Hukuk Bölümü         2011/6 E.  ,  2011/84 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

 Davacı            : M.K.

Vekili              : Av. A.Ö. – Av. R.A.

Davalı             : Tarım ve Köyişleri Bakanlığı                                            

Vekili              : Av . A.K.D.

 O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, Bilecik Tarım İl Müdürlüğü'ne çalışmakta iken, 01.04.2003 tarihinde döner sermaye alacaklarını belirtir listenin askıya çıktığını, müvekkilinin daha fazla alacağı olduğundan dolayı, listenin iptali için Eskişehir İdare Mahkemesi'nde açtığı davanın kabul edilerek listelerin iptal edildiğini ve kararın Danıştay'ca da onandığını; bunun sonucunda kurum tarafından 13.06.2007 tarihinde ikinci bir dağıtım listesinin yayınlandığı, ikinci listedeki alacağı ile ilk listedeki alacağı arasında 5.384,11 TL fark bulunduğunu, yani Kurumun Müvekkiline 5.384,11 TL borcunun olduğunu; Davalı Kurumun, müvekkiline müzekkere yazarak, 5.384.11 TL’nin ödenebilmesi için, kendisine ait banka hesap numarasını vermesini istediğini, müvekkilinin de bu hesap numarasını bildirdiği halde, davalı Kurumun müvekkiline herhangi bir ödemede bulunmaması nedeniyle müvekkilinin, davalı Kuruma hitaben ihtar çektiğini, kendisine ödenmesi gerekli miktarın ödenmesini, aksi halde icraya vereceğini bildirdiğini, buna rağmen Kurumun ödeme yapmadığını, bunun üzerine Müvekkilinin Bilecik İcra Müdürlüğü'nün E:2009/3279 sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, Davalı Kurumun, vekili aracılığıyla takip konusu alacağa itiraz ettiğini  ve takibin durduğunu ifade ederek, sonuç itibariyle;  Davalının 5.384,11 TL asıl alacak, 3.750.00 TL faiz alacağı için yapılan haksız itirazının iptali ile takibin yıllık %9 yasal faiz ile takibin devamına ve davalının suiniyetli itirazı nedeniyle alacak tutarının %40'ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

            BİLECİK SULH HUKUK MAHKEMESİ: 21.10.2009 gün ve  E:2009/505, K: 2009/786 sayı ile; davacı vekilinin müvekkilinin Bilecik Tarım İl Müdürlüğünde çalışmakta iken 01.04.2003 tarihinde döner sermaye alacaklarını belirtir liste yayınlandığını, alacağı daha fazla olduğundan Eskişehir İdare Mahkemesinde açtığı dava ile listelerin iptal edildiğini 13.06.2007 tarihinde ikinci bir liste yayınlandığını bu listede belirtilen alacağın ödenmediğini, davalıya ihtar çekildiğini, Bilecik İcra Müdürlüğünün 2009/3278 takip dosyasıyla icra takibi başlatıldığını takibin devamı için itirazın iptalini istemiş olduğunu; davalı vekilinin, öncelikle davanın yargı yolu nedeniyle reddini, benzer davada İdare Mahkemesinin görevsizlik kararı verdiğini, bu kararın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi için yapılan başvuruyu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının reddettiğini, dava konusu 01.04.2003 yılında askıya çıkarılan döner sermaye teşvik priminden kaynaklandığını 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini 60'a yakın red kararı verilip kesinleştiğini, davanın reddini savunmuş olduğunu; Bilecik İcra Müdürlüğünün 2009/3278 Esas sayılı takip dosyasının dosya arasına alındığını; tüm dosya kapsamından, davacının davalı kurum çalışanı olduğu, davalının 01.04.2003 tarihli döner sermaye dağıtım listesi yayınladığı, İdare Mahkemesinde açılan davalar üzerine bu listeyi iptal ederek 13.06.2007 tarihli listeyi yayınladığı bu listeye göre davacının fark alacağının ödenmesini istediği, ödenmemesi üzerine Bilecik İcra Müdürlüğünde ilamsız takibe giriştiği ve davalı tarafından takibe itiraz üzerine takibin durduğu, davacının alacağını 13.06.2006 tarihli listeye dayandırdığı, listenin niteliği itibarı ile idari bir tasarruf olduğu; davacının alacağının döner sermaye mevzuatından kaynaklanmakta olup alacak mahkeme ilamı gibi kesin bir delile dayanmadığından, davacının alacaklı olup olmadığı listenin döner sermaye mevzuatına uygun olup olmadığının denetimi sonucunda ortaya çıkabilecek olup, bu gibi idarenin özel hukuk dışında kamu gücüne dayalı olarak tek taraflı yaptığı tasarrufların Adli Yargı denetimi dışında kalmakta olup uyuşmazlığın idari yargıda çözümünün gerekmekte olduğu; her ne kadar davacının alacağını ilamsız takip yolu ile isteyebilmesine engel bulunmamakta ise de alacağın kaynağı idari tasarruf olduğundan, itirazın iptalinin ancak tam yargı davasına konu olabileceği; keza Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının emsal davalarda idari yargının görevliliğine dair yapılan itirazda idari yargıyı görevli bulmuş olup, davaları bakımından emsal teşkil ettiği gerekçesiyle, görevsizlik kararı vermiş, bu karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, müvekkilinin alacağına ilişkin Bilecik İcra Müdürlüğünün E:2009/3278 sayılı dosyasında başlatılmış olan ilamsız takibe İdarenin yaptığı itirazın iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ESKİŞEHİR 1. İDARE MAHKEMESİ: 30.06.2010 gün ve  E: 2010/608, K: 2010/436 sayı ile,  2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un <Vergi Mahkemelerinin Görevleri> başlıklı değişik 5. maddesinde, "İdare mahkemeleri, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştay'da çözümlenecek olanlar dışındaki: a) İptal davalarını, b) Tam yargı davalarını, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları, d) Diğer kanunlarla verilen işleri, çözümler .. " hükmüne yer verildiği;  ayrıca, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, "İdari dava türleri şunlardır: İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar..." denilmek suretiyle idari davaların tek tek sayıldığı; aynı Kanunun 14'üncü maddesinin (3-a) bendinde, dava dilekçelerinin görev ve yetki yönünden inceleneceği, 15'nci maddesinin (1-a) bendinde de; (3-a) bendine göre adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların görev yönünden reddine karar verileceğinin hükme bağlandığı;  öte yandan; 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 1. maddesinde, "Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur. Her icra dairesinde Adalet Bakanlığınca atanacak bir icra memuru ile yeteri kadar yardımcı ve mahallince atanacak katip, mübaşir ve sair müstahdemler bulundurulur. Ayrıca icra memuru olmayan yerlerde bu vazife mahkeme başkatipleri tarafından görülür. Adalet teşkilatı sulh mahkemesinden ibaret bulunan yerlerde Adalet Bakanlığı bu mahkemelere görmeye yetkili olduğu işlerce icra yetkisini verebilir. Bu takdirde icra memuruna ait görev ve yetkiler mahkeme başkatibi, yokluğu halinde zabıt katibi tarafından yerine getirilir. Birden ziyade asliye mahkemesi olan yerlerde Adalet Bakanlığı icra dairelerini bir arada bulundurmaya ve aynı icra mahkemesine bağlamaya yetkilidir." hükmüne yer verildiği; aynı Kanunun "Üçüncü Bap" 42. ve 73. maddeleri arasında "İlamsız Takip" yolunun düzenlendiği; 42.maddede, bir paranın ödenmesine veya bir teminatın verilmesine dair olan cebri icraların takip talebiyle başlayacağı ve haciz yoluyla veya rehinin paraya çevrilmesi yahut iflas suretiyle cereyan edeceği; 58.maddede, takip talebinin icra memuruna yazı ile veya sözlü olarak yapılacağı; 60.maddede, takip talebi üzerine icra dairesinin bir ödeme emri yazacağı; 62.maddede, itiraz etmek isteyen borçlunun, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecbur olduğu; 6. maddede, müddeti içinde yapılan itirazın takibi durduracağı; “İtirazın iptali” başlıklı 67. maddede ise, takip talebine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceğinin kurala bağlandığı; bakılan davanın, davacının, alacağı olduğundan bahisle Bilecik İcra Müdürlüğünün 2009/3278 sayılı dosyasında başlatmış olduğu ilamsız takibe yapılan itirazın iptali istemiyle açıldığının anlaşıldığı; yukarıda yer verilen 2576 sayılı Kanun ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununu uyarınca, idari yargıda açılacak davaların; idare hukuku alanında, yönetimin tek yanlı irade açıklaması ile hukuksal sonuç yaratan, başka bir deyişle, hukuk düzeninde değişiklik yapan işlemler olan idari işlemler hakkında açılan iptal davaları ile tam yargı davaları ve idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar ile sınırlı olduğunun görüldüğü; uyuşmazlığa konu itirazın iptali davasının ise, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67. maddesinde düzenlendiği,  anılan maddeye göre, takip talebine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği düzenlemesine yer verilmekle, "genel hükümler dairesinde" varlığı ispat edilecek alacağa ilişkin görevli mahkemenin tayininde HUMK. m. 1-8 hükümlerinin uygulanacağı anlaşılmakta olup, böylelikle itirazın iptali davasının görüm ve çözümünün adli yargı yerlerine ait olduğu sonucuna varıldığı; bu hale göre, davacı tarafından adli merciler nezdinde ilamsız icra takibine geçilmiş olması karşısında, takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının İcra ve İflas Kanunu'nun 1. ve 67. maddelerinde işaret edilen adli yargı yerlerinde (mahkemelerinde) görülmesinin gerektiği;  bu durumda; idari yargı yerlerinde çözümlenecek 2577 sayılı Yasa'nın 2. ve 2576 sayılı Yasa'nın 5. maddeleri kapsamına giren idari davalardan biri olmayan, İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesine göre açılmış bulunan itirazın iptali davasına bakma görevinin adli yargı yerine ait bulunduğu gerekçesiyle; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Habibe ÜNAL, Sıddık YILDIZ, Muhittin KARATOPRAK ve Coşkun GÜNGÖR’ün katılımlarıyla yapılan 02.05.2011 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; “icra takibine yapılan itirazın iptali” istemi yönünden adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali istemiyle açılmıştır.

            2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra memuruna yazı ile veya sözlü olarak yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra dairesince düzenlenen ödeme emrinin değişik 61. maddede öngörülen şekilde takip borçlusuna tebliğ edileceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

            İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

            İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Sulh Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bilecik Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21.10.2009 gün ve  E:2009/505, K: 2009/786 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 02.05.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.