T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2022/501

KARAR NO  : 2022/633      

KARAR TR  : 28/11/2022

ÖZET: Davacının genel sağlık sigortası kapsamına dahil edilmesine dair, davalı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfınayapmış olduğu müracaat sonucunda, gelir tespit sonucunun G1 olarak belirlenmesi işleminin iptali, yapılan ödemelerin iadesi ve borç olarak gözüken ödemelerin silinmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

K A R A R

 

 

Davacı                         : İ. Ç

Vekili                           : Av. G. C

Davalı                          : S. S. Y. ve D. Vakfı

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, müvekkilinin 2019 yılında sosyal güvencesi olmadığı için A. S. Y. ve D. Vakfına yapmış olduğu 01/02/2019 tarihli başvuru sonucunda genel sağlık sigortası kapsamında gelir tespit sonucunun G0 olarak belirlendiğini, Konya iline taşınması nedeniyle S. S. Y. ve D. Vakfına 16/10/2019 tarihinde başvuru yaptığını, şartlarında bir değişiklik olmamasına rağmentespit sonucunun G1 olarak belirlendiğini ileri sürerek, davalı Vakıf tarafından verilmiş olan kararın kaldırılması, SGK'ya yapmış olduğu ödemelerin iadesi ve borç olarak gözüken ödemelerin silinmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. İdari Yargıda

 

2. Konya 2. İdare Mahkemesi 26/01/2022 tarihli ve E.2022/20, K.2022/73 sayılı kararı ile, davacının 5510 sayılı Kanun'un 60. maddesinden yararlanmak istediğini, uyuşmazlığın genel sağlık sigortasının G1 olarak belirlenmesinden kaynaklandığını, bu kapsamda davanın görüm ve çözümünde, 5510 sayılı Kanun'un 101. maddesi uyarınca iş mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek, davanın görev yönünden reddine karar vermiştir. Karar istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir.

 

3. Bu kez davacı vekili, aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. Adli Yargıda

 

4. Konya 4. İş Mahkemesi 28/03/2022 tarihli ve E.2022/73, K.2022/71 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermiştir. Karar istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...5510 sayılı Kanunun 60. maddesinin birinci fıkrasının c bendinde, "Yukarıdaki (a) ve (b) bentlerine göre sigortalı sayılmayanlardan; 1) Harcamaları, taşınır ve taşınmazları ile bunlardan doğan hakları da dikkate alınarak, Kurumca belirlenecek test yöntemleri ve veriler kullanılarak tespit edilecek aile içindeki geliri kişi başına düşen aylık tutarı asgari ücretin üçte birinden az olan vatandaşlar,… genel sağlık sigortalısı sayılır.” hükmü yer almaktadır.

5510 sayılı Kanunun 60. maddesinin birinci fıkrasının g bendinde, “Yukarıdaki bentlerin dışında kalan ve başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan vatandaşlar, genel sağlık sigortalısı sayılır.” hükmü yer almaktadır.

5510 sayılı Kanunun 61. maddesinin f bendinde,“ (g) bendinde sayılanlar; diğer bentlere göre genel sağlık sigortalısı olmadıkları veya diğer bentlere göre genel sağlık sigortasından yararlanma haklarının sona erdiği tarihten itibaren bu bent kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılırlar ve Kurumca re'sen tescil edilirler.” hükmü yer almaktadır.

5510 sayılı Kanunun 87. maddesinin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde, “Bu Kanunun uygulanmasında kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası ve isteğe bağlı sigorta bakımından;... b) 4'üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine tabi olanlar ile bu kapsamda sayılan kişilerden sosyal güvenlik destek primine tabi olanlar, isteğe bağlı sigortalı olanlar ve 60'ıncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve (g) bentlerinde sayılan kişilerin kendileri, c) 60'ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde sayılan kişiler için primi yılı merkezi yönetim bütçesinden karşılanmak üzere ilgili kamu idareleri,… prim ödeme yükümlüsüdür.” hükmü yer almaktadır.

5510 sayılı Kanunun 80. maddesinde “60. maddenin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılanlar için Kurumca belirlenecek test yöntemleri ve veriler kullanılarak tespit edilen aile içindeki gelirin kişi başına düşen aylık tutarı; asgari ücretin üçte birinden asgari ücrete kadar olduğu tespit edilen kişiler için 82'nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük tutarının üçte biri, asgari ücretten asgari ücretin iki katına kadar olduğu tespit edilen kişiler için 82'nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük tutar, asgari ücretin iki katından fazla olduğu tespit edilen kişiler için 82'nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük tutarının iki katı prime esas asgari kazanç tutarı olarak esas alınır.” hükmü yer almaktadır.

633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 11. maddesininin h bendinde, ”Sosyal yardıma hak kazanılmasında ve genel sağlık sigortalılığının tespitinde esas alınacak gelir tespit testlerine ilişkin usul ve esasları belirlemek, bu testleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarıyla işbirliği yaparak uygulamak.” görevi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Sosyal İşler Genel Müdürlüğü'nün görevleri arasında sayılmıştır.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 2012/7 sayılı genelgesi ile yasanın verdiği bu görev nedeni ile gelir testi nasıl yapılacağını belirtmiştir.

Öte yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 1. maddesine göre mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. Anılan Kanunun 114/1-b maddesi gereğince yargı yolunun caiz olması dava şartı olup, 115. maddesine göre Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.

5510 sayılı Kanunun 101. maddesine göre, “Bu Kanun'da aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.”

Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 05.10.2017 Tarih 2015/19562 Esas - 2017/6431 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Sigortalıların genel sağlık sigortası primlerinin tahakkuk ve tahsil edilmesigöreviSosyal Güvenlik Kurumuna(SGK) aittir. Ne var ki primlerintahakkuk ve tahsil edilebilmesi için prime esas gelir testinin usulünce yapılıp kesinleşmiş olması gerekecektir. SGK'ye genel sağlık sigortası prim miktarının belirlenmesinde esas alınacak gelir testi yapma hususunda görev verilmemiş, aksine 633 sayılı KHK ile genel sağlık sigortalılığının tespitinde esas alınacak gelir testlerine ilişkin usul ve esasları belirlemek ve bu testleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarıyla işbirliği yaparak uygulamak görevi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bırakılmıştır. Dolayısıyla gelir testi uygulamasından kaynaklanan davalarda, 5510 sayılı Kanunun uygulanmasını gerektirir herhangi bir yasal düzenleme olmadığından gelir testinin iptali için açılan davaların çözüm yerinin idari yargı olduğu ..."

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

5. Anayasanın 123. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

 

"Kamu tüzel kişiliği, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur"

 

6. 29/05/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’nun 1. maddesi şöyledir:

 

“Bu Kanunun amacı; fakru zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan vatandaşlar ile gerektiğinde her ne suretle olursa olsun Türkiye'ye kabul edilmiş veya gelmiş olan kişilere yardım etmek, sosyal adaleti pekiştirici tedbirler alarak gelir dağılımının adilane bir şekilde tevzi edilmesini sağlamak, sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik etmektir.”

 

7. Kanun'un "Kapsam" başlıklı 2. maddesi şöyledir:

 

"Fakrü zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan kanunla kurulu sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olmayan ve bu kuruluşlardan aylık ve gelir almayan (...) vatandaşlar ile geçici olarak küçük bir yardım veya eğitim ve öğretim imkanı sağlanması halinde topluma faydalı hale getirilecek, üretken duruma geçirilebilecek kişiler bu Kanun kapsamı içindedir.

   (Ek fıkra: 30/5/1997-KHK-572/17 md.; Değişik ikinci fıkra: 17/4/2008-5754/77 md.) Ancak, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde sayılan genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 5510 sayılı Kanun gereği ödedikleri katılım payları bu Kanun kapsamındadır. Ancak yıl içinde ödenen tutarlar, takip eden yılda Hazine tarafından Fona geri ödenir.

(Ek fıkra: 4/7/2012-6353/17 md.) Ayrıca, kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulu sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olmakla veya bu kuruluşlarca aylık veya gelir bağlanmış olmakla birlikte, Fon Kurulunca belirlenecek ölçütlere göre; hane içindeki kişi başına düşen geliri, onaltı yaşından büyükler için belirlenen aylık net asgari ücretin 1/3’ünden az olan kişilerden fakir ve muhtaç durumda bulunanlar da bu Kanun kapsamındadır..."

 

8. Aynı Kanun’un 3. maddesi şöyledir:

 

“Bu Kanunda öngörülen hizmetlerin gerçekleştirilmesi için Cumhurbaşkanınca görevlendirilen Cumhurbaşkanı yardımcısına veya bakana bağlı ve T.C. Merkez Bankası nezdinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kurulmuştur."

 

9. Kanun'un "Vakıflar" başlıklı 7. maddesi şöyledir:

 

 

"(Değişik birinci fıkra: 1/12/2004-5263/19 md.) Bu Kanunun amacına uygun faaliyet ve çalışmalar yapmak ve ihtiyaç sahibi vatandaşlara nakdî ve aynî yardımda bulunmak üzere her il ve ilçede sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları kurulur.

(Değişik ikinci fıkra: 1/12/2004 – 5263/19 md.) Mülkî idare amirleri vakfın tabii başkanı olup, illerde belediye başkanı, defterdar, il millî eğitim müdürü, il sağlık müdürü, il tarım müdürü, il sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu müdürü ve il müftüsü; ilçelerde belediye başkanı, mal müdürü, ilçe millî eğitim müdürü, Sağlık Bakanlığının ilçe üst görevlisi, varsa ilçe tarım müdürü ve ilçe müftüsü vakfın mütevelli heyetini oluşturur. Ayrıca her faaliyet dönemi için, il dahilindeki köy ve mahalle muhtarlarının valinin çağrısı üzerine yapacağı toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla kendi aralarından seçecekleri birer muhtar üye ile ilde kurulan ve bu Kanunda belirtilen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerinin kendi aralarından seçecekleri iki temsilci ve hayırsever vatandaşlar arasından il genel meclisinin seçeceği iki kişi; ilçe dahilindeki köy ve mahalle muhtarlarının kaymakamın çağrısı üzerine yapacağı toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile kendi aralarından seçecekleri birer üye ile ilçede kurulu ve bu Kanunda belirtilen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerinin kendi aralarından seçecekleri bir temsilci ve hayırsever vatandaşlar arasından il genel meclisinin seçeceği iki kişi mütevelli heyetinde görev alırlar. İl veya ilçede bu Kanunda belirtilen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşu olmaması halinde, hayırsever vatandaşlar arasından il genel meclisinin seçeceği üçüncü bir kişi daha mütevelli heyetinde görev yapar.

(Ek fıkra: 20/2/2014-6525/18 md.) Büyükşehir belediyesi bulunan illerdeki il ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında, ikinci fıkrada hayırsever vatandaşlar arasından seçileceği belirtilen iki üye; il sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için doğrudan vali tarafından, ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için ise kaymakamın teklifi üzerine vali tarafından belirlenir. Ayrıca, il veya ilçede bu Kanunda belirlenen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşu bulunmaması hâlinde il sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için doğrudan vali tarafından, ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için ise kaymakamın teklifi üzerine vali tarafından üçüncü bir kişi daha belirlenir. İl veya ilçe sınırları içerisinde köy bulunmaması hâlinde, köy muhtarı yerine bir mahalle muhtarı daha mütevelli heyetinde görev yapar. İlde vali, bir vali yardımcısını başkan vekili olarak; büyükşehir belediye başkanı, genel sekreteri veya genel sekreter yardımcısını; il belediye başkanı da bir belediye başkan yardımcısını toplantılarda kendisini temsil etmek üzere görevlendirebilir. Vakıf senetleri mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından Medeni Kanundaki hükümlere göre tescil ettirilir.

(Mülga dördüncü fıkra: 1/12/2004-5263/19 md.)

(Ek fıkra: 16/5/2018-7144/7 md.) Vakıflar, 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 34 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğünce imzalanacak işletme düzeyinde toplu iş sözleşmesi kapsamında işyerleridir."

 

10. Yine Kanun'un “Vakfın gelirleri” başlıklı 8. maddesi şöyledir:

 

“Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının gelirleri;

   a) Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan aktarılacak miktardan,

   b) (Mülga: 7/12/2004-5272/87 md.)

   c) (Mülga: 2/3/2014-6529/16 md.)

   d) İşletme ve iştiraklerden elde edilecek gelirlerden,

   e) Diğer gelirlerden,

   Teşekkül eder.”

 

11. Diğer taraftan 20/02/2008 tarihli ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun “Tüzel kişilik” başlıklı 4. maddesi şöyledir:

“Vakıflar, özel hukuk tüzel kişiliğine sahiptir.”

 

12. 25/01/2013 tarihli ve 28539 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşları ile Engelli ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinin (e) bendinde, "mütevelli heyetinin; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının, karar organını", (ı) bendinde ise, "vakfın; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarını" ifade ettiği belirtilmiştir.

 

13. Aynı Yönetmeliğin 19. maddesi şöyledir:

 

"Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesi ile birlikte muhtaçlık kararının alınması ve aylıkların bağlanmasına ilişkin tüm iş ve işlemler Vakıflar tarafından yerine getirilir"

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

14. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN’ınkatılımlarıyla yapılan 28/11/2022 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, idari ve adli yargı yerleri arasında anılan Kanun’un 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

15. Raportör-Hâkim Arzu ÇETİNDERE ŞAŞI'nın davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

16. Dava, genel sağlık sigortası kapsamında Konya S. S. Y. ve D. Vakfına yapılan başvuru neticesinde, davacı şartlarında bir değişiklik olmamasına rağmen daha evvel G0 olarak tespit edilen gelir tespiti sonucunun G1 olarak belirlenmesine yönelik davalı işleminin kaldırılması, SGK'ya yapılan ödemelerin iadesi ve borç olarak gözüken ödemelerin silinmesi istemiyle açılmıştır.

 

17. Konuya ilişkin mevzuat hükümleri ile somut olay birlikte değerlendirildiğinde, 3294 sayılı Kanun'da, bu Kanun gereğince oluşturulan vakıfların “kamu tüzel kişisi” olduklarına dair açık bir hüküm bulunmamaktadır. Şu halde kanun koyucunun sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına bilinçli olarak "kamu tüzel kişiliği" vermediği, vakıfların Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulmasını ve yine özel hukuk tüzel kişisi olarak özel hukuk hükümlerine göre faaliyet göstermesini istediği açıktır. Kaldı ki, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının kısmen kamu kaynağı kullanmaları, kamu kurumu olarak nitelendirilmeleri için yeterli bir sebep değildir. Yine oyçokluğu ile karar alan ve uygulayan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının mütevelli heyeti, atanmış ve seçilmiş üyelerden oluşmakta, kamu görevlileri ile birlikte belirli sayıda muhtar, sivil toplum kuruluşu yöneticileri ve hayırsever vatandaşlardan oluşmaktadır ve heyet vakfın hem karar hemde yürütme icra organıdır. Netice olarak, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları, bir tüzel kişi olmanın ötesinde özel hukuk tüzel kişisidir. Zira 3294 sayılı Kanun hükümleri de, özellikle vakfın gelirleri, yapısı, karar alma mekanizması bakımından farklı bir sonuç öngörmemektedir.

 

18. Bu durumda, davaya konu edilen işlemin, 3294 sayılı Kanun'un 7. maddesi kapsamında vakıf mütevelli heyeti kararı ile yapıldığı, vakıfların Medeni Kanun hükümlerine tabi olarak kurulup faaliyette bulunmalarının öngörülmüş olması nedeni ile dava konusu işlemin kamu gücü kullanılmak suretiyle tesis edildiğinin kabulünün mümkün bulunmadığı anlaşıldığından davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

 

19. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Konya 4. İş Mahkemesinin 28/03/2022 tarihli ve E.2022/73, K.2022/71 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Konya 4. İş Mahkemesinin 28/03/2022 tarihli ve E.2022/73, K.2022/71 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

28/11/2022 tarihinde,Üyeler Ahmet ARSLAN ve Bilal ÇALIŞKAN'ın KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

            Başkan                        Üye                              Üye                              Üye

          Muammer                   Nilgün                          Doğan                           Eyüp

          TOPAL                       TAŞ                         AĞIRMAN                 SARICALAR

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                               Üye

                                              Ahmet                             Mahmut                          Bilal

                                            ARSLAN                         BALLI                      ÇALIŞKAN

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

Dava, genel sağlık sigortası kapsamında Konya S. S. Y. ve D. Vakfına yapılan başvuru neticesinde, davacı şartlarında bir değişiklik olmamasına rağmen daha evvel G0 olarak tespit edilen gelir tespiti sonucunun G1 olarak belirlenmesine yönelik davalı işleminin kaldırılması, SGK'ya yapılan ödemelerin iadesi ve borç olarak gözüken ödemelerin silinmesi istemiyle açılmıştır.

633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 11. maddesinin h bendinde, “Sosyal yardıma hak kazanılmasında ve genel sağlık sigortalılığının tespitinde esas alınacak gelir tespiti testlerine ilişkin usul ve esasları belirlemek, bu testleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarıyla işbirliği yaparak uygulamak.” görevi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Sosyal İşler Genel Müdürlüğü nün görevleri arasında sayılmıştır.

Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 05/10/2017 günlü, E:2015/19562, K:2017/6431 sayılı kararında; sigortalıların genel sağlık sigortası primlerinin tahakkuk ve tahsil edilebilmesi görevi Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) ait olduğu, primlerin tahakkuk ve tahsil edilebilmesi için prime esas gelir testinin usulünce yapılıp kesinleşmiş olmasının gerektiği, SGK’ye genel sağlık sigortası prim miktarının belirlenmesinde esas alınacak gelir testi yapma hususunda görev verilmediği, 633 sayılı KHK ile genel sağlık sigortalılığının tespitinde esas alınacak gelir testlerine ilişkin usul ve esasları belirlemek ve bu testleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarıyla işbirliği yaparak uygulamak görevinin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bırakıldığı, dolayısıyla gelir testi uygulamasından kaynaklanan davalarda, 5510 sayılı Kanunun uygulanmasını gerektirir herhangi bir yasal düzenleme olmadığından gelir testinin iptali için açılan davaların çözüm yerinin idari yargı olduğunun açık olduğu, ancak uyuşmazlığın gelir testinin kesinleşmesinin ardından tahakkuk edecek prim tutarı ve tahsile ilişkin olması durumunda 5510 sayılı Kanunun kapsamında yargılama ve değerlendirme yapılacağından, iş mahkemesinin görevli olacağını vurgulamıştır.

Yukarıda açıklandığı üzere; Konya Selçuklu Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından yapılan gelir testine ilişkin idari işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözüm yeri idari yargı yerleri olduğundan çoğunluk kararına katılmıyoruz.28/11/2022

 

 

 

                              Üye                                         Üye

                    Ahmet ARSLAN                   Bilal ÇALIŞKAN