Hukuk Bölümü         2011/92 E.  ,  2011/169 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı            : S.G.

            Vekili              : Av. S.K.

            Davalı             : Türk Telekomünikasyon A.Ş. Genel Müdürlüğü

            Vekili              : Av. G.Ç.

             O L A Y    : Davacı, Türk Telekom A.Ş. de 399 sayılı KHK gereğince sözleşmeli personel olarak çalışmakta iken 4046 sayılı Yasanın 22. maddesi gereğince Bursa Tarım İl Müdürlüğüne 657 sayılı Yasaya tabi memur olarak ataması yapılmıştır.

Bursa İl Telekom Müdürlüğünde teknisyen yardımcısı olarak görev yapmakta iken boş bulunan teknisyen pozisyonuna atanması için başvuruda bulunmuştur.

Davalı idare 2.7.2003 gün ve 19370 sayılı işlemi ile davacının istemini reddetmiş, davacı bu işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmış ve sonuç olarak Danıştay 5. Dairesinin 14.4.2008 gün ve E:2007/6217, K:2008/2023 sayılı kararı ile işlem iptal edilmiştir.

Davacı, 2.7.2003 günlü teknisyen olma talebinin dikkate alınması ve buna göre maddi kayıplarının yasal faiziyle tarafına ödenmesi istemiyle 18.1.2010 gününde davalı idareye başvurmuş, davalı idare 1.2.2010 gün ve 688 sayılı işlemle, davacı hakkında işlem yapılmasının mümkün olmadığını bildirmiştir.

Davacı vekili tarafından 1.2.2010 gün ve 688 işlemin iptali ile müvekkilinin teknisyen olarak atanmasının yapılarak, yoksun kaldığı maddi kayıpların ödenmesine karar verilmesi istemiyle 5.4.2010 gününde idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş. vekili birinci savunma dilekçesinde, Türk Telekom’un hisse devir işlemlerini tamamlayarak özelleştirildiğini, dolayısıyla kamu kurum ve kuruluşlarına uygulanan mevzuatın uygulanmasına son verildiğini, bu nedenle Şirketleri aleyhine açılan davaların görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiğini ileri sürerek, görev itirazında bulunmuştur.

BURSA 2. İDARE MAHKEMESİ; 8.6.2010 gün ve E:2010/392 sayı ile, idarenin, idare hukuku alanında kamu gücüne dayalı olarak resen ve tek yanlı irade açıklaması sonucu tesis etmiş olduğu işlemlere, hukuk alanında yeni durumlar oluşturmasıyla idari işlem kimliği kazandırdığı ve kural olarak bu işlemlerin özel yasal düzenlemeler dışında, idari yargı denetimine tabi bulunduğu, her ne kadar Türk Telekomünikasyon A.Ş’nin % 55 oranındaki hissesinin blok olarak satışı suretiyle özelleştirilmesine 25.7.2005 gün ve 2005/9146 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile karar verilerek bu kararın 2.8.2005 gün ve 25894 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği ve fiili devirin de 14.11.2005 tarihinde gerçekleştiği ve bu tarih itibariyle de artık Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin kamu kurumu niteliğini kaybettiği ancak bakılan davada, uyuşmazlığın özünü, davacının teknisyen yardımcısı olarak görev yapmakta iken teknisyen pozisyonuna atanması yolundaki başvurusunun reddine ilişkin 2.7.2003 tarih ve 1970 sayılı işlem oluşturduğundan ve bu işlemin tesis edildiği dönemdeki Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin Kamu kurumu niteliği taşıdığından, dava konusu uyuşmazlığın çözümünde özel hukuk hükümlerinin uygulanmasına olanak bulunmadığı; bu durumda, Türk Telekomünikasyon A.Ş. Hisselerinin devrinin fiilen gerçekleştiği 14.11.2005 tarihinden önce, idarenin kamu gücünü kullanarak tek tarafta olarak tesis ettiği işlemden doğan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevli bulunduğu gerekçesiyle davalı idarenin görev itirazının reddine, mahkemelerinin davanın görüm ve çözümünde görevli bulunduğuna karar vermiştir. 

            Davalı İdarenin olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki dilekçesi üzerine, dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar "tekel" olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekom'un, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, ancak kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50'nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğunun tartışmasız bulunduğu; özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55'i, Bakanlar Kurulu'nun 25.7.2005 tarih ve 2005/9146 sayılı "Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Türk Telekom)'nin % 55 oranındaki Hissesinin Blok Olarak Satışına İlişkin Nihai Devir İşlemlerine Dair Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Kararı uyarınca, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile Ojer Telekomünikasyon A.Ş.'ne satıldığı;  Anayasa'nın 128. maddesinde, "Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür" hükmünün yer aldığı; 406 sayılı Yasa'nın Ek 29. maddesinin 3.7.2005 tarih ve 5398 sayılı Kanunla değişik birinci fıkrasında, "Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen asli ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır. Bu personel belirtilen süre içinde Türk Telekomda çalışmaya devam eder ve hisse devir tarihinden nakli için Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihe kadar ki aylık ücret, harcırah, sağlık giderleri, cenaze giderleri ve ölüm yardımı ile diğer mali ve özlük hakları Türk Telekom tarafından karşılanır...." hükmünün yer aldığı; bu duruma göre, davalı Türk Telekom hisselerinin devrinin fiilen gerçekleştiği tarihten sonra davacı ile davalı şirket arasındaki uyuşmazlık, bir özel hukuk ilişkisi niteliğini taşıdığından; teknisyen olarak atanma talebinin reddine ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğunun Danıştay 5. Dairenin 14.4.2008 tarih ve 2007/6217 E.-2008/2023 tarihli kararı ile hükme bağlanmış olması nedeniyle atamanın yapılması ve maddi kayıplarının ödenmesi talebiyle 18.1.2010 tarihli başvurusunun reddine ilişkin 1.2.2010 tarih ve 688 sayılı Bursa İl Telekom Müdürlüğü işleminin davalı şirketin yetkili organı tarafından tesis edilmiş bir özel hukuk işlemi olduğu öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde: "a) (Değişik : 8.6.2000-4577/5md) idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, / b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, / c)(Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar."ın İdari dava türleri olarak sayıldığı; kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabileceği; dolayısıyla, dava konusu olan ve iptal edilmesi talep edilen işlemin tesis edildiği tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin davalı olması karşısında, ortada idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmenin olanaksız olduğu;  belirtilen tüm bu hususlara göre, davacının isteminin özelleştirilen kuruluş tarafından reddedilmesi üzerine açılan davanın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğu gerekçesiyle;  2247 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış olup, görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinden istemiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasanın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesinin 1/a fıkrasında, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; 27.1.2000 tarih ve 4502 sayılı Yasanın Geçici 4. maddesinde yer verilen "Bu Kanunun yürürlüğe giriş tarihinde Türk Telekom'da 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışmakta olanlardan isteyenler iş mevzuatına tabi personel statüsüne geçirilir. İş mevzuatına tabi personel statüsüne geçmek istemeyenlerin mevcut statü, sosyal ve özlük haklarıyla istihdamlarına devam olunur" hükmü ile iş mevzuatına geçmek istemeyen 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye tabi kadrolu veya sözleşmeli personelin statüleri, sosyal ve özlük hakları korunmak suretiyle ve görevde yükselmelerine de olanak sağlayacak biçimde düzenlenme yapılmış olduğu; dosyanın incelenmesinden, Bursa İl Telekom Müdürlüğünde 399 sayılı KHK'ye tabi teknisyen yardımcısı olarak görev yapan davacının teknisyen kadrosuna atanması isteminin reddine ilişkin 2.7.2003 tarihli işlemin iptali istemiyle açtığı davanın Danıştay 5. Dairesinin 14.4.2008 günlü, E:2007/6217, K:2008/2023 sayılı kararı ile iptal edildiği, davacının, mahkeme kararına uyularak atamasının yapılması ve ücret kayıplarının ödenmesi istemiyle 18.1.2010 tarihinde yaptığı başvurunun 1.2.2010 tarihli işlemle reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı; 4502 sayılı Yasanın Geçici 4. maddesinin, iş mevzuatına geçmek istemeyenlerin mevcut statü, sosyal ve özlük haklarıyla istihdamlarına devam olunacağı hükmü gereğince, davacının kamu personeli statüsünün devam ettiği ve bir kamu yasası olan 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olduğu hususları dikkate alındığında, davacı hakkında tesis edilen işlemin idari nitelik taşıdığında kuşku bulunmadığı; bu durumda, davacının 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi personel olarak kamu görevlisi statüsünün devam etmesi, 4502 sayılı Yasanın Geçici 4. maddesi uyarınca görevde yükselmesinin mümkün olması, teknisyen kadrosuna atanmamasına ilişkin uyuşmazlığın Hisse Satış Sözleşmesinin 14.11.2005 tarihinden önce doğması ve hakkındaki iptal kararının 2577 sayılı Yasanın 28. maddesi uyarınca uygulanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin ve bu işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın bağımsız bir uyuşmazlık olmayıp, önceki uyuşmazlığın devamı niteliğinde bulunması karşısında, bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın görülmesi ve çözümlenmesi görevinin idari yargıya ait olduğu gerekçesiyle; 2247 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi uyarınca yapılan başvurunun kabulüne hukuki olanak bulunmadığı yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Sıddık YILDIZ, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 4.7.2011 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasa’nın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’ın adli yargı Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Bursa İl Telekom Müdürlüğünde 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi teknisyen yardımcısı olarak görev yapan davacının, teknisyen kadrosuna atanması isteminin reddine ilişkin işlemi iptal eden Danıştay 5. Dairesi kararının uygulanması suretiyle teknisyenlik kadrosuna atanması ve ücret kayıplarının ödenmesi istemiyle yaptığı 18.1.2010 tarihli başvurunun reddine ilişkin, 1.2.2010 tarih ve 688 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

1953 tarih ve 6145 sayılı Yasa ile, Türkiye Cumhuriyeti Posta, Telgraf ve Telefon İşletmesi kurulmuş; 1924 tarih ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun 10.6.1994 tarih ve 4000 sayılı Yasa’yla değiştirilen 1. maddesi ile, posta ve telgraf tesis ve işletmesine ilişkin hizmetler, Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü’nce (P.İ), telekomünikasyon hizmetleri ise “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Şirket)” tarafından yürütülecek şekilde yeniden yapılandırılmıştır.

27.1.2000 tarih ve 4502 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile, 406 sayılı Yasa’nın 1. maddesine eklenen dokuzuncu fıkrada, “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Kamu İktisadi Teşebbüslerinin kuruluş, teşkilât ve faaliyetleri ile ilgili mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz. Sadece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır” denilmiş; anılan fıkra hükmü 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile değiştirilmiş ve “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz. Sermayesinin yarısından fazlası kamuda kaldığı sürece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır. 16.7.1965 tarihli ve 697 sayılı Kanun ile milli güvenlik ve kamu düzeniyle sıkıyönetim ve seferberlik hallerinde telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin özel kanunların hükümleri saklıdır”; Ek 29. maddesinin 3.7.2005 gün ve 5398 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile değişik birinci fıkrasında, “Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen aslî ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır…” denilmiştir.

Öte yandan; 406 sayılı Yasa’nın 4502 sayılı Yasa ile değişik 2. maddesinin (c) bendinin birinci alt bendinin birinci cümlesinde, “Türk Telekom; telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini, 31.12.2003 tarihine kadar bu Kanun ve görev sözleşmesi çerçevesinde tekel olarak yürütür” denildikten sonra, anılan (c) bendinin birinci alt bendine 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa ile eklenen üçüncü cümlede, “Ancak, Türk Telekom’daki kamu payı %50’nin altına düştüğünde, Türk Telekom’un tüm tekel hakları 31.12.2003 tarihinden önce de olsa ortadan kalkmış olur” denilmiş; 4502 sayılı Yasa’nın Geçici 3. maddesi ile de Türk Telekomünikasyon A.Ş., 233 sayılı KHK’nin ekindeki “B-Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK)” bölümünde yer alan kuruluşlar listesinden çıkarılmıştır.

Bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekom’un, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, ancak kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, Bakanlar Kurulu’nun 25.7.2005 tarih ve 2005/9146 sayılı   “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi   (Türk   Telekom)’nin   %  55 Oranındaki Hissesinin Blok Olarak Satışına İlişkin Nihai Devir İşlemlerine Dair Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar”ı uyarınca, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile (6.550.000.000 USD. bedelle) Ojer Telekomünikasyon A.Ş.’ne satılmıştır.

Bu sürece paralel olarak Türk Telekom personelinin durumu incelendiğinde:

            Türk Telekom A.Ş., 4502 sayılı Yasa’nın 29.1.2000 tarih ve 23948 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alındığında, 29.1.2000 tarihi itibariyle 233 sayılı KHK kapsamı dışında kalmış ve anılan KHK eki cetvellerden çıkarılmış olması nedeniyle,  Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 22.1.1996 gün ve E:1995/1, K:1996/1 sayılı ve özelleştirme kapsamında bulunan kamu iktisadi  teşebbüslerinde sözleşmeli veya kapsam dışı statüde çalışan personelin kurumları ile olan ilişkilerinden doğan anlaşmazlıkların çözüm yerinin idari yargı olduğu yolundaki İlke Kararı kapsamı dışında değerlendirilmesi gerekmektedir. 

Anılan 4502 sayılı Yasa’nın 13. maddesi ile 406 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 22. maddenin (a) bendinde, “a) Personelin statüsü: Telekomünikasyon hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler telekomünikasyon alanında sekiz yıl tecrübeye sahip ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş bir genel müdür ile kadro, unvan, derece ve sayıları Yönetim Kurulunun önerisi ve Bakanlığın teklifi üzerine bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yüzseksen  gün içerisinde Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen kadrolarda istihdam edilen personel  eliyle  yürütülür.  Bu  personel  hakkında  bu  Kanunda  öngörülen   hükümler   saklı kalmak üzere 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanır. Bunların dışında kalan personel iş mevzuatı uyarınca istihdam edilir. İş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartlar Yönetim Kurulu tarafından tayin olunur” hükmüne yer verilmiş; bu bent hükmü, 4673 ve 5189 sayılı Yasalarla yapılan değişiklikler sonucunda; “a) Personelin statüsü:(Ek ibare: 12.5.2001-4673/6. md.) Türk Telekomdaki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar, Türk Telekom Yönetim Kurulu üyeliklerine atanacaklarda Devlet memurluğuna atanabilme genel şartlarına sahip olma ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görme şartları aranır.(Mülga ikinci ve üçüncü cümle: 16.6.2004-5189/12 md.) Bunların dışında kalan personel iş mevzuatı uyarınca istihdam edilir. İş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartlar Yönetim Kurulu tarafından tayin olunur” hükmünü almış; aynı maddenin (b) bendinin ikinci paragrafında da iş mevzuatına tabi olan Türk Telekom çalışanlarının aylık ücretlerinin kendilerini atamaya yetkili olan Yönetim Kurulu tarafından tespit olunacağı kurala bağlanmıştır.

406 sayılı Yasa’nın anılan Ek 22. maddesi uyarınca, Türk Telekom A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne ait asli ve sürekli kadrolar belirlenerek 4.4.2000 tarih ve 24010(Mükerrer) sayılı R.G. de yayımlanan 31.3.2000 tarih ve 2000/331 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ekinde yer alan listede: merkez teşkilatı için 100 ve taşra teşkilatı için 100 (6 Bölge Müdürü, 12 Bölge Müdür Yardımcısı ve 82 İl Telekom Müdürü) kadro ihdas edilmiş; öte yandan, aynı Yasa maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hazırlanan “Türk Telekomünikasyon A.Ş. Kapsam Dışı Personel Yönetmeliği” adı altındaki düzenleme, Yönetim Kurulunun 31.8.2000 tarih ve 407 sayılı kararıyla kabul edilmek suretiyle yürürlüğe konulmuştur.

Kanunla, Kurumda görev yapan personelden asli ve sürekli görev yapacak olanları kadro unvanı itibariyle belirlemek konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki verildiği açıktır. Bu yetki 4502 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 29.1.2000 tarihi ile 5189 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 2.7.2004 tarihleri arasında geçerli olmuştur.

Anayasa’nın 128. maddesinde, “Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür” denilmiştir.

406 sayılı Yasa’nın Ek 29. maddesinin 3.7.2005 tarih ve 5398 sayılı Kanun’la değişik birinci fıkrasında, “Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen asli ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır. Bu personel belirtilen süre içinde Türk Telekomda çalışmaya devam eder ve hisse devir tarihinden nakli için Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihe kadarki aylık ücret, harcırah, sağlık giderleri, cenaze giderleri ve ölüm yardımı ile diğer mali ve özlük hakları Türk Telekom tarafından karşılanır…” denilerek, yasakoyucu tarafından Türk Telekom’da 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ile kapsam dışı personel, kamu personeli sayılmıştır.

Olayda, Bursa İl Telekom Müdürlüğünde 399 sayılı KHK'ye tabi teknisyen yardımcısı olarak görev yapan davacının, teknisyen kadrosuna atanması isteminin reddine ilişkin 2.7.2003 tarihli işlemin iptali istemiyle açtığı davanın Danıştay Beşinci Dairesinin 14.4.2008 günlü, E:2007/6217, K:2008/2023 sayılı kararıyla iptal edildiği davacının, mahkeme kararına uyularak atamasının yapılması ve ücret kayıplarının ödenmesi istemiyle 18.1.2010 tarihinde yaptığı başvurunun 1.2.2010 tarih ve 688 sayılı işlemle reddedilmesi üzerine, bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

            “a) (Değişik : 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

            b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

            c) (Değişik : 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” denilerek  kuralda idari dava türleri belirtilmiş olup; idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabileceği kuşkusuzdur.

            İncelenen uyuşmazlıkta, davalının 14.11.2005 tarihinde özelleştirilerek, özel hukuk tüzel kişisi statüsüne dönüşmesi ve iptali istenilen işlemin tarihi gözetildiğinde, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksızdır.

            Buna göre, davacının 399 sayılı KHK hükümlerine göre kadrolu/sözleşmeli personel statüsünde teknisyen yardımcısı olarak çalışırken, davalı Kuruluşun 1.2.2010 tarih ve 688 sayılı işleminin iptali istemiyle açtığı davanın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Bursa 2. İdare Mahkemesi’nin 8.6.2010 gün ve E:2010/392 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 4.7.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.