T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS       NO : 2016/510

          KARAR   NO : 2016/626

          KARAR   TR : 26.12.2016

 

  

 

ÖZET: Davalı Şirkette çalışırken Kurumun özelleştirilmesi nedeniyle kamu kurumuna nakledilen davacının, maaş nakil bildiriminin ilgili mevzuata uygun düzenlenmemesi nedeniyle uğradığı parasal kaybın giderilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : M.S.

Vekili            : Av.N.G.E.

Davalı           : Türk Telekomünikasyon A.Ş.(Hatay İl Müdürlüğü)

Vekili            : Av.G.Ç.

 

O L A Y        : Davalı Şirkette görev yapmakta iken, 406 sayılı Yasanın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasanın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen davacı, daha sonra 18.12.2009 tarihinde Hatay İl Kontrol Laboratuar Müdürlüğü emrine atanmıştır.

Davacı vekili, Davalı tarafından düzenlenen 18.12.2009 tarihli "Maaş Nakil İlmühaberinin" düzeltilerek 5473 sayılı Kanunda belirtilen 82,50 meblağlı ek zamların eklenmesine; müvekkilinin eksik aldığı zam oranlarının 5473 sayılı kanun ile Kamu Personeline 01.01.2006 tarihinden geçerli olmak üzere aylık 40+40 TL, 01.07.2006 tarihinden itibaren ise %2.32 oranında artış yapılmasıyla 82,50-TL ek zam oranından hesaplanarak, 01.01.2006 tarihinden davalı kurumdan ayrılış tarihi olan 06.04.2010 tarihine kadar olan yasal faizi ile "fark tazminatı" olarak ödenmesine;   müvekkilinin nakle tabi olarak çalıştığı dönemde 406 sayılı kanunun Ek. 29. ve Sözleşmesinin 7. Maddesi uyarınca aynı statüde kamuda çalışan ve 399 sayılı KHK.nın ek 2. Cetveline tabi çalışanlara uygulanan artışların altında kalıp kalmadığı, tebliğlere göre yapılacak artışları kapsayacak şekilde maaş nakil ilmühaberinin düzenlenip düzenlenmediği, davacının fark alacağı olup olmadığı konusunda uzman bilirkişiden raporu aldırılmasına karar verilmesi istemiyle 10.4.2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

HATAY İŞ MAHKEMESİ(MÜSTEMİR YETKİLİ); 2.12.2014 gün ve E:2014/251, K:2014/476 sayı ile, “(…) Dava; Alacak istemine ilişkindir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu; 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek II. cetvelinde yer alan ve özelleştirme sonucu hissesi devredilen davalı kurumda TİP 2 sözleşmesi ile nakle tabi olarak çalışan davacının, davalının özelleştirmeden önce tabi olduğu ve özelleştirme ile bazı hükümleri değişen 406 sayılı Kanunun Ek. 29. maddesi kapsamındaki düzenleme ve sözleşmedeki hüküm nedeni ile 375 sayılı KHK.’un Ek 3 maddesi ve 399 sayılı KHK.’un Ek II.cetvelinde yer alan kurumlarda çalışan sözleşmeli personele yapılan artışlardan yararlanıp yararlanmayacağı, nakledilirken bu artışların yer aldığı ücreti gösteren nakil maaş ilmühaberinin buna göre düzenlenmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Gerek yasal düzenleme ve gerekse sözleşmedeki hükümler dikkate alındığında, davalı kurumda özelleştirme öncesi kapsam dışı olarak çalışan ve 399 sayılı KHK hükümlerine tabi olarak ücreti belirlenen davacının özelleştirme sonrası çalıştıktan sonra nakledildiği tarihe kadar kamuda aynı statüde çalışanlar için getirilen özlük haklarından yararlandırılarak, nakil edildiklerinde haklarının korunması amaçlanmıştır. Kısaca davacı kapsam dışı olarak kamuda çalışmış gibi sayılmaktadır.

