.

Davacı 657 sayılı Kanun'un 89. maddesinde belirtilen statü içinde ve Valilik onayı ile görevlendirilmiştir. Davacı ile davalı arasında iş sözleşmesi bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ilişki statü hukukundan kaynaklanmakta olup, 4857 sayılı Kanun kapsamına giren bir iş sözleşmesi bulunmadığındanidari yargıgörevlidir.

Mahkemece, yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilip hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir ..." gerekçesiyle temyiz olunan kararın bozulmasına 2.12.2019 tarihinde karar verilmiştir.

Yargıtay'ın bozma ilamı üzerine Ankara 43. İş Mahkemesi'nce E:2020/58 sayı ile kaydedilen dosyada "... Mahkememizce de usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilen Yargıtay bozma kararına uyulmasına karar verilerek dosya yeniden ele alınmıştır. Yargıtay bozma kararında belirtildiği üzere, davacı 657 sayılı Kanun'un 89. maddesinde belirtilen statü içinde ve Valilik onayı ile görevlendirilmiş olup, davacı ile davalı arasında iş sözleşmesi bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ilişki statü hukukundan kaynaklanmakta olup, 4857 sayılı Kanun kapsamına giren bir iş sözleşmesi bulunmadığından uyuşmazlığın çözümünde idari yargınıngörevli olduğu anlaşılmakla mahkememizce yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine ..." dair 20.2.2020 gün, K:2020/228 sayılı kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine hüküm, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi'nce 16.7.2020 tarihinde onanarak aynı tarihte kesinleşmiştir.

            Davacı vekili aynı yöndeki taleple bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

            ANKARA 4. İDARE MAHKEMESİ: E:2020/1531 sayılı dosyasında "... Davacının, idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, uyuşmazlığın statü hukuku kapsamında olmadığı, talep edilen alacakların İş Kanunu’ndan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın adli yargı yerinde özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü gerektiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim, benzerkonuda Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nünvermiş olduğu 21/10/2019 tarih ve E:2019/669, K:2019/677, 30/09/2019 tarih ve E:2019/507, K:2019/621, 28/05/2020 tarih ve E:2020/321, K:2020/345 sayılı kararları da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, Mahkememizin görevsizliğine, 2247 sayılı Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için iş bu dosya ile birlikte Ankara 43. İş Mahkemesinin E:2020/58 sayılı dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosyanın incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine, ..." 5.10.2020 günü karar vermiş, 14.10.2020 gün ve E:2020/1531 sayılı yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 30.10.2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 23.11.2020 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Ankara 4. İdare Mahkemesi'nce, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Burak Cenk İLHAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı bir okulda usta öğretici olarak çalışmış olan davacı tarafından, davalı idareden alacakları olduğundan bahisle bu alacaklarının faiziyle tahsili talebiyle açılmıştır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. maddesinde "Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…" denilmiş, aynı Kanun'un "Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri" Başlıklı 134. maddesinde, "Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür" hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı Kanun hükümleri 1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı Kanun'un 3. maddesinde; kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79. madde ile başlayan Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde "Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür" denilmiştir.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 1.maddesinde, Kanunun amacının,işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan "İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi" hususuna Kanunun 8. maddesi ve devamında, kıdem tazminatı, ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 12.10.2017 gün ve 30221 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun;

"İş mahkemelerinin kuruluşu" başlıklı 2. maddesinde,

"(1) İş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenir.

(2) İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde iş mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. İhtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, daireler arasındaki iş dağılımı Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır. Daireler, tevzi edilen davalara bakmak zorundadır.

(3) İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, bu Kanundaki usul ve esaslara göre bakılır." denilmiş,

"Dava şartı olarak arabuluculuk" başlıklı 3/1. maddesinde;

" (1) Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır..." denilmiş,

"Görev" başlıklı 5. maddesinde;

" (1) İş mahkemeleri;

a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,

b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,

c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar" denilmiştir.

Aynı Kanun'un "Geçici Hükümleri" başlıklı Geçici 1. maddesinde;

"(1) Mülga 5521 sayılı Kanun gereğince kurulan iş mahkemeleri, bu Kanun uyarınca kurulmuş iş mahkemeleri olarak kabul edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam olunur.

(2) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.

(3) Başka mahkemelerin görev alanına girerken bu Kanunla iş mahkemelerinin görev alanına dâhil edilen dava ve işler, iş mahkemelerine devredilmez; kesinleşinceye kadar ilgili mahkemeler tarafından görülmeye devam olunur.

(4) İlk derece mahkemeleri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar, karar tarihindeki kanun yoluna ilişkin hükümlere tabidir. " hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda, davacının, idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, talep edilen alacakların İş Kanunu’ndan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 4. İdare Mahkemesi'nin başvurusunun kabulü ile Ankara 43. İş Mahkemesi'nce verilen 20.2.2020 gün ve E:2020/58, K:2020/228 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle  Ankara 4. İdare Mahkemesi'nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 43. İş Mahkemesi'nce verilen 20.2.2020 gün ve E:2020/58, K:2020/228 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 23.11.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Burhan                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    ÜSTÜN                        BOZER                      AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                            Üye                                Üye                              Üye                  

                                        Aydemir                         Nurdane                        Ahmet

                                          TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN