T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/281

KARAR NO  : 2021/270     

KARAR TR  : 03/05/2021

ÖZET: Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

K A R A R

 

Davacı           : H.Ç.

Vekili             : Av. Ö.D.

Davalılar       : 1-Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

                         2-ASKİ Genel Müdürlüğü(Yalnızca İdari Yargıda)

Vekili             : Av. M. Z. G.

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, müvekkilinin sevk ve idaresindeki 06 ... 6580 plaka no.lu aracın 08/06/2018 tarihinde saat 9:45 sıralarında Bağdat caddesi istikametinden Gross Market istikametine doğru dönüş yaptığı sırada yol üzerinde bulunan atılı su mazgal demirinin yerinden kalkarak aracının sağ ön kapı kısmının alt kısmına çarpması sonucu araçta maddi hasarlı kaza meydana geldiğini; olaydan trafik ekibince düzenlenen kaza raporunda, araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığının, kusurun yolun yapımından sorumlu kişi, kurum ya da kuruluşlara ait olduğunun belirtildiğini; kazanın, davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığını ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, aracın sağ ön kapı kısmının alt kısmına çarpması sonucu ortaya çıkan zarar için 1.000 TL, aracın tamir edilmek için serviste kaldığı 5 günlük sürede kullanılamaması nedeniyle müvekkilin uğradığı kayıptan dolayı 100 TL, araçta meydana gelen değer kaybı için 500 TL, Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesi delil tespiti dosyası için yargılama gideri ve bilirkişi ücreti 1.129,60 TL olmak üzere toplam 2.729,60 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/02/2019 tarihli ve E.2019/75, K.2019/81 sayılı dosyasında, davanın tam yargı dava niteliğinde olduğu, idare mahkemesine açılması gerektiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, dava şartı yokluğundan usulden davanın reddine karar verilmiş, bu karar kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

" Her ne işbu dava Asliye Hukuk Mahkemesine açılmış ise de; davalı Belediyenin hizmet kusuruna dayalı olarak idare aleyhine açılmış dava olduğu, doğrudan hizmet kusuruna dayalı olarak açılan iş bu davanın esas itibariyle tam yargı davası türünden olduğu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin trafik kazası sonucu hizmet kusuruna dayalı olarak doğrudan tazminat talepli olarak idare aleyhine açılan davalarda görevli yargı yerinin idari yargı yeri olduğuna dair yerleşmiş içtihatları da nazara alınarak bu davanın tam yargı davası türünden olduğu, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) 2. Maddesinin birinci fıkrasının b bendi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları idare mahkemesinde görülmesinin öngörüldüğü, olayın karayolu üzerinde bulunan atık su mazgal demirinin yerinden çıkması ve üzerinden geçen davacı aracına zarar vermesinden kaynaklanmış olmasından kaynaklı maddi tazminat talepli davanın adli yargı yerinde görülmesi sonucunu doğurmayacağı, çünkü idarenin hizmet kusurundan kaynaklı hakları ihlal edilen kişilerin idareye karşı açtığı bu davanın tam yargı davası olarak az yukarda belirtilen amir hüküm niteliğindeki Kanun maddesine dayalı olarak idare mahkemesinde açılarak görülmesi yasal zorunluluk olduğundan görev hususu dava şartı olup resen gözönünde tutulması gerektiği de anlaşıldığından göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden davanın reddine karar vermek gerekmiş, bu gerekçe ile aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....."

 

3. Davacı vekili bu kez, aynı somut olay nedeniyle uğranılan zarara karşılık, toplam 2.729,60 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın haksız fiil (08/06/2018) tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

4. Ankara 5. İdare Mahkemesinin 30/12/2019 tarihli ve E.2019/895, K.2019/2638 sayılı dosyasında, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1., 2., 7., 19/01/2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne; ayrıca2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin, anılan kuralı Anayasa'ya aykırı görmeyerek iptal istemini oy birliğiyle reddettiği 26/12/2013 tarihli ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararına yer verildikten sonra; davanın 2577 sayılı Kanunun 14/3-a ve 15/1-a maddeleri uyarınca görev yönünden reddine karar verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

“Bu durumda, 2918 sayılı Kanunun 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararı gözetildiğinde, bahsi geçen maddenin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim, benzer bir olayda verilen Uyuşmazlık Mahkemesinin 25/11/2019 tarihli ve E:2019/781, K:2019/794 sayılı kararı da aynı yöndedir."

 

5. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesinin 17/12/2020 tarihli ve E.2020/441, K.2020/2955 sayılı dosyasında, Ankara 5. İdare Mahkemesince verilen 30/12/2019 tarihli ve E.2019/895, K.2019/2638 sayılı kararın, usul ve hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığı gerekçesiyle, davacı tarafın istinaf isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına kesin olarak karar verilmiştir.

 

6. Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğu öne sürülen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

 

III. İLGİLİ HUKUK

A. Mevzuat

 

7. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanun'un amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanun'un trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

 

8. 2918 sayılı Kanun'un 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu ifade edilmiştir.

 

9. 2918 sayılı Kanun'un “Karayolu trafik güvenliği” başlıklı 13.maddesinde de,karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşların, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlü oldukları belirtilmiştir.

 

10. 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. maddesi şöyledir:

 

“İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”

 

11. 2918 sayılı Kanun'un Geçici 21. maddesi şöyledir:

 

“Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz”

 

B. Yargı Kararları

 

12. Anayasa Mahkemesinin 26/12/2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı (R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147) kararının ilgili kısmı şöyledir:

 

“… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…”

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

13. Uyuşmazlık Mahkemesinin Celal Mümtaz AKINCI’nın başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 03/05/2021 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, idari ve adli yargı yerleri arasında anılan Kanun'un 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen hüküm doğrultusunda davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

14. Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile Raportör-Hakim Mevlüt DÖNERTAŞ'ın sözlü açıklamaları ve dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

15. Dava, karayolunda meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle oluşan zararların davalı idarelerce tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

 

16. 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, 12.paragrafta belirtilen gerekçesi ile anılan kuralı Anayasa'ya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir.

 

17. Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesinin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, kanun koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Uyuşmazlık Mahkemesi olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

 

18. Bu durumda, 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesinin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanun'un, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

19. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/02/2019 tarihli ve E.2019/75, K.2019/81 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/02/2019 tarihli ve E.2019/75, K.2019/81 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

03/05/2021 tarihinde, Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

Başkan

Celal Mümtaz

AKINCI

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Mehmet

AKSU

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ahmet

ARSLAN

 

 

 

K A R Ş I   O Y

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum. 03/05/2021

 

 

 

                                                                                                         ÜYE

                                                                                                                         Ahmet ARSLAN