Danıştay İdari Dava Daireleri’nin 07.04.2011 gün ve 2011/55-205 sayılı kararına göre “yasal düzenleme ile Türk Telekom A.Ş.'nin özelleştirilmesi sonucunda, işlevsel görevlerde bulunan ve ikamesi kısa sürede imkansız personelin isteklerine bağlı olarak makul bir süre kamu görevlerinden aylıksız izinli sayılarak özel hukuk tüzel kişisinde çalışmalarına olanak sağlandığı, söz konusu personelin, aylıksız izinli olarak geçen sürede kamu personeli statülerinin devam ettiği, imtiyaz sözleşmesi ile bir kamu hizmetini yürütmek hakkını elde eden davalı şirkete, devir sonrasında yetişmiş personel yetersizliği nedeniyle doğabilecek aksaklıkların önüne geçilebilmesi için, 406 sayılı Yasa hükümleri ile tanınan ayrıcalıkların sonucu olarak da, bünyesinde belli süre ile çalışmaya devam eden söz konusu personelin kamu kurumlarına naklen atanmasının sağlanması amacıyla kimi görevler yüklendiği, 406 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davalı şirket tarafından, hak sahibi personelinin Devlet Personel Başkanlığına bildirmesi, bildirim ile beraber personelin nakledileceği kamu kurumunda yararlanacağı parasal haklara esas olmak üzere memur maaş nakil ilmühaberi düzenlenmesi, personelin ilişiğinin kesilmesi gibi işlemler bulunduğu, bu işlemlerin idare hukuku alanında hukuki sonuçlar doğurduğu ve ilgili personelin nakledilecekleri kurumdaki statülerini, özlük ve parasal haklarını belirlediği, söz konusu işlemlerin kamu personeli hakkında ve idare hukuku alanında tesis edilmiş birer idari işlem niteliğinde oldukları, davalı şirketin, Telekomünikasyon Kurumu ile Türk Telekom arasında imzalanan “Telekomünikasyon Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin İmtiyaz Sözleşmesi” ile belli bir kamu hizmetini yürütmek görev ve yetkisi ile donatıldığı, bu görev ve yetkiler dahilinde bazı kamusal ayrıcalıkları ve yükümlülükleri bulunduğu, belirtilen statüsü ve özel yasa hükümleri gereğince bazı kamusal ayrıcalıklara ve yükümlülüklere sahip olması nedeniyle davalı şirketin, herhangi bir özel hukuk tüzel kişisinden farklı bir hukuki statü içinde bulunduğu, bu durumda, imtiyaz sözleşmesi ile bir kamu hizmetinin yürütmekle görevli ve yetkili kılınması nedeniyle, diğer özel hukuk tüzel kişilerinden farklı olarak kimi kamusal ayrıcalıklara ve yükümlülüklere tabi olan, 406 sayılı Yasa hükümleri ile, kamu kurumlarına nakil hakkı bulunan personeli ile ilgili olarak bazı kamusal görevler yüklenen davalı şirketin, belirtilen görevleri kapsamında tesis ettiği işlemlerin idari işlem niteliğinde olduğu ve bu işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargının görevinde bulunduğu anlaşılmakla Davacının davasının yargı yolu yönünden asıl görevli mahkemenin idari yargı olduğu tespit olduğundan Davanın görev yönünden Reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:

1-Davacının davasının yargı yolu yönünden asıl görevli mahkemenin idari yargı olduğu anlaşıldığından görev yönünden REDDİNE…” karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez,  müvekkilinin davalı kurumda çalıştığı dönem için 375 ve 399 sayılı KHK.'ler ile getirilen haklardan ve 5473 sayılı kanunda belirtilen ek ödemelerden ve artışlardan yararlandırılması, ödenmeyen ek ödemelerin hesaplanarak Devlet Personel Başkanlığına (31.08.2010) bildirim tarihindeki net ücrete ek ödeme ile mali haklardan olan (ay başına düşen ilave tediye ve ikramiye) net olmak üzere yansıtılması;  maaşa yansıtılmayan ek ödemelerin yasal faizi ile davalıdan fark tazminatı olarak tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

HATAY İDARE MAHKEMESİ; 17.5.2016 gün ve E:2016/468 sayı ile, “(…) Olayda, Türk Telekom A.Ş. Genel Müdürlüğü bünyesinde görev yapmakta iken 4046 sayılı Kanunun 22'nci maddesi uyarınca, Devlet Personel Başkanlığı'na bildirimi yapılarak Hatay İl Tarım Müdürlüğünde göreve başlayan davacının, davalı idarede çalıştığı dönem için 375 ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen haklardan ve 5473 sayılı Kanunda belirtilen ek ödemelerin hesaplanarak Devlet Personel Başkanlığına 31.08.2010 bildirim tarihindeki net ücrete ek ödeme ile mali haklardan olan (ay başına düşen ilave tediye ve ikramiye) net olmak üzere yansıtılması, maaşına yansıtılmayan ek ödemelerin yasal faizi ile fark tazminatı olarak tahsil edilmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca kural olarak idari yargıda ancak devlet ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabileceği, yukarıda yer alan mevzuat hükümlerine göre davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan sözetmek olanaksız olduğundan, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle adli yargının görev alanına giren davada Mahkememizin görevli olmadığına, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 26.12.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 Dava, davalı şirkette görev yapmakta iken, 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen, sonrasında Kamu Kurumu emrine atanan davacı tarafından; davalı kuruluşun düzenlediği maaş nakil ilmühaberinin düzeltilerek 5473 sayılı Kanunda belirtilen ek zamların eklenmesi, noksan aldığı zam oranlarının ilgili tarihler itibariyle hesaplanarak ve kurumdan ayrılış tarihi de dikkate alınarak yasal faizi ile "fark tazminatı" olarak ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Ancak, özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile Oger Telekomünikasyon Anonim Şirketine satılmıştır.

Olayda, davalının hisse devir (14.11.2005) tarihinde davalı kuruluşta çalışmakta iken 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ve sonrasında kamu kurumu emrine atanan davacının vekili tarafından; davalı kuruluşun düzenlediği maaş nakil ilmühaberinin düzeltilerek 5473 sayılı Kanunda belirtilen ek zamların eklenmesi, noksan aldığı zam oranlarının ilgili tarihler itibariyle hesaplanarak ve kurumdan ayrılış tarihi de dikkate alınarak yasal faizi ile "fark tazminatı" olarak ödenmesine karar verilmesi istemiyle 10.4.2014 tarihinde dava açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

“a) (Değişik : 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” idari dava türleri olarak sayılmış olup; kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabilir.

Buna göre, dava açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle, Hatay İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Hatay İş Mahkemesinin(Müstemir Yetkili) 2.12.2014 gün ve E:2014/251, K:2014/476 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasının gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Hatay İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Hatay İş Mahkemesinin (Müstemir Yetkili) 2.12.2014 gün ve E:2014/251, K:2014/476 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.12.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN