T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2017 / 111

            KARAR NO  : 2017 / 210

            KARAR TR   : 10.4.2017

ÖZET : Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde ek ders karşılığı usta öğretici olarak çalışmakta iken emekli olan davacının, kıdem tazminatı, ücretli izin alacağı, eksik ödenen ücret ile net ilave tediye alacağı olarak belirtilen miktarın ödenmesi istemiyle açtığı davanın; taleplerinin İş Kanunundan kaynaklandığı gözetildiğinde, özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI yerinde görülmesi gerektiği hk.

                                                          

K  A  R  A  R

 

            Davacı             : M. E.

Vekili              : Av. T. T.

Davalılar         : 1- Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (Devredilen Emekli Sandığı)

            Vekilleri          : Av. S.K., Av.Y. E. B.

  2- Milli Eğitim Bakanlığı

Vekilleri          : Hazine Av. Y.Ü., Av.Ü.İ.

 

O L A Y         : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, ilki 1982 yılında başlamak üzere her yıl 9-10 ay periyotlarla süren dönemler halinde Çankaya Halk Eğitim Merkezi tarafından açılan kurslarda "usta öğretici" olarak çalıştığını, 1994-1999 yılları arasında görevlendirilmediğini, 27.10.2000 tarihinden itibaren bu kez Milli Eğitim Bakanlığı Yaygın Eğitim Kurumlan Yönetmeliğinin 55.maddesine göre açılan kurslarda "usta öğretici" olarak görevlendirildiğini, bu tarihten sonra haftanın 5 günü her bir kurs için 20 saat olmak üzere iki kursta toplam 40 saat süre ile çalıştığını, müvekkilinin çalıştığı süre boyunca 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/d maddesi uyarınca "işçi" sıfatıyla çalıştığını, zira Milli Eğitim Bakanlığı Kuramlarında Sözleşmeli veya Ek Ders Görevi ile Görevlendirilecek Uzman ve Usta Öğreticiler Hakkında Yönetmeliğin 5.maddesinde 657 sayılı maddenin 4.maddesine atıf yapıldığını, müvekkilinin 657 sayılı yasanın 4/a, 4/b veya 4/c kapsamına girmediğini, bu nedenlerle müvekkili İle davalı Milli Eğitim Bakanlığı arasında hizmet aktinin olduğunu, aksi yönde hüküm kurulacaksa nasıl bir istihdam biçiminin olduğunun ve "asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirme" şeklinde bir istihdam söz konusuysa almaya hak kazandığı emekli ikramiyesinin tespiti gerektiğini, müvekkiline iş yerinin tatil olduğu cumartesi ve pazar günlerinde, resmi-dini tatil günlerinde, yarı yıl tatillerinde ücret ödemesi yapılmadığını, bu nedenle bunların eksik ödenen ücret olarak taraflarınca talep edildiğini, 4772 sayılı Kanunun 1.maddesi gereği ödenmesi gereken ilave tediye ücretinin ödenmediğini, fiili çalışma süresi 15 tam yılı aşan müvekkilinin 160 günü aşkın yıllık ücretli izin alacağı olduğu halde bu izinlerinin kullandırılmadığını, müvekkilinin 01.06.2011 tarihine kadar çalıştığını, emekliliğe hak kazanmış olması nedeniyle sözleşmesinin müvekkilince sona erdirildiğini ancak aradan geçen zamana rağmen kıdem tazminatının ödenmediğini ifade ederek;  fazlaya İlişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; 12.000,00 TL eksik ödenen ücret alacağı, 12.000,00 TL ilave tediye alacağı, 500,00 TL ücret izin alacağı, 500,00 TL kıdem tazminatı alacağı olmak üzere toplam 25.000,00 TL alacağın, kıdem tazminatı için akdin emeklilikle sona erdiği tarihten itibaren en yüksek banka mevduat faizi, eksik ödenen ücret için dava tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi, ilave tediye ve ücretli izin alacakları için dava tarihinden itibaren yasal faiziyle hesaplanması ve davalıdan tahsili istemiyle 10.2.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 9. İŞ MAHKEMESİ:18.12.2013 gün ve E:2012/169 K:2013/1222 sayı ile, dava ve cevap dilekçelerinin özetlerine yer verdikten sonra, aynen; “Davacının talebinin öncelikle mahkemenin görev alanı içerisinde kalıp kalmadığının tartışılması gerekmektedir. Alınan bilirkişi raporu her ne kadar aksi kanaatte görüş bildirmiş olsa da; dava dilekçesi ile davacı tarafın da kabul ettiği gibi, 657 sayılı yasanın 89. maddesindeki “Her derecedeki eğitim ve öğretim kurumları ile Üniversite ve Akademi (Askeri Akademiler dahil), okul, kurs veya yaygın eğitim yapan kurumlarda ve benzeri kuruluşlarda öğretmen veya öğretim üyesi bulunmaması halinde öğretmenlere, öğretim üyelerine veya diğer memurlara veyahut açıktan atanacaklara ücret ile ek ders görevi verilebilir. Ücretle okutulacak ders saatlerinin sayısı, ders görevi alacakların nitelikleri ve diğer hususlarla ilgili Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulunun kararı ile tespit olunur” hükmü kapsamanda kalan personel durumundadır.

Anılan yasanın 176.maddesinde; “ Bu Kanunun 89 uncu maddesine göre kendilerine ders görevi verilenlere, ders saati başına gündüz öğretimi için 140, örgün ve yaygın eğitim kurumlarında yarıyıl ve yaz tatillerinde, cumartesi ve pazar günleri ile saat 18.00'den sonra başlayan öğretim faaliyetleri için 150 gösterge rakamının bu Kanuna göre belirlenen aylık katsayısı ile çarpımından oluşan miktar üzerinden ek ders ücreti ödenir.

Bu ücretler, özel eğitime muhtaç öğrencilerin eğitim ve öğretim gördüğü kurumlarda görevli öğretmen ve yöneticiler ile bu öğrencilere yönelik olarak açılan özel sınıf öğretmenlerine ve cezaevlerinde görevli öğretmenlere % 25 fazlasıyla ödenir.

Bu madde kapsamında ücretle ders vermek üzere yükseköğretim kurumlarından görevlendirilen öğretim elemanlarına 2914 sayılı Kanun hükümlerine göre ek ders ücreti ödenir.

Konferans ücreti her yıl bütçe kanunlarında gösterilir.” Hükmünü içermektedir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin ilkesel kararlarında, 657 sayılı yasanın 89. maddesine uygun olarak Bakanlar Kurulu kararnamesi doğrultusunda ve sınavla işe alınan halk eğitim merkezi kurs öğretmeninin işçi olmadığını kabul edilmiştir (Yargıtay 9.HD. 14.2.2000 gün 1999/19571 E, 2000/1395 K). Yine, çıraklık eğitim merkezinde görev alan usta öğretici için aynı sonuca varılmıştır (Yargıtay 9. HD.28.4.2003 gün 2002/23990 E, 2003/7205 K.).

Netice itibarıyla yukarıda belirtilen 657 sayılı yasanın 89 ve 176. maddeleri ve Yargıtayın usta öğreticiler konusunda verdiği ilkesel kararlar bir değerlendirmeye tabi tutulduğunda, davacının statü hukukuna tabi olduğu, uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olduğu sonuç ve kanaati ile yargı yolunun caiz olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle HMK 114/b ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE(…)” karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 22.Hukuk Dairesince, 7.4.2014 gün ve E:2014/5897, K:2014/7088 sayı ile, yargılama giderleri yönünden düzeltilerek onanan; karar düzeltme istemi de, aynı Dairece, 26.1.2016 gün ve E:2015/32454, K:2016/2016 sayı ile  reddedilen karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı somut olay nedeniyle bu kez, müvekkilinin Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde "usta öğretici" olarak istihdam edilmesinin "657 sayılı Devlet Memurları Kanununda tanımlanan şekliyle, memur, sözleşmeli personel, geçici personel kapsamında bulunmadığı" yolunda hukuki değerlendirmesi ile Mahkemenin Görevsizliğine; Ankara 9. İş Mahkemesi'nce verilen karar da dikkate alınarak 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine; müvekkilinin, davalı Bakanlıkta çalıştırılmasının "statü hukuku kapsamında olduğunun takdir edilmesi halinde haklı olduğu ve ödenmeyen alacaklarının neler ve ne miktarda olduğunun tam olarak tespiti ile fazlasını isteme hakları saklı tutularak toplam 44.204,45 TL alacağının faizleri ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; ödettirilecek alacaklarına, ilk dava tarihi olan 10/02/2012 tarihinden itibaren faiz yürütülmesine; fazlaya ilişkin ve başkaca talep haklarının saklı tutulmasına karar verilmesi istemiyle 7.3.2016 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 18.İDARE MAHKEMESİ; 28.12.2016 gün ve E:2016/1111 sayı ile, davacının, 506 sayılı Yasa yürürlükte iken mahalli mülki amirin tasarrufu ile çalıştığı, idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, talep edilen kıdem tazminatının iş kanunundan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı; bu durumda, davacı tarafından talep edilen kıdem tazminatına ilişkin uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğu gerekçesi ile, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, işin incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Birgül KURT, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 10.4.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Çankaya Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde ek ders karşılığı usta öğretici olarak çalışmakta iken 15.06.2011 tarihinde emekli olan davacının vekili tarafından, çalışılan günler karşılığında kıdem tazminatı, ücretli izin alacağı, eksik ödenen ücret ile net ilave tediye alacağı olarak belirtilen miktarın faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. Maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı  Kanunun  3.maddesinde;  kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79.madde ile başlayan  Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 1.maddesinde,  Kanunun amacının,  işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan  “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında, kıdem tazminatı,  ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.

Bu mahkemeler:

A) (Mülga: 18/10/2012-6356/81 md.)

B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar.

İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından, temsilci üyeler alınmaksızın, bu kanundaki esas ve usullere göre bakılır.

Fiili ve hukuki imkânsızlıklar dolayısıyla iş mahkemesinin toplu olarak görevini yapamadığı hallerde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.

(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/39 md.) Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir.” denilmiştir.

Dosya kapsamında yapılan incelemede; davacının 1982-2000 yılları arasında Çankaya Halk Eğitim Merkezinde usta öğretici olarak, 2000-2011 yılları arasında da aynı merkezde Milli Eğitim Bakanlığı Yaygın Eğitim Kurumlan Yönetmeliği'nin 55. Maddesi hükmüne göre açılan kurslarda hizmet akdi ile kadrosuz mevsimlik işçi statüsünde usta öğretici olarak çalıştığı, emekli olması sonrasında kıdem tazminatı alamadığından bahisle; çalışılan günler karşılığında kıdem tazminatı, ücretli izin alacağı, eksik ödenen ücret ile net ilave tediye alacağının ödenmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

 Davacının, 506 sayılı Yasa yürürlükte iken mahalli mülki amirin tasarrufu ile çalıştığı, idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, talep edilen kıdem tazminatının ve diğer alacaklarının İş Kanunundan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 18. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Ankara 9. İş Mahkemesinin 18.12.2013 gün ve E:2012/169 K:2013/1222 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 18. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 9. İş Mahkemesinin 18.12.2013 gün ve E:2012/169 K:2013/1222 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 10.4.2017 gününde Üye Birgül KURT’un KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Birgül

KURT

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN